Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
N. B. Ç.
N. B. Ç.

BİR KAÇ KÜÇÜK CÜMLECİK

Yorum

BİR KAÇ KÜÇÜK CÜMLECİK

16

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1467

Okunma

BİR KAÇ KÜÇÜK CÜMLECİK


Sinema salonu tıka basa doluydu. Sinemada oynayan film de hakikaten çok acıklıydı!

Film bitiminde salonu terk edenlerin yüzlerinden keder okunduğu gibi yüzde doksanı da ağlamıştı. Gözlerinin kızarıklığından belliydi ağladıkları.

Dedim ya! Film gerçekten çok acıklıydı. Filmin konusu kısaca küçük bir çocuğun hayatını anlatıyordu. Ailesini geçindirmek için okula gitmeden çalışmak zorunda kalan ve soğuk bir kış günü bir kuruş daha fazla kazanabilmek adına ayazda donup ölen bir çocuk. O çocuktan geriye ise sadece satamadığı mendiller kalıyordu film bitiminde. Sahne poşetin içindeki mendilleri gösterirken bitiyordu.

Sinemadan her çıkan dışarısı ne kadar soğukmuş diye paltolarına daha bir sıkı sarılıyor ve son sürat arabalarına koşuyorlardı. Dertleri bir an evvel sıcacık evlerine gitmekti.

Kim bilir belki de soğuğun etkisinden olsa gerek; elinde mendil ailesinin geçimine yardım etmeye çalışan ve hasta yatağında babasının ilaç parasını nasıl çıkarırım diye düşünen küçük çocuğu kimse fark etmiyordu!



Filmin bitiminde herkes filmdeki kötü çocukları, gelin ve damatları konuşuyor, onları eleştiriyorlardı. Çünkü ne kızı ve oğlu, ne de gelin ve damadı bakmamıştı yaşlı adama ve sokağa atmışlardı kendi kaderine terk ederek.

İzleyiciler kesinlikle haklıydılar! O yaşlı adam yıllarca çocuklarına bakmış, onları okutup adam etmişti. Babalık görevini hamallık yaparak yerine getirmişti üstelik. Oysa şimdi çocuklarının eli bol para görmeye başlamış ve babalarını cahil görmüş istememişlerdi.

Zavallı adam soğuk bir kış gününde sokağın ayazına daha fazla dayanamamış, ruhunu teslim etmişti.

İzleyiciler bir taraftan gözlerindeki yaşları siliyor, diğer taraftan yaşlı adamın çocuklarına kızıyorlardı; “Bir babalarına sahip çıkamadılar!” diye.

Soğuktan birbirine daha fazla sokulan ve sarılan sevgililer, karı-kocalar hızlıca sıcak evlerine doğru gidiyorlardı. Karşıdan karşıya geçerken üst geçidi kullanan izleyiciler, merdivenin hemen altında üstüne örttüğü birkaç parça kartonla ısınmaya çalışan yaşlı adamı kimse fark etmiyordu!



Filmden çıkan izleyiciler ( özellikle erkek izleyiciler); “ Ben orada olacaktım ki! O kocanın ağzını burnunu dağıtırdım. İnsan bunu bir bayana, hele ki karısına nasıl yapar?” diyorlardı.

Filmin konusu kısaca; evli bir erkek karısını başka bir kadın uğruna terk ediyor ve karısı hakkını mahkemede arıyor diye önce mahkeme çıkışı onu herkesin önünde bir güzel dövüyor, sonra da rastgele bıçağı saplayıp öldürüyordu.

Kadın izleyicilerin gözünde yaşlar, erkek izleyicilerin ağızlarında öfke! Nasıl olurda kadının dövüldüğünü gören yardım etmez ve kadını kurtarmaz söylemleri.

Salonun çıkışında herkes kendince yorum yapıyorken bir gürültü duyuldu hemen yan taraftaki meydanda.

Bir adam karısını dövüyordu, üstelik herkesin gözü önünde!

Sinema salonundan dağılan kalabalık daha bir hızlı hareket etmeye başlamışlardı; aman polis bizi şahit yazmasın diyeydi tüm çabaları.

Onlar evlerine girdiklerinde kim bilir belki de kadın çoktan kocası tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü!



Filmin bitiminde sevdaları uğruna öldürülen iki gence ağlıyorlardı izleyiciler.

Filmin konusu kısaca; bir birini seven iki genç töreleri hiçe sayarak evlenmiş ve kızın ailesi tarafından her ikisi de katledilmişti.

Filmden ağlayarak çıkan erkek izleyicilerden birinin cep telefonu çaldı acı acı. Arayan annesiydi. Oğluna kız kardeşinin bir çocukla kaçtığını ve her ikisini de bulup öldürmesi gerektiğini, törelerinin bunu gerektirdiğini söylüyordu. Öfkeyle koşmaya başladı filmden çıkan oğlan; kız kardeşini ve birlikte kaçtığı çocuğu bulup öldürmek için!



Örnekler çoğaltılabilir mi?

Elbette ki çoğaltılır!

Hayatımız boyunca ortalama kaç film izlemişizdir ve bu filmlerden kaç tanesi dokunmuştur yüreğimize?

Bir, iki, üç….

Belki de hiç.

Ama yinede üzülmüşüzdür zaman zaman ve ah ben olacaktım ki demişizdir içtenlikle.

Oysaki hemen yanı başımızda yaşanan ne acılar vardır gözümüzü kapattığımız, kulaklarımızı tıkadığımız.

Üç maymunu oynamışızdır birçok zaman

Belki de işimize gelmemiştir çoğu kez o acı hayatlara hayatımızda yer vermek.

Kim bilir!

Belki de gerçekten görmemiş ve duymamışızdır.

Peki siz gördünüz mü?

P……….

Sanırım biz sadece filmlere üzülmeyi ve o sahte hayatları yaşamayı seviyoruz...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir kaç küçük cümlecik Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir kaç küçük cümlecik yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR KAÇ KÜÇÜK CÜMLECİK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
2.2.2011 10:21:19
Evettt.... Kardeşim acı dolu bütün filimler...Arada bir komedi de oluyor ... Ama oda kara mizah.. Güleriz ağlanaçak halimeze misali...

Tebrik ve selamlarımla....
Gülayşe DELEN
Gülayşe DELEN, @gulaysedelen
31.1.2011 19:55:01
merhameti film kareleri arasına saklayan bir toplum haline gelmemiz yürekler acısı...geç kaldım canım sayfana affına sığınıyorum örneklemelerin harika ibret verici bir yazı...kalemin daim olsun kutlarım sevgilerimle..
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
31.1.2011 11:56:06
__________________-Sanırım biz sadece filmlere üzülmeyi ve o sahte hayatları yaşamayı seviyoruz...
Son satır otursun yüreklere .
Uygulama yok yardım severlik yok olmuş ,İçimizi yakıyor bir insan olarak. Benim annem unutkanlık hastası gerçekten çok zor günler yaşıyoruz kardeşimle birlikte bakıyoruz, bakıcı kadın aldık kaçıp gitttiler bizlerde yanında olduğumuz halde.Huzur evine nasıl bırakırlar anne ve babalarınını aklım almıyor sokağa bırakmak gibi bir şey bu. Annem kız kardeşimin onyedi yaşındak kızını kaybettikten sonra bir şokla haızanını kaybetti , altı yıldır elimiz üzerinde tedavisi olmayan zor bir hastalık.Gücümüz yettiğince bakmaya hazırız .Bir zamanlar bizler çocuktuk bugünse onlar çocukluk döneminde.İşyerimi kapadım , sosyal yaşantım bir kenara atttım , çok sevdiğim arkadaşlarımı dahi tel edip arayamıyorum. Bir lüksüm yazmak , iyi ki yazıyorum iyi k yazıyorsunuz hayatttan kopmıuyoruz...

Çok önemli yazıydı efendim,
bir kişinin kulağına kar suyu kaçsa bin kişiyle yola çıkarız ..hep yazalım dost hep, kutlarım efendim...
Saygılarımla...
Etkili Yorum
TunçAY
TunçAY, @tuncay
17.1.2011 13:07:49
"Kim bilir belki de soğuğun etkisinden olsa gerek; elinde mendil ailesinin geçimine yardım etmeye çalışan ve hasta yatağında babasının ilaç parasını nasıl çıkarırım diye düşünen küçük çocuğu kimse fark etmiyordu!"
_________________

Böylesine güzel bir yazıyı bu kadar geç görmenin vermiş olduğu üzüntü,
Defterdeki yazılar bölümüne uzun zamandaaır uğramamış olmanın verdiği pişmanlık,
yukarıdaki cümlenin ve yazının genelinin beni içerisine salıverdiği düşünce diyarlarının içerisindeyim.

Yorumları okumadım, herkes nasıl yaklaştı meseleye bilmiyorum ama, ben kulak tırmalayıcı bir açıdan yaklaşacağım: Yukarıdaki yazıdan dolayı toplumu değil; film yapımcılarını suçlayacağım. Senaristleri... Toplumda kabul görüp merak uyandırmasa elbet böyle filmler yapmazlar ama gerçeği yansıtmayan filmler yapılıyor.

Tamam, sanat manat, gerçeği yansıtmak zorunda da değildir filmler. Ama, gerçeği yansıtıyormuş havası verilerek, bakın biz hep toplum olarak bunları yaşıyoruz havası verilerek çekilen filmler bence insanları kandırıyor. Uçan, kaçak, ölümden 5-10 kere şans eseri kurtulan ve sonunda da ölmeyen muaffer kahramanlar. Kim ne derse desin, kandırıyorlar. Romanlar için de böyle. Madem gerçek hayattan bahsetmiyorsun, Yüzüklerin Efendisi misali halay evrenleri kur da görelim.

Elbette gerçek hayattan izlenimler sunduğunu göstermek istiyorsun, ey film senaristi, yapımcısı. Ama ne hikmetse, mesela mahremiyete bodoslama dalıyorsun: Toplumumuzda insanlar arasından alenen en küçük bahsi geçmese de... Yani bilmiyorum, var mıdır gece eşiyle yaptıklarını ertesi günü iş yerinde anlatan tipler. Ama bunlar filmlerde gösteriliyor. Bunlar da geçrk hayatın yansıması değildi. Mesela bu mahrem sahnelerinin anlatılmaması, belki çok zorunda kalınırsa küçücük göndermelerle sadece sezdirilmesi daha doğru olur, gerçeği daha çok yansıtır.

İstediği yerde gerçek hayatta bunlar oluyor efendim, istediği yerde de ben gerçek hayata uymak zorunda değilim diyen film yapımcılarını ya da müsebbip kimse kabul edemiyorum.

NİHAYET: Demem o ki, bir açıdan böylesine garyri tabii kahramanlar gösteren film yapımcılarını tvleri onu bunu doğru bulmadığımı belirtmek isterim.

_________________________________________

İkinci olarak da, nereden duydum biliyorum, ve ilk kims söyledi haberim de yok ama; "Artık dizileri gerçek hayat gibi, haberleri de dizi gibi izliyoruz" diyen adamın ellerinden öpüyorum. Yazıda da ondan bahsedilmiş daha çok, filmden etkilenirken gerçek hayatta aslında izledikleri filmlerdeki kötü karakterleri canlandıran insanlardan...

Hayatta duyarlılık, fedakarlık ihtiyacı olduğu yansıtılmış. Çok güzel noktalar...

_________________________________________

Yaklaşık 200-300 yıldır Batı'nın hayat tarzına sokulmaya çalışılmış, gerekli görüldüğü yerlerde cebirle bu duruma düşürülmüş milletimizin, son dönemlerde de TV-Diziler furyası etkisiyle etrafı kişisel-bencil daha da süslersek liberal akımlarla dolmuş, sonra da alışveriş merkezlerine doldurulmuş halkımızın artık komşusunun ölümünden daha habersiz ve bu olaya duyarsız olmasını doğal karşıladığımı vurgulamak istiyorum. Çünkü bu bir sonuçtur, birilerinin bilhassa son 90 yıldır verdikleri çabalarının ürünü...

Bu durumda, bu sonucu engellemenin artık çok zor olduğunu düşünerek sorulması gereken sorunun şu olduğunu düşünüyorum:

Kültürel ve ahlaki değerlerimize hak ettiği değer atfeden ne tür işler yapılmıştır??

YOksa bunlar uzuuun bir süredik öksüz mü bırakılmışlardır.

İşte şahsen yazıda geçen hareketlerin alt yapısının bu sorunun cevabıyla açıkanabileceğini düşünüyorum...

______________

Saygılarımla,
ve
Edebiyatla,
Edebi ışıklar altında...

Paylaşım için teşekkürler...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
17.12.2010 09:56:17
Canım arkadaşım, aynen katılıyorum sana. Çok şahit oldum bu duruma. Ama bu iki yüzlülük değil bence. İnsanlar karşısındaki insana göre karakter sergileyebiliyor bazen. Belki çok naif bi insan, ir kedinin ezilişine dilenciye ya da engelli çocuklara acıyamayabilir. Ama dediğin gibi filmlerde gerçekten ağlar.
Güzel bir yazı. Anlatımıyla konusuyla imlasıyla gayet başarılı. Geç de olsa okudum.
Sevgilerimle.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
17.12.2010 07:23:29
Nurcan'cığım hayatı izlediğimiz filmlerden ibaret sanmak, gerçekleri görmemizi engelliyor bence.
Filmde olur, herkes üzülür, bir anlamda gereği yapılıp, üzülüp, ağlanır.
Sonra hayat bütün acımasızlığıyla devam eder.
Gerçek hayata dikkat çeken, önemli satırlar...
Selam ve sevgilerimle...
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
16.12.2010 23:17:54
10 puan verdi

sanırım
hayat hepimize bir film gibi geliyor

ne güzel bir anlatımdı

kutlarım

sevgilerimle


Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
16.12.2010 22:33:50
10 puan verdi
Okurken bir kaç pencere açtıran yazılardan biriydi ki bu da okumanın zevkini dorukta yaşatıyor...

bize de elbette kutlama düşüyor yazarı...

Sevgiler...
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
16.12.2010 21:58:41
10 puan verdi
Özdemir Asaf'ın çok güzel bir dörtlüğü vardır:
" Kendi bahçesinde
Dal olamayan biri
Girmiş bahçeme
Ağaçlık taslıyor."

Teşekkür ediyorum Nurcan, okunması gereken bir yazıydı. Sevgilerimle.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
16.12.2010 20:36:28
işimize gelmiyorda ondan
çok güzel anlatımdı
kutlarım yazan kalemi saygılarımla
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
16.12.2010 18:45:14
9 puan verdi
Bizim galiba millet olarak böyle bir özelliğimiz var ; çoğunlukla başkalarının yaptıkları, hataları ve kusurları görmeye ve eleştirmeye meraklıyızdır. Bu yüzdendir kendi hatalarımızı göremez ve düzeltmeye de çalışmayız. Dışarıdan gördüklerimizi eleştirir, içinde olduğumuz olayları görmezden geliriz.
Haklı bir sitem, haklı eleştiriler.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
16.12.2010 17:41:43
Sinemada da, hayatın içinde de her olaya seyirci kalmak bu olsa gerek...İnsanın canı bu kadar ucuz olmamalı.. Duyarlılık şart elbette ki.. Arkadaşım dikkat çektiğin husus acı da olsa gerçeklerdi.. Sadece acımak belki de en kolayı ve çoğu insan da bunu seçiyor.

Mükemmeldi. Duyarlı yüreğini kutluyorum. Sevgilerimle..
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
16.12.2010 17:21:07
10 puan verdi
biz millet olarak ....hep en ideali konuşuruz nasihatlar veririz....yaşadığımız yüz kızartıcı hareketlerimizden dolayı ne yüksünür nede ödün veririz....ele canan kendimize yaman oluruz.....laf ebesiyizdir laf....yine.bir güzellik saygılar
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
16.12.2010 16:54:41
10 puan verdi
Toplumda nekadar yanlis varsa hepsi cesitli filmlerde konu.
Aglayan aglayana milletimizin özelligi bu.
Ve iddaliyizdir millet olarak sinemada da.
Ama ailemizden biri kendi kaderine terkedilmistir kilimiz kipirdamaz.
Biri dayak yer ve kapatir duyulmasin aman der, ama kendini kurtarmayi akil edemez sonra hep baskalari sucludur.
Birileri kendi öz kardesini vurur ve özgürlük icin daga cikar.
Örnekler cogaltilir bir film bir yazi bir siir deginir hep gerceklere ama nedense ibret alinmaz.
Sonrada sanattir bu tür yapitlar.Bir de toplumumuzun kanayan yarasidir derler tabiiki...
Okadar.

Yüregine saglik her zamanki gibi cok güzeldi
Sonsuz sevgimle

hicbitmez tarafından 12/16/2010 5:31:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
16.12.2010 16:11:14
10 puan verdi
Kendi yazımı okur gibi oldum.

Ben de genelde bu tarz ikiyüzlü davranışlarımızı vurgular ve göz önündeki görünmeyeni, kaçırdığımızı işaretlerim.

Tebrik ederim.

Kurgu da olsa aslolan bu.

Her hali ile kusursuz bir yazı.

10 mumara.

Selam ve sevgiler.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
16.12.2010 16:08:43
10 puan verdi
o FİLMLER, GERÇEK HAYATTAN KESİTLER. fAKAT NEDENSE BİZ HER ZAMANKİ GİBİ HAZIR ŞEYLERİ SEVDİĞİMİZ İÇİN GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDEKİ OLAYLARI GÖRMEK İSTEMEYİZ. TIPKI YAZINDAKİ GİBİ. BEŞLKİ DE İÇİNDEKİ KAHRAMANLARDAN BİRİ OLDUĞUMUZ İÇİN.... ÇOK ETKİLEYİCİYDİ NURCAN. KALEMİNDEN DÖKÜLENLERİ OKUMAYI SEVİYORUM. SEVGİLERİMLE CANIM
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL