12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1088
Okunma

Edebiyat; hayata en belirgin iletişimde bir kültür hazinesidir. Yüzyıllardan beri süren bu kültür sanatıyla iç içeyiz. Bu kelam (yazılı-sözlü) alış-verişlerinde; söyleyen ve yazan verici, dinleyen okuyan ise alıcıdır.
Edebiyat insanların duygu ve düşüncelerini( karakter, davranış, kişilik ve bakış şekilleriyle) en iyi yansıtan bir eylemler dizisidir. Açılımı bir tema veya birkaç temanın etrafında yazı ve söz olarak meydana gelen eserlerdir.
Yazılı ve sözlü edebiyatın yan temaları (konu-tür) müzik, resim, heykelcilik, dans, mimari, sinema vb. edebiyatın kollarında olup işitsel, görsellik ve izlenimlerde bir ağacın dalları gibi birbiriyle beslenir. Bu beslenmede sürtüşme, tartışma ve eleştirmelerle kendini hep geliştirir.
İnsan kendi varlığını hissettirme, anlatma ve kendini ifade etmede de etkilidir. Edebiyat; her günceye, çağa ayak uydurur, esnektir ve evrenseldir.
Edebi akımlar ölümsüzdür, her daim gençtir ve sürekli aktif olup üretkendir. En doğru olan bilimi, ilimi ve sanat adına en güzelini okuyucusuna sunar.
Ve kitaplar ruhun en iyi ilaçlarıdır, dinlendirir, sıkıntılardan kurtarır. İçselimizdeki tüm olumlu-olumsuz her kırıntıları dışa vurdurur. Kitaplar, içinde en çok konu barındıran en değerli hazinelerdir. Su ve ekmek kadar yararlıdır. Kırılgan hayalleri onarır, düş âlemindeki göreceliği soyuttan somuta geçirir.
Edebiyat doğru yoldur, kazancı bol bir hikmettir iletişimde temel unsurudur. Hep doğurgandır, binlerce yazarla gün ışığına çıkmıştır.
Edebiyat belli başına sözlü olarak da bir tarihtir. “Bilinen tarih toplumların tarihidir. Edebiyat ise insan yaşamın tarihidir bir bakıma”
İspanyol yazar: Jose Maria merino’ya göre edebiyat; tarihten daha önemlidir; “Benim için edebiyat bizi saran bu dünyada olup bitenleri anlama çabasıdır” demiştir.
Bana göre de tarih hep kan kokusunun varlığı ve savaşların yıkımlara, katliamlara ve toplumların yok edilmesi anlamına geliyo, bununla beraber ideolojik çatışmaların, kirli siyasetin ve makyavelist düşüncelilerin dünyayı cehenneme çevirdiği bir alanı çağrıştırıyor, oysa edebiyat öyle midir?
Tarih ağır bir konumdur ve çerçevesi dardır, herkesin yazıp araştıracağı bir konu değildir. Edebiyata ise herkesin yazıp okuyabileceği bir alan olduğu için herkesin ilgi alanındadır ve çok geniş bir yelpazedir.
Edebiyat sevgi, saygıdır. Sessizlerin sesidir. İnsan hayatı olumsuzlaştıranlara baş kaldırır; sıradan birini yüceltir, tahta olanı indirebilecek güçtedir. Haksızları kendi bilgiçliğiyle yargılar. “Kalem en büyük silahtır” sözü ile ne güzel dile getirmiş bu edebiyat kapsamını.
Edebiyat bir evrensellik zinciridir. Uzağı, yaşamayı, inanmayı ve hayata var olmanın yazın olarak avucumuzun içine alır. Edebiyat, bizim göremediğimizi gösteren, düşünemediğimizi düşündüren ve hayata sıkı sıkıya sarılmamızı sağlar.
Edebiyat, bir nefes kadar gerekli özgürlüğümüzü de bağışlamadı mı? Bu uğurda canını feda eden isimleri hala hafızalarımızda silinmemiştir. Ve dillerimizde, yüreğimizde yer edinmişlerdir.
Edebiyat özelikle sınır tanımazlığıyla bilinir, öyledir de. Dünyanın ve uzayın her boşluğunda görünür ve bazı zaman uçmamızı bile sağlar. Yaşamın her karesinde didinir, adeta vazgeçilmez bir besindir. Kimyasal katkı madde içermez, saf ve durudur. Çoğuldur, paylaştırır ve paylaşımcıdır, hakikat onunla vardır.
Edebiyat geniş görüşlüğüyle, amaçlarıyla çok değerli bir mücevherdir. Sıra dışıdır, ilginçtir ve meraktır. Bir kelimden bir dünya hayatı, bin kelimeyi bir kelimeye sokacak kadar etkilidir.
HERZEM RONİVAN/ DİYARBAKIR