Dingin hikayeler şafağında kotarılmış ve üşümüş şiirleri bezediğim anların azlığı çok olsa da..Temmuz hatıralı yürüyüşlerin sahile kıyısı olan sözler eşliğinde terlediği de var…
Kara bir kazanım da var içim içim demekten içliğini yitirmiş içimde...
Belki bir ipucu bulsaydım bu örülmüşlüğün içinde aynı hattı kullanmadan un sererdim yemen türkülerine…
Aklımın kaza geçirmiş duvarları,kalbimin vaveylaları gebe suskunlukların edep sancıları..iyilik namına ne varsa kendimi hiçleyerek düşünmeye çalıştığım ayrılıklar,yokluklar gibi yanık yerlerin yerli yerindeliği ile de beraberiz..Çık yok…
Fırtınanın ne öncesi ne sonrası var..yaşanmışlıkların ortaçağ kalıntılarında göç etmeyi başaramamış bir musibetzede gibi kalmışlığın aş’a çatıya ve yıldızların gök kubbeye elzemiyeti gibi lazımların lüzumlu gereksinimlerini tedarik etmekten de yoksun ve yoksul ve fakir ve fukara ve günahkar bir serzeniş hali de var hallerimin...
Gitmek isteyip gidememenin,gitmeye dayanamamanın çat kapı yapamamanın ve üzerine basılmış ezintilerin altında adını onur koymaya çalıştığın tezellüllerin ruhumu parçaladığı demlerimde var epeyce..Onlarda çokça olmuşlar …
Değişecek bir şeyde yok değişmesi gerekende..hem ne değişirse değişsin artık bu değişimler bambaşkalığın kendine mahsus değişimleri olacaklar..ve o değişimlerin hiç biri ne beni ne ben o değişimleri benimseyecek benlilik ve senlilikte olmayacağım…
Gelecek gelecekliliğiyle sırtıma yüklediği, bile bile yüklendiğim hastalıkların ağrılarıyla gelecek...
Toprakla yıkanacak ve elden beklediğim yüzümü ağartacak bir tesellimde kaygımda yok…
Sonlamak, sonlandırmak.. en son buydu deyip o nihayenin gözlerine dönüp bir daha bakmamak mümkün olsa keşke…
Hasretini çektiğim şeylere karşı koşmak istediğim mevsimler başladı sanki..Uzun dua geceleri arzu halimin göz bebeği..yağmur ne kadar dostça omuzlarımda…Umudu arayan bir yakarışın sadrına doğacak anların intizarında ıslanıyorum zaman zamanda olsa…
Bir mağlubiyetin burun kanatan sızılarını soluyarak en hassas en güzel en enliğiyle sonsuz bir çizginin üzerinde durabilmenin sevimli acziyetini kendi yerime konuşturmak beklentisi de var yalnızlığımın sinesinde…
Her yeri yasaklanmış hayallerimin özgürlük çığlığı daha belirgin çizgiler ve daha aklanmış keşfin renkleriyle geri döndüler..Yorgunluk örtüsünün altında sırlarımla titrediğim günlerin güneşle uyanacağı günlerdir mis kokulu güllerim şimdi…


m.safitürk