1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2962
Okunma

Küçücük kağıtlardan renkli kalemlerden bir tebessümden daha dün açmış bir kır çiçeğinden mutlu olmayı başardın; ama hayatı ciddiye almamayı başaramadın. Kendin gibi yaşamayı başarabileceğin bir şato yarattın içinde ancak sızmaları engellemeyi başaramadın yine de. Kendi şatonun mutsuzluk kulelerinde intiharı deneyip durdun be küçük kız. Adını koyamadığın mutluluğa giden yollarda kayboldun. Hayat denen balta girmemiş ormanın karanlık labirentlerinde bulamadın kendini.Yalancı rüzgarlar konuk oldu dallarına daha çok. Çocuk oldun üzdüler büyüdün kaldıramayacağın kadar ağır sorumluluklar yükledin kendine hata yaptığındaysa affetmediler seni. Boşverdin kendine biraz da büyük hayallerin peşinde harcadın bir daha geri gelmeyecek anları.insanların seni anlamasını beklerken muhteşem bir hata daha yaptın ve kırıldın üzüldün ağladın. insanları Severken yürekli sevdin. Ancak ak kağıt üstünden kayıp gitti yazdığın hikayeler,aşk şiirlerin.korkak değildin.Uzun sürerdi yolculukların ve dönüşlerinde her dem taze olurdu insan sıcaklıkları ile yoğrulmuş küçük öykülerin. Seni sen olduğu için seven ne kadar da az insan varmış çevrende. Belki de nedeni buydu dostlarının sayısının bir elin parmaklarını bile geçmeyişi. ’ Kitap okumayan şiir sevmeyen sokaklarında kimsesiz kedilere tekme atan insanların yaşadığı bir ülkede şiir gibi yaşamaya kalktın hayatı.’ Ve böyle bir sevgisiz ülkede yaşadın. Ne kötülük tohumlarının gizini çözebildin ne de çiçeklerin bile zehirli olabileceği geldi aklına. Uzatılan her eli sıcak sanmaktan alamadın kendini. Sahte gülüşlere yer yoktu hayatında şaha kalkmış sevinçlerinin hemen yanında yakıcı bir hüzün de bulunurdu duru bakışlarında. Berbat bir acemi su katılmamış bir amatör olarak atıldın kavgalarına. Nedeni buydu belki de yolunun düştüğü her cephede aldığın yenilgilerin. Planı hiç yapılmamış kaçışlardı aslında küçük kız kanayan kentlerin birinden diğerine yaptığın yolculukların.Yoksa sen de aynı anda yağmaya kalkan şaşkın bulutlar gibi miydin sevgili küçük kız? Ne yaparsan yap;ama büyümeye kalkma sakın küçük kız. Büyürsen şaşkın hesapsız acemi özgürlüğe bile bağlanmaktan korkan bir gezginini daha kaybedecek dünya... "Düşlerini görebilmek için gözlerini kapatmalısın ölmekten korktuğun için yaşamaktan vazgeçmemelisin belkide.." Küçük kız Bırak üzülmeyi Yalnız sen misin bir düşün Unutan sevilmeyi" ve bazen Paramparça olmadı mı gelecek güzel günlere dair kurduğun hayallerin?...Ve bilmiyor musun ki incinmiş bir ruhun ilacıdır yalnızlık. Kapanan kapıların ardından yeni bir pencere açacak gücü toplayabilmek için.Ellerimi uzatsam sana bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde. Yollardadır benim tesellim bir başıma kendimi vurduğum yollarda... Bir garip yolcu bil beni yaralı kanatlarıyla umuda tutunmuş eflatun bir kuş... Bir de şu ay ışığı bakışlı gözlerin olmasa ne kolaydı senden geçmek! Ne kolaydı sana esenlikler dileyip yola devam etmek. Yakamozuna demir atmış bir gemi gibi kalakaldım hasret denizinin ortasında. Yüreğimin med-ceziri oldu; yarım kalmış bir şiir gibi bakan gözlerin... Hele şu her gece saatlerce kuytusunda gizlendiğim o buğulu sesin... Başımı döndüren sessizliğin... Ölmek ne kolaymış gitmek ne zor . .Türkü tadında bir nehir yatağını kendi yaparcasına kanatarak geçiyor içimden su alıp gidiyor vücut bulmamış kelimeleri. Öksüz kalıyorum mutluluğa ! Bildiğim baharım sen oldun benim ’umutlarım’...Kara kışlara sürgündüm ben bir başıma ama şimdi; duyduğum bu koku sarhoş ediyor beni. Vakitsiz açmış ilkyaz çiçeklerinin kokusu... Gözlerimi kapatıp dinlerken seni her yanım yeşil bütün çiçekler güneşe sevdalı... Seher vakti ayaza durmuş ağaçların yaprağından ayrı düşmüş dallarında birikiyorken çiy damlaları... Seninle tüm gecelerin sabahı aydınlık; senin aydınlığın bu,gökyüzünde parlayan yıldızlar gibi.üzüntülere de güzel şeyler kadar kolay alışılabilseydi keşke o zaman ürkek bir serçe gibi davranmazdım belki.Düştüğüm yerden ayağa kalkmazsam koşamam ki sana umutlarım. Yine de uzat elini bana yüreğinin bir köşesinde sakla beni. Adımı ne koyarsan koy yeter ki unutma... Yeter ki inan zifiri karanlığın içinde görebildiğim tek ışık olduğuna.Artık hangimiz ağlayan bulut hangimiz sevinen toprak?... Farkeder mi filizlenen umut çiçeği olacaksa. İkimizi dağların ardında bekleyen o sevda; o şiirin henüz yazmadığın en son dizesinde saklı sevda güneş olup doğacaksa bir gün taç yapraklarının üstüne sırf bunun için bile değmez mi mutluluk güneşi.
Yüreğime sürgün buğulu bir ses sesime çağlayan kocaman bir yüreksin şimdi sen... Bense rüzgarların savurduğu bir kum tanesi hasretinin sedefi ile incilenen. . .
Oysa,Gerçek Aşk tatlı bir mutluluk değil midir !,Süzülür dibine selvi ağaçlarının,Zambakların sevda çimenlerinin.Dağlarda duman duman tütüyor sıla,Sıla da garibin omuzlarına,Güvercin gibi konan,Sadağında mumçiçeği serzeniş,Mızrakları cazibesiyle kıran,Saçları darmadağın,Bitişik bir hicrandır.Ne fettan sarayların Bitişik cilvekar yalnızlığı,Ne de bezirganları küçümseyen sultandır.Gezinir içimizde mutluluk tatlı bir andır.Ne gün başımı alıp gitsen karanlıklara,Çıkıyor bir köşeden karşıma kelebekler,Onlar da bir derbeder gibi,mahrum öteden,Onlar da tanyerine bakıp gerçek aşkı bekler.Beyhude düşler ülkesinde bir şehir,Çıkmaz sokaklarını düşlerimize açan,Bir sahura yıldızı gibi göklerde uçan,Köpüksüz anıların sihriyle akan nehir,Varlığı bestenigar yokluğun deniz gibi,Gönülsafkan bir vefa atlasında şahlanır.Asil fırtınalarda kaybolan bir iz gibi.Çölde aşk suretinde bir ahu peydahlanır.Kum yaldızlı giysiler içinde meşhur güzel,Ay öper eğilerek çölün yanaklarını,Ufukların delisi soluk bir deniz gibi,Bir sayeban altında yürür hazinesine,Kah takılır uzaktan bir rüzgarın sesine,Kah yüzü yıldızlara benzeyen bir rüyadır.Bin tepede bayrağı dalgalanır Leyla’nın.Oysa aşk karanlıkta bir rüyadır ve bazende sıcacık bir güneştir içimizi ısıtan..!!!
Aşk bir sevmektir.Birkere sevmektir.Sevmek,bunları görmeden bile hissedebilmektir ve bunu, en iyi sen anlatabilirsin Küçük Kız...!!!
öykü gülen güven...!!!