8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
628
Okunma
Pazarda ilginç tipleri tanımaya başlıyordum. Benim dikkatimi çeken; çoğunluğunun benim gibi emekli olmalarıydı. Astsubay, polis, öğretmen ve işçi emeklileri çoğunluktaydı.
Çekirdekten pazarcı olanlar;
“ Emekliler evlerine!” kinayeli konuşmalarını söylemekten çekinmiyorlardı.
Çoğunluğu hayat şartlarının zorluklarından, pazarcılığa mecbur kaldıklarını söyleseler de;evlerinden başka, tatil beldelerinde yazlıkları vardı.Yazın iki ay gözden kayboluyorlardı çünkü.
Derin sohbetlerimizde; nabızlarını yokluyordum.
“ Allah versin, yazlığınız kışlığınız hepsi var. Niye çıkıp da pazarlarda rezil oluyorsunuz?”
“Ya Ayhan bey, bir nevi deşarj oluyoruz. Evde kaldığımız zamanlar başlıyoruz hanımla kavgalara.Artık genç değiliz.Her şeyimiz ters gelmeye başlıyor birbirlerimize karşı.”
Polis emeklisinin durumu ise çok farklıydı. Uzun bir zaman hanımıyla birlikte pazara çıkıyorlarken; hanımı tek çıkmaya, kendisi de eski Ford kamyoneti ile kağıt toplamaya başlamıştı. İşin aslını çok geçmeden öğrendik.
“ Çeşitli nedenlerle şiddetli geçimsizlik” Nihayetinde;,hanımı evden kovunca;üç yıl ayrı yaşadılar.” Bu süre içinde çöp toplamaya da devam etti.
Ara sıra birlikte olduğumuzda; işlenen cinayetlerin nasıl aydınlatıldığını, katillerin nasıl suçlarını itiraf ettiklerini tek tek anlatırdı. Belinden de sakatlanmış, fizik tedavisi görüyordu. Sigara müptelasıydı, neredeyse ekmek gibi yiyordu. Bir gün ;öksürürken ağzından kan gelince;sanatoryum hastanesine yatırıldığını duyduğumda, hastaneye koştum. “Kanser” teşhisi konmuştu. Üzüldüm! Bu arada kızlarının devreye girmesiyle, ailesiyle de barışmış oldu. Bir iki ay sonra da memleketleri İzmir’ e gidip oraya yerleştiler.
Şalcı Ahmet,işçi emeklisi. Yazlığı ve bir de çok sevdiği “tombiş” köpeği var. Tezgahında eşarp ve şal satıyor. Müşterileri genellikle mutaassıp bayanlar olmasına rağmen,hükümeti yerden yere vurmaya devam ediyor. Günlük iki sol gazete takip ediyor. Dünya olaylarından alabildiğine haberdar.Top sakallı ve entel bir yapısı var.Oldukça kibar. Alabildiğine sosyalist olduğunu sanıyor.Ne yazık ki parasını emekli olduğunda bankerlere kaptırmış.(Nasıl bir sosyalist düşünceyse!)
Bir diğer işçi emeklisi Dilaver,emekli olur olmaz, ikramiyesini Cem Uzan’ın bankasına yüksek faiz alırım düşüncesiyle yatırmış.Sonuç;hüsran! İşin ilginç tarafı beş vakit namazını bırakmıyor.
“ Y a Dilaver, faiz haram dinimize göre;sen niye böyle bir hataya düştün?”
“ O an, faizin cazibesine dayanamamıştım da ondan”
“ Peki,sen de benim gibi sürün bakalım pazarlarda!..”
(NOT:BU SERİ, YEDİYE KADAR ÖYKÜ SAYFAMDA)
DEVAM EDECEK…