4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1471
Okunma

Farkında olmadan farklılaşıyoruz aslında... Aynı dünyada farklı yaşamlarımızı yaşarken yitirip kazandıklarımızın birçoğu ortak, hayatlarımız ne kadar farklı olsa da kar ve zararlarımız aynı eşitleniyoruz toplumda bu konuda.
Kabul etsek de etmesek de hepimiz bunun bir nevi içerisindeyiz. Çağımızın büyük sorunlarından bir tanesi hatta birkaç tanesinden bahsediyorum ben. Güvensizlik en büyük olanı artık kimse kimseye ne kolay kolay inanıyor nede güveniyor hayatında.
Kimisi haksızda değil hani: hayat tecrübeleri yaşadıkları, görmese yaşamasa da duydukları fazlasıyla yetiyor ona, acımasızlığı ya canımız acıyarak öğreniyoruz ya da bir can acıtarak öğretiyoruz karşı tarafa. Nihayetinde oyunun bir parçası haline geliyoruz bir bakmışız bizde sonunda...
İnsanlara karşı o kadar tahammülsüz olabiliyoruz ki onun canını yakacağımızı dahi düşünmeme pahasına, aman diyoruz bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. O bana zarar vereceğine ben baştan önlemimi alayım.
Haksızda değiliz kendimizi koruma çabasında çünkü her insan birincil şartta kendini düşünür en doğal olarak, ama kaybettiğimiz değerlerinde farkında değiliz. Her geçen gün çok daha farklı can sıkıcı olaylarla güne merhaba diyoruz, bu yaşadıklarımızı bize başkası bir yabancı değil bize biz yapıyoruz. En kötüsü de yaşanılan bu olaylar zamanla normal gelmeye başlıyor hayatımızda, olur diyoruz her şey gelir insanın başına...
Çoğu kez denilir ya hani ’ahhhhhhhhh nerde o eski günlerimiz’, hayat ne güzeldi diye bende bunlara katılanlardan biriyim diyebilirim. Çok fazla bir yaşım, yaşamış olduğum yıllarım yok ama yaşadığım kadarıyla arıyorum bende o eski günleri...
İnsanlar daha masum ve şefkatliydi sanki birbirimizi daha çok tahammül edebiliyor daha ve anlayışlı karşılıyorduk bir nevi. Saygı ve sevgiyi de yitirmemiştik o zamanlar en azından şimdikine göre daha fazlaydı. Karşıdan gelen insana onu kırabilecek gözlerle bakmıyorduk, sanki kimse kimsenin açığını eksiğini aramıyordu herkes kendi derdiyle meşguldü. Mesela dolmuş ve otobüslerde en çok rastladığım şeylerden biri eskiden bir bayan ayaktaysa imkânı olan bir şekilde yardımcı oluyordu. Hele hele bir hamile ya da yaşlı olan biri varsa ayakta hiç ikilenmiyordu bile, belki saygıdan belki de yadırganmamaktan yer verilirdi o kişiye bilinmez ama en azından şimdiki gibi başlar camlara çevrilip, umursamaz tavırlar yoktu gözlerde. Yani güvensizliği kazandığımız gibi saygıyı da kaybettik birçok yerde toplum olarak.
Komşuluklar bile daha güzeldi, insanlar birbirine yardım etmeye kaynaşmaya sevk ediliyordu. Şimdi nerdeyse yan komşumuzu tanımaz hale geldik. Bayramlarımızın bile coşkusu başkaydı, babalarımızın bayram namazından gelişini beklemek belki de şeker toplamak kadar güzel ve tatlıydı. Hala yaşanmaya değer güzel olan şeylerimiz var ama biz yaşamasını bilmiyoruz bence. Bayram aynı bayram değişen biziz! Aslında lügatimizden’ BİZ’ kelimesi kalktı bile denilebilinir koskoca ’BEN ’varken ne gerek var değil mi?
Kusura bakmayalım ama ne eleştirel bakar hale geldik nede eleştirilir. Kendimizi ifade etmeyi bile bilmeden. Düşüncelerimizi anlatmak yerine insanlara bunu kabul ettirmeye çalışır olduk. Araştırmak, kendi çabalarımızla öğrenmek yerine hazıra, hazır olana konmayı tercih ediyoruz. Üretmek yerine kes kopyala yapıştır yapıyoruz hayata... Suçlu olanı bulmak değil çözüm, niye bu halde olduğumuza bakmak bence. Karşı taraftakine farklı neden ve sebeplerle değil önce kendimizden başlamalıyız yargılamaya... Hani başta dedim ya nerde o eski günler diye belki de nerde o eski günler değil; asıl olan nerde o eski bizler demeliydim. Belki o zamanlarda vardı bunlar, ama biz hayata daha güzel ve masum baktığımız için çocukluk penceresinden öyle görüyorduk sokakları.
Eğer tanısak da, tanımasak da sabah sokağımız da karşılaştığımız birine tebessümle bakabiliyorsak hala, insanların yanlışlarını görmek yerine doğrularını arıyorsak bir bir, insanlara olan sevgi ve şefkatimiz duruyorsa yerinde. Büyüklere saygı küçüklere sevgi bitmemişse bizim için demek ki o eski günlerimizi unutmayanımız var hala.
Gel gelelim ki sonuca öyle olsa da böyle olsa da ortada var büyük bir sorunumuz gerçek olan bu bence. Yazdıklarım belki saçma, belki abartılmış geldi birçoğunuza, belki de hak verdiniz bazı yerlerinde ne diyeyim herkesin kendi düşüncesine sizde haklısınız ama.
Ben sadece gördüklerimi anlattım size...
(NOT: belki de ben abartılmış yaşıyorumdur hayatı :) )
BETÜL KAYA