(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Canım senin kaleminden öykü okumak ayrı bir keyif. Başımda tatlı bir meltem eserken başlangıçta, sonu koskaca bir soru işareti ve derin yalnızlık. Harikasın.
Teşekkür ederim sevgili arkadaşım. Çok incesin. Ben de senin öykünü toptan okudum az önce. Son derece vkeyif verici bir çalışma. Ama ara verme devam et. Sevgiler.
sevgili Aynur yazının sonuna doğru maksadının aksiyle okkalı bir tokat yedim sanki...
başka bir şey bekliyordum sanırım....şimdi bu adam ömrü boyuınca karısını aldatmış mı oluyor başkasının hayaliyle son ana kadar yaşayarak....ben takıldım oraya...
buda bayanların bir iç mücadelesi olduğundan sanırım....başkası dahi olsa aldatmak ve aldatılmayı kabul edemiyoruz bir türlü...düşlerinde dahi olsa...
öldürmek....bunda yokum. her ne olursa olsun, insan yalnızca yaşamak için son hamleyi yapmalı ve emek harcamalı....
güzeldi ve "dönülmez akşamın ufkundaydı"...eyvallah....10....güne düşsün dilerim....
sitde yazan güçlü hanımlardan biri ve çoğunlukla sessiz bir gürültü ile son anda gelen bir kalemsin emin ol...sessiz gürültü yani...(:
dilerim arzu ettiğin o başarıyı Rabbim hayırlı olarak nasib eylesin inşaAllah.....hepimizin gönlünde olanı hakkında hayırlı,hakkında hayırlı olana gönlünü razı eylesin....
Sevgili Mehtap Hanım...Amacım şaşırtmaktı zaten. Bilemem becerebildim mi? Reşat Nurinin bu tarz kısa öyküleri vardır. Çok ama çok severim. Defalarca okurum. O benim "dahim" derim hep. Okurken bir yerlere gittiğinizi sanırsınız, ama finalde kendinizi çok farklı bir yerde bulursunuz. Çok ama çok isterdim öyle bir edebi dehaya sahip olmayı...
yazdığı her yazıda toplumumuzun yaralarını böylesine güzel dile getirdiği için yazarı kutluyorum. kutluyorum çünkü hangi yazısını okumuşsam; "bizim memleketin insanı gibi duygu,düşünce, sancıları, yaraları,çelişkileri, hastalıkları vb olan ikinci bir memleket var mıdır acaba?" diye düşünmüşümdür. "güz gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım. ya sevmeyi bilmedim yıllarca, ya sevince geç kaldım." şarkı sözleri bizim memlekette yazılır, bizim memlekette bestelenir, söylenir. buna benzer bir şarkı başka bir memlekette var mıdır acaba? ömer seyfettin'in "kaşağı" adlı hikayesinde yaşananlar da öyle. .... ..... .... acı çekmeyi seviyoruz. yeni acılar üretmeyi, eski acıları tazelemeyi seviyoruz. neden?
sevgi -saygı ve selamlar.
eminali tarafından 10/31/2010 9:13:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gönül ferman dinlemez derler. Doğrudur herhalde. Harika bir kurguydu ve okurken sanki gözümün önünde sahnedeki kadar netti anlatımınla. Tebrik ediyorum. Yorumları da okudum. Bu konuda, kadın haklıydı, erkek haklıydı denilemez. Bir hayalin peşinden gitmesin rağmen Selma hanıma da sevgisinden ve ilgisinden mahrum etmemiş. Ona saygı duymuş. Tebrikler Aynur. Çok başarılıydı... Sevgilerimle
Güfte Yahya Kemal Beyatlı, beste Münir Nurettin Selçuk pek sevdiğim segâh bir Türk Sanat Müziği eseri. Bestenin ikinci mısraında “ Vakit çok geç” geç şeklinde bir ikaza rağmen ne zaman duysam radyonun veya televizyonun volümünü yükseltirim. İşin garip tarafı ergen vakitlerim de daha bir at kadehi elinden havalarında dinlerdim. Deli gönül uslandı mı, yoruldu mu nedir bu aralar daha asude bir haleti ruhiye de dinliyorum.
Malumu âliniz şarkının bestesi “segâh” ( şükrolsun o kadarını biliyorum). Şöyle bir araştırdım başka ünlü segâh şarkıları. Gece Sessiz ve Karanlık (Beste Gültekin Çeki, Güfte Hayri Mumcu), Olmaz İlaç Sîne-i Sad Pareme( Beste Hacı Ârif Bey, Güfte Namık Kemal), Yalnız Benim İçin Bak Yeşil Yeşil(Beste Mehmet Erbulan, Güfte Mustafa Seyran), Leyla Bir Özge Candır (Beste Sadettin Kaynak, Güfte Vecdi Bingöl), Kıskanırım Seni Ben (BesteTeoman Alpay, Güfte Hikmet Münir Ebcioğlu)
“Başlık ve hikâye” bir şekilde ilginç bir tevafuka sebep olmuş.
Şöyle ki; segâh bir şarkı, segâh bir hikâye ve taa finale kadar segâh devam etmiş. Yukarıda saydığım şarkıları yazının satır aralarına şöyle bir serpiştirsek hiç sırıtmayacağı gibi bilakis başlığın verdiği anlam derinliğine daha da derinlik katacağı görülecektir.
Heyhat ki final hüzzam olmuş. "Talihin Elinde Oyuncak Oldum" (Beste-Güfte Arif Samî Toker)
Vakit henüz geç değil, evdeki eski resimleri bir gözden geçireyim, gözden kaçan bir şey var mı, Alimallah hanım görür mörür, bu yaştan sonra ense kökümde bıçak gölgesi… bırrrr.
Şaka bir yana okuduğum türünün örneği çok, çok güzel yazılardan bir tanesi idi. Hem konu hem konuyu işleyiş. Bir tek resme takıldım, başlığa uydurmaya çalışmışsın, lakin kurgu ile kontra kalmış.
Engin hoşgörüne sığınarak Tebrikler, saygılar, selamlar
Eğer bıçaklanacak bir durumun varsa ben hep kadınlardan yanayım, ama meşru olanlarından ona göre...Heşşerim falan demem.
Allahtan az bir müzik kültürün varmış. Ya çok olaydı ne olurdu. O kadar şarkı ve makam bilmek her sıradan vatandaşın harcı olmasa gerek. Söz o parçaları dinleyip yeni öykülere uyarlayacağım...
Teşekkür ederim.
Ayrıca nasihatine uydum ve öykümü yoruma kapatmadım. Biraz kendimle çelişik bir durum içinde kaldım ama, büyükleri dinlemekte her vakit hayır vardır. (Her halde benden büyüksündür. Ben Orhan BORAN'nı tanımadığıma göre :)
Bu mükemmel öykünün sonunda, bir soru sormak geldi aklıma , okuyan bayanlara ithafen : '' Oh iyi oldu. Kadın iyi yaptı. O adam bu hançeri hak etmiş !'' diyebilen var mı ?
Aşk,her yaşta, her koşulda ,her hale koyabiliyor insanı. Ölüm döşeğinde, eski sevgiliyi hatırlamak da, aşkın bir cilvesi işte. Gülmeyin komşunuza ki ; gelmesin başınıza !
Evet, o bir aşk hançeriydi, intikam ya da ceza değil. Fakat bazıları yine de ''Hak yerini buldu, ilâhi adalet..gibi değerlendirmeler yapabilir. Aynur hanım ; annesinin şımarttığı erkeklere en iyi örnek benim herhalde. Çünkü annemin beni sadece ölüm dçşeğindeyken, ölmeden bir gün önce öptüğünü hatırlıyorum.
Emine Abla, biz zavallı kadınlar hep yanılmaz mıyız zaten?
Bazen tartışırlar erkekler neden evlenince değişir diye...Cevabı çok basit aslında.Anneler öyle şımartırlar ki onları, kendilerini dünyanın merkezi sanırlar. Aşk dedikelri şeyse "bir elde etme" arzusudur onlar için. Amaçlarına ulaşana kadar kul köle olurlar icabında. Evlenirler. Bu sefer o heyecan yerlerde sürünür. Sonra başlarlar söylenmeye "annemin yemekleri, ütüsü, şımartması, pohpohlaması" diye. Eş anne olur onlar için bir anlamda. Ya da onlar eşlerinde onu ararlar...
Kadınsa neye uğradığını şaşırır. Zaten kadın olmanın bir anlamı da neye uğradığını şaşırmak" değil midir?
Biraz konu dışı ama, aklıma gelmişti, yeni bir makale sayfası açana kadar şu köşeciğe yazayım dedim:)
Fikret Bey, hiç kimse için ne ölmeye, ne de öldürmeye değmez. Adam seni sevmiyorsa neden onun için katil olup da bundan sonraki hayatını hapishanelerde geçireceksin ki. Yazıda ki olay çok farklıydı. Kadın kocasının kendisini ölesiye sevdiğini sanıyordu. Zavallı kadın adama inandı birlikte ölmek istedi ama yine yanıldı.
Yanlız; kadın resmi görmeden önce bıçakladı adamı ve sevdiği için...Hastalıklı bir aşk anlayışı anlayacağınız...Aşk için ne ölmeye değer ne de öldürmeye fikrimce....Birtek Allah rızası için ölümü sevmeli insan. Bir de çok icap ederse evlat için can verilebilir.
Sevgili Aynur, senin yazılarında hayatın yap bozunu yakalıyorum. Günümün yap bozuydu yazın. Anlatım her zamanki gibi, gözümde canlandı. İşte hayatın insana neler geitirip neler götüreceği hiç belli olmuyor. Bu yaşlı kadın ne düşünmüştü ne yaşadı. kutluyorum... sevgimle...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.