Karar verilmiştir.

Cezası hapis!

Atın zindana!

Bestesi böyle başlamıştı mahpusluğun. Ezgisi , aletleri , bir hakimin ejder kapanını andıran bakışlarının sertliğinden filizlenmişti.

Nâzım hapisliğe alışır alışmasına ama arkada kalan bir delikanlı evladın, baba gitme çığlığına nasıl alışılır bilinmez.

Evlatlada bitmiyor geride kalanlar. Arkada yumruğunu sıkan ve gözyaşlarını ummanlar akıtan sarışın bir feryadı anlatan bir kadının ruhunda kopanm fırtınaya ne demeli?

Dal - yaprak , yara - deri, aşk - ayrılık kaplamı gibiydi zindanda gece ile gündüz.Hastanın şifayı koşa koşa araması gibiydi yıldızların güneşe doğru uçması.

Akşam erken inecekti mahpushaneye!

Zindan türküleri çalacaktı ,sıcak bir buharın gölgesinde kızıllaşan çayın etrafında.

Mavi mavi bulutlaşan dumanların arasında , elinde bağlama , dilinde ’ Tez Gel Anam Görüş gününe’ adlı türkü olan saçları nefretle küfreden , kırık mızraklara sahip bir yaşlı kurdun gözleri görünüyor.Ağıtlar, ağlamalar, ağlayanlarını anlatanlar, ağlamayanları anlamayanlar...

Sırasıyla herkes görünmeye başlamıştı Nâzım’a.

Yüzünde cam izleri olan bir adamın cigara kokulu yatağının önünden geçerken Nâzım , bir ses havada uçan kuşları durdurdu.

-Buyur kardeş, burası boş.

-Eyvallah!

Nasıl sararmasın Nâzım’ın sesi, nasıl titrekleşmesin ve nasıl incelmesin en derinden.

Nâzım oturmuştu yatağına usulca. Derinlerden bir of anam of çekti ve rengi belli belirsiz duvarın kucağına başını yasladı.Beklemeye başladı geceyi.

Akşam erken indi mahpushaneye!

Mahpus türküleri çalmaya başladı Yaşlı Kurt, nasır tutmuş elleriyle.

Nâzım! Delikanlı Nâzım ! Erkek Nâzım!

Neden bıraktın nazli yarini dedi kendi kendine.Cevap bulamadı. Olmuyordu ve olmayacaktı. Gömleğinin sol tarafından , bir dal cigara çıkardı ve bir çakmak sesiyle odaya mahmurluk saldı.

İçmesine içti yıllarca ona yârenlik yapan dostunu ama yatağının önüne dökülen kumral tütünleri görünce aklına bir soru daha takıldı. Bu sorunun cevabını düşüne düşüne on iki yıl sürecek bir uykunun ilk hülyasına doğru yol aldı.

Sorunun ağırlığı dehşet vericiydi.

Değer miydi ufak bir tütün tarlası için amcasını öldürmeye?