Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
N. B. Ç.
N. B. Ç.

YANGIN 9. Bölüm

Yorum

YANGIN 9. Bölüm

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1709

Okunma

YANGIN 9. Bölüm


Bir gece jandarmaya gelen ihbarla tüfeğin yeri ve muhtarı vuranlar bulunmuş, böylece kuyucalar köyü de eski sakin günlerine dönmüştü.

Köydeki son gelişme de Kadir öğretmenin yerine gelen Nilgün öğretmendi.

Kadir öğretmenin gidişiyle, köye yeni atanan öğretmen köylüye kendisini kolay kolay kabullendireceğe benzemiyordu. Köy halkı hayatlarında ilk kez bir kadın öğretmen görüyor ve erkek işini kadın yapar mıymış diye kızıyorlardı.

“Kadın başıyla çıkmış gelmiş bu dağ başına, kimi kimsesi de yok!” dillerine dolanmıştı.

Nilgün; öğretmenliğe beş yıl önce başlamış ve eşinden boşandıktan sonra bir süre bulunduğu ortamdan uzaklaşmak istemiş, fakat tüm kadrolar dolu olduğundan ve atamasını geç istediğinden dolayı geçici olarak tayini bu köye çıkmıştı. İşinin zor olduğunun ve Kadir öğretmenden sonra kendisinin kabullenilmesinin güç olduğunu biliyordu. Birinci ve üçüncü sınıfları okutan Fikret Öğretmen sabretmesini, zamanla her şeyin yoluna gireceğini ve köylünün kendisini kabulleneceğini söylemesi biraz olsun rahatlatmıştı.

İbrahim her sabah okula giden çocukları gördükçe hem ortaokula devam edememenin, hem de Kadir öğretmenini özlemesinin acısını duyuyordu yüreğinde.

Amcasına çok yalvarmıştı hiç değilse ortaokulu okuyayım ondan sonra senin dediğin olsun diye ama amcası Nuh demiş, Peygamber dememişti. Okumaya doyamadım henüz diyordu demesine fakat onu kim anlayacaktı.

Arada bir kaçamak okulun penceresinden sırada oturan çocuklara bakar, öğretmenlerinin ders anlatmasını dinlerdi. Hayali öğretmen olmak ve küçücük beyinleri bilgiyle doldurmaktı. Derslerin yanında insanlık dersleri de verecekti. Büyüklere karşı saygılı, küçüklerine karşı merhametli olmayı, doğruluk ve adaleti öğretecekti. Geceleri rüyasında düşlerini gerçekleştirmiş olarak, kendisini kara tahtanın başında görürdü. Yüzünde gülümsemeyle uyanırdı öylesi sabahlarda. Gördüğü rüyanın etkisi uzun süre geçmez, onu yüzünde gülümsemeyle gören amca çocukları dalga geçerlerdi; “Bizimki sıyırmış yine!” diye. Ama o aldırmazdı kendisine yakıştırılan sıfatlara.

Nilgün öğretmenin de dikkatini çekmişti İbrahim’in belli aralıklarla okulun penceresinden dersleri izlediği. İlk başlarda köyün delilerinden biri mi acaba diye düşünse de İbrahim’in su gibi duru ve aydınlık yüzüne bakınca anlamıştı deli olmadığını.

Bir ders bitimine doğru yavaşça dışarıya çıkmış ve İbrahim ile tanışma fırsatı bulmuştu Nilgün öğretmen. Onunla sohbet ettikçe ne kadar akıllı ve zeki bir insan olduğunu anlamış bir kez de kendisi konuşmaya karar vermişti İbrahim’in amcasıyla. Ona yeğeninin ne kadar okuma sevdalısı olduğunu ve onun bu zekâsının bu köyde ziyan olup gitmesine gönlünün razı olmadığını söyleyecekti.

Nilgün öğretmeni bu düşüncesinden Fikret öğretmen vazgeçirdi. “İbrahim’in amcası İsrafil ters bir adamdır. Sana ters bir laf eder bozulursun. Kadir öğretmene bu konuda söylemediğini bırakmamıştı.” Sözlerinden sonra vazgeçti. Zaten köyde istenmeyen insan ilan edilmişti, şimdi bir de böyle bir yükün altına giremezdi.

İbrahim’in günleri ev ile tarla arasında geçiyordu. Amcası kendi çocuklarına kıyamadığı işleri İbrahim’e yüklüyor; “Yok öyle bedavadan yiyip yatmak! Çalışacaksın ki yemek yediğin eve bir katkın olsun.” Diyordu sürekli.

Sıcak bir ağustos öğleden sonrasıydı. İbrahim o gün tarlaya gitmemiş biraz rahatsız olduğu için evde kalmıştı. Onun tarlaya gelmemesini ve onun yerine kendisinin tarlaya gidişini içine sindiremeyen amcaoğlu Osman içinde öfkeyi kime ve nasıl kusacağını bilemiyor sağa sola sataşıyordu. Zaten İbrahim’e okul yıllarından beri kendisine kin bağlamış aradan geçen onca yıllar o kinini ve öfkesini soğutmamış, tam tersine içinde koca bir volkan oluşturmuştu.

Babası Osman’ın bu sinirli tavrı karşısında daha fazla dayanamamış bağırmıştı oğluna; “Kendine gel, yoksa ben getireceğim seni kendine!” diye.

Babasından tepki gören Osman;

_ Neden İbrahim gelmiyor da, ben geliyorum tarlaya?

_ O bugün biraz rahatsız bilmiyor musun?

_ Sen öyle zannet!

_ ?...

_ O analığımla baş başa kalabilmek için yalan uydurdu. Sen de kandın enayi gibi!

_ Ağzı topla ne biçim konuşmak o öyle!

_ Niye toplayacakmışım ağzımı? Ben ne gördüysem, ne duyduysam onu söylerim. Sen ayakta uyu. Analığımı boştan yere mi İbrahim’e şefkatli sanırsın? Hiç düşünmez misin kendi çocuklarıma o kadar sevgi göstermiyor da elin uyuz köpeğine gösteriyor diye. Sen her gece kahveye çıkınca onlar işi pişiriyorlar haberin yok. Uyu sen daha uyu!

Bu sözler karşısında İsrafil öfkeden deliye dönmüş olduğu yerde bir sağa, bir sola dönüp duruyordu. Yüzü öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. Yeğeni henüz on dört yaşındaydı ve o yaşına rağmen amcasının arkasından işler çeviriyordu.

Dünya İsrafil’e dar gelmeye başlamış yerinde duramaz olmuştu. Sinirli adımlarla tarlayı bir uçtan öbür uca dolanıp duruyordu. İşçiler de şaşkındı onun bu haline. Konuyu bilmediklerinden meraklı bakışlarla hem işlerini yapıyor, hem de ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Tarlada daha fazla duramayacağını anlayan İsrafil traktöre bindi ve eve doğru son sürat sürmeye başladı.

Eve gelince traktörden atladığı gibi eve o hızla girdi. Karısı Gülsüm ortalarda görünmüyordu. Sesini çıkarmadan İbrahim’in yattığı odaya daldı kapıyı kırarcasına. İbrahim yatakta yatıyor, Gülsüm de onun başucunda elleri ellerinde yerde oturuyordu. Tam alnından öptüğü sırada hışımla giren kocasına korku dolu gözlerle baktı. Onun öfkeli hallerini bilirdi de hiç bu kadar hiddetlenmiş görmemişti. Bir anlamda veremiyordu ne olduğuna dair.

İsrafil olan gücüyle bağırtıdan çok böğürmeye benzer bir sesle;

_ Ne arıyorsun sen bu oda da?

_ İbrahim ateşlendi biraz, ateşi düşmüş mü diye bakmaya geldim.

Gülsüm korkudan titriyor sesi zor bela çıkıyordu.

Tarlada Osman’ın yanına gelen büyük ağabeyi Bilal babasını öfkelendiren sebebi sordu.
Osman ilk başta İbrahim’den intikam almak için fırsat diye düşündüğü ve kasti olarak attığı iftiranın sonunun nereye varacağını düşündükçe yaptığına pişmanlık duymuş ama iş işten çoktan geçmişti. Ağabeyine anlatınca İbrahim ile analığı hakkında uydurduğu yalan ve iftirayı önce ağabeyinden tam suratının ortasına iyi bir yumruk yedi.

İki kardeş son sürat eve koşmaya başladılar. Gidecekleri başka araçta yoktu. Ama yollar koşmakla bitecek gibi değildi ki. Hele ki şimdi! Bilal evde neler olabileceğini düşündükçe kafayı yiyecekmiş gibi oluyordu.

İçinden dualar ediyordu geç kalmamak için.

İsrafil yatak odasında duvarda asılı tüfeği almış karısına ve yeğenine doğrultmuştu.

_ Son duanızı edin hain köpekler! Demek biri karım, diğeri yeğenim dediğim iki insan ardımdan iş çevirirsiniz ha! Benim duymayacağımı mı sandınız lan it soyları!

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yangın 9. bölüm Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yangın 9. bölüm yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YANGIN 9. Bölüm yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
1.11.2010 21:31:18
Yine bir toptan okumanın ardından sayfandayım güzel yazar...Tam anlamıyla bir öykü...Heyecanlı duygulu, gerçek...İsrafil'in durumu biraz gerdi beni...Galiba yaşanmış bir olay bu. Neticeyi merakla bekliyorum.

Sevgiler...
sevgidamlalarim
sevgidamlalarim, @sevgidamlalarim
25.10.2010 21:36:37
ahh en korktugum şeydir kuru iftira kutlarım yazarım seni etkiliydi selam ve saygılarımla...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
24.10.2010 02:56:51
“Kadın başıyla çıkmış gelmiş bu dağ başına, kimi kimsesi de yok!” dillerine dolanmıştı.

Hala da böyle bu devirde bile bu tarz düsünceler var.
Asilmadi asilmayacak.
Gözden kacirmisim ben de diyordum nicin yazmiyor.

Yüregine saglik canim benim
Sonsuz sevgimle

Gülayşe DELEN
Gülayşe DELEN, @gulaysedelen
21.10.2010 19:49:07
Allah kuru iftiradan saklasın detirtecek kadar güzel bir bölümdü her zamanki gibi izliyorum sevgilerimle....
onurumsun
onurumsun, @onurumsun
21.10.2010 10:01:51
Dinimize göre yalnız bu düünyada değil, ahiret de afedilmeyecek olan kul hakkına giren iftiradır. İnsanım diyen tüm canlıların bu kötü ve insanlığından çıkartacak olan ifitradan uzak durmasını diliyorum.

Uzun zaman yoktum yazınızın ilk bölümlerini okumadım ama zaman bulduğum anda okuyacağım. Çünkü gördüğüm kadarıyla güzel bir öykü.

Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
19.10.2010 20:29:32
10 puan verdi
Ayy aman noluyo...:((
Ne korkunç bir iftira bu....
Ne kadar kötü bir şey bu kıskançlık...
Dilerim bir şey olmaz....:((
birsıfır .itiraz etme :((
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
19.10.2010 19:56:06
Tebriklerimle,bir solukta okudum ,kaleminiz hiç bitmesin efendim...

saygımla...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
19.10.2010 16:08:37
10 puan verdi
Allah kuru iftiradan korusun derler. Boşa söylenmiş sözler değil atasözlri. Çok etkili bir bölümdü Nurcan' ım. Tebrik ediyorum seni. Sevgilerimle.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
19.10.2010 13:23:31
10 puan verdi
İftiranın ne denli zararlı olduğunu, çekememezlikten de olsa böyle bir iftiranın nasıl bir faciaya yol açabileceğini düşünmeyen cahil insanları göstermesi bakımından çok anlamlı bir bölüm.
Anlatımın çok etkiyelici, canım benim, tam puanı hak ediyor, sevgilerimle.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
19.10.2010 10:27:07
yine offf dedirtti
bu ne kin bu ne iftira olurmu ya
güzel anlatımdı kutlarım canım
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
19.10.2010 05:47:44
10 puan verdi
Bu bölüm, "Olur mu,olur!" dedirten cinstendi.

İsrafil gibi adamlar yok değil,Osman gibi çocuklar da...

Heyecanlı yerinde bırakmışsınız.10.bölümü çok merak ediyorum. Konuya iyice hakim oldum.

Tebrikler,kardeşim.

Selamlar.

ayhansarıkaya tarafından 10/19/2010 5:48:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
19.10.2010 00:50:08
Çok etkilendiğim bir bölümdü. Cehaletin nasıl da kötü bir şey olduğunu bir kez daha gözlemledik. Tüylerim diken diken oldu. Dilerim İbrahim'in yüzü güler.. Teşekkürler arkadaşım hissettiriyorsun. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL