(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yıllar önce Beyazıt’ta Beyaz Saray Çarşısından Laleyi doğru giderken, soldaki Mithat Paşa caddesinden yokuş aşağı tamda Kadırgaya inmeden sağda köşe başında bir Karadeniz pidecisi vardı. İstanbul’daki ilk olmasa ya ikinci ya üçüncü Karadeniz pidecisi. (Kır pidecilerini saymıyorum). Ömer isminde de meşhur bir ustası vardı, Trabzonlu; Ömer Usta. (öldüyse Allah rahmet eylesin, yaşıyorsa kulakları çınlasın) Pide yemeye gittiğimizde, “Ömer usta şöyle kıyması bol bir buçuk kıymalı yap” dediğimizde, suratını ekşitir “pakun uşaklar, giymasi az olduğunlan hep “hamur” yersunuz, giymasi pol olduğunlan hep “giyma” yersunuz, pi poka benzemez. Eğer “ gıymali pide” yemek istiysanuz, keçun oturun yerunuze, işuma karişmayın” der, kalayı basardı. Bir anlamda bu kalay hoşumuza gider, her pide yemeğe gittiğimizde Ömer ustanın bile, bile bam teline dokunurduk.
Bütün bunları niçin anlattım. Tıpkı Ömer ustanın “kıymalı pidesi”ndeki gibi, yazıda da kelime seçiminde, cümle kuruluşunda “imge” kullanımı istiap haddini aşıyorsa, bu benim gibi “alt kültür” mensupları için sıkıntı yaratıyor. Gülistan da boşluklar var, hımm şuraya çarliston ekeyim, şuraya patlıcan, şuraya da mısııır. İmge gani olunca, fazla imgeler kurgu hatalarında rötuş vazifesi görebiliyor. Bu yazan için bir avantaj teşkil etse de, bir bakıyorsun her bir imgede Gülistan ağır, ağır bostana dönmüş. Aslında; bu tenkidim şahsından ziyade yazılarında imge kullanırken kantarın topuzunu kaçıran tüm yazarlar için. Naçizane, bence
Ha birde bakır’ın kirli sarı rengine aldanıp hakir görme, bu gün altınla alaşım yapabilen tek maden yanılmıyorsam bakırdır. Keşke yazının kötü karakteri “bakır adamı” bakır yerine, kaplama, maplama değil direk “teneke” olarak nitelendirseydin, daha uygun kaçardı. Sankim…
İ Babaoğlu.. Adres. Çat kapı cad. Bizim mah. Kültür apartmanı, bodrum (alt)kat, daire 1 Edebiyat Defteri / İstanbul
Amaaan sen bana bakma işte, nolcek, Kültür apartmanı, alt katta oturunca insan böyle yorum yapıyor işte. Yoksa Kültür apartmanı, üst katta oturan ultra kültürlü “Orhan Pamukhelva”nın sözlerine kulak verip köyüme mi, dönsem, ne yapsam bilmem ki.
Yorumun hakkında iki kere düşündüm her zamanki gibi. Sonuç olarak güç de olsa, imgeler bol demek istedin galiba. Katılıyorum. Hani ben hep fazla imgeye karşı olduğumu söylüyorum ya, millet yapamadığım için öyle söyledğimi düşünüyor. O anlamda yazılmış bir yazı bu. İstesem alasını yaparım demek yani:) Bu pek alası olmadı ama...
Alt kültür ha...Biz de ordanız. Senin sağında falan (Solda olmayı pek sevmem de. Hem de soldaki sıfırın bir değeri yok, hem de öyle işte)
Orhan PAMUK senin eline su dökemez. Yeminle de söyleyebilirim...
Ha bu arada ileryen günlerde sana bir sürprizim var. Gerçi sen bu sürprizden ancak bir dahaki kurban bayramına haberdar olursun ya neyse...Saygılar, değerli abim...
Zavallı rıhtım, gözlerine tıkadıkları harçta oluşan küçük bir delikten, homurdanarak yürümekte olan adama bakar ve adamın bacağındaki sıyrıktan derisinin altındaki bakırı görür… sevgili arkadaşım bakır yüzlü insanlar okadar çok ki kutluyorum sevgili yazarımı selam ve sevgilerimi bırakıyorum sayfana...
İnsanlık ölmedi.. Öldürmeye çalışanlara inat ölmediğini ispatlamaya çalışıyoruz Belki çok iyi niyetliyiz Her dalga geçeni affedip her tokatı sineye çekerek aslında hala insanlık ölmedi diye avazımızın çıktığı kadar bağırıyoruz Nafilemi dersin....Yok be arkadaşım biz bu insanlığı öldürenler arasında olamayız.Bizim yapımız duygularımız yüreğimiz buna izin vermez.Biz bakırdan insanlar değiliz.Bizim yüreğimiz hala tertemiz ve saf bir bebek gibi duru...İnadına insanlık ölmesin diyenlerden ve çabalayanlardan olalım.Sevgilerimle..Çok güzel bir yazıydı... Benim adetimdir okuduğum kişiye mutlaka puanım bir sifirdır..yani 10..
Arkadaşım, insanlık ölmediyse de can çekişmede. Çünkü o kadar yüz kızartıcı şeylerle karşlaşıyorz ki, umut kalmadı desem yeridir. Asla yeni nesilden de umutlu değilim. En basitinden otobüslerde yaşlılara yer verilmemesi buna bir örnek değil mi? Geçen akşam bir diyaloğa kulak misafiri oldum istemeden, gençlerden biri diyor ki "Oğlum şu ihtiyara yer versene sana daha yakın" Diğeri de pişkin pişkin cevap veriyor: "Bana ne ya, yatsaydı evinde. Ne işi var sağda solda. Ah ben emekli olacaktım ki, bütün gün uyumazsam ne olayım."
Daha çok örnekler var, siz de biliyorsunuz eminim. Ama en iyisi bir yerden sonra susup, sessizce bağırmak sanırım...
Hakkını kullandın Ayhan Abi. Ama aramızda kalsın herkesi kandırıyorum. Benim kitabım falan yok:) O yüzden yorma değerli gözlerini. Onlar okumaya ve yazmaya lazım sana. Hem de çok uzun yıllar daha...
Ayrıca sen bu konuda tam bir kalemşörsün Irıza. Umarım kendini kapatıp denize attığın şişeyi biri bulur. Hiç olmazsa birimiz kurtulmayı başarsın. Ve de insanoğluna sonun yaklaştığını, böyle giderse adalet, ahlak, düzen ve birlik diye bir şeylerin kalmayacağını anlatsın...
Bakır admların kendileri birer bir hata ama, buradaki kurgu hatası o da değil.
Ayrıca tüm kelimelerine harfiyen katılıyorum. Kavga nerde ben orada. Asla korkmam çekinmem. Yeterki davamda haklı olduğuma yüzdeyüz inanayım. Ama arkadaşım, bizim kendi kendimize konuşmaktan öteye gitmeyen yazılarımızla olabilir mi bu kavga?
Yine bir Aynur ENGİNDENİZ klasiği daha.. Çok beğenerek okudum. Bütün olarak çok beğendim ama aşağıdaki sözler hayata dair çok özlü sözlerdi. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Bilmediğim cennetten yeğdir, bildiğim cehennem, mi diyorsun benim gibi.
Herkesin bildiği bir rotada asla göremeyeceğim kıyıların hayaliyle ilerlemektense , hiç kimsenin bilmediği bir meçhulde, dalgalı bir mehter dansı yapmak daha heyecanlı…
Bu hayatın “beğenmediğiniz taktirde otuz gün içinde geri iadesi” olsaydı eğer, inan daha birinci dakikasında sözleşmemi iptal ettirirdim. Çünkü, daha ebeden ilk tokadımı yediğim anda anlamıştım yaşamak denen zılgıtın bana göre olmadığını…
Her şey yenilendikçe ve “her arandığında bulundukça” kaybediyor değerini…
- Kadın içerdeyken dışarıyı gözlemliyor sonra minik şemsiyesini açıyor yanılıyor muyum?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.