ÇİĞDEM VE GÜL


Öyle güzel bir güneş var ki gülün üzerinde; mavi ve sıcak..zaten muhteşem bi güzelliğe sahip olan gül ,mükemmel kelimesinin tam karşılığıdır bu gün.. Uzaktan onu izleyen çiğdem ’’neler vermezdim onun yerinde olabilmek için’’ diye geçirir içinden..Meltem tadında esen ruzgar alıp götürür güle çiğdemin arzusunu..Gül şaşkındır,şaşkındır çünkü o da çiğdeme özenir içten içe..Der ki:’’bakma güzelliğime ben sen gibi dönebilir miyim hiç sevdiğime’’..Aşıktır bülbüle hemde ölesiye ancak gülemez dönemez ondan yöne...Çiğdem öyle mi? Çiğdem sevdası olan güneşe döner her daim..Duruşu onadır,onun hatrına açar..Güneş de boş değildir bu ruha karşı..Onun hatrına doğar,ona kavuşmak üzere batar...Aaahhh ah! Ne mutlu güneş olabilene, ne mutlu çiğdeme..

Eros okunu atmaya görsün cana...Hey hak!! kıymetlidir canan her varolandan..Gün gece,sıcak soğuk,umut hüsran,var yok ;hangisi önemlidir ki artık..var olmak sanılırya aşk değildir aslında,aşk ruhunda yok olmaktır umudun..vuslata dairdir her yön..söylemler,eylemler,hedefler...

Karanlığında kaybolursun gecenin ruhunla birlikte,
Güneşinde yanarsın ama mutlu her halinle,
Umudunda yitersin vuslatın seve seve,
Dillerin lâl olur yar diye diye.....

Kalemi her alışında onu yazar ellerin..eğer onu görmeyecekse açılmasın istersin gözün..hücre hücre, doku doku ,organ organ hissedersin anlatamdığın tüm güzellikleri..
Bir bitiş cümlesi beklemeyin lütfen..bitmez bu duygu...