16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1272
Okunma
Kızım, ilkokul birinci veya ikinci sınıfta okuyordu. O zamanlar, eşim araba alım satımı ile uğraşıyor, ben de hala çalıştığım yerdeki görevimde çalışıyordum. Kızıma ise okul çıkışından sonra babaannesi ile dedesi bakıyordu. Onların elinde büyüdüğü için çok severlerdi kendisini. Hala da diğer torunlara göre daha farklıdır yeri.
Sabah, erken saatte kalkıyor, hep beraber evden çıkıyorduk. Kızımı okula bıraktıktan sonra işimize gidiyorduk. Kızım narin yapıya sahip bir çocuktu. Bolu’ nun soğuk havasına, özellikle de karına uyum sağlamak zordur. Sık sık grip olurdu o yüzden de. Aile dostlarımızdan birisi de çocuk hastalıkları uzmanıydı. Eşi benim çok yakın arkadaşımdı. O yüzden de, sürekli ona giderdik.
O sıralardı. Kızımın burnu son zamanlarda kanamaya başlamıştı. Durup dururken birden kanamaya başlıyor ve korkutuyordu bizi. İlk önceleri, gribin etkisiyle, burunda oluşan tahriş diye düşünmüş ve önemsememiştik. Tekrarlayınca, acilen doktorumuza başvurduk.
Sıra bize gelince, içeriye girdik. Çok neşeli ve şakacı bir insandı kendisi. Her hastasına, hazırladığı şekerlemelerinden verir ve sonra muayeneye başlardı. Durumu anlattık. Bize bir sürü sorular sordu. Sonra, yüzünde endişeli bir ifade meydana geldi. Bize döndü ve ;
“ Aslında, bunu söylemem için çok erken. Fakat siz benim aile dostlarımsınız. Ayşen de yeğenim sayılır. Sizi korkutmak istemem fakat inşallah benim düşündüğüm şey çıkmaz. “
“ Ne olabilir ? Neden kuşkulandınız Doktor Bey ? “
“ Kan kanseri vakalarında, bu tür burun kanamaları olur. Fakat, onu anlamamız için ben birkaç tahlil ve tetkik yapmam lazım. Bugün de Cuma. Cumartesi, Pazar geçsin. Pazartesi sabahı, çok erken gelin. Tahlilleri yapalım. Sonra ne olduğu ortaya çıkacak zaten. İnşallah, dediğim gibi çıkmaz. Sizi korkutmak istemezdim ama bunu da söylemem gerekiyordu size. “
“ İnşallah, dediğiniz şey çıkmaz. “
Diyerek, muayenehaneden ayrıldık. Eve geldik. Eşim ve ben, sessizliğe gömüldük. Ne yemek canımız istiyordu, ne de konuşmak istiyorduk. En sıkıntılı hafta sonumuzdu. İkimiz de, konuşmasak da, içimizden kızımız için dualar ediyorduk.
Pazartesi olduğunda, içimizdeki korkularla, hastanenin yolunu tuttuk. Kan alındı ve başka tetkikler yapıldı. Öğleden sonra da, sonuçlar çıktıktan sonra yine doktorumuzun karşısındaydık. Tıbbi terimleri bilmediğimiz için de, merakla doktorun ağzından çıkacak kelimeleri sabırsızlıkla bekliyorduk.
Doktor, tahlil sonuçlarına şöyle bir baktı ve ;
“ Oh şükür Allah’ıma. Çok sevindim. Düşündüğüm gibi çıkmadı. Geçmiş olsun. Çok rahatladım. Geçmiş olsun. Burun kanaması, büyük bir olasılıkla, burun damarlarının ince bir yapıya sahip olmasından sanıyorum. “
Onun bu sözlerinden sonra son üç günde gülmeyen yüzümüz gülmeye başlamıştı. İçimden, yüce Allah’ a dualar ettim. Sevinç içinde, kızımız kucağımızda evimize döndük.
Yıllar geçmesine rağmen, bu olayı hiç unutamadım. Onlar bizim en kıymetlimiz. Allah cemil cümlenin yavrusuna sağlık ve sıhhat versin.