14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1997
Okunma

Ne yapsam nafile! Çırpınmalarım hep boşa. Hüzünlü gecelerimde yalnız kalıyorum. Teselli bulacak bir dost eli bulmak ne mümkün. Zincirlere vurulmuş idam mahkumu gibi hissediyorum kendimi. Özgürlüğüm elimden alınmış, yalnızlığım içerisinde debelenip duruyorum.
Başıboş sokak köpekleri gibi dolaşıyorum izbe köşelerde. Selam verdiğim insan-cıklar tarafından horlanıyorum, dışlanıyorum! Ama hiç önemli değil.
Bunca yıl kimlere sarıldıysam, meğer aldanmışım. Yarı yolda bırakılmışım. Tökezlenmişim. Hep darbeler yemişim. Şeker hastası olmuş; gözlerim bile beni terk etmek üzere.
Tuttuğum kalemler hep kırılıyor.Yazsa da anlamak isteyen yok. “Bunamış köpek,bu yaştan sonra senden ne olur?” diye yazdıklarımı horluyorlar.
Bir tek kitapların arasında kendimi mutlu hissediyorum. Kahramanların karakterleri içime işledi. Her tarafta onları görüyorum.Hayali de olsa… Onlarla konuşuyorum. Dertlerimi onlara anlatıyorum.Onların çektikleri sıkıntılar beni çok geriyor. Raskolnikov’u lise yıllarından itibaren hala içimde taşımaktayım. Çektiği acıları hala hissetmekteyim.
Hüzünlü gecelerimde yıldızlar bile bana farklı parlıyorlar. Kayan kuyruklu yldızlar hüzün veriyor içime… Saman yolunda yönümü bulamıyorum!
Azrail kapıyı çaldı çalacak!
Uzun lafa gerek yok. Etrafta yağcılar çok. Şakşakçılar,zil takmış oynuyorlar... Zeki Müren’in bir şarkısı dudaklarımdan dökülüyor:
“İnsanlığı aradım insanların gölgelerinde”
Kulübeme çekilip kitaplarımla haşir neşir olmak varken; gecelerim neden hüzünlü olsun?Neden?Değer mi,şu üç günlük dünyada?