13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1417
Okunma

Gürültü patırtı arasında geçen Antalya gezisinin sonu yaklaşmakta
Rehberimiz olmadığı için Antalya nın içinde kaybolduk dersem gülmeyin sakın evet kaybolduk
Yolumuzu bulmak için tam bir saat ayni düzergah ta dolanıp durduk kimisi öfke ile kimi rehberin olmayışına kızan yolcular ve sinirlerin son haddi
Neyse zorda olsa yolu bulduk bulmasına da bu seferde tekfenli yoluna girmiş bulunduk ana yol yerine dağ yoluna girdik
Herkes şaşkın bu yol nereye çıkar evet dedim bu yol bizi götürür yalnız dağ yolu deyince yine kızgın ve öfkeli sesler yükseldi şoför de artık geri dönmem dağ bayır gideceğiz dedi çok benzin yaktım gereksiz
Neyse öfkede olsa koyulduk yola
Artık sesizlik hakimdi gezi güzel geçmemiş bir tek otelde rahat etmiştik
Bu yolu biliyordum daha önce eşimle geçmiştik oğlum Antalya da okurken onu ziyarete gitmiş dönüşte bu yolu kullanmıştık ama aradan çok uzun zaman geçmişti
Epey yol aldık zaman geceyi gösteriyor hiçbir yer görmeden gidiyoruz
Tenha bir yerde benzinlik ama küçük bir yer ihtyaç molası dendi
Beyler atlayıp indi hanımlar arkadan inmeye başladılar ama kapıdan çıkmıyorlar
Adetim dir her nereye gitsem hep arkaya kalırım bu yüzden eşim hep söylenir hiç acele etmiyorsun diye itişip kakışmanın anlamı yok bence herkes iner ben aheste inerim
Yine haydi hanımlar inin dedim niye inmiyorsunuz nasıl inelim bir köpek durmuş kapıya habire hırlıyor
Korkudan da inmiyorlar çekilin dedin köpek ten mi korkuyorsunuz
Kapıya yanaştım sivri dişleri ve öfkeli bir bakışla karşılaştım
Merhaba dedim niye kızgınsın ki bak biz misafiriz insan misafire böylemi davranır korkutmuşsun kadınları
Haydi çekil biraz da inelim köpek önce hırlamak istedi sonra bakışları değişti başına sağa sola çevirip gözlerime baktı
Bende glümseyerek baktım
Hadi canım hadi yol ver geçelim bak geç kalıyoruz şimdi beyler gelir gitmek zorunda kalacağız oysa ihtiyacımız var inmemiz lazım deyip basamaklardan indim köpek kuyruk sallayıp uzaklaştı
Herkes indi yanımda yetze torunum vardı biliyordum yanında buğaçalar olduğunu otelden almiştı bir iki şekerim düşerse diye
Bacım dedim ver şimdi o boğaça ları ne yiyecek misin dedi evet dedim yediri cem
Ay yoksa köpeğe mi ver cerecen gene evet ona vercem ödül beni dinledi
Aldım yanına gittim al bakalım bunlar sana ödül uzattım hiç tereddüt etmeden aldı bir kenara çekil dı bir kısmını yedi sonra geri geldi
Biz arabaya binip yola koyulana kadar etrafında dolandı durdu
Arabaya binerken yine konuştum onunla alasmarladık gidiyoruz deyince yine başını eğipgözlerimin içine baktı anlamıştı sanki beni sesiz ce hırladı
Araba yola koyuldu bir zaman geldi peşimizden hırıltılı sesler çıkararak
İşte hayvanda olsa tatlı dil nasılda sevdiriyor kendini
Köpeklerle olan anılarımdan biriydi elimi süremem ama uzaktan çok severim ve köpekler onlara olan sevgimi hemen anlarlar
AYŞE KARAN