Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
YazganBestami
YazganBestami

SICAK EKMEK KOKUSU

Yorum

SICAK EKMEK KOKUSU

17

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2217

Okunma

Okuduğunuz yazı 31.8.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
SICAK EKMEK KOKUSU

SICAK EKMEK KOKUSU




Vakit akşamdan geceye yaklaşıyor, Salih Ağa:
-Geç kaldık, havada iyice bozuldu, diyerek adımlarını sıklaştırıyordu.
Köye iyice yaklaşmıştı ama kara bulutların öfkesi de inmek üzereydi. Etraftaki ağaçlar rüzgârın etkisiyle homurdanıp duruyordu...
-Haydi hayırlısı, köye ulaştık, diye rahat bir nefes aldı.
Tam köyün ilk sokağına girmişti ki zifiri karanlık bir gölge önünü kesti. Sert ve acımasız bir edayla:
-Kıpırdama Salih Ağa! Üzerindeki değerli şeyleri çıkar, dedi.
Salih Ağa şaşırmıştı. Şimdiye kadar köylerinde ne böyle bir olay olmuş ne de duyulmuştu.
-Sen de kimsin, dedi kekeleyerek.
Karşıdaki karanlık daha da sertleşerek:
-Kim olduğum önemli mi, ille de merak ediyorsan söyleyeyim: Haydar’ın oğlu Celal’im, dedi.
Şaşkınlığı devam eden Salih Ağa:
-Ama sen baban öldüğünde küçücük bir çocuktun, ne zaman böyle cani oldun, diyebildi.
Nefreti ve kini sesine yansıyan Celal acı acı gülümsedi:
- Yatağı acı, yorganı hüzün olan çocuklar böyle oluyor işte. Lafı uzatma da çıkar üzerinde ne varsa, demesiyle beraber elindeki sustalı bıçak ‘şak’ diye açıldı.
Salih Ağanın şaşkınlığı hâlâ devam ediyordu:
-İnsan ekmeğini yediği yerde böyle işler yapar mı hiç? Senin bu yaptığın insanlığa sığmaz.
Celal’in attığı korkunç kahkahalar gök gürültüsüne karıştı:
-Evet, ekmeğini yediği yere köpekler bile nankörlük etmez. Ama ekmeğini yediği yere. Ulan Allah’tan korkmazlar! Anam öldü, başsağlığı dilemediniz. Babam öldü, cenazesine gelmediniz. Bir gün gelip kapımı çaldınız mı da şimdi ekmekten bahsediyorsunuz. Bir de bu yaptığım insanlığa sığmazmış. İnsanlık mı, ne insanlığı be? Bu köyde insan yok Salih Ağa, bunu bilesin. Bu köyde insan...
Celal tam bunları söylerken önce sıcak bir ekmeğin kokusu yayıldı etrafa, sonra da Yunus Dedenin kesik kesik öksürmesi duyuldu. Biraz sonra da tatlı sesi:
-Selamün aleyküm arkadaşlar! Gecenin bu vaktinde, bu havada ne yapıyorsunuz böyle?
Daha kimse cevap vermeden bir şimşek çaktı. Yunus Dede, Salih Ağanın korkulu gözleriyle beraber delikanlının elindeki bıçağı görünce çok şaşırdı. Yine de belli etmeden devam etti:
-Hayırdır Salih Ağa, öyle heyecanlı heyecanlı ne konuşuyordunuz?
-Şey efendim, bu delikanlı Haydar’ın oğlu oluyormuş da...
Yunus Dede heyecanla:
-Şükür yüzünü gösterene! Bre yavrum, niye hâl hatır sormamıza müsaade etmezsin? Her gece kapını çalarız ama açmazsın bir türlü?
Konuşmalardan bir şey anlamayan Salih Ağa anlatmaya devam etti:
-Delikanlı biraz önce bu köyde insan yok, diyordu.
-Ya öyle mi, diyen Yunus Dedenin boynu büküldü, içine derin bir hüzün çöktü. Neden sonra: Niçin böyle düşünüyorsun Celal evladım?
Öfkesi ve kini biraz yumuşamış olan Celal:
-Niçin olacak, bir Allah’ın kulu gelip hâlimizi sormadı. Şimdi de...
Bu sefer celallenme sırası Yunus Dedeye gelmişti. Sert bir şekilde:
-Demek bir Allah’ın kulu kapını çalmadı, öyle mi? O zaman söyle bakalım, sen kapını çalan bir Allah’ın kuluna kapını açtın mı?
Celal ne yapacağını şaşırmış bir durumda:
-Şey açmadım ama açsam da bir şey fark etmezdi. Bir çiçekle yaz gelmez demiş atalarımız Yunus Dede.
-Atalarımız ne demişse doğrudur elbet, ama o sözü tekrarlayıp yakınacağına bir çiçek de sen olabilirdin...
O sırada büyük bir gürültüyle yeniden şimşek çaktı. Yunus Dede gökyüzüne bakarak:
-Biraz önce çakan şimşeği gördün. Çok korkunç değil mi? Ama karanlık bir gecede uçurumun kenarında bir insan olsa, bu şimşek işe yaramaz mı Celal’im?
Bu konuşmalar devam ederken Celal dalıp gitti. Yunus Dedenin bıkıp usanmadan her gece kapısını çalıp ekmek ve yiyecekleri kapısına bırakıp gittiğini düşündü. Her gece nereden bulurdu sıcacık ekmekleri. Hele arasına koyduğu helva ne kadar tatlı olurdu.
Gök gürültüsüyle beraber yeniden bir şimşek çaktı. Celal utanarak Yunus Dedenin yüzüne baktı. Ne kadar tatlı bir insandı bu Yunus Dede. Niçin şimdiye kadar ona kapısını açmamıştı. Yeni bir şimşekle beraber Yunus Dedenin elindeki bıçağa baktığını görür görmez onu bir kenara fırlattı.
Yunus Dede her zamanki tatlı hâliyle:
- Ortada büyütecek bir şey yok Salih Ağa. Atalar “Küçükten hata, büyükten af.” demişler. Sen Celal evladımızın kusuruna bakma, hem artık evlerimize gidelim. Birazdan yağmur ve fırtına başlar, deyince Salih Ağa evine doğru yürümeye başladı.
Yunus Dede, Celalin elinden tutup onun evine doğru yürüdü. İçeri girince sıcak ekmek ve helvayı beraberce yediler. Celal’in hem karnı hem de gönlü doymuştu bu gece. Yunus Dede yağmur hafiften yağmaya başlayınca kalkmak istedi.
-Evladım, sen buralarda insan yok diyorsun. Bu görüşün doğru da yanlış da olabilir. Ama önce kapını açacaksın. Eğer gelen olmazsa o zaman haklı olursun. Haydi sen haklısın diyelim. Bu köyde ne kadar kişi var ki. Şehirde benim tanıdığım çok güzel insanlar var. Yarın sabah seni onların yanına götüreyim. Seni okuturlar ve her konuda sana yardımcı olurlar. Eğer onların insanlığını da beğenmezsen ne yapalım o zaman gerçekten sen haklısın, deriz.
Eviyle beraber bütün kapılarını açan Celal, bir baba sıcaklığı bulduğu Yunus Dedeye sarıldı. Bu sefer Celal’in yüreğinde kopan fırtınalar yağmura dönüşmüştü. Sıcak ekmek kokusuna mis gibi toprak ve tertemiz bir yürek kokusu karışıyordu...

Bestami YAZGAN



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sıcak ekmek kokusu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sıcak ekmek kokusu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SICAK EKMEK KOKUSU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nurann!
nurann!, @nurann
1.9.2010 23:38:44
çok güzel bir yazı tebrikler...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
1.9.2010 23:32:16
mesajı içinde değerli bir çalışmaydı...

elbette kutladım...
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
1.9.2010 15:47:34
Güzel mesajlar veren değerli bir çalışmaydı.

Tebrik ederim.
nene hatun
nene hatun, @nenehatun
1.9.2010 15:32:18
İnsanlarla aramıza duvar örmek yerine köprü kurmak varken , böylesi ibret alınacak öykülerde öğreneceğiz inşallah.

Tadına doyulmaz bir anlatım ben keyifle okudum ve güne gelmeyi hakeden bir çalışma olmuş.

İzniniz olursa seslendirmek isterim radyoda yayınlamak üzere...

Olmazsa da canınız sağolsun.

Kutluyorum seçkiyi


Saygımla.
Hanifi KARA
Hanifi KARA, @hanifickara
1.9.2010 15:05:54
Çok değerli kadim dost Bestami bey,
Sizi şeddeli tebrikle tebrik eder ve can-ı gönülden kutlarım...
Beni yıllar öncesine götürdünüz...
Selâm... Sevgi... Duâ ile...

hanifi kara tarafından 9/1/2010 3:06:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
to
toyhüseyin, @toyhuseyin
1.9.2010 14:14:54
GÜNÜN YAZISI KUTLANMAZ DA NE YAPILIR?TEBRİKLER............
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
1.9.2010 11:33:12
güne gelen öyküye saygılar
IRIZA
IRIZA, @iriza
1.9.2010 10:36:47
İyi bir hikaye..Köylü felsefesini çok güzel yansıtmış..

Şehrin sokaklarında çok Celaller var..Bazıları bir anda öfkeyle bıçağına sarılıyor..Salih ağa mağdurlarının sayısı sürekli artıyor..

Keşke sorunlarını köyden şehre taşımasalar.. Her mahallede bir Yunus dede bulmakta gerçekten çok zor mesele..

Tebrik ederim..Saygılar
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
1.9.2010 10:12:04
Tebrik ediyorum. Güzeldi yazınız.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
1.9.2010 09:13:04
Güne gelen yazınızı kutlarım. Saygı ve selamlarımla..
Çerkez Kızı
Çerkez Kızı, @cerkezkizi
1.9.2010 06:57:15
COK GUZELDI HARIKA BIR OYKU VE SECKIYI HAK ETMIS, YUNUS DEDENIN BILGELIGI VE DERS VERIR NITELIKTE.IBRET ALINMASI GEREKEN BIR OYKU.BIR SOZ VARDIR TATLI SOZ YILANI DELIGINDEN CIKARIR GIBI .YANLIS KALMADIYSA AKLIMDA.NE KADAR DA GADDAR CANI RUHKU BIR KISILIK OLSA BILGE OLAN BIRININ ELINDE YUMUSAR VE KENDINI BULKUR YUFKA YUREGE DONER.VE
HAMUR GIBI YOGURMAK GEREKIR CANI RUHLARI KI BILGELIK INSANLIK KISILIK TECRUBE HERSEY BIRBIRINE BAGLANTILI.YUNUS DEDELERIN BILGELIGI COGALSIN DILERIM KI INSANLIK DERSI VERILSIN.TEBRIKLER.
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
1.9.2010 04:56:04


sevgim saygım tebriklerim günün yazısına çok değerli yazarına...
GÜLDESTE
GÜLDESTE, @guldeste
1.9.2010 02:26:01
NEKADAR GÜZEL BİR YAZI OKURKEN SEVGİYLE VERİLECEK DERSLER ÇOKTU USTA KALEMİN VAROLSUN SEVGİ VE SAYGILARIMLA
sergül kandemir
sergül kandemir, @sergulkandemir
1.9.2010 00:42:38
Celaller çoketrafımızda ama acaba kaç tane YUNUSdede varki.Birde mescidin içi dururken dışı haramdır diye kubararak dolaşırız etrafta.Binlerce km uzaktakilere el atarız ama burnumuzun dibini görmeyiz.Bu gösteriş niye bir türlü anlamamışımdır.

Güzel yazıydı.Kutlarım...
TekinSağ.
TekinSağ., @tekinsag-
31.8.2010 22:44:36
Eskilerin darb-ı mesel tanımına girebilir.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
31.8.2010 19:09:06
9 puan verdi
Ders verici ,güzel bir öykü..
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
31.8.2010 11:44:10
Hikmet dolu çok güzel bir öykü, ibret alınası. İyilikle yaklaşınca, çok gaddar kalbler bile yumuşar.
Saygılar...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL