Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz

.

Yorum

.

29

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2430

Okunma

Okuduğunuz yazı 28.8.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
.

.

.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz . yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
30.8.2010 09:12:10
Üzerinde çokça konuşulması gereken bir önemli bir yazıydı. Geç de olsa tebrik ederim.
Ali Yavuz
Ali Yavuz , @aliyavuz
30.8.2010 00:53:40
Bazı metinler gecenin kör karanlığında göze çarpıyor malesef, tebrik ediyorum efendim ...
deniz aral
deniz aral, @denizaral
29.8.2010 19:12:55
edebiyatla yazma düzeyine ulaşmış kişilere göre bu tartışma biraz ilginç. galiba imge deyince sadece kriter sitede yazan şair arkadaşların bazılarının imge kullanım şekilleri göz önüne alınıyor.
imge şiirde en yüce sanat. şiirin temel taşı. ulaşıp hakkıyla yapanın önünde saygıyla eğilmek gerekir.
şiire ilgim vardı, zamanında birkaç ay şiirle ilgili bir atölyede haydar ergülen'in ve nilay özer'in öğrencisi oldum. doğrusu, tanrıya şükür ki olmuşum. evet benden bir şair olmadı ama iyi bir şiir okuru oldu. imgenin ustalarını tanıdım derinlemesine.. attila ilhan'ı, turgut uyar'ı, ece ayhan'ı ve başkalarını.. ve imgeyi tanıdım gerçek anlamda.
imge bir büyü. sırrına erdikçe yeni sırlar doğuran bir büyü.
burada bahsettiğimiz elbetteki zorlama imgeler, sözlük çalışması imgeler değil. duyguyla yapılmış zeka ürünü imgeler.. dönüp dünüp okuduğumuz okumaktan bıkmadığımız imgeler.. tutktunu olduğunuz imgeler...
ben o tutkunlardanım işte..
en iyisi susmak ve imgeyi haydar hoca'nın bir şiiriyle anlatmak...

EYLÜL

Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir" se *
kadının gittiği de her yerde söylenir.
kadın gittiği yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
Bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider

Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Haydar Ergülen

* Ülkü Tamer' in "Yazın Bittiği" şiirinden





hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
29.8.2010 18:30:40
Giyotinli, neşterli, slikonlu şiirler öylesine yapay duruyor ki bana göre..
Şiir, bir cümledeki kelimelerin dizilişini değiştirerek, ortaya kuralsız bir anlaşılmazlık çıkartma sanatı olmamalıdır.

Katildigim bir yazi tamami ile.
Ne dedigi ne mesaj tasidigi belirgin olmali bir siirin.
Ne okurken ne de yazarken ruhu yormamali bir siir.
Ama siirden cok bir calisma halini almis bir cok siir.
Onun icin saniyorum ki etkisi olmuyor hissettmeden yazilan bir siir bir his veremez.
Gönülden yazilanlar gönüllere ulasabilir diyse düsünüyorum.

Yüreginize saglik
Tebrikler günün anlamli yazisina.
Sevgilerimle
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
29.8.2010 17:49:27
Sıkıştırılımış can çekişen cümleler bugün sayenizde ''ÖZGÜRLÜK'' diye bağırıyor.

Tebrik ediyorum, doğru tesbitleriniz sözcü oldu yüreğimize...


elemm tarafından 8/29/2010 5:50:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Timur KOHEN
Timur KOHEN, @timur-kohen
29.8.2010 17:28:58
Sitenin bence kendisine yapması gereken öz eleştiriyi sen burada yapmışsın, sırf yorum alabilmek için hiç anlamadığı bir şiire 'yüreğine sağlık bilmem kesene bereket' yazmaktansa şairi eleştirmek şairin eksik olduğuna inandığın yönünü açığa vurmak daha gerçekçi olur. Bence sitede herkes birbirini kandırıyor hiç eleştiri göremiyorum şiirlerde herkes bir başkasının şiirini mükemmel buluyor ozaman şunu sorasım geliyor ulan madem bukadar mükemmelsiniz neden hala buralardasınız, neden sizi bir şiir programında göremiyorum? Şairler birbirini kandırıyor burada aa sen ne güzael yazmışsın gönlüne sağlık aa sende çok güzel yazmışsın seninde yüreğine sağlık, durum bundan ibaret sen bana iyi yorum yap bende sana iyi yorum yapayım, eleştirirsen aman ha sakın yapma ağzıma geleni derim. Bir başka şiir sitesinden ve nicelerinden atılmama sebep olan davranış buydu riyakarca şiirlere ya da yazılara olumlu eleştiriler yapılması. Şimdi sitede seçki yapan edebiyatçılara sormak lazım seçtiğiniz şiirlerde ve yazılarda ne kadar samimisiniz? Açık günün şiirlerini okuyun 3 şiirin en az ikisinde dizeler arasında hiç bir bağlantı olmayan tamamen kopuk hatta dizeler arasında bile bir ilişki olmayan şiirler günün şiiri seçiliyor ve şairim diyenlerde gidip yüreğine sağlık yazabiliyor.

Yazıya tekrar dönersek eleştirdiğin şeylerin başında imgelerin çok kullanıldığı şiirler ;ama bunu yaparken öyle çok imge olan şiirler kullanmışsınki, mesela; 'tarihn gözleri var, surlarda delik' 'Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... ' vs... eleştirdiğin konuyu imgelerle dolu şiirlerle anlatman çelişki.

Diğer bir yakındığın konu eskiye ve eski aşklara olan özlem ve şimdilerde o samimi aşkların olmaması, şimdi şunu düşünmek lazım bence; eskiden hayallerimkiz vardı umut ederdik ve buna göre yaşardık çünkü bir umudumuz vardı ;ama şimdi her şeyin farkındayız umutlarımız yok artık hayal kuramıyoruzda hayat okadar realistçe karşımıza çıktıki artık eskisi gibi umutla dolamıyoruz ve buda bizi samimiyetten uzaklaştırıyor.
IRIZA
IRIZA, @iriza
29.8.2010 17:27:18
Aynur hanım madem imgesiz şiir diyorsunuz, benimde çok beğendiğim bir şair var, imgesiz şiir gibi, bu şiirini eklemek istedim..

Daha önce ki yorumda da belirtmiştim..Eski, yeni meselesinden ziyade, ortada ne eserler var, kim edebiyata ne katmış ona bakmak lazım diye düşünüyorum..

Otoritenin Milli görüşüne göre. eskilerin yeni nesle zorla, dayatmayla beyinlerine yerleştirilmesine karşıyım..Örneğin MİLLİ Eğitim Bakanlığı olmasa bu kitapları kim satın alır, onu da düşünmek lazım..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz? - Şükrü Erbaş

Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünmezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Birgün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında azarlarlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler !..

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
Yollara tükürürler...
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...

KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL NASIL KURTARALIM ?..

Şükrü Erbaş






IRIZA tarafından 8/29/2010 10:47:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
29.8.2010 16:10:21
Kuş HatıralarıBenim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.

kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.

Yerli malı kullanan
yurdunun üç tarafı denizlerle çevrili
kuru incir üzüm fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm inciri satan
karşılığında
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahcup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu...

Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nurettin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini
duvarlarımızın sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü kozhelvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...

Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalamızın elinden
yazlık sinemaya gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozlar içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Sıkı çocuklardık.

Hepimizin birer yıldızı vardı
onlara isim takardık
onlar da bize isim takardı
pus ve dumandan önce bu şehrin
geceleri gözkırpan ve isimler takılan yıldızları vardı.

Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik
biz kimseden yana değildik.

Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri
olmazdı.
Bir değirmendeydik
öğütülen
öğütülürken türküler söyleyen
buğday başaklarına benziyorduk.
Ben
çorbalardan tarhanayı
yemeklerden kurufasulyayı
sigaralardan harmanı
belki bunun için çok sevdim.

Yollar bozuk musluklar bozuk
ziller bozuk paralar bozuk
ama adamlar sağlamdı.

Bu şehrin yıldızları vardı.
Saçlarına kurdelalar takan
çivitle yıkanmış beyaz çoraplarına
leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan
gözleri önlerinde
yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde
küçük çocukları vardı bu şehrin
bu şehrin yıldızları vardı.

Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı.
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Taksim'den Fatih'e troleybus kalkar
Şişhane'de mutlak raydan çıkardı.
Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı.

Muammer Karaca adına bir tiyatro binası yoktu
bizzat kendisi vardı.

Başımız ağrırdı komşumuz vardı
gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı
memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız
vardı.

Geceleri bekçimiz
gündüzleri sütçümüz
bizim kadar zayıf da olsa
nohuta makarnaya alışmış da olsa
Sarman adında bir kedimiz
ceperimizde kırık misketlerimiz
çamur bulaşığı ellerimiz
ve gülümseyen bir yüzümüz
göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
bir araya gelerek çektirebileceğimiz
bir aile fotağrafımız vardı.

Bir sabah bütün iyi şeylerin
Ayvansaray iskelesinden
hayal ülkesine doğru demir alan
bir şirket-i hayriyye vapuru gibi
aramızdan ayrıldığını gördük.
Sonra Ayvansaray'ın suları çekildiğini yazdı
gazeteler
Süheyla hanımın Raci beyin
Melahat mehveş ablanın
Niko'nun Ercüment efendinin çekildiğini ise
yazmadılar nedense
Ama yok ama yoklar.

Ne harman sigarası kaldı geriye
ne olimpos gazozu
ne Sadri alışık.

Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi
belki suya düşürdüğümüz suretimizin
cep aynamıza nüktedan bir yansımasıydı herşey.
Herşey Maltepe sigarasının
her arandığında
her bakkalda bulunabilmesi ile
büyüsünü kaybetmişti belki de.

belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı.
Hadi hepsi hayaldi.
Hadi hepsini ben uydurmuştum
Ama rüyalarımızın melekleri
ve sofralarımızın daim konukları kuşlar?
Ya onlar?
Onları siz de görmediniz mi?
Sizin de sofranıza konup
rüyalarınıza uğramadılar mı?
Onlar da mı yalandı?

İbrahim Sadri

Eski- yeni meselesi değil....Bu şiir günümüzde yazılmış. Ama imgelere boğulmadan, duru, duygulu ve gerçekçi bir şekilde yazılmış. Bu şiiri okuyup anlamayacak kimse yoktur. Beğenmeyen elbette olabilir. İşte demek istediğim böyle bir şey. Bu tür şiirleri arıyor gönlüm ve gözlerim.
TALİHİMSİN
TALİHİMSİN, @talihimsin
29.8.2010 15:24:13
İçeriği hariha bir yazı.

Anlamayana davul zurna az/Anlayana sivri sinek saz.

Ne yazık ki;imam bildiğini okumaya hala devam ediyor Aynur!

Tebrikler.

TALİHİMSİN tarafından 8/29/2010 3:38:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
29.8.2010 14:17:14
Sevgili Aynur, ben eski ve yeni ayrımı yapmadan, güzel bulduğum ve okurken anladığım şiir ve yazıları zevk alarak okuyorum.

Sizin anlatmak istediğiniz olayı gayet iyi anlıyorum. Öyle imgeler var ki, ne yazdığını hangi sözlükte bulacağımı düşünüyorum bazen. Bu demek değil ki, ben anlamıyorum diye herkes anlamıyor. Belki anlayan birileri vardır diye de düşünüyorum ama, genelinin anlamadığı kanısındayım. Yani, düşüncende pek de yalnız sayılmazsın.

Zaten ben şiir yazmayı pek beremiyorum, bir de böyle anlamadığım şiirle karşılaşırsam, okumaktan da vazgeçiyorum.

Yamızı bitirme kararı aldığım için, bir süreliğine siteye girmeme kararı almıştım ama, yine dayanamayıp şöyle bir göz ucuyla baktığımda bu güzel yazınla karşılaştım. İyi ki bakmışım.

Güne gelen yazını içtenlikle kutlarım.

sevgilerimle...
Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
29.8.2010 13:13:06


Sanirim yaziyi degerlendirecek nitelikte siir yazamiyorum daha ve imge nedir onu bile cözemedim imge manyagi siirler anlatan bu yazida.

Katildigim fikirleriniz disinda katilmadiklarimin resmidir ilk satirda yazdiklarim ki
simdiki zamanda okunacak sairlerinde oldugunu, bu sairlerin kendilerini gizledigini birde siir okumayi bilmeyenlerin agizlarinda "tebrik" alma yogunlugundan kurtulmak istedikleri icin gerilerde kalmayi tercih ettiklerini belirtmemde yarar var.

Eskileri okumak helede Necip F.K ve niceleri gibi, insani hep derinlere daldirmis aslinda eskiligi degilde anlami almistir icine
onlar eski degil eskimeyeceklerde sadece yillarin araya koydugu mesafenin adidir eski burda.

Diyecegim su ki
(sizin tabirinizle eski) bizlere bu eskiyi birakan o eski sairler gibi bu zamandan yeni nesile iz birakacak degerli sairlerde var gnümüzde, yeter ki okunmasi bilinsin yeterki ortaya cikarilmasi bilinsin.

"Secici olmak lazim "



Burda sözüm benden öte, konuyla alakam yok, bir siir yazan degilde okuyan olarak yazdim düsündüklerimi
sesli düsündüm demeliyim belki de.



Saygi ve Sevgiler.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
29.8.2010 11:35:06
Çok basit şiirler yazarak başlamıştım ben de bu sayfalarda. Onlara şiir bile demenin mümkün olmadığını kısa sürede anladım. Fakat zamanla kendimi geliştirebileceğime de inanmak istedim. Gün geçtikçe, '' imge salatası '' şiirlerin revaçta olduğunu görünce, ben şairlikten umudu kestim ve şiir yazmamaya başladım. Okuyup öğrenmeye, çalıştıkça da şiirden soğudum. Çünkü, hiç bir şeye anlayamıyordum o imge yoğunluğu olan şiirlerden.

Bu yazı bence bir çok kişi gibi, benim de duygularıma tercüman olmuş. Benim gibi düşünen bir dostun olması da çok güzel.

Böyle bir yazının güne gelmesi deseniz, bana bile bir ödül olmuş sanki. Çünkü duygularıma ödül, destek. belki de şiir yazmayı ve okumayı tekrar denememe sebep olacak bir ödül.

Tebrikler değerli arkadaşıma...
Yahya İncik
Yahya İncik, @yahyaincik
29.8.2010 10:48:11
Şiirde İmge
Şiir, birçok malzemenin uyumlu birleşiminden oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu girişik yapı içinde de imge, bir şiiri incelerken onu konu veya tema açısından bir sınıfa sokmayı bırakıp nasıl bir söyleyişe sahip olduğu sorusunu sorduğumuzda, istiare, sembol ve mit’le birlikte şiirin merkezî yapısını oluşturan dört temel öğeden birini oluşturmaktadır (Wellek, 1993: 160).
İmge hem psikolojiyi, hem de edebiyat incelemelerini ilgilendiren bir konudur. Psikolojide İmge (imaj, hayal), “duyu örgenlerinin dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri; duyusal bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar” olarak tanımlanır. Edebiyatta imge ise, “anlatılmak isteneni daha canlı, daha duyulur biçimde anlatmak için onunla başka şeyler arasında bağlantı kurarak tasarlanan yeni biçimler” (Özkırımlı, 1990: 681) ya da “sanatçının çeşitli duyularıyla algıladığı özel, özgün bir görüntünün dille aktarılışı” (Aksan, 1993: 32) demektir.
Çeşitli şiir akımlarının kuramcısı olan Ezra Pound, imgeyi, tablo halinde bir canlandırma olmaktan ziyade, “zamanın bir anındaki fikrî ve hissî bir terkibi sunan bir şey”, “apayrı fikirlerin bir birleşmesi” olarak tanımlamaktadır (Wellek, 1993: 161).
Wellek, Richards’ın 1924’te Principles of Literary Criticism’de vardığı “İmajların duyulara ne derece hitap ettiği hususuna daima gereğinden fazla önem verilmiştir. Bir imajı etkili kılan şey, onun bir imaj olarak canlı olmasından çok, duyuma özel bir şekilde bağlı bir zihin olayı olma niteliğidir” yargısının sonraki yıllarda da sağlam göründüğünü; imajın etkililiğinin duyumun bir “kalıntısı”, “temsilcisi”olmasından geldiğini belirtir (1993: 161).
Türkçe’de bir “iç ses” arama çabalarının İkinci Yeni’de imge çılgınlığı başlattığını söyleyen Cemal Süreya, şiirin aslında dil içinde bir dil olduğunu, “kuşdili” kullanılmadığına göre, imgenin mutlaka bir şeyin karşılığı olması gerektiğini belirtir ve imgeyi şöyle tanımlar:
İmge ne acaba? İmge bir şeyin daha iyisi, daha kötüsü, daha gerçeği, daha gerçek dışı durumu, daha temizi, daha kirlisi, daha hafifi, daha ağırı, daha ... nasıl söyleyeyim, daha kendisi (Duruel, 1997: 177).

“Duyumların izlerini taşıyan temsilciler” olarak da tanımlanabilen imgenin, Ece Ayhan’ın şiirini kuran temel malzemelerden biri olduğu ve şiirlerinin gücünü, daha çok, bu özgün hayallerden aldığı söylenebilir. “Doğrudan doğruya imgelere, çağrışımlara yaslanan bu şiirlere okuyucunun zor girebildiği” iddialarına karşılık Ece Ayhan, şiirlerinin temalarını, tarih kitaplarına pek girmeyen, ama toplum hayatında derin izler bırakan “ayrıntılar”dan aldığını, kültür seviyesini yükseltme çabası içine girmeyen okurun bu işte suçlu olduğunu iddia eder:
İmge aslında anlam. Anlam taşıyıcısı. Şiirin birimi. Ama bir bakıma da değeri var, yalnızca araç değil. Okur, kentli okur olduğu için müthiş tembel; şöyle bir göz ucuyla ‘parasız yatılı’ herhangi bir şiire girilebilir mi? (1996: 76)
Garip hareketinin şiirden kovmak istediği imgeyi, hak ettiği yere tekrar oturtmak için mücadele edenlerden biri olduğunu savunan Attila İlhan, kimi eleştirmenlerce kendi şiiriyle de akrabalıklar kurulan İkinci Yeni’ye yönelik eleştirilerini, “imajı boşa çalıştırarak şiiri toplumsal ve insancıl görevinden kopardılar” iddiası üzerinde odaklaştırır:
Edebiyat tarihine elbette ikinci diktanın şiiri diye geçecek olan “ikinci yeni” hikâyesinin bamteli işte buradadır. Tarih önünde sorumluluğunu bilen toplumcu bir şair ne yapar? Bu çeşit sapmalara ve kaymalara cephe alır (İlhan, 1996: 242).

Şiiri bir “imgeler sanatı” olarak gören Ece Ayhan, şiirin imgeyle kurulduğunu ve imge olmadan hiç bir şey anlatılamayacağını savunur (1996: 74). İmgeyle görüntü arasında, genellikle, sıkı bir bağ kurmaya çalışan sanatçı, bu özelliğiyle, İkinci Yeni içinde değerlendirilen çoğu şairin gerçek üstü görüntülere dayalı imge yapılarından –“çikolata yiyen trenler”, “bir düdüğün kırmızısı” (Edip Cansever); “sokaktan yatağa uzanan otomobiller”, “Afrikası uzun bir gece” (Cemal Süreya); “bulutların çıkını”, “telgraf direklerinde gemi leşleri” (Oktay Rifat)- ayrılmaktadır.

Şiir-Okur İlişkisi
Modern şiirin anlamı örtmek, gizlemek istediği konusunda, edebiyat eleştirmenlerinin hemen hemen görüş birliği içinde oldukları söylenebilir (Bkz.: Akalın 1984: 185). Modern şiirin bu özelliğiyle ilgili olarak Behçet Necatigil şunları söyler:
Modern şiirin biraz da okuyucu tarafından doldurulması gerekli boşluklar taşıdığını, böyle bir şiir tecrübesinden geçmemiş kimselere bunların biraz katı ve kapalı geleceğini kabul ediyorum. Ama şiirin ilk bakışta çapraşık ve bilmeceli görünmesi onun çözülemeyeceği anlamına da gelmez (1979: 105).

Modern şiirin anlam kapalılığından kaynaklanan okurla mesafeli duruş özelliği, İkinci Yeni şiirinin en çok eleştirilen yönlerinden biri olmuştur. Okurlarının “burjuvazi” sınıfından ya da sınıf değiştirmek isteyen insanların oluşturduğu kentlilerden meydana geldiğini belirten Ece Ayhan, “yaşayışlarına, dünya görüşlerine, beğenilerine, seçmelerine, tarih anlayışlarına...” kısacası her şeylerine bütünüyle karşı olduğu bu insanlarla hiç bir ilişki kurma niyetinde olmadığını söyler. Çünkü, bu okur kitlesiyle bağıntı kurmak, toplumun atan nabzını tutmak anlamına gelmemektedir. Sanatçıya göre, toplumun gerçek nabzı şu anda yol kesimlerinde, sokaklarda, evlerde ya da kenar mahallelerde (sözgelimi Ümraniye’deki ya da Samandıra’daki pazar güreşlerinde) atmaktadır (1996: 71). Ancak toplumun bu kesimi henüz sanatçının şiirlerini anlayabilecek hazırlıkta değildir. O halde, halihazırdaki “bir şiire filmin yarısında girer gibi giren” okuyucuların yargıları da Ece Ayhan’ı pek ilgilendirmemektedir.
Şiirin bu toplumda pek ciddiye alınmadığı görüşünde olan Ece Ayhan, “İçinde bulunduğumuz toplumun bir insan toplumu olduğu üzre benim derin kuşkularım var” (1996: 60) der ve “Benim okurlarım her zaman çocuklardır, onları düşünerek yazarım, yazacağım. Ve çocuklardan, alttan gelenlerden başkasına da güvenmiyorum, güvenmeyeceğim de” sözleriyle, içinde yaşadığı topluma ve döneme bakış açısıyla, bir asır öncesinin Tevfik Fikret’ini hatırlatır.
Ece Ayhan, okurun “kutsal” ya da “dokunulmaz” bir varlık olmadığını ve üzerindeki saygıdeğerlilik payesinin bir an önce kaldırılması gerektiğini düşünür. Sanatçı, kendisine yöneltilen “Yazdığınız şiirin okurdan koptuğu, şiir okuru sayısını gitgide azalttığı, şiire ilgiyi gevşettiği ileri sürülüyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu cevabı verir:
‘Gizli bir dil değil’ kullanılan dil; ‘ağız’lar, ‘kuşdili’, ‘argo’ ya da ‘jargon’ hiç değil. Gerçeklikler dille sınırlandırılamıyor; işte burada o zaman patlamalar oluyor... onlar için yazmıyoruz. Velinimetimiz yok.... Okuru sarsalım, şımartılmıştır (1996: 101).
Okurun şiirden “rötuşlu ve net fotoğraflar” beklediğini, ama “kurgu”nun olmadığı yerde sanatsal bir üründen söz edilemeyeceğini savunan Ece Ayhan, okurun kendisini yetiştirerek sanat eseri karşısında emek harcaması gerektiğini vurgular:
Düz okuru pek önemsemiyorum ben. Korkarım, ürkerim okur beni alkışlarsa. Hep ara konaklara bakıyorlar çünkü. Ben ara konaklarda değilim ki... Hep ona göre bakıp ona göre yargı veriyorlar. İlk elde karanlık ve zor geliyor ama grapon kâğıdı gibi açılır benim şiirim (1993a: 151).

**** alıntı*****

ve ben anlamıyorum demek toptancılıktır.. anlayanı suçlama edebiyat tarihini suçlamaktır.
bir de bu alıntı çerçevesinde değerlendirme yapınız selam ve saygılar...
meselci
meselci, @meselci
29.8.2010 09:54:07


şiir, yoluna devam ediyor...

eski ve yeni değildir macerası sevgili aynur...

saygımla...
Muharrem Nalçacı
Muharrem Nalçacı, @muharremnalcaci
29.8.2010 01:06:28
Şiir kayanın altından kaynayan duru bir kaynak suyu gibi olmalıdır.
İçtikçe doymalıdır insan.
diye düşünüyorum.
Bunu başaran çok az şair var
ama var.

Ben her susuzluğumda biraz şiir içerim.

Günün seçkisini yürekten kutlarım
Yerinde bir seçki

Saygımla



Muharrem Nalçacı tarafından 8/29/2010 1:10:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
lazuşağı
lazuşağı, @lazusagi61
29.8.2010 00:33:54


Herkesin dağarcığında sakladığı bir sivri uçlu kalemi vardır
Benimde sivri uçlu bir kalemim var silahım gibi kollarım onu Aynur ENGİNDENİZ
Karadenizin neminden almış hırçınlığını doğruya doğru der yanlışa yanlış asla bunun tersi olmaz
Yazılarında şiirlere yaptığı yorumlarda görüyorumki aynı hedefe atıyoruz ama o vuruyor ben vuramıyorum nedenmi o daha cesaretlide ondan
Benimde sitede okuduğumda birkaç kez okuduğum şiirler var oh be ne şiir diyebiliyorum ama bazı şiirlere bakıyorum içindeki kelimelerin yarısını anlamıyorum. Diyorumki kendi kendime bu şiire tebrikler çok harika olmuş diyen adamlar ne bilgili insanlar ben çok cahil kalmışım
Bana ister kızın ister kızmayın imge yaratayım diye kelimelerin yerlerini değiştirip çümlenin içine etmeye ne gerek var
Şiirler yazılırken kullandığımız kelimeler varken sözlükten bakıp arapça kelime ekleme olmazsa olmazmı

Sitede ki şiirlerden çok ama çok etkilendiğim şiirler var mesela Şairin ismini vermiyeceğim şiirin başlığı şöyleydi.....BABASIZ BİR BABANIN BABASIZ KIZINA MEKTUP....ben bu şiirden çok etkilendim unutamam....
Tesbitlerine katılıyorum deli kız çok haklısın......

......................selamlarımla
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
29.8.2010 00:32:19
güne gelen emek dokulu çalışmayı kutluyorum...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
29.8.2010 00:11:47
Güne gelen yazınızı tebrik ederim. Sevgilerimle..
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız, @yukselenyildiz
28.8.2010 22:11:43
Lisede okurken yeni mezun bir edebiyat öğretmeni gelmişti.
Sanırım Türk Edebiyatı dersinden bir şekilde geçmişti; Türk Edebiyatı'na hiç girmez, şimdi 'serbest şiir' dediğimiz türden çeviri şiirleri bize sevdirmeye çalışmıştı.

Burada gerçekten değerli şair/e arkadaşlar var. Ama bunların yanısıra sadece kendine göre adını şiir koyduğu yazılar ve işin garibi bunları alkışlayan çook arkadaş var.

Sıkıntınızı anlıyorum değerli arkadaşım.

Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
28.8.2010 18:59:05
10 puan verdi
Sanki dizeler metalik…Kelimeler saydam…İmgelere boğulmuş şiirleri sevemiyorum. Şairinin ne demek istediğini düşünürken, beynim yoruluyor.

Çok güzel ve içten geldiğince yazılmış. Tebrik ederim. 10 Numara.

Baki selamlar.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
28.8.2010 17:30:31
Ben de şiirde imgeyi çok fazla sevmiyorum. Kesinlikle haklısın Aynur, şiirde anlatılan tema anlatılmalı. Öbür türlü imgelerle boğulan şiirden açıkçası okuduğumu anlamakta güçlük çekiyorum. Güzeldi yazın. Tebrik ediyorum. Saygılar
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
28.8.2010 11:02:40
10 puan verdi
Sevgili Aynur, şiir konusunda sizin gibi düşünüyorum.Bir şiiri okuduğum zaman anlamalıyım şairin ne dediğini, çok kafa patlatmadan.Çok bilinmezli, bilmece gibi şiirler tarzım değil.
Yazınızdaki eski saydığımız, klasiklere girmiş şiirler, gönlümü açtı, teşekkürler.
Herkesin fikirleri farklıdır bu konuda,saygı duyuyorum; ben de sizin gibi okuduğum anda bana hitap eden şiirleri seviyorum.
Yaşlanmaya gelince, onu hiç söyleme canım.Birincisi hanımlar hiç bir zaman yaşlanmaz, olgunlaşır.İkincisi, siz daha benim oğlum yaşındasınız, tahminen, siz öyle derseniz, biz kendimizi nasıl hissederiz!
Yazınızı beğenerek okudum, tabii ki tam puan.Selam ve sevgilerimle canım...
IRIZA
IRIZA, @iriza
28.8.2010 10:24:49
Evet haklısınız eski dönemlerin, şiirleri, şairleri bir başkaydı..Mutlaka günümüzle kıyaslanamaz..Ama şunu da unutmamak lazım, bu yazarlar Divan, Seveti Fünun Edebiyatının mirasçıları sayılır..Dilleri kuvvetliydi, yani çenebaz adamlardı..

Okur yazar kıtlığı döneminde eli kalem tutan sayılı insanların çok rahatça, şair, yazar, vali, müdür,bakan olduğu üstelik çok kolay bir şekilde yükseldiği yıllardı...Ahbap çavuş ilişkilerinin zirve yaptığı yıllardı..Dönemin rahatlığını bir düşünsenize..Boğaz, yalılar, köşkler ve müthiş eserler ve de yanar döner üstadlar...

Eğer günümüze gelirsek yukarıda örnek gösterdiğin şiirleri bu şairler bu sitede yazsaydı acaba günün şiiri seçilir miydi onuda çok merak ediyorum..

Değişik ve ilginç bir bakış açısı yansımış yazıda..Bende kendi fikrimi belirttim..Paylaşım için teşekkür ederim..

Selamlar..


IRIZA tarafından 8/28/2010 11:05:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
hatice eğilmez kaya
hatice eğilmez kaya, @haticeegilmezkaya
28.8.2010 09:12:57
eski ve yeni kavramları benim hep kafamı meşgul etmiştir
her yeni eskimeye hazırdır ortaya çıktığı andan itibaren
siz bence eski şiirleri değil eskimeyen şiirleri özlemişsiniz
günümüz şiir anlayışına gelince eleştirilecek çok yönü var
fakat içinde barındırdığı güzelliklere hürmeten susuyorum
üslubunuzun ve yazılarınızın takipçisi olacağım inşallah
burada olduğum sürece
baki selam...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
28.8.2010 09:04:12
10 puan verdi
bende bu güzel kalem gibi düşünürüm.....her kelimesi doğruları haykırıyor....okuduğum zaman......görmüş ....gibi......yaşamış gibi.....tebrikler
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
28.8.2010 09:02:02
10 puan verdi
Sevgiler, duygular yapaylaştıkça kelimeler de yapaylaşmaya başladı sanırım. Kelimelere o eski masum duyguları katamayınca imgelere sarıldılar, belki aradığımız his bunda gizlidir diye. Olmaz mı? Olabilir!..
Sanırım ben de yaşlandım sevgili Aynur!.. Yazın benim duygularıma tercüman olmuşta...

Sevgilerimle canım benim...

Söylemeyi unutmuşum; senin son zamanlarda adetin olduğu üzere yazına puanım tabii ki 10 :))

N. B. Ç. tarafından 8/28/2010 9:04:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
28.8.2010 08:24:18
"Eski değil eskimeyen dost" gibidir eski şiirler çok haklısınız. Çok fazla imge; doğal, duru ve masum bir yüze dozu biraz fazla kaçmış makyaj gibi duruyor bence.. Altındaki gerçeğe ulaşmak için makyaj temizleyicine ihtiyaç duyuyor insan... Gizemli olmak; okunulan hiç bir satırı anlayamamak değildir ki aslında.. Teşekkürler güzel ve anlamlı yazınız için. Tebrikler. Sevgilerimle..
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
28.8.2010 05:22:51
yok yaşlanmak değil sade duru güzelliği arıyor insan
yni eskiler gibi gğzel yazıydı çok gerilere götürdünüz bizi saygı sevgimle
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
28.8.2010 04:56:05
10 puan verdi
Aynur kardeş,sen de kendine "yaşlanıyorum " dersen; ben hepten öldüm ya.Bu Ayın yirmisinde 54' e bastım.(Valla yaş günümü de kutlamadın ya gücendim sana.Aslanlı resmime bakıp bakıp da güldün de mi?)

Yukarıdaki düşüncelerinin tamamına katılıyorum.Hemfikirim.İşte bu yüzden kaliteli ve estetiklik adına şiir yazmaktan feragat etmiş durumdayım...

Üfff anam üfff,ortalıkda öyle şair enflasyonu var ki;nasıl bir üretkenliktir bu? Sabah,öğlen,alşam neredeyse şiir asacaklar ed.defterine(önceden öyleydi zaten)

Hayırlı ramazanlar dilerim,can dost.

Selamlar...

ayhansarıkaya tarafından 8/28/2010 5:02:24 AM zamanında düzenlenmiştir.

ayhansarıkaya tarafından 8/29/2010 2:59:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL