Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
hatice eğilmez kaya
hatice eğilmez kaya

Kim, Neyi Unutabilir

Yorum

Kim, Neyi Unutabilir

13

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1592

Okunma

Okuduğunuz yazı 17.8.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Kim, Neyi Unutabilir


Ne güzel, ne dokunaklı bir şiirdir Ahmet Muhip Dıranas’ın “Olvido”su. Bir unutamayış

serenadıdır. Unutulmak istenilen, gönlümüzü üzen, aklımızı yoran her şeye “Elveda!”

diyememenin trajedisini anlatır. Şikâyet edilip de terk edilemeyenlerin ağıdını söyler.


Nedir bu şairlerin çilesi? Neden bu kadar içli, neden bu kadar anlamaya ve yanmaya aday

olurlar? Her şeyi anlamaya çalışmak yanmak demek. Anladıkça yanar şair, yandıkça özüne

döner; kendi özünden dışa bambaşka gözlerle bakar. Başkalarının aldandığı yalanlara

kanmaz, söylenen efsanelere inanmaz olur. Tesellisi zordur bir şairin bu yüzden, aldanışı

ölüm.


Akşam, ikindiden itibaren kendisini hissettirir hüzne meyilli ruhlara. Oldukça hoyrat

davranır üstelik onlara. Eğer günün saatleri umurunda bile değilse bir kişinin, akşamın

olması da onu olumlu ya da olumsuz hiçbir şekilde etkilemez. Oysa zamanın resmigeçidine

karşı hassas olan gönüller; havanın sarı, turuncu ve kızılla olan raksına kayıtsız

kalamazlar. Bütün gün sıradan işlerle, aşina çehrelerle oyalanan kederli ruhlar, akşam

olduğunda kabuğuna çekilir. İşte o zaman önce yalnızlık hücum eder üzerlerine onların.

Ardından gizli bir el derinlere hapsedilen, ümitsizce unutulmaya çalışılan her şeyi çekip

çıkarır kalplerinin ve dimağlarının sandıklarından.


Yaptığımız hatalar, işlediğimiz günahlar, gönlümüzde onulmaz yara açan ızdıraplar,


ümitsiz aşk hikâyeleri ve daha niceleri; unutulmaya layıktır layık olmasına ya, nedense


bizi asla terk etmezler. Koparıp atmak istedikçe onları, bizden bir parça olurlar.

Elimizden, ayağımızdan daha sadıktır onlar bize. Bir gece her zamanki gibi uyusak deriz,

güneş doğduğunda bambaşka bir ufka açsak gözlerimizi. Bir sihirli değnek uyurken değse

başımıza, silip yok etse bize acı veren her şeyi. Hayal etmek çare değil elbette!


Tıpkı Kabil’in Habil’le kardeşliğine eş; pişmanlık, unutmak arzumuzun kardeşi... Vicdan

atımızın terkisinde ebediyen yitmeyecek yanımız… İnsan olup da pişmanlık tuzağına

düşmeyen var mı acaba dünya gurbetinde, o kutlu âlemden müjdeler getiren elçilerimiz

hariç? Hem acıktırır hem doyurur bizi, hem tüketir hem de yeniden başlatır

pişmanlıklarımız. Keşkesiz bir yurda özlem duymaklığımız hep ondan. Pişman olmasaydık

eğer, insan da olamazdık. Unutmaya ve gönlümüzü avutmaya bu kadar susamazdık. Havva

Âdem’in kanına girdiğine kim bilir ne kadar da pişman olmuştur yapayalnız ve çırıl çıplak

bu sürgün yerine düştüğünde! Pişmanlıkları buldurmuştur belki de ona, ebedî eşini yeniden

bu âlemde. Hem zenginiz hem de fakir keşkelerimizle, hem üstünüz hem de hakir öyleyse.


Terk eden bir sevgiliyi hatırlamak yanmaların en harlısı olsa gerek. Hele bir de umursamaz

bir edayla hitap ediyorsa ona dair her ayrıntı kişiye. Hatırlayış yakar sayısız anıyı içinde

hapseden her aklı. Vefadan azade bir yâr, o yâre ait aslında hatırlanmaya bile

değmeyecek on binlerce detay, başkaları için gayet sıradan olan fakat âşığı içinde

tüketen her şey ne zorlu birer düşmandır yenilmeye asla eğilimi olmayan. Öyle zalim bir

yârdir ki âşığı darmadağın eden bir gülüşü bile esirgemiştir ondan.


Unutuş her türlü gamdan, her türlü endişeden azade eder bizi. Ne altınla, ne inci ne de

yakutla tartılır pahası. Merhemdir, ilaçtır o. Hani yaralanırız ya bazen bedenimizin

herhangi bir yerinden. Sonra derin de olsa yaralarımız, zamanla iyileşiriz; yaralarımız

kapanır ya bazen. Fakat izleri hep durur ya bedenimizde yaralarımızın hani. İşte

ruhumuzda açılan yaralar da böyledir. İyileşebiliriz zamanla belki, izleri hep ruhumuzun

tam da yaralandığı yerde aşikârdır buna rağmen. Bu yüzden tam bir unutma hâli

gerçekleşemez bizde aklımız erdiği müddetçe. “Sadece eski etkisini kaybeder gönül

yaralarımız.” diyeceğim. Onu bile diyemem, bu sebepten yanarım. Her zaman, her zaman

onlar bizledir; daha da doğrusu bizdedir. Aklı olan bir varlık olmanın en akla ziyan yönüdür

ölmeden unutamamak. “Ölmeden unutamamak!” deyince aklıma “ölmeden önce ölme”

ihtimalimiz geldi. Ölmeden önce ölmenin de ne çok türü var ya Rab! En hayırlısı Sen’in

rızan için olanı olsa gerek. Ötekilerden koru bizi!


Dertlerimizin maceraları çoktan sona erseler bile, içimizdeki izdüşümleri kolayca terk

etmeyecektir bizleri. Bu anlamda unutabilmek çoğu kez bir kutlu penceredir. Onun,

kederlerimize doğru müşfik ellerle uzanması, gecenin teşrifiyle kapanan perdeler gibi

onları koruyup kollaması; eşine benzerine az rastlanan bir cömertlik nişanesidir. Ne hoş,

ne tatlı bir histir unutuvermek; ağrılarla, sızılarla kavuran hastalıklarımızın ardından

yaşadığımız nekahet dönemi kadar hem de.


Gam, kasavet çöker sık sık, kesif bir sis gibi yaralanmış her kalbin üstüne, hele bir de bu

kalbin sahibi efkârlanmaya ezelden meyyalse. O zaman küçük bir çocuk annesini

çağırırcasına, terk edilmiş bir âşık sevgilisine seslenircesine davet eder kişi unutuşun

sihirli dokunuşlarını. Bu dokunuşlar gecenin karanlığıyla eşanlamlıdır çoğu kez. Her şeyi

simsiyah örtüsüyle örter, yok etmese de onları. Özlenen, muzdarip dimağ tarafından;

gece midir acaba, yoksa unutabilmek melekesi midir? Gamdan ve kasavetten ne

kurtarabilir onu? Derin bir uykunun kollarına bırakmak mı kendini, yoksa unutuşun zümrüt

sinesinde kendinden vazgeçmek mi?


Yitikler, mağluplar ve mahzunlar. Dünyanın en şansız yaratılmışlarıdır onlar. Bir şeylerini

yitirmiş, bir yerlerde yitip gitmiştir hepsi. Bu yüzden mağlup sayarlar kendilerini, bu

yüzden mağlup kabul edilirler başkalarınca. Mahzun ve melûl gezerler halk içinde. Hayat

bir yönüyle acımasız bir savaş değil midir zaten? Bir muharebe meydanı, görünmez

kanların ve saydam gözyaşlarının arzı endam ettiği bir kördövüş sahnesi… Ya kurt ya da

kuzu olunur burada ya da insan kalınır bütün acımasız şartların inadına. Bana öyle geliyor

ki biz insanlar pek tuhafız birbirimizin canını yakmak bahsinde yarıştığımız için,

birbirimizin etini canla başla yemeye talip olduğumuz için, ellerimizi, dillerimizi

kardeşlerimizin kanına kolayca bulayabildiğimiz için. Bu yüzden dünya maceramızda

görünürde de olsa galiplerimiz ve yitiklerimiz hiç eksik olmayacak, mağluplarımız ve

mahzunlarımız hep aramızda dolaşacaklar ne yazık! Belki de biz olacağız onlardan biri,

unutmak hazinesine hasret kalacağız kim bilir? “Olvido” şiirinin bir yerinde Ahmet Muhip

Dıranas unutuşa şöyle sesleniyor karamsar davetini ona bildirmeden henüz:


“Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven/ Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik/ Ve cümle

yitikler, mağluplar, mahzunlar...”





Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kim, neyi unutabilir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kim, neyi unutabilir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kim, Neyi Unutabilir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
aynalar
aynalar, @aynalar
18.8.2010 18:39:59
yüreğinize sağlık KADER
to
toyhüseyin, @toyhuseyin
18.8.2010 15:25:28
İZMİRLİ HEMŞERİMİ GÜNÜN YAZISINDAN DOLAYI KUTLARIM.
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
18.8.2010 11:58:13
Kayboldum gittim bu muhteşem yazının satır aralarında. Çok şey buldum kendimden. Bu yazıyı müsadenizle arşivime taşıyorum. (Kopyala- yapıştır yaparak başka türlü olmuyor çünkü:)

Tebrikler.

feray soydan
feray soydan, @feraysoydan
18.8.2010 11:22:51
Gözlemler sonucu farkı görerek tesbit edilmiş güzel bir yazıydı..Güne gelmesi süpriz değil..Kutlarım..
Sevgilerimle
Gülayşe DELEN
Gülayşe DELEN, @gulaysedelen
18.8.2010 10:34:07
süper bir yazı kaleminiden dökülmüş yüreğiniz dert görmesin...yaşarken ölmek acıların en büyüğü ... Allah korusun...kulların şerrinden ...amin... sevgi her şeyden büyüktür eğer sevmeyi biliyorsak...saygılar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
18.8.2010 07:17:19
Çok güzel ve yerli yerinde bir yazı kutluyorum...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
18.8.2010 01:09:26
insan içten yazınca ,güzel şeyler çıkıyor ortaya ,birçok şeyi atarız heybemize ve unutmayız aslında

'
Ey unutuş! kapat artık pencereni,
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni; '


kutlarım

deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
18.8.2010 00:35:00
Oldukça doyurucu bir yazı.
Estetik ölçüleri de hep dikkate almış Yazar.
Sitemizin iftiharı bir kalem.

Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
18.8.2010 00:30:38
bu yazıyı nasıl kaçırmışım...

kurulan her cümle bir deneme konusu....

teşekkürler tebirkler...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
17.8.2010 23:41:53
10 puan verdi
Adeta akademik bir yazı.

Didiklenip tespit edilmiş, farkı gören ve gösteren bir aydınlatma yazısı.

Arzu eden payına düşeni rahatlıkla alır.

Güncel konularda da sizi okumak isteriz.

Bu tarzınız da hoş. Bu tarzdan da taviz vermeyin.

Diğer yazılarınız gibi güzel olmuştu.

Tebrikler ve teşekkürler.
sonbaharımsın
sonbaharımsın, @sonbaharimsin
17.8.2010 15:39:32
içim şişti.öffffffff....bu ne karabasan gibi..

Sıcak ,pırıl pırıl masmavi gökyüzü,poyraz rüzgarı...

Allah yardımcınız olsun.

selamlar..saygılar...sıcacık gülüşler diliyorum yüreğiniz ışısın.
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
17.8.2010 15:10:30
10 puan verdi
Söyleyecek söz bulamayınca susmaktır belki en güzeli ama yazınızı beğendiğimi söylemeden de sayfanızdan gitmek istemedim...

Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
17.8.2010 13:12:19
Çok güzel cümleler...Herbirini gözümde canlandırarak okudum. İmgeler de orjinal bana göre.10 puan ....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL