Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk

AK PARTİYE

Yorum

AK PARTİYE

18

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1622

Okunma

AK PARTİYE

Ülkesini seven sıradan bir Türk vatandaşıydı. Yıllarca hiç ara vermeden çalışmış, çabalamış ama kıt kanaat hayatını idameden başka bir başarı ya da birikimi olmamıştı. Sigorta primlerini bile yatıramamıştı kibir açığı kapatır bu zor günleri atlatırım diye. O vakitte çalışmamış görünüyor ve emekli aylığına hiçbir vakit kavuşamıyordu. Doğru dürüst iş yapmayan küçük bir dükkânı vardı. Dürüst çalışıyor ama işleri rast gitmiyordu.

Ne bilecekti zor günlerin hiç gitmeyeceğini. Ülkesinin yöneticileri basiretsiz çıkmıştı. Her gelen iktidar kazığı daha ileri sokmuştu. Asgari ücretler açlık sınırının altına inmişti. Ve ülkenin dörtte biri işsizdi. Sıkı para politikaları, partizanlıklar ve hırsızlıklar ve daha yüzlerce hata ve suiistimaller birleşip her Türk vatandaşı gibi onu da vuruyordu. Der ayı başka bir cambazlıkla tamamlıyordu. Hiçbir şeyi layığı ile yapamamanın ezikliğini yüreğimde hissediyordu. Araba ve ev anahtarı vadeden siyasetçilere evinin anahtarını da kaptırmıştı. Kötü yönetimler; Mutluluğunu, umutlarını, emeklerini ve gençliğini çalmıştı. Halen daha da çalmaktaydılar.

Cuma namazından çıkmıştı. Dükkânında Irak’ın ABD tarafından işgalini televizyondan izliyordu. “ Deccal Amerika, Yalanlarla istila ettin. Güya demokrasi getireceksin. Nereye götürdün ki! Sen ancak kan, zülüm ve sömürü götürürsün. Melek maskesinin altındaki şeytan yüzünü herkes gördü artık. Silah satmak için ayrılık, kin tohumu ekip iç savaş çıkarırsın. Bağımsızlık der bütünü lokma yaparsın. Sen niye eyaletleri ayırmıyorsun? Halkın gibi sen de obezsin. İnsanlara çip takma ve dünya hakimiyeti, gizli planlarını biliyoruz. En mutlu günüm; parçalanıp, yaptıklarınızın başınıza geldiği gün olacaktır. Dilerim bütün zalim ve sömürgeci ülkeler tarihten silinir” Diye ekrandan ABD’ye mesaj ve küfürler gönderiyordu.

Televizyonda, Cami ve Türbelere yapılan saldırı ve tacizleri gördükçe hiddetinden rengi kararıyor kalbi sıkışıyordu. En zoruna gideni de Iraklı bacılarının dolar karşılığı ABD askerleri ile yatma pazarlığı görüntüleriydi. “ah gizli güçlerim olsa da şu an orada canlı bomba olarak patlasam” diye içinden bütün samimiyeti ile arzuluyordu. Demek ki canlı bombalar böyle umutsuzluklar içinden bir gül gibi bitiyordu.

Bir süre sonra kendi acı gerçeklerine döndü. Yapmak istemiyordu ama bütçesi kaldırmıyordu artık. Cambazlık da yetmiyordu geçinebilmesine. Peş peşe ekranda açıklanan zam haberleri, derin düşünce ve kararsızlığına son verdi.
Üzüle üzüle eli telefona gitti. Yine düşündü. Elini geri çekti. İntihara teşebbüs edip de beceremeyen insan gibiydi. Nihayetlerden sonra ahizeyi kaldırıp ezberden bir numara çevirdi.

- Muratçığım, akşam gel elektriği dümenle. Evi de dümenleyeceksin bu gün.
Hoca Efendinin Cuma Namazında verdiği vaaz aklına geldi. Belki de eşeğin aklına samanı o vaaz düşürmüştü:

- Ne şekil ve sebep de olursa olsun, çalmak haramdır. Vergi kaçırmayın, Elektrik ve suyu çalmayın. Saatlere ve tartılara hile yapmayın. Düzgün ölçüm yapın ve yaptırın. Ülke ekonomisi darda. Meslek ve işlerinizde harama yönelmeyin. Çalmayın, çalmayın, çalmayın.
Diyordu Hoca Efendi.

Haksızlığa köpüren yapısı ile birden celallendi:

- Üç asgari ücretli maaşı alırsın. Lojmanda oturursun, kira, elektrik, su, yakıt ödemezsin. Cami ve kiliseler de öyle. Devlet kadın satsın, beni siksin ödesin paraları senin için fark eder mi? Tuzunuz kuru. Zekât, fitre, sadaka veremiyorum. Bütün vergilerim cezalı hatta haciz aşamasında. Hiç kurban kesemedim. Eve et kurbandan kurbana girer. Şimdilerde o da kemik geliyor. Hiçbir zaman doğru dürüst giymedik, yemedik, gezmedik. İlaç param yok diye antibiyotik alamadım ve şişen bademciklerde suyu zor yutuyorum. Çalmasam suyum da elektriğim de kesilecek. Eski makbuzlar dururken yeni zamlar geldi. Yıkanamayacak, su içemeyecek, karanlıkta kalacağız. Geridekiler dert olmasa hapis bu hayattan iyi. Para mı basacağım, gasp mı yapacağım, cinayet mi işleyeceğim çalmayıp da? Açım aç. Açın onuru da namusu da olmaz. Sizin Allah’ınız yok mu? Adamı dinden imandan etmeyin. İnsan olun da vatandaşı çalmaya mecbur etmeyin.
Kafasındaki isyan kanı dağılınca Rabbi’ne el kaldırdı:

- Affet Allah’ım. Şikâyetim sana, isyanım düzenedir. Kötü doğmadım sonradan oldum. Bir şeyleri yapıyorsam ağır tahrik değil hayati mecburiyet var Allah’ım. Yahudi’den mi, Japon’dan mı, Cani’den mi, Alman’dan mı, kimden daha az çalıştım? Kimde emeklerim? Suçum Anadolu da doğup Türk olmak mı? Artık yapılacak bir şey yoktu. Ya devlet kendine gelecek ya toplum bozulmaya ve isyana yönelecekti. Siftahsız geçen günde tek karı akşam kaçağa bağlattığı elektrik ve suları olmuştu.
Ama o, kaçaktaki enerjileri bile parasını ödüyor gibi kısıtlı kullanıyordu.
Çünkü o namuslu bir hırsızdı. İnsanlar avlanırken bile katliam yapıyordu oysa hayvanlar tok olunca avlanmıyordu. İnsan tok da olsa çalabilirdi.

O tür insanlar geldi aklına ve ürperdi “Devletim beni sömürmesin, sömürtmesin ve doyursun; gene çalarsam İdam etsin” dedi içinden.

Aspiratör, ütü, elektrikli ısıtıcı ve tost makinesi gibi zaruri olmayan aletleri kullanmıyordu. Televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi ve floransan lambaları kullanıyordu. İçine haram giren ürünlerle nasılda huzurlu oruç tutacak, çalıntı suyla abdest alıp namaz kılacaktı nasıl?
Yıllarca devletten bir şey almamış hep vermişti. Ya dükkân da kapanırsa kırk yaşından sonra nasıl iş bulacaktı bu ülkede. Zamanın başbakanı Bülent Ecevit’in önüne yazarkasasını fırlatan esnaf gibi ses getiren bir eylem ya da daha fazlasını yapacaktı her halde. Umudun bittiği yere gelmemek için dua ediyordu ama her şey içini acıtıyordu. Sorunlarına bulduğu çözümler onu mutlu etmiyordu. O artık refah ve huzur istiyordu.
Doğru dürüst uyumuyordu. Uyusa da fukaranın rüyası da fakir oluyordu. Her gün bir soru sorma hakkı olsa başbakana “ Aç insan özgür ve mutlu olabilir mi ve mezarda mı rahat yüzü göreceğiz?” diye sormak isterdi her gün.

Bir soru da ben soruyorum Şu anki Başbakan’a:
Sayın Başbakanım; Emekçi ve halk aç ve perişan yatarken ve yaşarken, Siz bu durumu değiştirmek için daha ne kadar sene koltuğu işgal edeceksiniz? Ve neden hiç kimse başaramıyor diye araştırdınız mı?
YAPILAN İYİLEŞTİRMELERİN KAPLUMBAĞA HIZIYLA İLERLEDİĞİ ORTADA DEĞİL Mİ?

ACİLEN ASKARİ ÜCRETİN BİN LİRANIN ÜZERİNE ÇIKMASI GEREKMİYOR MU?

GEÇMİŞİN SUÇUNU SİZE MAL ETMİYORUM AMA FAKİRLİK HALKIN CANINA YETTİ GARİ.

KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN Mİ?

Üç zorlu sorunun var. Fakirlik, işsizlik ve terör.

Ak partinin acilen buna odaklanmasını bekliyroruz.

Önce törör diye bir sıralamayı da kabul etmiyoruz.
Yepyeni bir anayasa beklerken bu budanmış anayasa paketine de kerhen EVET diyoruz.

Engin Tatlıtürk.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ak partiye Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ak partiye yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AK PARTİYE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hatice eğilmez kaya
hatice eğilmez kaya, @haticeegilmezkaya
20.8.2010 17:50:10
Anladığım kadarıyla siyasi konularla ilgili yazma tercihiniz var
ülkemizin içinde bulunduğu kötü günlerde çok doğru bir tercihte bulummuşsunuz
görüşlerinize ise saygı duymamak imkânsız
başarılar dilerim...
ağla yüreğim
ağla yüreğim, @aglayuregim
10.8.2010 18:44:30
ENGİN BEY SİZİ YÜREKTEN KUTLARIM SONSUZ SAYGILARIMLA YORUM YOK SORUN ÇOK ENGİN BEYCİĞİM:))))))YİNE HARİKA YAZILAR YAZIYORSUNUZ KUTLARIM SİZİ SEVGİ VE SAYGILARIMLA DOSTÇA KALIN
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.8.2010 19:40:52
Bıraktılar mı ki, halkın sorunlarına çözüm bulsunlar...Yok kapatacğız, yok irtica, yok bilmem ne...Danıştayda 30 aydır bekleyen icraatlerimiz var diyor başbakan. Daha ne diyelim. Bir karar Bakanlar Kurulundan çıkar çıkmaz göbek bağıyla beraber Anayasa mahkemesine ya da Danıştaya götürülüyor. Böyle şey olur mu?

Sonra biz...Tamahkarız kardeşim...Azımız çoğumuz belli değil. Kimimiz 1500 tl ye az der sokaklara dökülür, kimimiz asgari ücretle evini döndürür ama şükreder. Kimimiz 12 saat fabrikada yanar pişer, kimimiz devlete sırtını dayamanın rehavetiyle "ergonomik" koltuklarında şişer....

Ailelere yardım götürüyoruz. Bin bir türlü kulp takıyorlar bu hizmete. Yok oy içinmiş. Ben daha gittiğim hiç bir evde oyunuz kime diye sormadım. Bu bir sosyal devlet hizmetidir. Bunu anlatamadık. yeminle söylüyorum, asla seçim arifesinde değil, 365 gün dağ tepe demeden, milyarlık malzemeler, medikal malzemeler, çocuk bezinden tutunda ev mefruşatına kadar ne gerekiyorsa dağıtıyoruz. Kapı kapı dolaşığ bizdenseniz alın şunu demiyoruz. Vatandaşın talebine göre, her türlü incelemeyi yaptıktan ve karar onlarca imzadan çıktıktan sonra bu yardımları yapıyoruz. Hem de jet hızıyla. Her gittiğimiz evde ağlıyoruz. Eve geldiğimizde sofrmızdan utanıyoruz.

Ama biz oluyoruz, çanak yalayıcılar, soyguncular...

Ne yapsın bu devlet daha ne....

Ben de her hücreme kadar EVET diyorum....

İçeriğiyle asla ilgilenmeyen ve sırf bu hükümet yapıyor diye hayır diyenlere inat!

aynur engindeniz tarafından 8/6/2010 7:42:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
5.8.2010 11:19:08
amerika dolar pazarlıyor dünyaya..herşeye rağmen ülkemiz on yıl öncesine dek dirtendi ama özalla bozulan adalet bugün yok edildi...türkiye ekonomisi on kat büyürken halk sekiz kat fakirlemiş bu devlet verisi..
zenginleyen kim kartellerle mafyayla işbirliği yapan ihanet şebekeleri...
bim le mikrosla nasıl rekabet edecek bakkalım...
topallarla atletlere yarış yaptıran anlayış insanla alay değilde nedir...sevgimle engin kardeşim..
allahın hükmü herkesi kuşatır..hayırlısı olsun...

Size katılıyorum sayın Orta.
Lakin bu fakirleşme Demokrat partiden sonra iyice arttı. Bu hükümette çare olamadı. Gayret yok mu? var ama arzu ettiğimiz gibi değil.
O nedenle fakirlik terörden önce gelir diye düşünüp genelde onu işliyorum.

Her kötü şey fakirlik ve cehaletten doğuyor.

Gücümüzün yetmediğini elbette Allah'a havale ettik.
Selamlar.
Mehmet ORTA
Mehmet ORTA, @mehmetorta
5.8.2010 01:03:53
şöyle düşün dünyanın en çalışkan en okumuş toplumu japonlar güney koreliler değilmi...çoğu karpuzu dilimle meyveyi taneyle yiyor..kadınlarının çoğu zenginlere hizmetçi ve metres....rusyanın çöküşüyle vahşi kapitalizme kapılan her ülke böyle..
amerika dolar pazarlıyor dünyaya..herşeye rağmen ülkemiz on yıl öncesine dek dirtendi ama özalla bozulan adalet bugün yok edildi...türkiye ekonomisi on kat büyürken halk sekiz kat fakirlemiş bu devlet verisi..
zenginleyen kim kartellerle mafyayla işbirliği yapan ihanet şebekeleri...
bim le mikrosla nasıl rekabet edecek bakkalım...
topallarla atletlere yarış yaptıran anlayış insanla alay değilde nedir...sevgimle engin kardeşim..
allahın hükmü herkesi kuşatır..hayırlısı olsun...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
4.8.2010 23:56:29
Okuyan ve yorumlayan herkese teşekkür ederim.

Baki selamlar.
Toynak
Toynak, @toynak
4.8.2010 22:38:47
10 puan verdi
sorduğunuz suallere cevap alamazsınız Engin bey.
devlet her zaman sağırdır...
vaatler makama gelene kadardır ondan sonra altta kalanın canı çıksın derler...
garip bir ülke burası..kuş gribi derler bunca tavuğu telef ederler birilerinin oğulları çıkar ithal yumurta getirir köşe olur...
domuz gribi derler milyar dolarlık ilaçlar alınır sonra analaşılır ki yok böyle bir şey
ama birileri yine yükünü tutmuştur..
şimdi de şap hastalığı var diye olmayan hayvanlarımızı karantınaya alıyorlar eti de ithal ettik..
ama bu işler bozuk böyle olmaz deyince zinhar dinden çıkrsın diyorlar...

referandum var ya...sanki ne alakası var yoksulluğa ..hayır yada evet çıksa ekonomi düzelir mi ? hayır...
bazılarının tuzu kuru iişleri yolunda...terörmüş açlıkmış kime ne

ben yinede diyorum ki yüce milletimizi Allah korusun..demokratik hakkımı kullanarak ölülerimle yedi ceddimle hasbihal ederek hayır diyeceğim.. HAYIR lı akşamlar ...güzel yazıydı...
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
4.8.2010 21:10:33
İşsizlik açlık terör

Üçüde ülkemiz için son uçurum noktası

Ne yapmalıyız elimizden gelen ne olmalı

daha evvel nasıldı.İşsizlik hiçmi yoktu ya açlık millet kuru ekmek bulamıyor unun tuzun sırasında kuyruklar oluşturuyordu

Önce işsizlik halledilmeli.Ama az maaş diyede beğenmemezlik edilmemeli
Daha çok daha daha diye hırslarımızın kurbanı olmamalıyız
Ya bu başımızdaki iliklerimizi emen terör bunun kökünü nasıl kazıyacağız
Açlık desen oda başka bir iç yangını
Ama neyseki bizim insanlarımız insaflı
Aç nerde yoksul nerde gözetiyor
Ama nereye kadar illaki işsizlik çözümlenmeli
Bizlerde vatandaş olarak elimizden geleni yapmalıyız
Zor gerçekten çok zor yaşamak .
Ama birbirimize destek olmalıyız.Çatışmaları kendi içimizde halletmeli birilerinin ekmeğine yağ sürmemeliyiz.
Kahrolsun pkaka ve onlara yataklık ve yardım edenlere.Onlar değilmi bu ülkeyi felakete sürükleyen
Saygımla Engin bey yine güzel bir konuya temas etmişsiniz
Yazılacak çizilecek çok şey var lakin arkadaşlarımızda kendi fikirlerini beyan etmişler
Saygımla her vakit
Bu iş bu konu bitmez.Ne bundan öncekiler bitirebildi nede bundan sonra gelecekler
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
4.8.2010 19:43:20
Oturaklı ve yapıcı tenkitlerinizden dolayı herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

Sayfama şeref verdiniz.

Allah'a emanet olunuz.

Saygılar.
mecruh
mecruh, @mecruh
4.8.2010 19:33:50
Yiğide de hakkını vererek ülkem insanının gerçeğini güzel bir anlatımla dile getirmişsiniz.

yorumcu arkadaşlarıda okudum,genelde bu tür sosyal yazılarda,eleştiriler hep taraflı ve körükörüne olur,ama sizin yazınızda,yorumlarda çok güzel.

Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
4.8.2010 18:26:11
Bir ülke ekonomisi, tüm dünya ülkelerince,iyiye gidiyor diye nitelendirilirsa, borsası rekordan rekora koşuyorsa, lüks daireler, villalar, otomobiller, yatlar su gibi satılıyorsa, burada durup düşünmek gerekiyor : Halkın çoğunluğu neden gittikçe yoksullaşıyor ? Neden çok az bir azınlık daha çok zenginleşiyor ? Bu bir vurgun, bir soygun değil de nedir ?
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
4.8.2010 17:20:20
her yerde genellikle sivri dilli olduğumu söylüyorlar niyeyse..aslında hiçte öyle bir insan değilim...

son derece sessiz, genellikle az konuşan ve yardıma koşan bir yapım var...ama eğerki bir yerde İslam ve onun tebliğ edildiği Peygamber hayatının zerre kadar dışına çıkılırsa bir nebzecikte olsa, işte orada kafamın verkayışı kopuyor aniden ve ayar tutturamıyorum bir türlü maalesef...

çünkü bütün olaylara Yüce Kuranun nazarı ile bakıyorum ve insan ve olayları öyle tahlil etmeye çalışıyorum...
zaman oluyor elleştiri alıyorum,zaman oluyor destek alıyorum... ama şükürki kimselere köstek olduğum yok henüz...

yazının başlığı Ak partiye....Apak bir partiye ak bir çağrı diyelim biz yinede...ben çok yakın çalıştım ve Ak Parti ve onun hizmetlerinden bu gün faydalanmayan tek bir insan yok neredeyse...bunu çook çook i,yi biliyorum...en azından benim bulunduğum belde öyle...

hizmet çok ama, onu nimete dönüştüren adam yok....insan o kadar çok ki, sürüsüne bereket hem de... ama hakiki manada bir adam varmı, işte orası şaibeli...onu sorgulamak lazım öyle değil mi....?

hani, kainata bakıyoruz, düzene bakıyoruz her şey ne kadar derin bir muamma... güneş daima yaksa toprakları ve Allah göklereden bir damla su indirmese dünyanın hiç bir köşesine mesela...
hadi toplayın bakalım bütün maddi manevi güçlerinizi ve toplayın bakalım kimin karnını doyurma şerefine nail olabilirsin sen zavallı insanoğlu....bırakın insanları, tek bir canlı hayvanı dahi yaşatamazsınız bir saniye dahi fazla olsa...

söyleyince tepkiyle karşılaşıyoruz maalsef. ama gerçek şuki, Allah cc.dan habersiz olan bir insan doymaktan asla bahsetmesin...çünkü şükrünü bilmeyen kula bereket asla nasib olmaz....bir bakın bakalım asrı saadete ve o ulvi insanlarda var olan ve asırlara yürüyen şeref ve tevazuya....günlerce hanelerinde aç kalırlardı ama asla biz açız demezlerdi bir kere...ki o dönem inanılmaz bir kıyamet ve kıtlık zamanınının zirvesini canlı canlı yaşıyordu insanoğlu...

toprağa gömülen diri kız çocukları, Allaha eş koşan kafirler ve çöllere düşmeyen yasaklı yağmurlar....buna reğmen yinede onurlu erdemli ve cennetle müjdeli insanlar yücelirdi aralıksızve aleme sultan yetişirdi hiç durmaksızın...

onlar açlığını bildirmezdi ama,Rableride onları asla unutmaz ve göklerden sofralar indirirdi varlıkları hürmetine...yani cennetle alışveriş halinde yaşarlardı daima...

peki onlara ayrımcılıkmı yapıldı Rabbimiz katında? haşa,elbetteki hayır. onlarda bizler gibi sıradan insanlardı ama adam olmayı başarmış Hakkın dostluğuna ermiş ve cenneti dünyada nasiplenmiş kullardı...

Rasulullah sas şöyle buyurur

"Eğer siz, hakkıyla Allah'a tevekkül etseydiniz, sa­bahleyin aç gidip akşamleyin tok olarak (yuvalarına) dö­nen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi (de) muhakkak rızıklandırırdı.

evet bunu söyleyen gönüller sultanı Allah Rasulü hz Muhammed Mustafa sav efednimizdir...biz böyle diyince cevaben diyorlarki, "aman efendim o bir peygamber. biz onunla nasıl bir olabiliriz"....Rabbimiz onu sevmiş ve övüpte yaratmış diye...
tamam hadi Rasulü övdü ve sevdiği olarak yarattı...peki ya cennetle müjdelenmiş olan Aşarei Mubaşşere, ona ne demeli...


yaşamyı bilmiyoruz insan topluluğu olarak. daima bahanelerimiz var...Allahı tanımıyoruz. anlımız bir kere olsun secde görmüyor. yönümüzü bilmiyoruz. kıblemiz nere bilinmiyor.yıllar geçiyor yılların üstünden öyle hane varki tek bir kere olsun bir Kuran sayfası açılmıyor.

Hatmi şerif nedir dersen dudak bükülüyor...az önce bir sonbetten geldim ve sordum .kaçınızın evinde mukabele yapılır ve ömrünüz boyunca bir kere olsun Yüce Kuran baştan alıp sonuna kadar kaçınızın evinde okunmuşmudur....cemaat şaşakın.. bakışlar altında susukun ve lal gibi diller..çünkü verecek cevap yok...

lal olacaklar tabi insanlar...Kuran ayrı bir vadide insanlık çok ayrı bir vadide...

çok çok uzun oldu Engin abim ama,olaylara başına buyruk yaklaşamıyorum bir türlü...eğer Allaha inanmış kullarda ona yönelme ve şükrü eda etme bilinci yoksa eğer, gköten altın yağsa yerden nimet fışkırsa nankör kul yine yok der...yine ister...


son olarak şunu söylemek istiyorum ben.. Ülke geçmişe oranla çook çoook iyi bir yerde....dünya genelinde söz sahibi ve yükselme açısından sayılı ülkeler arasında yer almış durumda şu an....onur duyuyorum ve gururluyum hem Müslüman ve hemde Türk Milletine mensub olduğum için..

ama bizler bir şeyleri beklerken kendimizdende bir şeyler katmak mecburiyetinde değilmiyiz...

Hz Peygamber Devlet reisiydi,devlet başkanıydı,baş komutandı,bürokrattı,hekimdi,alimdi,çobandı, ve o Allahın nazlı nazenin gülü bir sevgiliydi...

günlerce aç kalıp karnına taş bağladığı olurdu, kafirlerin zulmünün verdiği sıkıntıdan az biraz uzaklaşmak adına başını koyup kalbine sekine arzu edince,yanağına hasıların izleri çıkardı ve Allah Rasulü topraklar üzerinden kalkıp mescidi nebevide cennet tahtına erişirdi..

evet hz Ömer Allahın övüpte yarattığı bir elçi değildi ama hakiki bir mümindi...

bir gün hazineye gelen güzel kokulu esasları hanımı satmak için müsade istedi o gönülller yiğidi büyük zat hz Ömerden...ama o derhal kükredi ve" o esanslar devlete aittir...ya kokusu eline bulaşırsa o vakit b en Rabbime nasıl hesap veririm hanım?

evet, esansın kapağını şöyle bir açıpta kokusuna bir bakayım demeyi geçin,kokunun eline bulaşma hesabını yapan bir kuldu o...

velhasıl,cemiyet ve toplum olarak devlet ve hazineden isterken bir değil bir kaç defa düşünmek lazım....akşamdan sabaha nafakası olan yoksul değildir diye buyurur Peygamberimiz....bizim akşam değil akşamlara yetecek yiyiceğimiz var evlerimizde....

sanırım doymayan mide değil asılında nefsime esaretin bir cezasıdır bu yoksulluk hastalığı....malum çok yemek çok uyumak ve çok konuşmak hellakın adresidir hangisi bizde yok peki...

her şeyimiz var ama var olması gereken asıl varlık bizde yok....peybamber ocağı olmuş terör yuvası,devlet idaresi olmuş dinsizlik libası...

artık elbise değişmeli ve Ocakta helal aş kaynamalı değilmi?

yorumum çok farklı ve uzuunca oldu hoşgörün lütfen...artık benim uslubümü herkes biliyor....


ya Allah ile konuşup öyle bak, veya lal olup gözlerini kör et....referanduma yüzler, binler, diriler ve ölüler adedince evet....saygı ve duamla....









Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 8/4/2010 5:43:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
bekir günay
bekir günay, @bekirgunay
4.8.2010 16:05:18
fakirlik bitmese de sorunlar hiç bitmese de en azından gelecekte askeri darbe ile oluşmuş bir anayasayla ben bilirimci bir yaklaşımla çocuklarımız yetişmesin kimse koyun gibi olmasın EVET olmasın ben herşeyimle değişmesini istiyorum benim seçtiğim anayasa olsun istiyorum
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
4.8.2010 15:44:01
10 puan verdi
Sevgili Engin bey, önce sizin yazınızı akabinde Ayşe hanımın yazısını okudum.Ve gördüm ki ''ŞÜKÜR'' sahibi olup verilenin kıymetini bilerek yaşam sürmemiz gerektiğine inancım bir kez daha arttı...

NEDEN Mİ?

Kişiler Devleti oluşturur bozuk kişiliklerin olduğu bir yerde Devlet de bozuk olur...Şimdi bakıyorum kendimden yola çıkıyorum lise dönemlerim 95 lere tekabül ediyor. bir çift ayakkabı kardeşimle ortak kullanıyoruz ben okuldan geliyorum o giyip gidiyor.Bu güne bakıyorum inanın on çift sadece benim.Yazlık kışlık hariç, değişmeyen o zaman da iyi kalite giyiyor oluşum şimdi de.
Diyeceğim o ki, inanılmaz bir düzelme var. Ama insanlar nankör.
İşsizlik; insanlar az çalışıp çok kazanmak istiyor
Terör kardeş gözüyle kimse bakmıyor..İslamın ırkı yok.

Peygamber efendimiz bir çeşit bulamazken üç farklı yemek ona da burun kıvrılıyor, sonrasında da bu devletin başındakiler deniyor.Kimse aynanın karşısına geçmiyor. Başımızdakiler hatasız mı derseniz, hatasız kul olmaz. Çalacaksa buyursun çalsın vereceği hesabı göz önünde tutuyor olmalı tutmuyorsa İlahi adalet tecelli edecek.
çok yazacaklarım vardı misafirim geldi:)

sEvgilerimle.


AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
4.8.2010 15:05:19
güzel di dizeler
kutlarım
saygılarımla her daim
evet konu yaklaşık benim yazımla
saygılarımla
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
4.8.2010 14:37:02
Eğer eskiyle kıyaslayacak olursak açlık sınırı biraz daha iyi durumda gibi duruyor.
Taktir edersiniz ki biz insanoğlu elimize ne kadar para geçerse geçsin açız demekten asla vazgeçmeyiz. İnanın kolunun yarısına kadar bilezik dolu bir tanıdığım ( hoş bu devirde korkmadan takıp takıştırıp nasıl rahat geziyor anlamış değilim ama...) her bize gelişinden yiyecek ekmek bulmakta dahi zorlandığından yakınırıdı. Yani diyeceğim o ki devlet bize dünyayı bağışlasa bizim gözümüz uzayda olur.
Fakirlik konusunda üzerinize fazla gelmek istemem haklı olduğunuz yönlerde oldukça fazla.
Bence çözümde öncelik kesinlikle eğitim olmalı. Eğitim sistemi ne kadar kaliteli olursa ve insanlarımız ne kadar iyi eğitilirse teröre karşı daha bir sıkı sıkıya bağlı olacağımıza ve bu terör olaylarının sonu geleceğini düşünüyorum. En azından öyle umut ediyorum.
Üzerinde uzunca tartışılacak bir konuydu.

Saygılarımla...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
4.8.2010 14:13:11
10 puan verdi
Fakirlik issizlik ve terör bir cikmaz ücgen gibi.Ortada yönetenler.
Ezik olan hep halk gösteriliyor.Suclu olan hep yönetim.
Zaten sucu kendimizde arayanlar hic olamadik.
Gerci devleti yöneten elleri cebinde keyif sürmüyor ama tam manada cözümde üretemiyor
bundan sonrada bir sey degisecegini sanmiyorum.
Millet hayat sarti deyip her yolsuzluga normal gözüyle bakmaya alismis.
Devletini kandiriyor milletini harciyor.Doyumsuzlasmis insanlar artik zenginler bile dert yanar bir hale gelmis.

Dediginiz gibi, hayvanlar tok olunca avlanmıyordu. İnsan tok da olsa çalabilirdi.
Yüreginize saglik sevgili Engin Tatlitürk
Sonsuz saygimla





Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
4.8.2010 11:30:35
Zorlu üç sorunun da aynı anda çözülmesini bekliyoruz. O nedenle önce terör denmesi aldatmaca olur.
Çünkü terör 40 yıldır var ve her zaman bir şey çıkar. Ne kadar daha süreceğini de kimse bilemez.

Fakirlik ve cehalet suçtur.

Hem de devletin işlediği bir suçtur. Suçların müsebbipleri vardır. Suç işleyen ceza görmelidir ki
bizler de gelişmiş ve zengin ülkeler ligine çıkalım.

Saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL