14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2841
Okunma

Esselatü vesselamü aleyke ya Resulallah!
Esselatü vesselamü aleyke ya Habiballah!
Esselatü vesselamü aleyke ya seyyidel evveline vel ahirin vesselamün alel mürselin..
Ey bütün insanlığı saran kucaklayan ekvator çizgisi..Ey dertli, hasta gönüllerin eczanesi..Ey sevgililer sevgilisi..Efendimiz..
Mahşer günü sancağının altında toplanabilmek ümidiyle sana hasret bu dağlanan yüreğimi serinletecek cennet bahçelerindeki sohbetlerine nail olabilmek arzusuyla sesleniyorum sana..
Nasıl anlatabilirim ki sana olan sevgimi?..Kelimeler yeter mi bu yüce aşkını tükenmeyen sevdanı anlatmaya?..Kalbime bile sığdıramazken bu denli aşkı sevgiyi..Bu kağıda nasıl sığdırabilirim acaba?..
Senin adını anarken bile ruhumun üzerine birden gökler inmiş de paramparça oluverecekmiş sandığım bir cansın içimde tek hecelik isminle..Güllerin ismi mi değişti ne?..Bütün renkler sana mı boyanıyor..Kokular..Sen mi kokuyor hep..Bütün sevdalar sana mı koşuyor?..Sende mi toplanıyor her sevgi?..Her yerde her şeyde sen..Sen..Sen..
Gülün kokusunu çekerken içime derin derin..Kalbimden sıcacık bir şeyin aktığını akıp da sana ulaştığını hissettiğim ansın sen..Gülün o buram buram kokusu götürür beni uzaklara..Çöl sıcağı yakar yüreğimi..Ve gözyaşlarımla serinletirim Medine’yi..Gözyaşlarım yağmur olur sonra..Rahmet sularıyla karışır yanaklarımdan süzülen damlalar..Baştan aşağıya rahmete boyanırım..Sırılsıklam..Sonra sular gülün rengine dönüşür..Gül sevdaya..Sevda sana..Muhammed’e..
İki güneşe sahip olmasından mıdır Mekke’nin kavurucu sıcaklığı?..O yüzden mi yakar kavurur Mekke yürekleri?..Sevdalıyım sana..Sevdalıyım güneşe..Çok önceden vardım ben, şimdilerde yok oldum..Ateş bulunmadan önce yandım kül oldum..Küllerimi rüzgarlarla savurdum saçtım gökyüzüne, indiğimde yeryüzüne bir kül tanesinden var oldum..Şimdilerde çeşni oldu ateşin gönüllere..Kavurdu seni anmayan yüreklerle kızarmış dilleri..Sen hep su serptin dağlanan yüreklere ve hep sen onardın virane gönülleri..Lakin hamurlar bile çürüyor, tutmuyor artık mayasız..Sen Resulallahsın sen Habiballahsın sen başlarımızın tacı gönüllerimizin ilacısın..Ama şimdiki yalan sevgiler geçmiş tahtın başına..Sevdaları yenilir yutulur cinsten değil..Olmuş hıçır hıçır..Biz senin mayaladığın ekmeğinle doyduk da Elhamdülillah pişirdiğin aş ekmek yenmiyor, yenmez oldu artık ya Resulallah..
Senin gelişinle asık suratlardaki hüznün yerini almıştı umutlu tebessümler..Sen çıkarmıştın cehennem kuyularından diri diri gömülen kız çocuklarını..Gül deyince güldürüp gül uğruna öldürtmüştün bizleri aşk deryasında..İnsanlık; bir paçavra misali sürünürken ayaklar altında yok oluşa doğru sürüklenen insanlığın içler acısı durumunda sen koşmadın mı imdadımıza?..Biz seni hak edemedik anlayamadık mı yoksa?..
Evet..Biz hayat bahçemizi Muhammedî güllerle dolduramadık, bağışla.. Bülbüllerin olamadık senin güllerin efendisi.. Leyla mı aşkı bilmez oldu, yoksa Mecnun mu çıktı vefasız, anlayamadık ya Habiballah..
Sevmek.. Sevilene muhabbet.. Alken, fikren, kalben onunla birlikte olmak, onunla beraber yaşamaktır.. Onun hal, ahval ve tavırlarına benzemektir.. Onu nefesin kılmak, kalp atışında duymaktır..
Biz seni sevemedik mi ya Nebi?
Kim unutturdu seni bizlere?
Hangi yalan sevgiler?
Yoksa biz sana layık olamadık mı Sultanım?
Affet.. Bağışla bizleri.. Bağışla Sultanım..
Taif’te taşlanırken sen, siper edemedik sinemizi Ebu Bekir misali.. Uhud’da ensardan bir kadın olamadık.. Babasını, kardeşini, eşini kaybeden.. Ama yine de Muhammed diyen.. MUHAMMED.. Senin sağ olduğunu öğrenince; “ Sen sağ olduktan sonra, her felaket hiç gelir.” diyebilen..
Sana aşık bir kuru kütük bile olamadık, yokluğunda hıçkırıklara boğulup hüngür hüngür ağlayan.. Mübarek deven Adba olamadık, hasretine dayanamayıp, can veren.. Sana olan iştiyakımızı gösteremedik bağışla..
Cemalini görmeden uyuyamayan aşık ashabın vardı Sultanım.. Biz seni hiç görmedik, göremedik.. Nasıl uyuruz, bu karanlık gecelerde?.. Gel, gel ki karanlıklar zail olsun.. Sen kardeşin eyledin, seni görmeden sana iman edenleri.. Biz Rabb’imizle birlikte andık, her şehadetimizde seni..
“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu.”
Biz seni sevdik ya Resulallah sevdik.. Ashabını, can yoldaşlarını.. Seni seven ve sana gönlünü veren herkesi sevdik..Her şehri sevdik, Mekke’nin, Medine’nin hürmetine.. Mescid-i Nebevi’nin hürmetine sevdik her mescidi.. Sen neyi sevdiysen onu.. Senin hürmetine.. Tüm çiçekleri sevdik, güllerin hürmetine..
Seni sevmek.. “Sizden biriniz, beni anasından, babasından, çocuklarından, malından, mülkünden ve hatta canından bile fazla sevmezse, gerçek manada iman etmiş olamaz.” buyurdun.. Elhamdülillah seviyoruz seni ey Sevgili.. Gözlerimizden inen yaşlardan belli değil mi?
Gözyaşlarım damlasa, gül olur mu ki bu sayfada? Kokusu işler mi ki kalemime? Seni biliyorum, seni yaşıyorum, seni hissediyorum.. Lakin bu aciz kalemim izin verip de bir türlü anlatamıyorum.. Ama seni herkese anlatmalıyım, görevim, biliyorum.. Kağıdımı ne tarafa çevirsem ve ne yana eğsem kalemimi, “MUHAMMED” yazıyor.. Sanki bir şeyler bunları yazma, sadece yaşa diyor.. Kalbimden gelen o ses, sıkıştırırken beni mengenesinde ve ezerken içimi, sadece bunları yazabiliyorum.. Anlatıyorum.. Anlatıyorum.. Anlatıyorum.. Ve size sadece Kur’an-ı Kerim’i tavsiye ediyorum.. Sen öyle bir rehber bıraktın ki bizlere.. Dizesi dizesine bilinmeli ezbere.. Evet.. Senin izinde..
Çöl sıcağındaki; kevser şelalesi..
Gözyaşlarıyla sulanan; gül..
İnsanlığı kirlerinden arındıran; nur testisi..
Gülşen-i aladan da güzel; Sevgili..
Sana sonsuz selât ve selamlar olsun..
Gülüm ol güldür beni, ruhunu hayatıma kat yaşat beni..
“Ey Habiballah sen hala kırk yaşındasın ve hala ümmetinin başındasın.”
NOT:Kutlu Doğum Haftası’nda düzenlenmiş olan Peygambere Mektup yarışmasında umre ödüllü "mektup birincisini O’na götürüyoruz" sloganı adı altında yapılan yarışmada 1.(birinci) olan eserim..
İnşaallah ramazan ayının 20’sinde (2 Ekim’de) yazmış olduğum bu mektup sayesinde O’na gidiyorum..
Muhabbetle..