3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3420
Okunma
Bugün canım çok sıkılıyor.
Hayattan kayıp gittiğimi, kayarken kaybolduğumu hissediyorum ve bu his canımı yakıyor. Of! diyorum OF!!! bir şeyler olmalı!.. Zaten ağır çekim yaşarken şimdi görüntü dondu kaldı yaşamın ekranında. Zaman akıyor insanlar doğuyor, büyüyor ve ölüyor bense hala aynı yerde yaşamamaya devam ediyorum . Başım dönüyor... Her doğan gün bir öncekinin izini takip ediyor milim şaşmıyor. Şaşsa şaşarım zaten! Bir şeyler olmalı ama ne?
Kanım böyle delicesine akarken, içimde volkanlar birbiri ardına patlarken bir kabuğun içinde hareketsiz sessiz kalmak niye?
Hem bu soruları kime soruyorum ki? Kendi sorularımı cevaplamaktan aciz dilim, kabuğunu kırmaya cesaretsiz kalan elim ve görüp de görmezlikten gelen gözlerim; sizi ay mı tuttu güneş mi?
Ne tuhaf, yeniden günlük yazmaya başlasam diye düşünüp ardından bu düşüncemden utanıyorum. Yazacak ne var ki? İlk sayfaya birkaç satır yazdıktan sonra diğer sayfalara ” " işareti koysam yetecek. Neyi yazmak lazım ki?
Bazen kaç diyorum kendime birkaç bakalım ne olacak…
Bazen hayatta kimsesi olmayanlar biraz daha mı şanslı acaba diye düşünmüyorum değil. Neden mi? Çünkü ardında üzeceği düşüneceği kimse olmuyor başına buyruk. Yola çıkmak cesaret istemez. Canın ister yollara çıkarsın rüzgar ne yöne esiyorsa oraya… Bazende rüzgara karşı. İster dağlara ister denizlere…
Bir yola çıktım ayağım bir tökezledi kalakaldım. Bir ışık bekliyorum, bir kıvılcım...
Şimdi yeniden yollara düşmek isterdim. Birkaç parça eşya sırt çantamda, bir adım atıp güneşe dönerdim yüzümü iyice gerinip şu rehaveti atardım üzerimden.
Sonra...
Sonrası mı? Sonrasını bilsem yola çıkma gereği duymazdım. Bu bilinmezlik, sır dolu hayat beni kendine ısrarlı bir kuvvetle çekerken, bir yandan bir sigara gibi tüketiyor; beni içine çekerken de tüketmekten zevk alıyor HAİN!...
Ne güzel olurdu yollara düşmek, o yollarda düşeceğimi bilsem de…
EsRa