(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Enteresan bir öyküydü, büyük bir ilgiyle okudum. Sadece bazı bölümlerde öykü biraz boğulmuş gibi geldi bana. Bunun nedenini de daha sonra alt kısımdaki (kısaltılmıştır) ibaresini okyunca anladım.
Kırpmayın lütfen, zira sizin güzel yazılarınızı okumak gözlerimize zarar değil, ışık verir. Ben de yazmak için fırsat bulamıyorum. Bugün yayınladığın bir yazı var , onu da inanın kah yol da, kah ayakta yazdım.
Teşekkür ederim Mustafa Bey...Eksik olmayın. Keşke yazmak için daha çok vaktimiz olabilseydi. Bunlar on dokuz saati dünya telaşıyla dolu hayattan geri kalan zamanlarda karalayabildiklerim... Evet biraz sıkıştırılmış, konsantre deterjanlar gibi:) Çok daha fazla uzundu. Gözlerinize yazık diye kırpıverdim... Bu arada sizin yazılarınız da pek görünmez oldu... Sevgilerimle...
Geçenlerde televizyonda bir sohbet programında rastladım; Âdem ile Havva nın cennetten kovulmasına sebep olan yasak meyvenin “Elma” olduğuna dair rivayetlerin Hıristiyan kültürüne ait olduğundan bahsediliyordu. Mustafa’nın defin işleminden yola çıkarak İslam dinine mensup bir Âdemoğlu olduğunu varsaysak bile “Ayva” yı yediği konusunda bir iddiada bulunsak herhalde şerri hükümlere ters düşmeyiz.
Ah Mustafa ah! Halk arasında böylelerine galiba Niyazi diyorlar. Ula Niyaziliğin bile şerefini iki paralık ettin kerata.
Gayri resmi bir ilişki, yani taammüden zina. Bu ilişkiden peydahlanmış bir sabiyi katletmek, yani taammüden cinayet. Bunca taammüdün arasında bir camii duvarına işemediğin kalmıştı yani. Belki de onu bile yapmışsındır, kim bilir.
Eee bu kadar kusurlu hareketten sonra kırmızı kart kaçınılmazdı.
Sizden iyi olmasın bir asker arkadaşımın kayınpederi de( aman ha sizden iyi olmasın dediğim asker arkadaşımın kayınpederi değil, asker arkadaşımın kendisi, yanlış anlaşılmasın) Mustafa’nın hikâyesine benzer bir maceraya atılmıştı yıllar önce. Ar damarından fay hattı geçiyormuş meğerse bırak kırkı adam ellisinde sonra azdı da, teneşirin köşesinden döndü. Mayasında buçuklu da olsa biraz delikanlılık kalmış galiba, yediği haltın arkasında durdu, doğan bebeciği nüfusuna aldı, hatuna imam nikâhı kıydı, ayrı ev açtı. Bereket tedavülden kalkmadı, torun torba sahibi birisi olarak el âlemin diline düşmesi yanına kar kaldı.
Cami duvarına işemediğinden midir, nedir bilinmez işin bu dünya tarafını sarı kartla kurtardı, öteki dünya meçhul.
Arkadaşımla ara sıra kandillerde, bayramlarda telefonda görüşürüz, sohbet ederiz uzun, uzun. Lakin bir türlü soramam ne oldu kayınpederin işi diye, ayıp olur neme lazım. Fakat eski eşinin ve çocuklarının tıpkı niyazi olan Mustafa’nın karısı gibi “aykırı, gür ve hırs dolu bir ses” ile hep beraber “etmiyoruz” diye bağırabilmek için dört gözle azgın ihtiyarın musalla taşına uzanmasını beklediklerinden adım gibi eminim
Sen yat, kalk dua et sana benim gibi “ayı yazar” demiyorlar. Hâlbuki o kadar uğraşmama rağmen çakal, kurt, tilki, sırtlan, kedi, köpek, aslan, deve yazabiliyorum da, bir türlü “aye” yazamam, bak gördün mü gene yazamadım işte. Dur bir daha yazmayı deneyeyim; aya, ayo, ayu, ayü, oyu, oyı. Iıh olmuyor bir türlü yazamıyorum.
Vallahi çok kötü günahımı alıyorlar da, aheste, aheste çıkmasa bari.
Senin yorumlarını okumak var ya, bu sitedeki altı yedi yazıyı okumaktan daha hayırlıdır bence...Hepsi dolu dolu. Galiba ondan az yazıyorsun kendi sayfana. Söyleyecek söz bırakmıyorsun ki... Teşekkür ederim... Sevgiyle selametle kal...Hanımağa ha...O bize kalmaz be abi...
Tabiki olurum. Kişisel sayfanızdan, yani "sayfam" bölümünden, anı ekle bölümüne gireceksiniz. Daha önce word ortamında yazdığınız yazınızı o bölümü tıklayarak kopyalayıp yapıştıracaksınız. Zaten sayfaya girdiğinizde yönlendirmeleri takip etmeniz yeterli. Selamlar.
Öykünüz, anlatımınız çok harika. Ne yazık ki gittikçe vefasızlaşan, aile kurumunun bozulduğunu anlatan, yaşanmış hayatlardan birini çok güzel anlatmışsınız,tebrikler paylaşımınız için,sevgilerimle.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.