9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1080
Okunma

-Bu şemsiyeyi çok ucuza almıştık hatırlıyor musun?
Ne kadar güneşli bir gündü, puantiyeleri görünce dayanamamıştım.Adamlar sanki benim pardesümü görüp de şemsiye yapmışlardı değil mi?
Bu şemsiyeyi alabilmek için o gün yürüyerek işe gitmiştik.Sonra da yağmuru bekledim yağmadı,sonra bahar ardından da yaz geldi.
-Sen gülümsedin mi? Bana mı öyle geldi!
-Şu adama bir bak, balık tutmak için kaç zamandır olta sallıyor.Acemi olduğu her halinden belli,ben bile ondan iyi balık tutarım.Şimdi ne yapacağını sana söyleyeyim mi az sonra acıkır biraz ilerdeki tekneleri görüyor musun,işte oradan balık ekmek yer.Hırsını o balıklardan çıkarır ekmekten çok balıkları ısırır,soğan koydurmaz ha ekmeğin arasına yoksa belli olur balık ekmek yediği.Eve dönerken de birkaç istavriti alır kovasına atar.
Bir zamanlar sen de beni böyle kandırırdın değil mi?
-Sen gülümsedin mi? bana mı öyle geldi!
Bana dön de şapkanı düzelteyim .Aslında her parka şöyle güzel kamelyalar koysalar değil mi ?
Şapka da sana çok yakışıyor biliyor musun?Lacivert şapkanı hatırladın mı? Hani senin en çok sevdiğin şapkandı.
Sadece hafta sonları ve yaz tatillerinde en güzel kıyafetlerini giyer ve başına da lacivert şapkanı takardın.Sahilden bir tekne kiralayıp balık tutmaya gitmiştik, hatırladın mı?Henüz yeni evlenmiştik.
Sahildeki ıhlamur ağaçlarının altında bir kır gazinosu vardı,şimdi hatırlamışsındır eminim.Hani kalan yemek artıklarını denize atarlardı, pisi balıkları da sanki başka yerde yem bulamamış gibi hep oraya gelir yemlenirlerdi.
Sahi ya bunu bizden başka kimse bilmez miydi ki o kadar çok balık yakalardık.Olan senin lacivert şapkana olmuştu ama!!! -Seni gidi şımarık seni...
Sen o kadar balığı bir arada bul yakala da, bir de en büyüğünü yakalama derdine düş.Utanmaz adam seni! Ben o pisi balıklarının yerinde olsaydım lacivert şapkayı alır, başıma takar, sonra da sana şöyle bir asker selamı çakardım .
-Gülümsedin mi?Yok bana öyle gelmiş...
Biliyor musun?
Ben aslında aşkı hiç bilmedim, o yüzden de evlenmeyi hiç istemedim.Seni ailem gördü beğendi.
-Eh bari evleneyim de içleri rahat etsin .Dedim.
Birlikte hoşçakal demiştik bizimkilere ama ben sana hiç aşık değildim.Sen her akşam bana bir kırmızı gül getirirdin,ben sadece güler geçerdim.
Çocuğumun olamayacağını öğrendin.Beni çocuğunmuşum gibi sevdin.Ben bir çocuğu severken, sen beni daha çok severdin ama ben sana halâ aşık değildim.
Hatta bu yüzden senden ayrılmak bile istemiştim de bana ‘’her işte bir hayır vardır’’ demiş moral vermiştin.Gözlerimin yaşlarını kendi mendilinle silmiştin.
Biliyor musun?
Düşünüyorum da -acaba aşk nasıl bir şey olmalı...-
Şu benim puantiyeli şemsiyeme mi benziyor acaba.Aşıkları altına alıp mı saklıyor
Yoksa pisi balıklarına mı?Çünkü sadece pisi balıkları gibi aşıklar birbirinin dilinden anlıyor.
Sahi senin bana getirdiğin gülleri kuruttum biliyor musun?Bir sandık dolusu kırmızı gül.
Hava da ne kadar soğuk.Üşümüyorsundur inşallah, doktor her gün mutlaka deniz havası almanın iyi geleceğini söyledi.
Kuşlar ne güzel değil mi? Üç simidi bitirdiler ve halâ doymadılar.
Keşke bu hastalığa yakalanmasaydın.Ne kadar üzüldüğümü bilemezsin.
Sen;
Gülümsedin sevgilim.
‘’Gülümse’’ derdin ya sevgilim, d e n e d i m.
Gülümsedim.
günlerdenbiröykü 2011 Davidoff
Edebiyat Defterinden başka sitelerde yayınlanması yasaktır.