Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz

.

Yorum

.

22

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1636

Okunma

Okuduğunuz yazı 23.6.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
.

.

.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz . yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
24.6.2010 19:28:33
10 puan verdi
Sayın Refika Doğan'ın yorumu, özellikle benim için çok önemli. Çünkü ben, onun kadar ehil olmadığım halde, Sayın Aynur Engindeniz hakkında benzer düşünceleri paylaşıyorum. Türk edebiyatının ve okuyucunun ihtiyaç duyduğu ve duyması gereken bir yetenek ve özel bir kalem o. bence onun bir borcu olmalı Türk edebiyatına ve okuyucuya. Kitaplar yazmalı, basmalı ve edebiyat dünyamıza kazandırmalı. Bunu yapmadığı sürece borçlu bilmeli kendini. Allah ona bu yeteneği boşuna vermedi herhalde.

Günün seçkisi olması da elbette ki çok güzel. Kendisini ben de yürekten kutluyorum.
RefikaDoğan
RefikaDoğan, @refikadogan
24.6.2010 17:24:49
“……………………….
Çocuklardan biri, hocanın rahlesinin kenarına doğru diklenmiş değneği kaptığı gibi, ihtiyarlara sezdirmeden, onların geçiş yoluna doğru uzattı. Elindeki tespihe üfleye üfleye dışarı çıkan ihtiyarlardan birinin, değneğe takılmasıyla, zavallıların üç beşi birden yere abandı. Hafız Hocanın şaşkın bakışları arasında, tuzağın müsebbibi olan çocuk, ayağa fırladığı gibi, ihtiyarların yardımına koştu.

_Cemal dede, iyi misin? Osman amca sen de ver elini…Hah işte oldu.
Çocuk, ihtiyarların üzerindeki toz toprağı silkelerken yarım gözle de hocayı kolluyordu. Diğer çocuklar bu gülünç manzara karşısında kahkahayı basarken, ben iğneleyici gözlerle ihtiyarların yanındaki çocuğa bakıyordum.

Ne demek istediğimi anlamış olacak ki, hoca cemaati yolun sonuna kadar yolcu ederken, o sinsi bir suratla yanıma yaklaştı. Çocuğun, ön tarafı girdap gibi dönen, arkaları diken gibi karşıya doğru duran sarı saçlarından ne aksi olduğu anlaşılıyordu.

_Bana bak gavur kızı, hocaya şakamızdan söz edersen cami çıkışında seni döveriz!
_Dövemezsiniz, beni teyzem alacak! Hem ben gavur kızı değilim!
_Gavur kızısın işte, senin giydiklerini gavurlar giyermiş!
_Hiç sevmiyorum sizi…Hem hocaya söylemezsem….
_Hele söyle! Bu akşam dövemezsek başka bir sefer döveriz seni.
Diğer çocuklara baktım. Hepsi de acımasız bir şekilde gülüyordu. Korktum. Teyzem hep benle gelecek değildi ya…

Hoca yaklaşıyordu, düzenbaz çocuk bir sihirbaz çevikliğiyle yerine geçti. Oturduğu yerden hala, kaş göz hareketleriyle beni tehdit ediyordu.

_Sallama kafanı, hocaya söylemezsem hepinizi, diye ağlayarak ayağa fırladım. Daha önce hiçbir yerde böylesine küçümsenmemiş, hiç bu kadar etrafıma yabancı kalmamıştım.
…………………………………………
………………………………………….
Nefret denen duygunun, yüreğime yerleşmesi bu vaka ile olmuştur. Sonsuz bir nefret, hepsinin canını yakacak kadar, hepsinin canının yanmasını dileyecek kadar büyük bir nefret…

Çocuk kalbine göre, yerin dibine geçmek nasıl bir histi onu şu an tarif edemeyeceğim. Ama şu bir gerçek ki, büyük insanların nefretinden daha entrikasız olsa da, daha keskin, daha acımasız, daha yakıcıydı çocukların nefreti…Belki kısa süreliydi, ama yazın yağan kısa, sıcak ve dopdolu yağmurların, ekinleri çöle çevirmesi gibi…
………………………………………..
…Yalancılar…

Camideki değnekten sonra bayılmışım. Acıdan değil, zaten acıtacak şiddette vurmamıştı hoca. O elindeki değneği havaya kaldırdığı an, bütün çocukların sinsi kahkahaları kulaklarımda uğuldamaya, tuzakçı çoğun başının önündeki saç girdabı beynimde dönmeye başlamıştı.
………………………………………….
Sesimdeki buz gibi ifade anneannemi de teyzemi de şaşırtmış olacak ki, birbirlerine bakakaldılar.

Üzülmemiştim o an…Hiç de suçluluk hissetmemiştim. Hak ettiler diyordum içimden. Evet, hak ettiler…

En sonunda yukarıdan bizi izleyen Allah duamı kabul etmişti. O yüzden üzülmek bir yana, mutlu bile sayılabilirdim. Kendimi özel hissediyordum.
…………………………………………………….
Bu felaketi de diğerleri gibi o meşhur “lanete” yordular. “

Keskin gözlemci yanıyla etrafında olup bitenleri yaşıtlarına göre daha ileri düzeyde görüp daha sağlıklı bir algı ile algılayabilen;
Ancak yetiştiği aile ortamı ve karakteristik özellikleri dolayısıyla göze çarpan iyi ahlak ve terbiyesi gereği davranış ve söylemlerini kaba ve seviyesiz ölçülerden uzak tutarak farklılığını/ farkında lığını ortaya koyan bir çocuğun;
Yüreğinde, usunda, ruhunda isyan ve haykırışlara neden olan haksızlıkların kendi özünde taşıdığı erdem kavramlarıyla çelişerek kişiyi (hayatı / çevreyi algılamaya ve algıladıklarını ifade etmeye başladığı yaştan itibaren daha da gelişerek ) kuşattığını;
Kişiliğini / kimliğini oluşturarak yaşamdaki duruşuna doğrudan etki edebildiğini vurgulayan çarpıcı, çok ama çok güzel bir örnek.
Çocuk bu yaşlarda öğrenir hak / adalet / ceza ve ödül duygusunu. Bu kavramlara getirilen ifadeler ve dayanak olan örnekler, onun bütün yaşamını etkileyecek derecede önem arz eder. Moral değerlerin insani boyutunu çocuk ruhuyla, bilinciyle ve yaşadığı aile ortamı ve yakın çevresiyle bire bir öğrenir model alır bu yaşlarda. Bu öğrendikleri onu yaşamı boyunca etkileyerek hayattaki duruşuna yön verir.
Henüz yalanı, ikiyüzlülüğü bilmeyen… Daha çok sevgi, saygı, şefkat duygularıyla yetişmiş, adalet duygusunu olması gerektiği anlamda öğrenmiş bir çocuğun, bir anda benimsemediği ve kötü olarak belleğine nakşettiği davranışların olageldiği farklı bir ortama -kendi rızası dışında- konulmasıyla, o ortamda çocuğa ters gelen davranışların – adil bir diyalogdan uzak yargılama yöntemiyle, inancın kötü niyetlere alet edilebilirliği ve büyüklerin de bu yalana ( önyargılarıyla) ortak olabildiği gerçeği çocuk ruhunda çelişkiler, cevapsız sorgular, isyanlar ve buna bağlı olarak kişilik sorunları meydana getirebiliyor.

Başta çocuk psikolojisi olmak üzere eğitici yanı, sosyal, toplumsal, kültürel boyutlarıyla birlikte moral değerlere yaptığı vurgu,
Edebi anlamda yalın, içtenlikli, sevecen, ( halkın dili dediğimiz günlük konuşma diliyle yazarken bile ) dilin akıcılığına, Türkçe’ nin doğru ve düzgün kullanımına gösterilen özenle, kurgusu, içeriği ve anlatımı ve vermeye çalıştığı - değerlere vurgu yapan- insan boyutlu mesajıyla çok derinliği olan bir paylaşım. Yazarın üslubuna, mütevazılığına, içtenliğine, içsel zenginliğine ve bunları ifadedeki yeteneğine hayran kaldım. Böyle bir kalemin “ Denemelerle” kendisini daha da geliştirerek yazım işini ciddiye almasını, başarılarının devamını diliyorum, içtenlikle kutlarken…

defne895
defne895, @defne895
24.6.2010 17:19:57
yazınız çoook güzel olmuş.elinize yüreğinize sağlık...tebrikler...saygılarımla...
HarunOzbek
HarunOzbek, @harunozbek
24.6.2010 16:09:12
Yer yer demogilerle ajite edilmiş ideolojik kaygılarla diğerlerini öteleyen duygularla yazılmış.Gerçek hayatta çok masumca yaşanan köy kasaba çocukluk hikayelerini 70 yıldır kullanılan yöntem tekrarlanarak ve önyargılarla kurgulanarak yazılmış oldukça güzel fakat bir çok benzeri olan yarıya kadar okuyunca poflayıp bıraktığım bir yazı.Tebrikler
lidya
lidya, @lidya
24.6.2010 13:13:48
sevgili aynur hanım aslında yazıyı dün okudum. fakat yorum yazamadım. daha doğrusu yazmak istediğim yorumu yazamadım.
günün yazısı olmasını kutluyorum. yorum hakkımı saklı tutuyorum.
lazuşağı
lazuşağı, @lazusagi61
24.6.2010 11:48:14


Okumakta geç kalmışlığımı bağışla kız
Ben bu ziyafete yarı belde yetiştim güzel bir anı serisi akıcı ve güzel olacağa benziyor
Tane tane okudum bir kaç yerde klavye hatası var birde cümle düşüklüğü gördüm sen anlamazsın dersen saçını yolarım.
..........................
Bütün çocuklar, caminin ağaçlar arasında gizlenmiş avlusuna dizildik....bu kısım
Bütün çocuklar, ağaçlar arasında gizlenmiş caminin avlusuna dizildik....olmalıydı diye düşünüyorum.
.......................
_Hiç sevmiyorum sizi, hiç! Allah belanızı versin! demiştin ama aşağıda aynı cümleyi eksik yazdın mesela.

Hafız Hoca da gelmesin! “Allah belanızı verin” dedim diye değnek attı klavye hatası galiba

Şu anda ulan ihtiyar dediğini duyar gibiyim

..................Ellerine sağlık kardeşim selamlarımla.

Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
24.6.2010 10:00:27
Her ne kadar yazının içeriği, yani çocukların ölümü insanın içini burksa da, sonuçta hayattan bir kesitti sunduğunuz.
Bu arada yazıyı öyle berrak yazmışsınız ki okurken insan hem sıkılmıyor, hem de okuduğu yerleri kafasında resmedebiliyor. Ayrıca serideki kurgulama başarınız hemen göze çarpıyor. Kalem usta olunca, yazı da ona göre oluyor.

Güne düşen yazınızı ve sizi tebrik ederim.

Mustafa Sakarya tarafından 6/24/2010 10:22:38 AM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
24.6.2010 06:55:24
10 puan verdi
Seçkiyi tekrar kutlarım. Yazı düzgün olunca, ne kadar uzun olursa olsun okunuyor. Okunmak isteniyor.
Sevgilerimle...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
24.6.2010 05:58:57
kalem ustaki usta..... bende o çocukların arasındaydım.....muhteşem bir anlatım....yeterki bir başla...... öykünün içindesin..... güne düşmeyi fazlasıyla hakeden bir yazı .....kutluyorum saygılar...
Yeşilvadi
Yeşilvadi, @yesilvadi
24.6.2010 01:31:06
Akıcı bir hikaye olmuş..Tebrik ederim günün yazarını..hoş kalın..:)
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
24.6.2010 01:08:57
Şiirde veya yazıda çocukların vefatı söz konusu olunca yorum yazmakta zorlanıyorum...

Günün yazısını ve sizi kutluyorum...

Sevgilerimle...
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
24.6.2010 00:39:48
10 puan verdi
USTA KALEM ,İŞTE BÖYLE YAZAR!kUTLAMAK NE KELİME...HELAL OLSUNYAZAN YÜREĞİNE.

SELAM VE SAYGILARIMLA AYNUR! SEN HER ZAMAN YAZ,BİZ DE OKUYALIM.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
24.6.2010 00:16:31
10 puan verdi
Aynur kardeşim, güne gelmeyi hak eden bir yazıydı, tebrikler, sevgi ve dualarımla.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
24.6.2010 00:16:15
Günün yazısını kaleme alan yazarımızı tebrik ederim. Sevgilerimle..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
23.6.2010 23:27:36
Beğenerek okudum güzel anlatımınızı. Tebrikler.. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
23.6.2010 23:13:30
10 puan verdi
Anlatım, kurgu, yazım güzelliği hepsi bir araya gelince müthiş güzellikte, okumaya doyulmayan bir yazı oluyor. Bize de puan verip sayfadan gitmek kalıyor. Kutlarım Aynur. kocaman yüreğini.
Sevgilerimle...
Ağyar
Ağyar, @agyar
23.6.2010 21:53:36
10 puan verdi
İlkokul ikinci sınıfın yaz tatilinde üst üste üç mevta, (Refikayı da sayıyorum) dokuz yaşındaki bir kız çocuğunun kaldırabileceği tonajın üstünde bir yük gibi duruyor.

Hatırlarım hemen, hemen aynı yaşlarda yine bir yaz tatilinde köyde yaşlıca birisinin cenazesinde bulunmuştum rahmetli anneannemle. Bir hafta korkumdan gece tuvalete gidemedim, sabahlara kadar kasıklarım patlardı neredeyse. (Bizim oralarda genellikle tabutların üzeri açık olur, cenaze namazına kısa bir süre kala mevtanın yüzü açılır, cenaze cemaatine gösterilir) Gece sabahlara kadar aklımdan çıkmazdı ölünün yüzü, ağzı yarı açık, altı dudağı içeri kaçmış, burun delikleri açılmış, göz çukurları karamış, daha da derinleşmiş birde keskin bir gül suyu kokusu. Fredinin kâbusu gibi diyeceğim de, o zamanlar Fredi, mredi meydanlarda yoktu.

Bir cenaze daha olursa zavallı kız iyi sıhhat te olsunlara karışacak, bak ona göre.

Gerçi bende o yaşlarda memlekete gittiğimde, köyün çocukları arasında belli bir süre dış kapının mandalı muamelesi görürdüm. Kavga, dövüş, altta kalanın canı çıksın derken bakmışsın can ciğer kuzu sarması olmuşuz.

Dört bölümü de beraber değerlendirdiğim de karakterler, gündelik yaşam, ilişkiler, dedim sanki yazar bizim oraları anlatıyor. Taa ki “Köyde hemen her erkek çocuğun bisikleti vardı” cümlesine kadar. Dedim yazarın çocukluğunda geçirdiği bu ilkokul yaz tatili İsviçre’nin şirin bir kasabası kadar olmasa da , Konya veya Çukurova dolaylarında geçmiş. Zira bisiklet bizim oralarda arazi şartlarından dolayı pek makbul bir binek aracı değildir. Yanlış anlaşılmasın maddiyatsızlıktan değil, çünkü bu kadar yamacı bol, yolu yordamı engebeli coğrafyada kasabanın sağlık ocağına ekstradan bir ortopedi servisi daha ilave etmek gerekebilir. Yâda Allah korusun yazlık cenaze ortalaması, yazıdaki gibi üçle sınırlı kalmayıp Türkiye standartlarının üstüne çıkabilir maazallah. Sahi üç değil mi, daha cenaze yok değil mi, olmayacak değil mi :-)

Şaka bir yana yazı dilindeki mükemmelliği, kurgudaki başarınızı, öyküdeki özgünlüğü işi bilen dostlar bir güzel belirtmişler, sakın sen bana bakma. Benimki abesle iştigal

Tebrikler, saygılar, selamlar

Not:Eniştede haş uşağa benzeyi, sakin darlama uşağı, iyi pakasun oğa
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
23.6.2010 20:15:56
düzyazıdaki kurgu ayrıcalığınız tartışılmaz...

kutladım emeği...
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
23.6.2010 16:13:22
10 puan verdi
+ 10 puanımı verdim.Yazılarını okumak harika...Başka ne diyebilirim ki.(pazardaki internetten selamlar.)
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
23.6.2010 15:56:10
10 puan verdi
İyi ki bu Nazlı kızla tanışmamışım ben. Çünkü nasıl olsa onu kızdırır bedduasını alırdım ve çoktan belâmı da bulmuş olurdum ! Yoksa tanışmış olabilir miyim ? Yandım öyleyse...

İşin şaka tarafı bir yana ; fakat gerçekten yaşanmışcasına ve çok etkili bir anlatım var öyküde.

(Allah, tüm kötüleri Nazlı'nın karşısına çıkmaktan korusun !)
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
23.6.2010 10:53:53
10 puan verdi
Canım öyle bir öykü ki insan okumuyor yaşıyor adeta. Kurgulama ve anlatım dili mükemmel.

Sevgilerimle...
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
23.6.2010 10:49:12
10 puan verdi
Aynur kardeş, öykünüz güzel devam ediyor.Ben her zaman, çocukların anne babalarıyla büyümelerinden yanayım.
Köy hayatını görüp öğrenmeleri güzel olsa da, öykünün kahramanı, annesi yanında olsa derdini ona anlatırdı.Çocuk yüreğinde bunca öfke ve acı birikmezdi diye düşünüyorum.
Sevgi ve saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL