Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız

MARTININ LÂNETİ

Yorum

MARTININ LÂNETİ

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1790

Okunma

MARTININ LÂNETİ

MARTININ LÂNETİ

O Haziran gün ağarmak üzereydi. Köşkün denize uzanan bahçesindeki kulübesinin önünde zincire bağlı yatmakta olan kurt köpeği önce gözlerini açtı, sonra iki ayağını öne gererek doğrulup, esneyerek vücudunun her tarafını gerdi. Köşkün sağ tarafındaki kayalıkları tünemiş martılar, saldırıya uğramışçasına çığlık çığlığa havalandılar, telaşlı bir şekilde dönmeye başladılar. Bu, her zamanki hâlleriydi.

Konken partisinden stresli dönen ve yatağında uykuya dalamayıp, kıvranıp duran evin hanımı, her gece yarısı uykusunu bölen ya da uyumasını engelleyen martılara lânetler savurarak kalkıp, salona geçti. Çakmağın alevi yanıp söndü ama sigarasının ateşi onunla birlikte bahçeye bakan balkona kadar gitti, gün ışığında fark edilmez oldu.

Köpek, sahibesine günaydın dercesine sesler çıkarıyor, arasıra kulaklarını dikip, huysuz huysuz, çiçek tarhlarının arasına bakıyordu.
Kadın, bahçe terliklerini giyerek köpeğin mamasını vermek için yürüdü ve üç basamaktan oluşan merdivenleri inerken köpeğin dikkatini çeken şeyin ne olduğunu gördü. Küçük bir martı yavrusuydu.
Köpeğin boynundan zincirini çözüp, işaret ederek salıverdi.
Kısa süren garip bir çığlığın arkasından köpek, ağzında martı yavrusuyla geldi; onu hanımının ayakları dibine bırakıp, takdir bekliyorcasına hanımına baktı.
Kadın, bir kanadı ve bir bacağı kopmak üzere olan martı yavrusunu yerden alıp, bahçe duvarından martıların her zaman tünediği kayalıklara fırlatırken dudaklarının arasından:
“- Geberdi lânet olası,” sözcükleri çıktı tıslarcasına.

Şubat ayazı, gece yağan sulu sepken karı dondurmuş, sabahın o erken saatinde yolları buz pistine çevirmişti.
Köşkün üniversitede okuyan oğlu hayli uzak olan okulundaki derslerine yetişebilmek için erken yola çıkmak zorundaydı.
Otomobilinin vitesini anayola çıkınca ikiledi, üçledi, dörtledi, beşledi.
Elli metre önünde giden bir araç, önündeki kamyonu solladı. Delikanlı, sollayan araca çarpmamak için frene bastı. Aracı kaygan yolda döndü, döndü ve kamyonun sol arka tekerinin önünden süratle kamyonun altına girdi.

Köşkün hanımı hap bağımlısı olmuş, tiryakisi olduğu konken partilerine gidemez, alışverişlerini bile çok kısa sürede yapıp, evdeki tekerlekli sandalyeye mahkum sol kol ve bacağı olmayan oğluna dönmek zorunda kalmıştı iki senedir.
Oğlanı giydirmek, soymak, yatırmak, kaldırmak, çoğu kez de kabız problemini ellerine geçirdiği eldivenle çözmek artık ona çok ağır geliyordu.
Ona göre kendisine ayıracak zamanı hiç kalmamıştı.
Hayatının çekilir yanı kalmadığını, ya oğlunun ya da kendisinin ölmesi gerektiğini düşünüyordu sık sık. Ona göre cezaevindeki bir mahkûm, ondan daha rahat bir hayat sürüyordu. Yaşamakta olduğu hayattan şikayet ettiğinde kocası bir hasta bakıcı tutma teklifi etmiş, sevinçle kabullenmiş, ne var ki oğulları kesinlikle istememişti.

Kadın, oğlunun bağırmasıyla uyandı.
“- Anne! Şu martıları sustur! Uyuyamıyorum!”
Sırtına sabahlığını geçirdi. Televizyonun karşısında, sandalyesinde oturan oğlunun yanından geçerken öfkeyle:
“- Hepsinin yuvasını bozacağım bu meretlerin. Yıllardır aynı şey,” deyip, bahçeye indi. Bahçe eldivenlerini eline geçirip, orada duran çapayı aldı.
Martılar, şölendelermiş gibi çığlıklar atıyorlardı.
Martıların tünedikleri kayalıklar köşkü anayola bağlayan parke döşeli yolun diğer tarafında kalıyordu.

Yolun yarısına vardığında keskin bir çığlıkla bir martının saldırısına uğradı. Korkuyla bahçeye geri döndü ve yola baktı.
Sol kanadı ve sol ayağı olmayan bir martı, hemen arkasında da yavru bir martı vardı. Eldivenin tekini çıkarıp, çıplak eliyle gözlerini ovuşturdu. Dikkatle baktı. Gerçekten bu martının sol kanadı ve sol ayağı yoktu.
Kadın, mavi gözlerini kendisine dikmiş martının öfkeyle açılmış gagalarına bakarken iki sene önceki köpeğin parçaladığı martı gözlerinin önüne geldi.
Martı, tek ayağı üzerinde sekerek kayalıklara doğru giderken küçük yavru da peşine takılmıştı.

Köşke doğru giderken oğluna bu durumu nasıl anlatacağını düşünüyordu.
En iyisi susmaktı.
Martılar ya susmuş, ya da denize açılmışlardı; sesleri duyulmuyordu.
Kadın, salondaki sehpada duran viski şişesini alarak yatak odasına yürüdü.

Uyumak, uyanmamak üzere uyumak istiyordu…

Yüksel ÖNAÇAN



Foto: Semih BERK


Yaşanmış bir öyküdür. Anasayfamda gözükmediği için makale kategorisine aktardım.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Martının lâneti Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Martının lâneti yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MARTININ LÂNETİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
kadiryeter
kadiryeter, @kadiryeter
11.8.2010 10:28:27

Fotoğrafa uyarlanmış hikâye sandım?.
/

Sistem, prağranlanmış Usta... bilgisayarımız gibi! ne istiyorsan, alacağın da o .

Selâm ederim...

Kadir Yeter.
11 AĞUSTOS 2010 Çarşamba(Ramazan'ın bu ilk gününde) Trabzon'dan yazdım.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=59609
Yükselenyıldız | Yüksel Önaçan
MARTININ LÂNETİ
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
17.6.2010 15:21:06
"Sır kapısı"ndaki öykülere benzemiş. Ama tekniği de kurgusu da güzeldi. Yazı kendini okuttu...Ama sizin tarzınıza pek benzetemedim. Sanki biraz zorlamayla yazılmış gibi...
Tebrik ediyorum.
Selamlar.
Gül Şehri
Gül Şehri, @gulsehri
17.6.2010 14:59:20
Çok güzel... Akıcı,,, İbret nazarıyla okudum... Hem içerik hemde anlatım tek kelime ile ala idi... Yüreğinize sağlık...
ASIKLUZUMSUZ
ASIKLUZUMSUZ, @asikluzumsuz
16.6.2010 18:56:09
Anlatan usta olunca eserin güzelliği kaçınılmaz oluyor tabiki
Kutladım değerli dost
Selam,saygı,dua ve muhabbetle
feray soydan
feray soydan, @feraysoydan
16.6.2010 13:49:22
İki martı öyküsü de muhteşemdi..tebrikler..
Saygılarımla
Yeşilvadi
Yeşilvadi, @yesilvadi
16.6.2010 11:17:16
Çok etkiledi....okudum ve de ETME BULMA dünyası işte dedim....Özellikle dilsiz canlılara acı çektirenleri asla affetmiyor Yüce Rabbim...Teşekkür ederim ..kutlarım..Saygılarımla..:)
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
16.6.2010 09:52:52
10 puan verdi
etme bulma dünyası........ kötülükler bumerang gibidir.......ders veren bir öykü kalem güzel olunca keyif almamak eldemi kutluyorum
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
16.6.2010 08:34:14
10 puan verdi
Böyle ibret alınacak olaylar, bizleri kendimize getirmeli, çok güzeldi, anlatımınız da insanı etkiliyor.İlahi adalet bazen böyle gözüne sokar insanoğlunun, anlasın diye,tebrikler saygılarımla.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
16.6.2010 07:51:23
evet işte martını tutan duası
yine güzel anlatımdı kutlarım saygımla
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
16.6.2010 01:13:58
10 puan verdi
Final harika olmuş.Sevgi hanımın yorumuna aynen katılıyorum.Neyseki gerçeği görmüş,geç de olsa...

tebrikler.bir solukta okudum ve etkilendim doğrusu...

puanım ,on...
çingene
çingene, @cingene
16.6.2010 01:05:00
10 puan verdi
Tebrikler usta kalem..
Çok güzel bir anlatım ve hikayeydi..
NURTEN ATICI
NURTEN ATICI, @yesillyesil
16.6.2010 00:57:27
güzel bir anlatım güzel bir konu roman tadında bitince üzüldüm devamını aradım..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
16.6.2010 00:55:54
Yüksel Bey çok etkileyiciydi. Bir hayat dersi niteliğinde.. Tebrik ederim. Saygı ve selamlarımla...
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
16.6.2010 00:34:17
Etme bulma dünyası mı? Sen zavallı yavru martıdn ne istedin? Bir ayağından, bir kanadından oldu...Oğlun da tıpkı martı gibi...Değdi mi peki?

İki ayrı martı öyküsü ayyy lâneti diyecektim...

Hadi bakalım hangisi daha ilginç olacak:)))

Sevgi ve saygı ile
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL