3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1218
Okunma
Birey, eğer yaşamdan nasibini almamışsa ve sevgiden mahrum büyümüşse, vay o kişinin haline! Birey, eğer korkularla, öcülerle yetişmişse, vay o kişinin gençliğine! Birey, eğer sürekli aşağılanmışsa, toplumdan, gruptan dıştalanmışsa, vay onun haline! Birey, eğer sürekli aile içinde kavga ve aşırı şiddet ortamında büyümüşse, vay o çocuğun geleceğine! Birey, eğer baba sevgisinden, anne şefkatinden yoksun büyümüşse, vay o çocuğun haline! Yani tüm bu gibi olumsuzluklar sıradan bir çocuğun kişiliğine damgasını vurur ve toplum içinde bir numaralı bomba haline gelir. İşte böyle özelliklere sahip biri hep sağa sola saldırır. Çünkü onun kişiliği bu yapı üzerinde şekillenmiştir. Psikolojik olarak bunun tek açıklaması budur. Tehdit savuran kişilerde muhakkak psikolojik rahatsızlıkların olduğu görülmüştür. Bu da kişinin kendisini tatmin etmek için başvurduğu bir davranış biçimidir. Onun için benim bu kişilere önerim, bu alanı derhal terk edip bir an önce bir psikologa gidip kesinlikle tedavi görmeleri gerekir. Eğer bu gibiler insanlıktan nasibini almamışlarsa, bu da bir başkasının suçu olamaz. Yoksa bu alanda barınamıyacaklar ve bu gibilerin bu alanda insanların psikolojik yapılarını bozmalarına hakları yoktur. İnsanların huzurunu bozmalarına hakları yoktur. Bu gibilerin kendi duygularını tatmin etmek için illahi tehdit yoluna başvurmaları gerekmiyor. Gidip en kısa zamanda bir psikiyatriste başvurmaları en akıllıca yoldur.
Birey eğer farklılıklara tahammül edemiyorsa, o kişi de sorun var demektir. Birey her çeşit fikire ve düşünceye açık olmalıdır. Hiçbir zaman fikirler ve düşünceler hep aynı olamaz veya fikirler ve düşünceler aynı olacak diye bir kural yoktur. Önemli olan insan olmaktır. Fikirler ve düşünceler sürekli tartışmalıdır. Doğruların ortaya çıkması da, bu fikir alışverişiyle olur. Yoksa her yazılana tepki verilirse orda anarşi doğar. Peki neden sevgi, saygı ve hoşgörüden durmadan bahsedilir? İnsanlar arasında bu özellikler ve değerler olmazsa, insanın insan olması hangi ölçüler belirler? Onun için her birey fikir ve düşüncelere karşı saygılı olmak zorundadır. Eğer birey karşısındakinin fikrine saygı duyarsa, arada güzel duygular ortaya çıkar ki buna insanlık denilir. Fakat tersi durumlar olursa arada düşmanlık doğar ki bu da insanca değildir. Peki güzel ve insanî ölçüler nasıl ortaya çıkıp olgunlaşır? Bu, fikirlerin birbiriyle olan alışverişinden ortaya çıkar ki bu da medeni ve uygarca bir ortamla olur. Tek unutulmayan şey, insanın düşünen bir varlık olduğu zihinlerde tutulmasıdır.
Peki psikolojik sorunları olan böylesi kişilerin koca bir edebiyat sitesinde ne işi olabilir? Bu alanda öyle kişiler var ki işleri güçleri sadece hafiyelik yapmak olmuş. Bu site yönetimi veya sorumlu kişiler acaba bunu bilmiyorlar mı? Kaç kişi bu siteyi terk etti? Kaç kişi bu sitede tehdit edildi, iftiraya uğradı? Niçin ve neden? Tek tek güzel insanların bu siteye verdiği emeklerinin karşılığı tehdit midir? Bu site neden bunu araştırmıyor? Anlamıyorum bu alanı terk eden insanların sayfasında timsah gözyaşlarını dökenler neden bunun üzerine gidemiyor? Bir Şair durup dururken kendiliğinden gitmez. Bunun belli nedenleri mutlaka vardır. Böyle bir durumun topluca yönetime bildirilmesi gerekmez mi? Bence en insanî duruş bu olmalıdır. Peki edebi olmanın öçütü bu mudur? Yani susmak mıdır? Yoksa insanları pohpohlamak mıdır? Böyle bir davranış ne kadar edebî olabilir? İnsanın ilk önce kendisine saygısı olmalı ki karşısındakine de olsun. Kendisine saygısı olmayanın hiç kimseye de saygısı olmaz. Peki tehdidi kimler yapar? Neden yapar? Bir şeyi kendisine gölge edip de kendilerini bir şey sananlar kime ve kimlere güvenirler? Böyle durumlarda kişi ancak kendisini aldatır, bir başkasını asla!
Ben bu konuyu yazmamak için çok defa düşündüm ve hep sabrettim. Ama kendini bilmez insan kılıklı bazı kişiler, bu alanı kendi kişisel çıkarları doğrultusunda edebice davranmayıp işi sürekli tehditlere vardırdılar. Bir kişide biraz nitelik olmalı. Ben, iki yıl boyunca bu sitede elimden geldiğince edebi ölçüler doğrultusunda karınca kararınca kendi bilgi dağarcığımdan bir şeyler vermeye çalışıyorum. Bu bilgilerim, kimilerince yanlış kimilerince doğru olabilir ama insanî ölçülerde bu alanda asılan her şey insanî ve edebi ölçülerde yoruma açıktır. Fakat tehdit ve küfürlere açık değildir. Küfürü, tehdidi, uşaklığı kendilerine kılavuz edinenler bunun bir hüner olduğunu sanıyorlarsa fena halde yanılıyorlar demektir. Sataşma ve kötülük yapmak çok basittir ama insanlık değildir. İnsanın insan olması da bazı niteliklere bağlıdır. Bu nitelikler de her kişiye göre değişir mi onu da bilmem? Ama insanı hayvandan ayıran en önemli şeyin, kendi üstün beynidir ki bu da bir niteliktir. Fakat bu beyin kapasitesi de her insanda farklıdır.
Bazı kendini bilmez sıfatlar var ki kendi zavallılıklarını ve vahşi egolarını tatmin için sağa sola saldırmakla uşaklık etmekten herhalde zevk duyarlar. Bunlarınki irsî olsa gerek. Bu kişiler, bayanlara sataşmakla, tehdit etmekle kendilerini edepli sanıyorlarsa çok fena halde yanılırlar.
Söz ve edebin bittiği yerde, hoyratça hareketler başlar ki bu durum insanın ahlâkî yapısına ters düşer. Bundan dolayı herkes için duyarlılık ve insanî sorumluluklar devreye girer.
Herkes kendi insanî sorumlulukları ölçüsünde hareket etmesini bilmelidir. Görünmeyen şeylerin gölgesine sığınıp kendilerine hak belleyip de bir başkasını ötekileştirmeye kalkışmasın. Bu mavi gökyüzü altında herkes eşittir. Kimsenin kimseden hiçbir eksiği ve fazlalığı da yoktur.
Bir birey; şeref, haysiyet, onur, edep, sevgi ve saygı gibi tüm insanî özellikleri taşımıyorsa, benim, bu gibilere söyleyecek hiçbir sözüm yoktur.