Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya

SOKAKLARA DÖNEN YAZAR!..

Yorum

SOKAKLARA DÖNEN YAZAR!..

9

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

843

Okunma

SOKAKLARA  DÖNEN YAZAR!..

SOKAKLARA DÖNEN YAZAR!..



Girdiği handikaplardan kurtulmak istiyordu. Sıkılmıştı zaten monoton yaşantısından. Belki de kendisi öyle algılıyordu.Yazarlıkta yavaş yavaş adını duyurmuş olması; onu ne kadar mutlu etse,hayranları günden güne artmış olsa da o ise ruhundaki boşlukta gezinip duruyor, hala yalnızlıkları oynuyordu.

Bir saat öncesi Sıhhiye’deki şiir etkinliğinden ayrılmış, caddenin kalabalığına bırakmıştı kendisini. Bir arkadaşının ısrarına dayanamamış onu kırmamak için gitmişti, şiir etkinliğine…Şimdi kalabalığın arasında dolaşırken;

“ Keşke gitmeseymişim , daha iyi olacakmış.Aradığım ortam bana göre değilmiş” diye hayıflanıyordu.

Emekli bürokratlar toplanmışlar; kimileri genç sevgilileriyle, kimileri de eşleri ile kaldırdıkları kadehlerin gölgesinde; söylenen aşk şiirlerinin etkisiyle kendilerinden geçiyorlar; sanat adına birbirlerine övgüler yağdırmaktan geri kalmıyorlardı. Bu; halktan kendilerini soyutlamış elit(!) tabakanın,sanat adına nice çamlar devirdiklerinden hiçbir zaman haberleri olmayacaktı.

O’nun yeri oralar değildi. Böyle yerler sanki boğuyordu kendisini. Bir kez daha; “güzelim şiirlere yazık oluyor” diye düşüncesine devam etti.

Zaman zaman kendisine de özeleştiri yaptığı zamanlar olmuyor değildi. Bir iki kitabında anlaşılmaz terimlerle betimlemeleri süslemiş, sadelikten oldukça uzaklaşmıştı. Sanat adına anlaşılmaz bir kaos yaratmıştı sanki. Hatta bir kitapevinin tertiplemiş olduğu imza gününde;hayranlarından birinden gelen tatlı sert uyarı:

- Sayın Hakan bey, üçüncü romanınız “Kablumbağlara Selam” ı anlamakta bayağı güçlük çektim. Sanki Osmanlı devrinden kalma bir yazar imajı vardı. Belki de ben öyle algılamış olabilirim.

Hayranın tepkisine gülümseyerek:

- Haklısınız, zaman zaman bizler de yanılsamalar içerisine düşebiliyoruz. Sanat adına baltayı taşlara vurduğumuz da olabiliyor diye alçakgönüllülük göstermişti.

Ömründe hiç bir zaman kapris nedir bilmiyordu. Her katmandaki insanın psikolojisine inip onların ruhsal dünyasında gezinebiliyordu. Bazı yazar arkadaşları vardı ki; burunları kaf dağındaydı sanki. Alçak dağları kendileri yaratmış havalarıyla çalımlarından geçilmiyordu.Onlardan da kendini tamamen soyutladı.O,halkının sesine kulak vermesini seviyor,yoksul halkın nabzını dinliyordu her zaman.

Yıllar öncesi yaşadığı ortamın özlemi, damarlarındaki kanda dolaşmaya başlamıştı bile.Oralara dönmek,oralara gitmek istiyordu…Yaşadığı burjuva semti,ona yabancı gelmeye başlamıştı artık.Burada insanlar arasındaki bütün ilişkiler yapayda kalıyor ve her şey resmi bir hava içerisinde geçiyordu.Kendisini zaten; “çulsuz bir yazar” olarak değerlendiriyorlardı.Bütün site sakinleri 4x4 e binerken,yazlıklarında keyif çatarken;o ise tatil yapmayı bırak,hala emektar ayakkabısıyla caddelerde sürtüyordu.

Bir gün kendi kendine:

- Neden kendimi kandırıyorum ki; benim yerim buralar değil, yıllar öncesi geldiğim mekana dönmem lazım. Ah o eski yerler, ah! Ne güzel günlerim geçti oralarda.Ne cefakar ve vefakar insanlarla dostluklar kurmuştum.’Diye iç hesaplaşması yapmıştı.

Nihayet, düşüncelerini gerçekleştirmede gecikmedi. Batıkent’te gidip metroya yakın bir siteden sahibinden daire kiraladı. Kiralama işlerinde emlakcıların azabına uğramadığı için de kendini şanslı buldu.

Çok geçmeden sokaklara attı kendini. Zaten buralarda yıllar öncesi yaşamış,ispirtoculuk bile yapmıştı.O yerlerin tılsımı kendisini çağırıyordu adeta…Hukukçular sitesinden aşağıya doğru yöneldi.Korsan bir satıcı,çantasında bir şeyler satmaya çalışıyordu.İşte onun durduğu yerde kendisi de bir zamanlar çorap satmıştı.

Adımlarını hızlandırdı aşağıya doğru, okul önüne yanaştığında absürt bir kovalamacayla karşı karşıya kaldı. Zabıtalar, okulun önündeki simitçiyi yakalamaya çalışıyorlardı.Kafasındaki tepsiden yere dökülen simitler,tekerlek gibi yuvarlanıyorlardı etrafa…Zaman zaman kendisi de az mı kaçmıştı zabıtaların önünden.Hayat böyleydi işte: “Gücü yeten yetene,kaçmaca kovalamaca olarak devam ediyordu” diye içsel bir duyguya kapıldı.

Güneş, batmak üzereydi. Gökyüzünün kızıllığında kendinden geçti.Bu kızıllık,içsel dünyasında her ne kadar fırtınalar yaratsa da mahzunlaşıyordu.Gözleri dalıyordu uzaklara.Bir şeyler arıyordu ama o da anımsayamıyordu neyin özlemini duyduğunu…

Evinin yakınındaki köprü altından geçerken gözleri; bir noktaya takıldı. Birden duraksadı.Yıllar öncesi hep aynı yerde dost olduğu; hayat kadınını gözlerinin önüne getirdi.Hatırlamaya çalıştı yüzünü.Hayal meyal sarışın bir profil belirdi belleğinde…Adı Necla’ydı.Onunla hayatın çetrefilliğinden konuşurlar, dertleşirlerdi.Hayat kadınıyla aralarında geçen:

-Hakan sen ne biçim erkeksin ya?Diğer erkekler,benden yararlanmak için can atarken; sen, elini bile hala elime sürmedin.Hadi sana bedava.Bir gece benimle sevişsene!..

Sözlerine gülüp geçer:

- Ben senin ruhuna aşığım. Vücudun benim neyime gerek.

- Ulan sen öbür orospu çocuklarına benzemiyorsun. Ama yine de senden bir şey anlamış değilim. Sahi sen nasıl erkeksin ya?Yoksa kuşun kalkmıyor mu?

Konuşmaları hafızasında canlandı.”Şimdi bekleyen o kadın, Necla mıydı acaba “ diye düşündü.

Kadına yanaştığında ;gözlerine inanamadı.Evet O’ydu.Yıllar onu,çaputa dön dermişti adeta.Gözlerinin altı morarmış,yüzü solmuştu.Sigara yine elindeydi.

Kesik bir ses tonuyla:

- Necla hanım! Dedi.

Kadın, yeni bir müşteri gelmenin sevinciyle yutkundu.Çoktandır kesikti çünkü.

- Evet, hayatım!

- Beni tanımadın mı?

- Paranı verdiğin zaman tanışacağız nasıl olsa!..

Kadını kollarından tutup sarstı:

- Bak senin gerçek dostun geldi. Buralara senin için geldi.O kahrolası mekanını senin için terki diyar etti.İşte karşındaki adam,benimle bir zamanlar alay ettiğin,kuşun kalkmıyor mu dediğin adam,Hakan.

Kadın, sigarasından derin derin çekti. Karşısındaki adama sarıldı ve ağlamaya başladı:

-Nerelerdesin Hakan?Gerçek dostum benim.Sen gittin gideli boynu bükük bekledim ben bu köşede.Hep seni sayıkladım.Ve seni özledim. Adi bir orospu olmama rağmen sana aşık olduğumu, sen gittikten sonra anladım.

Hakan, kadına sıkı sıkaya sarılmıştı.Eski unutamadığı dostlarından birine daha kavuşmanın mutluluğu ile kendinden geçti.Kısık bir ses tonuyla :

-Üşümüşsün Necla, hadi gidelim buralardan.Bir daha sana burada durmak yasak.Birlikte yaşamaya ne dersin ha?

Kadının gözlerinden yaşlar boşanmaya başlamış, çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu:

- Seninle cehenneme bile seve seve giderim Hakan.

İkisi birlikte akşamın loş karanlığında ağır ağır yürümeye başladılar…


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sokaklara dönen yazar!.. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sokaklara dönen yazar!.. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SOKAKLARA DÖNEN YAZAR!.. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
28.5.2010 21:00:35
Ayhan Bey, bu öykünüzü okumamıştım ama, dönüp okudum. Okuduğuma değdi, güzzel bir öykü. Beğendim. Güncel hayatın zorlukları, fahişelerinde bir yüreği olduğunu, sevebileceğini ne güzzel anlatmışsınız.

Akıcı bir anlatım tebrikler...
sevgilerimle...
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
26.5.2010 19:42:55
Her yazınızda başka bir karakter, başka bir öykü ve her yazınızada yine şaşırıyorum...Sizin kaleminizden çıkan her yazı, her öykü okunmaya değer, hayat hikayeleri...İnşallah bir gün yazdığınız yazının kahramanı Hakan bey'i de görebilirim...
Hakan Bey isabetli karar vermiş, gerçek hayatlar sokaklarda...
Sevgi ve saygılarımla
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
26.5.2010 12:26:36
10 puan verdi
Bazen sokağa çıkarken üzerimize giydiğimiz abiye olmayan sıradan kıyafetler dahi ilerleyen saatlerde sıkar bizi. Bir an önce eve gitsem de çıkarsam rahat bir şeyler giyinsem dedirtir... Hakikaten de insan sahte ve yapmacık ilişkilerin olduğu bir ortamda boğulduğunu hissediyor. Ama bazı yerlerde vardır ki dersiniz ben buraya aitim. Özgür, neşeli ve mutlu olursunuz.. Bu anlamda ilk paraftaki cümlelerinizin tümüne katılıyorum.

Hele ki tamamen duygu işi olan şiirler; kafa yerindeyken her bir satırındaki hissi yudumlayarak okunması ve iliklerinde hissedilmesi gerekirsen kadehler arasına boşaltılmasına yürek dayanmaz.

Gerçek dostluk ise sizin anlattığınız gibi hiç bir menfaat gözetilmeden varolan paylaşımdır.

Sizi baştan sonra anlam yüklü olan eseriniz için canı gönülden kutluyorum. Saygı ve selamlarımla...
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
26.5.2010 11:05:23
Kaprissiz bilgece dingin satırlar yakıştı güne..
saygılar yazar..
Toynak
Toynak, @toynak
26.5.2010 10:50:09
artık diyorum ki bu yazıları daha çok insanlar okumalı
her defasında hayatın içinden öykülerle karşımıza çıkıyorsun...
ne güzel..
gurula okumaya devam ediyoruz seni..
bu arada birde yazılar için "öyküler yıllığı" çıkarılmalı diyorum..
zamanı geldi artık...
sevgiler saygılar
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
26.5.2010 09:08:14
Ayhan Abi, kavuşma sahnen aşırı tesadüfi olmadı mı sence de? En azından kahramanımız, bir kaç arama çalışmasından sonra, bir iki yanılsamadan sonra kadını bulmalıydı.
Bunun dışında, her şey iyi. (Argolar dışında. Ama bu da senin tercihin. )
Öykülerin hep iyimserlik saçıyor. Eğer bu kadar kendinle barışık bir insansan ne mutlu sana derim.
Selamlar...
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
26.5.2010 08:47:04
Su gibi akıcı ve duru bir hikâye.
Tebrikler.
lidya
lidya, @lidya
26.5.2010 07:16:50
tebrikler! süper br anlatım. süper bir hikaye. özellikle necla hanımla karşılaştıkları yere kadar olan bölüm mükemmel...
Recep Akıl
Recep Akıl, @recepakil
26.5.2010 00:13:25
10 puan verdi
Zaman zaman her insan geçmişine yönelik yolculuklara çıkma isteği duyar. Kimi bunu başarır, kimiyse buna hiç cesaret edemez. Öykünün kahramanı Hakan ise iki arada bir derede. Henüz nerede olacağına karar verememiş. Geçmiişine dönmek istese de yeni konumu buna müsade etmeyebilir. Nejla ile gideceği yer neresi acaba geldiği yer mi? yoksa geçmiş mi?

Hoş bir öykü okudum. Tebrik ediyorum Ayhan bey. Selâm ve sevgiyle...

Recep Akıl tarafından 5/26/2010 12:14:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL