9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1190
Okunma

Recep deyip geçmeyin. Çok iyi bir oyuncudur o. Oyunun bütün kurallarını çok iyi bildiği gibi,kuralsızlıkları da yutturmayı çok iyi bilir. Oyun sahasına yeniden alınmasına vesile olan oyunculara bile acımaz, alt eder. Hem de hiç acımaz, ezer geçer.
Deniz, çok eski ve tecrübeli bir oyuncu. Takım arkadaşlarına karşı da oldukça güçlü. Ancak ne var ki bu güne kadar hiç bir müsabakayı kazanabilmış değil. Yine de ısrarla oynamaya, sahada kalmaya inat ediyor/du.
Recep oyun sahasında bile elinden bırakmadığı tesbihi ile,seyircinin büyük bir kısmının gönlünü fethediyor, alkış üzerine alkış alıyor. Oyundan kazandığı bilyalardan demir olanları cebe indirirken, bir kısmını da yandaşlara dağıtmayı ihmal etmiyor, seyirciye de plastik bilyalardan atıyor. Dağıttığı bu bilyalar ona artan bir destek ile geri dönmeye devam ediyor.
Sahanın gönüllü bekçiliğine soyunan Bozkurtlara bile kışkırtıcı hareketler yapıyor, fakat Bozkurt başı, onları iyice ehlileştirmeye kararlı olduğundan, Recep’e saldırmalarına, ısırmalarına engel oluyor.
Hakem falan taktığı da yok Recep’in. Eski tecrübelerin zarar verdiğini anlayan organizasyon, oyuna ara vermemek ve Recep’i oyundan atmamakta ısrarlı olduğunu iyice belli ettiğinden olacak, Recep iyice şımarıp, azıttıkça azıtıyor. Her fırsatta hakeme bile tekme yumruk atıyor, seyirciyi hakeme karşı kışkırtıyor. Hakem sinirinden delirecek gibi olmuş ama elinden gelen bir şey yok.
Sonunda organizasyon işe derinden ve de inceden ve de hatta bel altından müdahale etmek zorunda kalıyor. Öyle bir müdahale ki bu, Deniz bel altındaki sancı ile sahadan kaçmak zorunda kalıyor. Nereden geldiğini bir anda anlayamadığı bu darbeyi, önce Recep’ten biliyor. Sonra takım arkadaşlarından şüphelenip, onlarla arası açılmaya başlıyor.
Recep her ne kadar organizasyonu işaret etse de inanası gelmiyor bir türlü Deniz’in.
Organizasyonun çoktan Deniz’in yerine hazırlamaya başladığı, takım arkadaşlarının bile fırsat kolladığı gibi, birden çok lâkabı bile hazır edilen Kemâl, sürülüveriyor sahaya.
Kemâl, aslında tetiği çoktan çekilmiş tabancanın ağzındaki mermi gibi. Recep’i alt edebilecek tek rakip olarak seyirci dahi inandırılmış. O da kendini buna inandırımış ve hazırlamış görünüyor.
Recep’in huzuru kaçtı. Ne güzel karşısındaki kolay rakip olan Deniz’i her maçta kolayca yeniyor, saltanatını sürmeye devam ediyordu. Recep böyle istemezdi. Deniz’den en çok o memnundu. Gidişine en çok o üzülüyor ve ağlamamak için kendini zor tutuyor.
Şimdi çok çekişmeli maçlar bizi bekliyor. Eskisi gibi Deniz’in yenilmesi kaçınılmaz olacağı belli olan maçlar değil bunlar. Fakat Kemâl’in, Recep’i yenmesi de - organizasyonun ve hakemin bile desteğine rağmen - hiç de o kadar kolay ve garanti değil.
Şimdi Recep bütün gücünü ortaya koyup, şampiyonluğu elden bırakmamak için elinden gelen her şeyi yapacak. Sanırım bu defa bel altından vurmaktan da kaçınmayacak.
Önce misketlerini seyirciye bolca dağıtacak. Bu arada aman demir bilyalar kafamıza düşmesin, kendimizi iyi koruyalım. Organizyonun kasasının da elinde olduğunu, maçtan sonra nasıl olsa geri toplamak - hem de misli ile - mümkün olduğundan, hepsini - makarnaları, çorbaları, kömürleri, paraları - dağıtmaktan çekinmeyeceğini ve seyircinin de bunu karşılıksız bırakamayabileceğini hesaba katalım.
Çok çekişmeli geçecek bu maçın şampiyonu Kemâl olsa bile, onu bomboş bir kasa ve yerine getirilmesi çok zor olan bir sürü vaatler ve sorunlar bekliyor olacak.
Yeniden Recep kazandığında ise - Allah muhafaza - dağıttıklarını tekrar kasaya koymak için seyircinin donlarını da alması gerekecek.
Ama olsun. Elinden tesbihini bırakmadığı sürece, bu halk Recep’i donsuz kalmak pahasına bile desteklemeye devam eder.
Çünkü ;’ Biz, lâyık olduğumuz yöneticiler tarafından yönetiliriz.’
Fikret TEZAL