8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1291
Okunma

Ayşe arada ablasıyla dertleşmek için, oğlunu okula gönderince, onlara giderdi. O gün de tarla işi yoktu. Biraz annesiyle babasıyla konuşup, ziyaret edip, dualarını aldı.
-Anam, biraz da ablamlara uğrayayım, Ulvi okuldan gelmeden eve yetişeyim, dedi.
-Sen bilirsin kızım, arayı çok açmadan sıkça gel, dedi annesi, bahçe kapısından uğurlarken.
Ablasının bahçesinde ve balkonlarında küpe çiçekleri, sakız sardunyalar, renk cümbüşü içinde, misafirlere hoş geldin der gibiydiler.
Bahçe kapısından girmeden zile bastı, otomatik açınca bahçeyi geçip, üst katın merdivenlerine yöneldi.
-Abla evde misin, ben geldim! Yukardan cevap gelmeyince, hızla merdivenleri çıktı. Ablası galiba akşam için yemek hazırlıyordu.Verandadan içeri girdi, ablası seccadede dua ediyordu.
Tıkırtıya başın çevirip:
-Ayşe’ciğim hoş geldin, ne iyi yaptın, ben de sana telefon etmeyi düşünüyordum. Görüşmeyeli epey olmuştu, gelsene özledik, diyecektim.
-Abla iş güç, ancak bugün tarla işimiz yoktu, annemlere de gittim biraz, size de uğrayayım dedim. Ben gelmesem, sizin hiç geleceğiniz yok.
-Enişten çiftlikte civcivlerin başında, yeni bakıcı gelene kadar idare etmek zorundayız. Ben de aslında hep onunla gidiyordum, bugün evi toparlayayım diye evde kaldım. Haydi gel, bir çay demleyip, şöyle iki kardeş karşılıklı içelim.
Çaydanlığı ocağa koyarken, tepsiye çay bardaklarını yerleştirmeye başladı.
-Börek yapmıştım, çayın yanına koyuver tabaklara.
-Çok kalmayayım, Ulvi okuldan dönmeden eve yetişeyim.
-O kapıda kalmaz, merak etme, ninesi eve alır, enişten de Ayşe’yle görüşemedik çoktandır diyordu.
-Ne oldu yine malum mesele mi! Ben size o işin olmayacağını kaç kere söyledim. Çocuğumu bırakıp da, annesi kocaya gitti, dedirtmem.
-Ya kızım, on yılı geçti kocan rahmetli olalı, Ulvi küçücük çocuktu, bak artık liseye başlayacak. Ömrünü kaynata yanında çalışarak telef ediyorsun.Göz açıp kapayana kadar oğlun yetişir, kendi hayatını kurar, sen iyice tek başına kalırsın. Şu amcamların damadı iyi adam. Bizim kız rahmetli oldu, amcam evladına yansa da bir torunum var, damat genç adam elbet bir gün evlenecek. Ayşe benim yeğenim, benim canım, torunuma analık eder, biz de yabancı bir gelin gelip, sürekli gözümüzün önünde, içimiz sızlamaz, diyor. Damada çıtlatmış, Ayşe kabul ederse, bana uyar demiş. Gel he de, hem şu yetime analık et, hem de senin oğlunla onunki akraba, çocuklar birbirini tanıyor, iki yetimi berabar büyütürsünüz.
-Ya abla, yıllar evvel kaynatamlar ne demişti hatırlamıyor musun, evlenmek istersen hakkın, ama torunumuzu bırak, git evlen. Oğluma anan kocaya gitti, seni bıraktı derler, garibim zaten babasız büyüdü bir de anasız mı kalsın, deyip ağlamaya başladı.
-Eniştem de bu konuyu konuşacaksa hiç konuşmasın, deyip ağlayarak çıkıp gitti.
-Ayşe, yapma ne olur, biz senin iyiliğini istiyoruz dediyse de , dinletemedi.Biraz sonra büyük oğlu İbrahim’le kızı çarşıdan döndüler.
-Anaların güzeli biz geldik, ne var senin canın bir şeye mi sıkıldı, dedi İbrahim.
-Ayşe teyzen gelmişti, şu bizim damat Vedat’ı çıtlattım, ağlayarak gitti.
Kabul etmeyecek gibi.
-Annem ben size söyledim, teyzem gönül rızasıyla kabul etmeyecek bu işi. Bir de babam konuşsun ama, hiç umudum yok.Benim planı uygulamaya koyacağız, başka çare yok.
Ablası söze karıştı:
-İbrahim iyi diyorsun da, koskoca kadını ne deyip de razı edeceksin, ayarladığın taksiye binmeye, bir de kendi yeğeninin kendini kocaya kaçırdığını anlayınca, bize daha çok kırılmasın.:
-Abla Vedat enişte iyi bir insan değil mi?
-Evet, amcam damadı, eninde sonunda evlenip, evden taşınacak diye üzülüyor.O yüzden de
kendi yeğenini onunla evlendirirse, evinden de taşınmaz, torunu da gözünün önünde büyür diye istiyor.
-Tamam ablam, o zaman teyzem kendi kabul etmiyorsa, biz de onu enişteye kaçırırız.
DEVAM EDECEK
21 Mayıs 2010