12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1255
Okunma

Özlemdir yazılar yazdıran. Şiirler yazdıran. O özlemin sonunda, kaleme dökülenler, bizlerden geriye hatıradır. Yürek sesleridir. Bazen güfte olur, şarkılar ile özlemi duyurur herkese. Nağmeler eşliğinde, hatıralar ses olur, paylaştırır dinleyenlere...
Özlem, kimi zaman sevgiliye; kimi zaman Anaya, ataya,çocuğa... Kimi zamanda gidemediği sılaya... Sıla özleminin de farkı yoktur diğerlerinden. Doğduğun yerdir. İlk nefes aldığın yerdir. Hayatı tanımaya başladığın yerdir. Özlemiyorum diyen varsa da ya gerçeği söylemiyordur ya da kalbi taştır.
Bu değerler, benim için çok önemli olmuştur. Bundan sonra da değerini yitireceğimi sanmıyorum.
Yazılarımda; daha önceden bahsettiğim iki köyden söz etmiştim. Birincisi, doğduğum ve çocukluğumun bir kısmının geçtiği köyüm. Diğeri de babamın görev yaptığı köy...
Yaklaşık üç yıldır gitmek nasip olmamıştı . İkinci köye ise neredeyse yirmi yıldan fazla olmuştu. Köy başka bir yerleşim yerine taşınmıştı. Ters bir tarafta olduğu için gitmek daha zordu. İçimde yıllardır bir istek vardı. Okul bahçesini ve lojmanı görmek, orada geçen hatıralarımı, gözümün önüne getirmek...
Pazar günü gitmek nasip oldu. Öğleye doğru çıktık evden. Neredeyse, yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra köyümüze ulaştık. Büyüklerimizden kimse kalmadı. Hepsi daimi istiratgâhlarındalar. Allah rahmet eylesin. Annem ve kızkardeşimde, bizimle birlikte geldiler. Evimiz daha önceden yıkılmıştı. Her tarafta ot bitmiş. Doğal... Yemyeşil ve sessiz... Sadece, kuş sesleri var. Leylaklar açmış, çiçek dolu her yer.
Biraz zor bulduk evimizin yerini. Hatıralar gibi evin yeri de değişmiş; yer değiştirmiş gibiydi. O bahçede, tıpkı çocukluğumdaki gibi mangal ateşinde çay demledik ve karnımızı doyurduk. Çocukluğuma dönmüştüm tekrar. Ev yoktu, o anları paylaşan, sevdiğim insanlardan bazısı da yoktu aramızda. Fakat, sanki oradaydı hepsi de. Ayrıldığımda, bahçede bir ıhlamur ağacı vardı. Yenice büyümeye çalışıyordu. Büyümüş; kocaman bir ıhlamur ağacı olmuştu. Sonra, babamın mezarına ve bütün ölmüşlerimizin mezarına gittik. Dualarımızı yaptık.
Oradan, çocukluğumun geçtiği köye gittik. Benden çok annem heyecanlıydı. Ona verilecek en güzel hediyeydi. Eski komşuları, ahbapları ile hasret giderecekti. Onun için değer ifade eden özel dostlarının kapısında bulduk kendimizi. Onlar, annemi ziyaret de ediyorlar zaten. O kadar güzel anlardı ki ; sizlere ifade edemem. Akrabalık ve kan bağı olmamasına rağmen, annemi ve babama ve bize, o kadar güzel bir yer ayırmışlar ki yüreklerinde...Çok duygulandım. Okulumu uzaktan görebildim. Vakit kalmamıştı. O kadarı bile yetmişti bana. O günlere dönmüş, kankamla da tekrar bir araya gelmiştim. İkimiz de yaşlanmışız.
İnsanlar, hatıralarıyla ayakta dururmuş. Bizi geleceğe bağlayan, sanırım hatıralarımız. Son zamanlarda, insanlıktan, insanlardan, dostluktan, samimiyetten ümidimi kesmişken, bu ziyaret; tekrar umutlanmama sebep oldu. Anadolu’ da daha insanlık bitmemiş...