3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1146
Okunma

Özgür olmak ve kendini özgür düşünmemin gücünde istemlerini dileğince yaşamak gerçekten olanaklımıdır? Kim ve/veya kimler hangi ön seçenekli kriterlerle yaşamalarını böyle düzenleme mutluluklarını yaşıyorum diyor. Böyle bireyler varmıdır?
Bu varlık veya yokluk bana yanlış kavramının özgün ve olumlu olduğunu hatırlatıyor. Çünkü herkese ve toplumsal kabullere uymasa da bireysel mutluluk ifadesi yanlışı olsada özgür tutumu öne çıkıyor. Bu çıkışın karşıtı olarak doğru kavramı türetilmiştir. Toplumsal ortak akılla bizim kendimizi sözcüklerle değil kavramlarla sınırlamamızı getiriyor. Gerçekte yanlış diye bir şey olmasaydı doğrudan söz edilemezdi.
Bu duygularla boğazın akıntılı serin suyunun kıyı şeridinde her biri bir diğerine uymayan kanat çırpınışlarıyla uçuşan özgür martı figürlerini seyrediyorum. Her figür içi boş buğday başağı gibi dimdik ve yalın duruyor. Keşke yaşam adına taleplerin yaşam süreçleri hep böyle kanat çırpışları kadar özgür ve buğday başağı gibi duruşu dik olsaydı. Gel gör ki özenle mutluluklu dik duruş sergileyen bu başak içi tanelenip doldukça doğası ve doğal yan etkilerin tesiriyle eriştiği ağırlığı çekemez ve dik duruşu yerine eğilmeye ve hatta boynu bükülmeye başlıyor.
Doğruların yanlış, yanlışların doğru kargaşasında sevda yapılandırmalarının erken mi? Yoksa geç mi geldiğinin hiç farkında olmadan insanın sevda tepesi yamaçlarında göğe uzanan ağaca sarılan yabani sarmaşığın o ağaca sarılması gibi sevdasına sarılası geliyor. Ancak buda bireyin sevda özgürlüğünün bir diğer bireyin sevda esaretine sebebiyet vermemesi ne güzel olurdu. Ne var ki sevdanın nedenleri ile sonuçları yalnızca dünyanın içinde onun kabul edilmesine dayalı olarak vardır. Çünkü sevdanın istem sebep ilkesi dört yanıyla anlama yetisi bireyin kendine özgü genel kalıbıdır. Zira nesnel sevda gerçek olarak yalnız bu dünyada vardır. Tüm bireylerin bu dünyada bunu özgürlükleriyle yaşamalarına selam olsun…
Bedri Demirpençe