9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
936
Okunma
UÇAN TABUT
Milli değerleri Koruma Vakfı Başkanı Türkan Yavaş imzası ile tam sayfalık gazete ilanı verilmişti:
“ Tarih gerek ortadoğuya gerek Balkanlar ve kafkasya’ya kalıcı barışın getirilebilmesinin, Osmanlı mirasının varisi olan Türkiye’nin liderliğinde mümkün olabileceğini göstermektedir.
Türkiye’nin liderliğinde oluşturulacak Türk-İslam birliği, hem çatışmaların sonu olup bölgeye barış sağlayacak, hem de tüm bölge ülkelerin güçlü bir ekonomik iş birliği içine girmesiyle zengin ve müreffeh toplumlar haline gelecektir.” ( 22-6-2008 Vakit Gazetesi )
Yukarıdaki görüş geniş olarak ele alınıp savunulmaktaydı.
Barış istemeyen kim?
Önce dinimizi iyi tanımalı, anlamalı ve sevmeliyiz. Arap dünyası ile yıllardır aramıza ekilen nefret tohumlarını fark edip uyanmalıyız. Milliyetçiliği dinin üzerine çekip İslama rakip gibi göstermemeliyiz. İslamı hürriyetlerin düşmanı gibi göstermemeliyiz. Biz, biz, biz. Nedir bu biz’cilik? Bir şey çok aşındırılırsa değeri düşer.
Kuran’ımız “ Yerle gök arasında ne varsa Allahın’dır” diyor. Canımız bile emanet iken nasıl bu kadar biz’ci oluyoruz? Her canlı İslam fıtratı üzerine Müslüman doğar. Çeşitli yollarla, ( Vaftiz) de bu yollardan biridir, başka dinlere çevrilirler. Milliyeti ne olursa olsun bu kardeşliğimizi kazanmalıyız evvela.
İkinci Dünya Savaşı yalınız gayrı Müslümler arasında çıktı. Demek ki etnik düşünce dine üstün geliyor. Müslümanlar da kendi aralarında kan dökmedi mi?
Mesheplerin olmadığı yada çok hoş karşılandığı bir İslam birliğinde savaş çıkmaz. Rahmet dini İslam bütün Adem’in çocuklarına yayılmalıdır. İslam içeri boğulmak istenmektedir çağımızda.
İnsanların günah işlemesi normaldir. Ben de çok günahkarım. Günah işliyoruz diye İslama karşı olmak daha büyük bir günahtır.
Kimseye zerre öğüt verecek gücüm de hakkım da yok. Kendimi kötülerin en kötüsü olarak görüyorum. Bu kitapta yazdığım kötü karakterli insanlardan bile kötü düşüncelere kapılırım bazen. Günahta işlerim, kendime bakamam aynadan utarım. Her ibadetim eksik yada yanlış.
Yine de Rabbimin bağışlayıcılığından umutvarım. Peygamberler bile ibadetle değil allahın rızasıyla cennet’e girebilecekler. İnşallah cümlemizi sever ve bağışlar merhametli Allahımız.
Allah hepimizin ve onun dini için birbirimizi boğazlamak hata.
Annam 65 yaşında. “ Oğlum bir rüya gördüm, bilemedim, çözemedim.Sen bir yorumla “ dedi ve anlatmaya başladı:
“ Rusya’nın bilmediğim bir yöresindeyim arkadaşlarımla.Yüksekçe bir yerden, geniş bir düzlükteki cenaze merasimini izliyoruz.
Cenaze kimindir bilmiyoruz ama mahşeri kalabalığa hayretle bakıyoruz.
Birden tabut yükselmeye başlıyor. Dört beş katlı bir bina yüksekliğine kadar çıkıyor. Yakınındakiler kaçışırken, bizim gibi uzağında olanlar da kalabalığa doğru koşmaya başlıyoruz. Ne olduğunu anlamak istiyoruz. Soruyoruz.
“ Ölü, tabut ile uçmaya başladı. Görmüyormusunuz?” diyorlar bize.
“ Kimdi o ?” diyoruz.
Benim de ilk defa duyduğum ve hiç tanımadığım bir erkek adını veriyor. İsim, Türk ismi.
Bu durum daha da dikkatimizi çekiyor.
“ Konuşuyor üstelik” diyorlar.
“ Belki ölü değildi” diyoruz.
“ Hayır çok eski bir cenaze. Belki 80 yıllık” diyorlar.
Ne diyor diye soruyoruz.
“ Çok özledim memleketimi. Memleketim. Memleketim. Yurdumu görmek, oraya gitmek istiyorum” diyor.
- Nereye gitmek istiyormuş?
- Türkiye’ye.
“ Öylece uyandım ama ona olan üzüntümü içimden atamadım.”
- Cenazenin yüzünü gördün mü anne?
- Hayır. Tabutun içinde yatar şekildeydi. Tabutun üst kapağı açıktı.
- Türk adı dedin. Adını hatırlıyor musun?
- Nazım mıydı? Hikmet Nazım mıydı? Şair miş bide.
- Nazım Hikmet Ran.
- Ran man yoktu.
- O soyadı anne. Türkiye’den kaçmak zorunda kalmıştı.
- İyi birisi miydi oğlum?
- Uçarken görmüşsün adamı. Kötü desem Allah’ın gücüne gitmez mi?
Anneme Nazım Hikmet’i anlatmıştım. Üzüntüsü daha da artmıştı.
“Anne; vatana dönecek her halde. Bu rüya ona işaret olabilir.” Dedim.
Ülkeleri yöneten güçler hiçbir zaman halka laiki ile kendi kendilerini yönetme hakkı vermemişlerdir. Demokrasi dahi aldatmacalarla doludur. Halkın üzerine Vekiller, meclisler, krallar, kurallar, asiller, yargıçlar, din adamları, rütbeliler, cüppeliler monte edip gücünü gasp etmiştir. Adil bir yönetim şeklinin arzulandığına da inanmıyorum.
Azınlığın saadeti için çoğunlık ezilmelidir daima. Polislere bol verilip işçiler coplatılabilinir.
İnsanların adalet anlayışı mualesef bu kadar. Zulüm ve güç.
Uçan tabut ta Rusyaya büyük umutlarla gitmişti. Lakin hayal kırıklığına uğramıştı.
Hayal kırıklığı kötüydü.