- 1366 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Sevemiyorum Ne Kendimi Ne De İnsanları
“Bugünlerde dünya denen cehennemden kurtulmanın yollarını arıyorum. Ölmek mi kavuşmak cennete yoksa inadına yaşamak mı bilemiyorum ama isyanım artık sığmıyor toprak bedenime. Acaba diyorum bir melek var mıdır benim için ağlayan, hani bir üzülenim var mıdır arkamdan… Acaba diyorum bu yerlerden gitmek, kaçmak sayılır mı?”
Kendime kızıyorum günlerdir… Hiç kimselere anlatamadığım öyle bir derdin kölesi oldum ki kurtulamıyorum. Bir odanın içinde aylardır yaşayabilmenin sabrı bile beni şaşırtmaya yetiyor. Derinliğine inildikçe anlam kazanan bir olayın en çıkılmaz yerindeyim. Gözlerimi yumuyorum ama uyuyamıyorum. Yani nereden bakarsan bak üşüyorum… Üşüyorum!
İnsanları sevmiyorum, sevemiyorum. Zaten onlarda kendilerini sevdirmek için bir şey yapmıyorlar çünkü en az onlarda benim kadar sevmiyorlar kendilerini. Bu hep böyle devam edecek! Kederin dibinden gecenin karanlığına bir ıslık çalıyorum. ıslığıma değen tek şey gölgem oluyor. Hafiften bir rüzgâr esiyor, al-götür diyorum hayallerimi, hiç değilse onlar mutlu olsun gittikleri yerde… Hiç değilse onlar gülsünler-bu cehennem hayatta!
Saate bakıyorum her zaman ki gibi sabaha yakın, o zaten her ana yakın ama bir bana uzak. Zamansızlardanım, hiçbir şeyini zamana sığdıramayan bir adamım! Gerçeğinde adam mıyım onu da bilemiyorum. Aynalara küskünlüğüm, hayata sataşmam, belki anlamsız asileşmem hep bu yüzden… Kendime kızıp yine kendime kalmalarımdaki cesaretin bedeli olsa gerek bu içinden çıkamadığım gelgitler. Olsun bir ben umutsuzluk türküsünde nakarat olayım, yeter ki vuslata tuzak olmayayım! Yeter ki bir garibanın ahını almayayım!
İçimden her şeyi dağıtmak geliyor. Yaşadığım evi yakmak ve hatta yıkmak tüm hayallerimi. Bildiğim ne varsa, hani bedenimi hırpaladığım ne kadar sır varsa herkese anlatmak geçiyor içimden. Sonra dönüp tüm bu canlılara “işte bu dünya sizin her şeyiniz ama benim hiçbir şeyim” deyip de çekip gidesim geliyor. Anladığım, anlamadığım, anlamakta zorlandığım ne kadar dert varsa hepsini terk edip, hiç bilmediğim bir âlemin kör kuyusuna sığınasım geliyor. Sonra tabiî ki unutulmak… Hiç hatırlanmamak!
Kendimi her zamankinden daha fazla zorluyorum. Yaşamak için türlü mazeretler uyduruyorum. Bir çıkış kapısı hani gıcırdayanına bile razıyım. Yeter ki kurtulayım bu karamsar ruh hallerinden, sığınayım küçük bir umudun kollarına sonra uyuyup kalayım öylesine orada… Uyandığımda göreyim her şeyin daha güzel olduğunu, yalanda olsa inanayım güzel olacağına; her zaman hayalim olan bir göl kıyısında gözlerimi hayata açayım ve kuşların cıvıltılarıyla yeniden doğayım ve yeniden ve yeniden…
Kızmayın bana insanları sevemiyorum diye. Ne yapabilirim ki her gün karşılaştığım onlarca insanın yüzlerinde görünce asık suratlılığı, nasıl güleyim-en mutlu anımda bile. Kaldı ki onlar bile memnun değilken kendilerinden, ben, nasıl umut olayım da sevgiyle sarılayım. Bir mevsim daha yenik düştüm hayat sana. Bir ilkbahar borçlusun bana, üstelik yüzlerce kelebek valsı ile dönmedikçe etrafımda, asla affetmeyeceğim hayat seni! Asla… Asla!
Kendilerini hiç önemsemeyenlere…
EMRE ONBEY
YORUMLAR
BU SEVDA Kİ ! – 2
Bir sevda ki, sevda bilmem üstüne
Bir adıma geliverir beş adım
Ne ararsın başka yerde dostu, ne?
Ondan gayrı ne ki gönül muradım?
Beşeri aşklara inanmadım hiç
Her halinde bir menfaat yatıyor
Yürek ise gerçek sevdaya muhtaç
Gördüğü zerrede Ona atıyor.
Ne üzer insanı ne yolda koyar
Merhameti boldur. sıvar da sıvar
Ne iltimas bilir, ne hatır sayar
Ardımızda dağdır, sarsılmaz duvar.
Canlar feda olusun böyle sevdaya
Dünyanın tadıdır, tuzudur bu aşk
Ferah tut gönlünü kalmazsın yaya
Bu yalan dünyanın özüdür bu aşk.
Zübeyde Gökbulut/gelin / 2010
" her zaman hayalim olan bir göl kıyısında gözlerimi hayata açayım ve kuşların cıvıltılarıyla yeniden doğayım ve yeniden ve yeniden…"
Kuş cıvıltıları her yerde ve her zaman vardır. Görmesini bilene.
Sıkıntılar, altında ezilelim diye değildir. En az zarar görerek üstesinden gelmek sabırla yola devam etmek düşer bizlere her halukârda.
Hayat nefes alabilmektir, hayat bir yudum suyu tadını alarak içebilmektir
Bize sunulmuş bedeni korumak, onu önemsemek en büyük ibadettir.
Kendini hiç önemsemeyen bir yüreğin feryatlarıydı okuduğum.
Anlatım güzeldi içeriği can yaksa da
Bu kalem çok güzel yazılar kaleme alabilir. Örneğin yaşanmış olaylardan kısa öykülerin bulunduğu bir öykü kitabı deneyebilir.
O zaman insanlara da kendine de daha faydalı olur.
Tüm sıkıntıların satırlarda kalmasını ümidederek kutluyorum bu kalemi
yaziniz bir depresyonun icinden gelen ses bir anlik gelip yoklayan düsünce diyeyim .anliyorum bu anlari ama ne olursa olsun insani dogayi basta kendinizi sevin ben kendimi seviyorum insandan üstün varlik yok hayata olumlu bakmak bu kadar kötülüklerin cirkinliklerin icinde en güzeli ben kötüyüm ben bir ise yaramam üc defa derse insan kötü olup cikiyor sevgi ve umudunuz bol olsun
Bir mevsim daha yenik düştüm hayat sana. Bir ilkbahar borçlusun bana, üstelik yüzlerce kelebek valsı ile dönmedikçe etrafımda, asla affetmeyeceğim hayat seni! Asla… Asla!
Kendilerini hiç önemsemeyenlere…
Harikaaaaaaaa BİR YAZI OLMUŞ İNSANLAR İÇİN,CÜMLELERİ ÇOK DOGRU YERLERDE KULLANMIŞSINZ TEŞEKKÜRLER..TEBRİK EDERİM...
Değerli kalem bu ruh haliniz umarım satırlarda kalandır sadece.
Öyle umuyor ve yazının içeriğine yorum yapıyorum.
Haklısınız herkeste bir karamsarlık, bir hüzün. Mutlu olmak için değil de adeta mutsuz olmak için yarışan insanlar.
Sanırım sorun önce kendimizi sevmememiz ve önemsemeyişimiz. Ha bir de inançsızlık!
Mutlu olmamız için binlerce neden varken, bizler mutsuz olmak için bir neden buluyoruz.
Güneş yüzünü henüz çekinerek gösteriyor ya ruh haliniz ondandır sanırım ( böyle karamsar).
Bol güneşli ve mutlu günler dileklerimle. :))
Sizi anlıyorum desem belki kızarsınız bana, insanlara bu kadar nefret doluyken bu da mümkün tabi...
Günümüz insanlarını savunmaya hiç niyetim yok fakat bu kadar nefretle dolu olamaz bir insan... Zaten hep kötüyü düşünebilen bu kadar karamsar olabilir... Yaşım küçük ama aklımın almayacağı şeylerle karşılaştım bu hayatta, ama hala seviyorum, insanları değil kendimi, sevdiklerimi... Ufak bir dala tutunmaya çalışın bence, ne bilim yeğeninize, annenize, işinize, en önemlisi kendinize... Çok üzüldüm, size değil, insanların birbirlerine yaptıklarına... Çok kınadım, sizi değil, insanların bu kadar nefret dolu olmasına...