Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
asran
asran

Ferhat'ın Odası *

Yorum

Ferhat'ın Odası *

10

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

818

Okunma

Ferhat'ın Odası *

Bahçenin sol göğüs boşluğuna yerleşmiş yıllar evvelinden. Üç katlı ahşap ev. Temelinde ilk sahiplerinin terleri, ümitleri ve heyecanları olan. Cümle kapısından giremeyenin, ulaşamayacağı bir aşk gibi bekliyor. Saklıyor koynunda, içinde yaşayanları; rüzgârdan, kardan, yağmurdan, yakan güneşlerden… Saklayamayacağı tek şey var, yaşanan ve yaşanacak olanlar. Kederlerini silemiyor hiç mesela.

Cümle kapısı…

Zaptiye amiri gibi sokağa açılan noktada kesiyor yolları. Ona danışılmadan girilmez haneye. Kıskanç bir koca gibi hane kapısının vefalı bekçisi. Sağ tarafta naylon karışık bir urgan ip, sarkıtılmış bir küçük delikten. Çile gibi çekmeden o ipi, ev ahalisinin haberi olmaz gelenden. İlle de zahmeti çekilecek, çekilen iple birlikte ve bir çıngırak sesi duyulacak evdekilere. Orta kattan yaşlı bir beyaz tülbent kokusu uzanacak dışarıya. Beyaz nurlu bir yüz görecek ilkin, gelen misafir kimdir nedir. “Aç kızım gelen ağabeyin”, diyecek ki, girebilesin hanenin en sakini kendi evine.

Kapının kilidine takılmış bir ip, evden çekilmeli ve bırakmalı cümle kapısı, geleni içeriye. Kabul etmeli haneye.

Yürümelisin çocukken tırmandığın ağaçların arasından. Ve arkasına saklanıp yazdığın ilk aşk mektubunu yazan o çocuk halin, gülümsemeli yeniden sana. Büyümenin yorgunluğuyla, hiç birini göremeden hane kapısına varmalısın.

Yerlerden Bursa… Bahçede kestane ağacı buyur etmeli evine seni. Önünde eğilen bir uşak gibi. Gülümseyerek zevkli bir telaş ile…

Kilitsiz hane kapısından geçişin bir zorluğu yok. Bir anne gibi her daim açık zira. Soğuk sıcak, yalnızlık, hasret, özlem, hüzün… Ne kadar duygu biriktirmişsen gün boyu, hepsini toplayıp gelsen de, almaya hazır seni gönlüne. Kapının önünde çıkardığın ayakkabılarından sonra, çıtırdayarak konuşan dizeme zemine, nağme tuttura tuttura basamaklara ilerliyorsun. Gelişinden haberdar hane halkına sesleniyorsun “ annem ben odamdayım…”. Uğurluyorlar “tamam oğul” diyerek, kendine kurduğun o huzuruna.

Usulca ama hız kesmeden, ikinci kat ve arkasından en üstteki kendi odan. Sen açmasan kapısını kimsenin açmadığı. Sen tatile gelmeden anneciğinin senin için temizlediği huzurlu sığınağın. Ter-ü taze bir gelin gibi süslenerek senin için bekletilen odan.

O eski mandallı kapı kollarından var hala üzerinde. Eski bir hayatı taşıyan menteşelerde hiç ses yok şikâyet adına gıcırtısızca açılıyor. Odan gülümsüyor yüzüne. “dostum sahibim, yazlık misafirim “ geldi diyerek. Beklediği belli oluyor.

Eski bir el halısı. En kırmızısını, saklamış eski zamanlar. Yılların içinde solmuş biraz belki ama gülüşünü kaybetmemiş o bile. Basmaya kıyamayacaksın neredeyse. Rıza etmiş yok zamanlarının yalnızlığında, yeter ki bas. Sen bastıkça kıymetleneceğinden haberdar sanki.

Kapının tam karşısında bir pencere. Yukarıya doğru sürülerek açılıp mandallanan.Yüzünü perdeleyen tülü çekip açmaya niyetlisin. Eski evin tek kederli yaşayanı bu pencereler. Değerini yitirdiğini gördükleri bir hayata açıldıklarından mıdır bilinmez. Açılmaya isteksiz ve gıcırtılar sancılar içerisinde. Yine de ısrarına dayanamadan, sahibine uyup rıza ediyorlar girecek serinliğe.

Pencereye yarım metre uzakta dışarıyı görecek bir masa. Sırtın kapıya yüzün sokağa meyyal. Kıble ayarlı pencerenden girip buluyor gönlünü her mısra. İlahi bir ses rüzgârın saçlarına bağlıyor her satır ve mısraı. Başın dönüyor bu odada. Tahta bir sandalye koymuşsun masanın önüne. Minder olsa daha da rahat edeceksin besbelli.
Ama rahat etmek kimin umurunda öyle değil mi?

Bir sürü kara kalem bulaşığı kâğıt, sol tarafında ve ip gibi üst üste dizili açılmış bir temiz kâğıt paketi. Gelenin nizamı intizamını kaybettiği ellerin, eski çatlak bir bardaktan bozma kalemliğine uzanıyor.

Gözlerin hâlâ mavi. Aklında kara bir deniz. Bu gün günlerden Karadeniz olsun deyip, kurşun olanı alıyorsun eline.

Yazmak…
Ya olmasa...

Gözlerinin önüne dizdiğin kitaplarını kim bilir kaç kere hatmettin. Onlar seni seyir ediyorlar artık. bir gün aralarında bir mavi göz duracak biliyorsun. Onlar bekliyor.
Sen bekliyorsun. Saatler geçiyor. Gün geceye devrediyor her zamanki gibi. Çay olsaydı demediğin tek ev seninki. Ara ara kız kardeşin tıklatıp kapını, koyuyor masana.
Nasıl güzel şey bu evde yazmak.

Sevdiklerin bir adım aşağıda sen Rabbine yakın…

Üst katta oturmak lazım. Ama bir gün şunu yap Ferhat, cümle kapısından girdiğinde başını kaldırıp üst kat pencerene bak. Ne kadar yakın ve ne kadar uzaksın toprağa.

Odana çıktığında pencerenden aşağıyı seyret, hiç değilse bir kere. Gör, ne kadar yakın ve ne kadar uzaksın Tanrıya.


sıkıntılı bir dönemde şiir adına yardımını gördüğüm yeni tanıdığımız bir şair dostumuz Ferhat Gülsün bey. Bu oda onun için kurgulanmıştı. Yayınlanmak için sırasını bekliyordu. Umud ederim ki son haliyle görmek kısmet olur ona da. İyi niyetiniz için teşekkür ediyorum Öğretmenim.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ferhat'ın odası * Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ferhat'ın odası * yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ferhat'ın Odası * yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hidayet dal
hidayet dal, @hidayetdal
27.11.2007 21:15:59
teşekkür ederim, sağ olun....

hidayet dal tarafından 11/29/2007 11:06:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
_ZERRE_
_ZERRE_, @-zerre-
1.9.2007 18:01:47
bizim bahce kapimiz da ayni böyleydi .. öyle kilitlenmezdi .. isteyen girerdi iceri .. ahh ne günler .. neleri animsattiniz ..


tebrikler .. yine cavlan dökülmüs .. sevgimle ..
evrensel
evrensel, @evrensel
1.9.2007 01:28:26
anlatmamış yaşamışsın be gülüm ...daha neler neler fısıldıyor, eline renkli kalemi alıp neler çiziyorsun şimdi...

ilk zaman ha gayret demiştik ya...şimdi durduramıyoruz güzelliklerini, gönlünü döküyorsun...

canımdasın...
binyıl
binyıl, @binyil
31.8.2007 12:03:53
10 puan verdi
çok güzel...ustam sen yazınca harfler anlam kazanıyor...

saygılar...
Ali ÖZKANLI
Ali ÖZKANLI, @aliozkanli
31.8.2007 12:02:53
Pencereye yarım metre uzakta dışarıyı görecek bir masa. Sırtın kapıya yüzün sokağa meyyal. Kıble ayarlı pencerenden girip buluyor gönlünü her mısra. İlahi bir ses rüzgârın saçlarına bağlıyor her satır ve mısraı. Başın dönüyor bu odada. Tahta bir sandalye koymuşsun masanın önüne. Minder olsa daha da rahat edeceksin besbelli.
Ama rahat etmek kimin umurunda öyle değil mi?

Bu ne müthiş ifadeler. Yüreğinize sağlık. Selam ve sevgiler.
ezom
ezom, @ezom
31.8.2007 10:35:45
8 puan verdi
güçlü ne yazdığını bilen bir kaleminiz daha doğrusu yüreğiniz var.. bayılıyorum yazılarınızı okumayı..çünki sizde kendimi buluyorum eşyaları olayları her şeyi canlı bir nesle gibi düşünüyorsunuz.. buda benim cok hoşuma gidiyor..yüreğinize sağlık..
erdikaradeniz
erdikaradeniz, @erdikaradeniz
31.8.2007 01:36:43
Yaşadım..
Ne kuvvetli ki kaleminiz
Okuyana yaşatıyor, tattırıyorsun yazdığınızı..
Kutlarım
Saygılarımla..
CeydaGork
CeydaGork, @ceydagork34
31.8.2007 00:34:04
10 puan verdi


nasıl özledim çocukluğumun Emirganını ve 3 katli sefer tası şirinliğindeki evimi şimdi...

yazarken yaşıyor,
okurken yaşatıyorsun azizem...tebriklerim kocaman...harikasın sen.................................sevgimle...cg
Asithâne
Asithâne, @ados
31.8.2007 00:23:06
Ben Ferhat'ım

ya siz...?

kendimi okudum sanki..

o kadar yakındı..

ershazber
ershazber, @ershazber
31.8.2007 00:13:02
10 puan verdi
kendimi bir an bursada hissettim. Oradantarih dokusunda.anlattığınız eski zaman evleri.biliyorum, ama nedense Bursa'yı, ya da Üsküdar'ın yukarılarındaki ahşap evleri. sevgiler
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL