10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
6714
Okunma

Bir şiiri okuduğunuzda dünya bilgisi ile karşılaştırma olanağına sahip olamayan okuyucu o şiiri anlayamaz. Dünya bilgisi sadece okullarda öğretilen akademik bilgi olarak düşünülmesin. Okuyanın yaşanmışlığıdır dünya bilgisi. Hoca eşekten dşmüş beni eşekten düşene götürün demiş ya aynen öyle.
Bu yazdığım sadece bir denemeydi, üstte sunduğum tezin doğru olup olmadığı konusunda bir deneme.
“Dört odalı evim var al mobilya döşeli
İstemeden yıprattım barıştık ödeşeli.”
Kalbin 4 odacıktan ibaret olduğunu zamanında okumuştuk, bu sitede bunu bilmeyecek kimse yoktur sanırım. Zamanında istemesem de onu yıprattım, o da kriz geçirerek bana acı çektirerek ödeşmemize sebep oldu.
“Bazen depreme rastlar ırgalanır odalar
Bazen şaşırsam bile aniden düşe dalar.”
Evet bazen heyecanlanır, depremde gibi çarpmaya başlar, bazen de çok sakindir varlığını bile unutturur.
“Duvardaki saate şaşmamak mümkün değil
“Saygıya layıktır o” derim “Önünde eğil”.”
Hiç durmayan bir saat gibidir, sürekli çalışır, zamanla yarışırcasına. Duvarda yerde, masada yeri farkeder mi, farketmez.
“Kimi gün üzdüm onu belki çok kötü kırdım
İsteğim olsun diye hiç durmadan haykırdım.”
Sevdim, sevilmek için, gayret etmesi için zorladım, öfkelendim hırsımı ondan çıkarttım, gereksiz yere kırılmasına sebep oldum.
“Acımadım duymadım “İmdat!” diyen sesini
Yüklediğim zehirle kızarttım ensesini.”
Zaman zaman imdat etti, duymamazlıktan geldim, anlamamış gibi yaptım. Gerektiği gibi tedavisine bakmadım. Yüklediğim zehirle yani ona zararlı yiyecek ve içeceklerle tansiyonun yükselmesini sağladım, istemeden de olsa zarar verdim kalbime. Tansiyon yükselince enseye ateş basmaz mı?
“Yıkılmak ne bilmedi yıllar boyu dayandı
Tam donmak üzereydi neşterle tekrar yandı.”
Bütün bu hor kullanıma rağmen yıllar boyu yıkılmadan dimdik durdu, bazen yalpalansa da. Ve tam donmak yani ölmek üzereyken bir cerrahın neşteriyle yeniden yanmaya , yaşamaya başladı.
“Aşı boyalı evim bağışla bu garibi
Bağışla ne olursun halinden muzdaribi.”
Ve özür diliyorum kırmızı evimden, bu seni rahatsız edici halimden şikayetçiyim, ama beni bir garip, zavallı olarak kabul et ve bağışla diyorum.
“Bekle beni canhanem sana hoş bakacağım
Bir alev topu gibi üzene akacağım.”
Ve sonunda söz veriyorum, ona daha iyi bakacağıma, ve zarar verenleri beni, dolayısıyla kalbimi kıranları yakacağıma dair.
Dünya yaşanmışlığı dedik ya, benim kalp hastası olduğumu, bir ameliyat geçirdiğimi bilmeyenler, hatırlamayanlar, aynı sıkıntıyı çekmeyenler elbette şiiri okuyunca duvara, saate, kanepeye, odaya , mutfağa yazdığımı düşüneceklerdi.
Bu sonuç beni memnun etti aslında, henüz yorumlar için erken biliyorum ama şiiri okuyup da çıkanların kim olduklarını biliyorum, neden sessizce sıvıştıklarını da. Eve yazılan basit bir şiir, ne yazabilirlerdi ki?
Afet Kırat