10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5821
Okunma

“Sanırım ertelemeliyim hayatımı bir süreliğine de olsa.” diye konuşurken buldum kendimi iç sesimle.
Papatya olmalıyım uçsuz bucaksız tarlalarda. Kuş uçmaz kervan geçmez olsun yazlarım. Kendi hâlinde salınan ya da sevdiklerimin yakalarında gezinen bir papatya olsam ve usul usul solsam yerimde…
Sonra “Ne kadar doğru olur ki?” diye sordum aynada kendime. Diyelim ki erteledim… Gerçekleri bir süreliğine de olsa yüreğime gömdüm.
Sonra? Yaşanmışlıklar karşıma geçip sorgulamayacak mı beni? Yine eskiye dönmeyecek mi her şey? Unutulmaya yüz tutmuş her ne varsa sil baştan hatırlanmayacak mı? Herkesten, her şeyden kaçıp sırf sevdiklerime, beni gerçekten sevenlere sığınsam...
Yine yürek ağlamayacak mı? Kalp atışları çoğu zaman durmayacak mı? Çehrenin yorgunluğu aynaya yansımayacak mı?
Kimden kaçıyorum ki ben? Kendimden mi? Korkaklık mı yoksa çılgınlık mı benimkisi? Düşünüyorum bazen; ama maalesef yanıtını bulamıyorum. Sorun da bu galiba. Oysa benim için sevdanın adı yaşamaktı. Hayatın zorluklarına rağmen yaşamak...
Her sonun bir başlangıcı vardır derler ya, benim başlangıç noktam sanırım son noktam. İnsan bazen karmakarışık duygu çuvalını taşıyamıyor. Ağır geliyor duygular ucundan tutan biri olmayınca. Hasret, sevgi, aşk, nefret, doruktaki duygular… Hepsi ağır geliyor yüreğe… Sığmıyor bir yerlere. Şu koca dünyada yüreğimde saklıyorum; gönül tarlamda özgürce yetişen papatyalarımı.
Her mevsim papatya mevsimi olsa diyorum.
Ne olursa olsun hayatı ertelemeden yaşa. Çünkü zaten o seni yeterince erteliyor. Hayat çabucak geçiyor. Ömür papatyası bir bir soluyor.
Papatya olmak istiyorum, sevdiklerimin yakalarında solmak için.