Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
ARİFOLGUN
ARİFOLGUN

AŞK MAKAMINDA MUHABBET...

Yorum

AŞK MAKAMINDA MUHABBET...

4

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

4423

Okunma

AŞK MAKAMINDA MUHABBET...

AŞK MAKAMINDA MUHABBET...

Aşk şiddetli bir sevgidir sevilene karşı , muhabbet etmektir sevgiliyle..Muhabbet ise her şeyini bağışlamaktır , kendine de sende olan hiçbir şeyi bırakmamandır..Muhabbetin üç hali vardır: Birincisi; bu fiili bir sevgidir.Allahın kendilerine ihsan ettiği nimetlere karşı duyulan bir teşekkurdur.İkincisi; kalbin Allah’ın cemaline ,azametine,kudretine ilmine duyulan bir muhabbettir.üçüncüsü: Allah’ı sevmenin kadîm olduğunu bilmekten ve anlamaktan doğar, işte bu şekilde Allah’ı bir sebebe bağlı olmaksızın, sevmek. Bu şekildeki sevgi sıddîkler ve âriflerinkidir."


“Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammedisiz muhabbetten ne hasıl.”.

Aşk ehli böyle söylemiş..onsuz ne muhabbetin adı ne de tadı var.Muhabbeti Muhammed’den öğrenenler ölmemenin sırrını da öğrenmiş oldular. İşte onlardan biri, bu sırrı şu dizelerle açığa vurdu:

Âşık öldü diye salâ verirler
Ölen ten imiş âşıklar ölmez .

Muhabbetin merkezi dilden ziyade gönüldür.Çünkü gönül öyle yüce bir makam ki, kendisine ilişen alçaklığı bile elinden tutup katına yüceltir..Gönül ki Allah’ın evidir, aşkın her çeşidine itibar eder.Gönlüyle değilde gözüyle birşeyleri görmeye çalışan aşkı bilir mi acep? Bir kuru yakınlaşmayı, ilgiyi, arzuyu aşk sanarak avutur sadece..aşk bu mu sizce? ya da bir Cemal’ e kul , bir Ahmed’e köle , bir Leyla’ya deli, bir ışığa pervane olmayan için aşk nedir acaba?

Dağı seven ve dağ tarafından sevildiğini farkeden bir yürek nasıl bir yürektir? Bu insanı yürekten sarsan muhabbet dersinin, bizim özlemeyen, sızlamayan, yanmayan, inlemeyen, sevmeyen, duyarsız, taşlaşmış ve hatta taştan daha da katılaşmış yüreklerimizde yaptığı yankı nedir?

Mecnun, Leyla’ya sevgisinden deli-divane olur. Çöllere düşer. Gözleri Leyla’ya benziyor diye, çölde ceylanlarla arkadaş olur. Bir gün bulunduğu yere bir köpek gelir. Kimse ilgilenmezken, Mecnun köpeğe büyük ilgi gösterir. Niye böyle yaptığını sorarlar, "Siz bilmiyorsunuz, bu köpek Leyla’nın diyarından gelmiştir" der. Neticede, Leyla’yla bir araya geldiğinde, hayır, der, Leyla sen değilsin. "Sen yürü Leyla ki ben Mevla’yı buldum." Der. Böylece kendisindeki mecazî aşk, gerçek aşka inkılap eder.

ne varlığa sevinirim
ne yokluğa yerinirim
aşkın ile avunurum
bana seni gerek seni

Yunus Emre’ye böyle dedirten aşkta aynı ilahi aşktır..

Aşkın beşerilikten, ilahilik ifade etmesi için ve yahut o makama yükselmesi için ;bir insanIn eşine ve yahut da bir başkasına beslediği aşk-i mecazi var. Daha sonra bu insan Aşk-i İlahi‘ye yükseliyor. Bu hal ailesine karşı olan aşkında bir düşme göstermeyecektir. İlahi aşkın içerisinde beşeri aşkın cüzleri zaten mevcuttur. İlahi aşka vasıl olmak bilakis beşeri aşkların temelini sağlamlaştırır. Denizin içinde damla vardır; ama deniz damladan ibaret değildir. Bugün aşkla ibadet edebilen bir insan, yarin ibadet eder gibi aşık olabilir. Bugünkü isini aşkla yapan da, ayni isi yarin aşk ile yapamayabilir.

Her şeyden evvel "aşk" fikrî bir mesele değildir; hâlî ve vicdanîdir. Yani, matematiğin, kimyanın meseleleri gibi, net ifadelerle anlatılması ve anlaşılması mümkün olmayıp, ancak halen ve vicdanen bilinir. Bu noktada aşk, sübjektif bir karakter arz eder. Mevlâna, bunu şöyle dile getirir: Biri "Aşıklık nedir?" diye sordu. "Benim gibi olursan anlarsın" dedim. Kalem ki, çarçabuk yazıp gidiyordu. Aşkın tefsîri bahsine gelince, tahammül edemeyerek yarıldı. Akıl, aşkın şerhinde çamura batmış merkep gibi aciz kaldı.

Muhabbet iki taraflı, muhatap tek taraflı bir ilişkidir. Muhabbet “karşılıklı” olduğu müddetçe devam eder. Mevlana’nın Şems’e söylediği gibi sevilen sevmeyi sürdürmediği müddetçe seven sevgisini ebediyen sürdüremez. Muhabbet bir yerde kırılır. Ama muhatap olma karşılık alma beklentisi içermediğinden karşısındaki ona muhabbet etmese de muhatabiyet devam edebilir. Bir şeye “muhatap olmak” aklın, bir şeye “muhabbet etmek” ise kalbin eylemidir. Akılda ilim, kalpte feyz vardır. Nasıl ki kalb aklı, akıl da kalbi beslerse, muhatap olmak da muhabbet etmeyi, keza muhabbet etmek de muhatap olmayı besler. Buna göre muhatap olmayı “birini anlamaya, tanımaya, siret güzelliğini tatmaya, tartmaya ve tarttırmaya çalışmak”; muhabbet etmeyi ise “birini veya bir şeyi sevmek” olarak tarif edebiliriz.

Muhabbet etmek her şeyden önce bir teşekkür halidir. Kişi sevdiğine daha başlangıçta muhabbetle bağlanarak gerekli-gereksiz ona teşekkür eder bir hale girer. Çoğu kere onda olmayan güzellikleri bile onda varmış gibi telakki eder. Zira muhabbet ehli muhabbet ettiği şeyde bahaneler aramaz ve kusurlarını görmek istemez. Kemaline işaret eden zayıf emareleri kuvvetli hüccetler hükmünde görür. Daima sevdiği tarafındadır.

Biz hakiki aşkı ve dostluğu anlamadığımızdan bize muhatap olarak bizi sevecek kişileri yanımızdan uzaklaştırıyor, bize muhatap olmadan muhabbet edip, gururumuzu okşayan kişileri yanımızda tutuyoruz. Hal böyle olunca bizi anlamadan seven kişilerin aslında bize adavet ettiklerini anlayamıyoruz. Bunun için muhabbet ve muhatabiyet anlamında öyle açmazlar yaşıyoruz ki çoğu kere muhatap bile alamayacağımız kişilere muhabbet besleyip aşık oluyoruz. O muhabbet duygusuyla sevdiğimizi değiştirmeye, dönüştürmeye, onu kendimize muhatap etmeye çalışıyoruz. Bunu ne kadar başarabiliyoruz tartışılır. Gerçekte hem muhatap olacağımız, hem de muhabbet edeceğimiz insan sayısı şu dünyada o kadar az ki. Ama biz çoğu kere bunun farkına varamıyoruz...

Muhabbetle kalın...



ARİF OLGUN

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Aşk makamında muhabbet... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Aşk makamında muhabbet... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AŞK MAKAMINDA MUHABBET... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
24.2.2010 19:47:02
Mevlana’nın Şems’e söylediği gibi sevilen sevmeyi sürdürmediği müddetçe seven sevgisini ebediyen sürdüremez. Muhabbet bir yerde kırılır. Ama muhatap olma karşılık alma beklentisi içermediğinden karşısındaki ona muhabbet etmese de muhatabiyet devam edebilir. Bir şeye “muhatap olmak” aklın, bir şeye “muhabbet etmek” ise kalbin eylemidir. Akılda ilim, kalpte feyz vardır. Nasıl ki kalb aklı, akıl da kalbi beslerse, muhatap olmak da muhabbet etmeyi, keza muhabbet etmek de muhatap olmayı besler. Buna göre muhatap olmayı “birini anlamaya, tanımaya, siret güzelliğini tatmaya, tartmaya ve tarttırmaya çalışmak”; muhabbet etmeyi ise “birini veya bir şeyi sevmek” olarak tarif edebiliriz.

Muhabbet ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Kalem dostum, muhabbeti çok güzel anlatmış. İnsan okumaya başlayınca, sona gelmeden bırakamıyor.
Tebrikler. Muhabbetle kalınız.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
24.2.2010 19:23:56
SEVMEK VE MUHABBET...
EĞER SEVMEK İÇİMİZDE OLMASA KİM SEVERDİ BİZİ
EĞER BİZ SEVMESEYDİK NASIL TANIMLARDIK AŞKIN DİLİNİ
BEN SENDE SEN OLMASSAM SEN BENDE NASIL BEN OLABİLİRSİN.Kİ...
EYYYY YÜREK SEVDİM YÜCELERDEN ..HEMDE TUTKU DİYORLAR ŞİMDİLER....


SEVGİ ...


SELAM VE BEKA İLE DOST..BU YAZANIZI FAVORİ YAZILARIMA TAŞIYORUM İZNİNİZLE...SELAM VE BEKA İLE
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
24.2.2010 17:29:49
10 puan verdi
Ilık bir rüzgarda yüzünüze çarpan yağmur damlacıkları gibi hoş ve bir o kadar huzur verici buldum yazınızı...Kaleminiz yazmış-lardan değil, okunası işlenesi bir paylaşım olmuş..Yüreğinize sağlık...
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
24.2.2010 01:14:10
ne varlığa sevinirim
ne yokluğa yerinirim
aşkın ile avunurum
bana seni gerek seni

Yunus Emre’ye böyle dedirten aşkta aynı ilahi aşktır..

____________________Büyük düşünrleri de katıp ne hoş olmuş sayfanız...

Değerli yazarımız hayranlıkla okuduğum bir yazıydı ,edebiyata yakışır muhteşem feyzler vardı...
Yürek seslerimle kutluyor saygılarımı sunuyorum efendim...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL