8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
682
Okunma

...........................................
Doyumsuzluğa meyilli varlıklarız, biz insanlar...
Biz insanlar, doymak nedir bilmiyoruz... Bilmek istemiyoruz. İşimize gelmeyenlere sırt dönüyoruz. İnkar ediyoruz eksikliklerimizi, yanlışlarımızı da kabullenemiyoruz...
Biz insanlar her şeye hükmetmek için yaşamayı kendimize destur kılıyoruz...
İsiyoruz dünya değil, dünyalar bizim olsun. İstiyoruz canımızın her istediğine kavuşalım. İstiyoruz kanımızın ısındığı her baharı koklayalım. İstiyoruz hayalden öte hayallerimiz olsun ve gerçekleşsin düşlerimiz bir an önce...
Yetinmeyi, az bulmayı, paylaşmayı, şükretmeyi yediremiyoruz kendimize. Kendimize bulduklarımızı, keşfettiklerimizi, dahası gördüklerimizi heybemize doldurdukça doldurmak istiyoruz...
İstiyoruz ki benliğimiz tatsın her duyguyu...
İstiyoruz ki tutuduğumuz her ağaç, meyvaya dursun bizim için...
İstiyoruz ki ellerimiz altın tutsun, avuçlarımız cenneti yakalasın...
İstiyoruz ki, sahip olalım zenginliğe; elde edelim her başarıyı; geçelim her engeli; aşalım her yarını; kapalım her güzelliği...
Doyumsuzluğumuzun önüne geçemiyoruz...
Bu ileti, bu amansız hastalığı içimizden atamıyoruz...
Bu alışkanlığı, bu kurtuluşu olmayan bağımlılığı dışımızdan kovamıyoruz...
Bu meselede ’hep bana ya rabbena’ demekten kendimizi alıkoyamıyoruz...
*
Ve bu doyumsuzluk kendini her platformda ve her performansta açıkça gösteriyor:
Yakamızı bir türlü kurtarmadığımız aşkta, içine gömüldüğümüz yalnızlıkta, kısa yollardan para kazanmada, hayatın bitmez koşuşturmasında, esprisi bol şakalaşmada, açlığa dayanmadığımız yemek yemede, kahkahayla gülmede, daha çok mutlu olmada...
Kısaca her anlamda ve her renkte doyumsuzluklar peşindeyiz...
....................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
22 Şubat 2010,,,12.48
Mardin