17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1546
Okunma

ANKARA MACERALARIM…
O gece, heyecandan gözüme uyku girmemişti.Neredeyse her saat başı kalkıyor, evin içinde gezinip yine yatıyordum.Ev kalabalık olduğundan,yatağımda dönüp durmaktan başka çarem de yoktu.İnanamıyordum, içim içime sığmıyordu.Hemen sabah olsun,güne başlayalım istiyordum.Nihayet yıllardır hayalini kurduğum gün gelmişti işte,yıllardır verdiğim emeklerimin karşılığını bugün alacaktım da, nasıl uyuyabilirdim rahatça yatağımda.Koskoca 5 yıl…Şimdi geriye dönüp baktığımda sanki dün gibi.
Kızım Ankara Üniversitesi’ni kazanmıştı,birlikte Ankara’ya taşınıp orada yaşamaya karar vermiştik.O günden sonra benim,olmayan uykularım iyiden iyiye kaçmaya başlamıştı.Hiç bilmediğimiz koca bir şehirde anne-kız yapayalnız,bu beni çok ürkütüyordu.Ama ne olursa olsun, kızımı tek başına gönderemezdim.Her türlü zorluğa katlanırdım bir tanem için.Ben onun için yaşamıyor muydum?
Okula kayıt işlemlerini yaptırmaya beraber gidecek,hem kaydını yaptıracak, hem de kiralık ev tutacaktık.Kayıt gününden bir gün önce yola çıktık, bizi Ankara Aşti’de (Ankara terminali) kardeş torunu olduğumuz Albay Sedat karşılamıştı.O akşam onlarda kaldık,sabah olunca Sedat’ın tarifi ile okula gitmek için düştük yollara.Ben dolmuş şoförün hemen arkasına oturmuş,gideceğimiz adresi söylemiştim hemen.
--Şoför bey,Ankara’nın yabancısıyım da,bizi bu adrese en yakın yerde indirir misiniz?
--Tamam abla, indiririm.
--Ama unutmayın olur mu? (gururlanarak) kızım üniversiteyi kazandı da kayıt yaptıracağız.Bugün son gün,bir terslik olmasın sonra.
--Unutmam abla.
--Peki teşekkür ederim.Şoför bey kardeşim.
Sonra sağımda,solumda,önümde,arkamda oturan ne kadar bayan varsa soruyorum.
--Siz bu adresi biliyor musunuz?Oraya yaklaşınca söyler misiniz?Aman ne olur unutmayın.
Bir müddet sonra tekrar şoför beye
--Aman beyefendi,bizi unutmadınız değil mi? İndireceksin.
Ve…sonunda indirdi.İndirdi de ama nerede?Artık sorularımdan sıkılıp ta mı indirmişti,yoksa gerçekten orada mı indirmesi gerekiyordu hala daha bilmiyorum.Yoldan geçen insanlara sora sora 30-35 dakikalık bir yürümeyle okula gelmiş ve kaydımızı yaptırmıştık.Nihayet benim kızım da bir üniversite öğrencisi olmuştu artık.Ağlamalı mıydım hüzünden ,kahkahalar mı atmalıydım sevinçten? Ne yapacağımı bilememiştim,bir yandan babasının göremediği bu tablo için hüzünlüydüm ama havalarda uçacak kadar da sevinçliydim.Çok değişik bir duygu ile okuldan çıkmıştık
O gün hava çok mu sıcaktı,yoksa ben heyecandan mı yanıyordum ama alev alev ateş çıkıyordu tüm vücudumdan.Şimdi öğrendiğim kadarı ile, okulun Tandoğan kapısından çıkmıştık.Önce caddenin karşısındaki cafelerin birinde çay,simit,poğaça yiyip karnımızı doyurmuştuk.
Şimdi sıra oturacağımız evi tutmaya gelmişti.Öyle ya, Ankara dediğin ne kadarcık bir yerdi,hemen ev buluverirdik! İşin açıkçası ;evlerinde misafir olduğumuz Sedat’lara yük olmak istemiyordum.Hemen ev bulup memleketime geri dönmek,bir an önce de taşınmak istiyordum.Kızımla birlikte ne kadar kiralık ev varsa,ne kadar emlakçı varsa gezmeye başladık.Sorduğumuz evler o zaman ki para ile 700-800 milyon 1.000 milyar civarı idi.Beni aşan rakamlardı bunlar.O kadar sıcaktı ki ve o kadar bunalmıştık ki,bir de Ankara’yı bilmediğimiz için kızımla dönüp dolaşıp aynı yerlere geliyorduk.Sonunda sora sora metroyu bulduk bindik.Tandoğan’dan Aşti’ye,Aşti’den Batıkent’te kadar gitmediğimiz yer kalmamıştı.Yok, yok, yok ev bulamıyorduk.Hala daha annemler ve Sedat’lar ;
--İyi ki Ankara’yı bilmiyorsunuz,bilseniz daha nerelere gidecektiniz kim bilir?
Der,bize gülerler.
Akşam üzerine doğru,o kadar çok yorulmuştuk, acıkmıştık ki. Ayrıca hiç bilmediğimiz bir yerde kadın başımıza böyle gezinmek beni çok üzmüştü.Dokunsalar ağlayıverecektim ama kızımın yanında güçlü olmak zorundaydım ve oldum da.Ne kadar zor olursa olsun kızıma bir şey belli etmemeye çalışıyordum.Artık Sedat’lara dönmeye karar verdik E.. karar vermekle olmuyordu,hadi bakalım yine adres sormaya başlamıştım.
--Etimesgut Askeri Lojmanlarına gideceğim ama yabancıyım.Nasıl gidebilirim?
Sora sora Bağdat bulunur hesabı,sora sora bulmuştuk Etimesgut yolunu da.Lojmanın önünde inip,evin zilini çaldığımızda,artık ne kızımın ne de benim bir adım dahi atacak halimiz kalmamıştı.Bize kapıyı açan Çiler (Sedat’ın öğretmen eşi)
--Ablaaaa, bu haliniz ne?Siz niye eve gelmediniz?Ev öyle kolay mı bulunur?Biz birlikte bakacağız ev,burası sizin eviniz niye bu kadar boşu boşuna yordunuz kendinizi?
İş işten geçmişti,yormuştuk işte kendimizi…O akşam nerede yattığımı bilemeden günün yorgunluğu ile hemen uyumuştum.Ankara’daki ilk günümüze noktayı koymuştum.
Sonra mı? Sabah ola hayrola…Hele bir sabah olsun,yine başlayacağım anlatmaya.
Saygı ve sevgilerimle hepinize…
Mavideydisevgi