24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1798
Okunma

Aşağıda gönül pencerelerine yolculuk edeceğiniz şahsiyet, insanlığıyla ve edebiyattaki duruşuyla TAKDİRLERİ fazlasıyla hakkeden bir Şair ve Yazar...meselci
--- İYİ OKUMALAR ---
..............................................
Meselci: ’1948 yılında sivasın tuzlagözü köyünde doğdum...ilk orta okulu sivasta bitirdim 1966 senesinde eskişehir hava asrsubay okulunu kazandım izmirde branş okulundan 1968 yılında mezun oldum.1969 yılında ev hanımı olan leyla yıldırımla evlendim..iki oğlum oldu. uzay ve tolga.....uzay kadın doğum uzmanı tolga sigortacı oldu ikisinide evlendirdim dokuz yaşında çok tatlı bir torunum var ismi defne....otuzbir yıl bu mesleği şerefimle...icra ettim yurdun bir çok yerlerinde iki defa şark hizmeti olarak seve seve hizmet ettim hiç bir askerimin kalbini kırmadım....edebiyatı bilhassa şiiri çok severim...toplumsal olayları iç acıtan konuları tema olarak işlemeyi tercih ederim...işte bu yüzden edebiyat defteri sitesinin aşığıyım yazan tüm kalemleri hep taktir etmişimdir devamlı artan eksilmeyen bu gönüldaşları her gün elverdiği müddetçe takip etmeyi yapılacak en önemli görev olarak kabul ederim..tüm arkadaşlara yazan ellere düşünen beyinlere saygılarımı sunarım...esen kalın...’.
Yukarıda alıntıladığım bu bölüm, profilinizde kendiniz hakkında yazdığınız bir samimi paylaşımdı.
Şunu sormak istiyorum size Sevgili YILDIRIM, bize Öteki Tacettin’i anlatır mısınız birkaç tümceyle?
Tacettin YILDIRIM:
--- Gülen insanı çok severim. Çinlilerin bir atasözü vardır. GÜLMEYİ BİLMİYORSAN TİCARET YAPMA derler.
Tabi ki sırıtmaktan bahsetmiyorum. Göz hizasında konuşurum. İnsan gözüyle güler gözüyle dinlerse tüm merak giderilir, iletişim sağlanır. Çok çabuk sevdiğimi belli eder, çok çabuk anlaşılır, çok çabuk anlarım.
Benim için insanlık çok önemlidir. Yazılarımda şiirlerimde bu temayı çok işlerim. Paylaşmak karakterimdir.
Mevlana, Yunus EMRE, Aşık VEYSEL, Aşık MAHSUNİ, Ömer HAYYAM, Neyzen TEVFİK, Can YÜCEL, N. Fazıl KISAKÜREK, Nazım Hikmet RAN’ların hayranıyımdır.
meselci: Edebiyatla ısınma soluklarınız ne zamana dayanıyor? Edebiyat mı sizin ellerinizden tuttu yoksa siz mi onu dünyanıza kabul ettiniz?
Tacettin YILDIRIM:
--- İlkokul 4 üncü sınıftayken verem savaş haftasında ilkokullar arası kompozisyon yarışması düzenlenmişti. Tüm katılanlar verem hastalığı ve tedavi yöntemi hakkında klasik bilgileri yazmış, ben ise verem hastalığından ölen birisini biraz da acı katarak hikaye şeklinde sunmuştum. İç anadolu bölgesi ilkokullar arası birincisi olmuştum. Sivas valiliği törenle hediyemi vermişti. Pantolon başkasından ayakkabı başkasından siyah önlük beyaz naylon yaka elimde kimsenin açmayı beceremediği büyük ve kapsamlı pergel takımımla etrafıma aval aval bakıyordum. İşte acılı yıllar işte edebiyata merhaba...
Bulduğum herşeyi okurdum. Gün bitse de saatli maarif takviminin yaprağını bir koparsaydım derdim.
meselci: Ve şiirler kaleme alıyorsunuz. Hicivler, taşlamalar bol bol yer alıyor kaleminizde. Şiirle olan aranız hangi ölçüde? Şiirsiz yaşayabilirim diyebilir misiniz?
Tacettin YILDIRIM:
--- Sevgili Mehmet Selim dedim ya ben insanı, insanlığı seviyorum. Bende at gözlüğü yok. Gördüğü halde görmeyeni, duyduğu halde duymayanı ,yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyeni, kendini bir şey sananı, haksızı, şerefsizi, ruhsuzu, terbiyesizi şiirimsi bir dille teşhir ediyorum. Okuyan olduğu müddetçe yazacağım. Şiirsiz yaşanır mı?
meselci: Şiir’de hangi noktaya geldiğinizde, içiniz rahat edecek? Şiir’de nasıl bir pencereniz olmasını arzuluyorsunuz?
Tacettin YILDIRIM:
--- Usta kalem, edebiyatdefteri sitesinde o kadar güzel şiir yazanlar var ki...
Serbest’te vezin’de harikalar yaratıyorlar. Ben onlar kadar iddialı değilim. Onlar kadar yazamam. Benim tarzımı da kabul ettiler. Yani siz ustalarınki ana sıcak, benim yazdığımda ara sıcak olsun diyorum. Olmazların olduğu ülkemde, çarpıklıkların
yaşandığı müddetçe, penceremiz hep açık kalacak.
meselci: Şiir yazmadığınız veya şiir okumadığınız vakitlerde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Tacettin YILDIRIM:
--- İftarı hiç olmayan bir oruçlu gibi....
meselci: Şiir’e yeni sarılan genç yüreklere neler tavsiye etmek istersiniz gelecekleri için? Ne yapsalar, edebiyatta başarılı olurlar?
Tacettin YILDIRIM:
--- Okuma özürlü olan ülkemizde bu işe hevesli olan gençlerimizin ellerinden yettiğimiz kadar tutmalıyız.
Astığı bir şiire yıkıcı bir yorum, küçümseyici bir ifade, onları bitirir. Yanlışlarını açıkça değil de, özelden bildirmeliyiz mesaj olarak. Yorum şiirin makyajıdır. Yaz bana, yazayım sana dememeliyiz.
Her gün yeni bir arkadaşımızın sayfasına girerek, bir yorum yazıp onu teşvik etmeliyiz. Gençlere önerim çok okumaları, tüm teknolojinin fırsatlarını kullanıp devamlı araştırma yapmaları, sürekli kelime dağarcıklarını doldurmaları... Emeksiz hiç bir şeyin olamayacağını bilmeleri gerekir. Okuyacak, araştıracak, çalışacak.
meselci: ŞİİR’in edebiyatın öksüz dalı olduğuna katılıyor musunuz? Hani yayınevleri filan şiir kitapları yayımlamaktan kaçtıkları ve Türkiye’de az şiir kitabı satılıyor gibi söylemlerden yola çıkarak bu soruyu soruyorum alizatınıza...
Tacettin YILDIRIM:
--- Şiir çabuk kurgulanan, kısa olan imgelerle uyumu bulan, bir roman kadar zaman harcanmayan, basımı az olduğu için fazla rant getirmeyen bir dal... Belki acı ama öksüz denilmesi kulağımıza hoş gelmese de, doğru.
Evet çok az şiir kitabı satılıyor. Sonuna kadar haklısın.
meselci: Dostluk ve arkadaşlık karıştırılıyor çoğu zaman. Siz kendinize yakın gördüğünüz kişileri dost olarak mı kabul edersiniz yoksa arkadaş olarak mı ve neden?
Tacettin YILDIRIM:
--- Can YÜCEL dostluğu çok güzel tarif eder. İnsanın arkadaşı çoktur ama dostu yok denecek kadar azdır.
Yaşadığımız şu günlerde her şey gibi dostlukta erozyona uğradı. Arkadaşlık özünü yitirdi sadece tanıdık biri oldu. Her şey hızlı bir şekilde evrimselleşiyor. Küresellik de, günü kurtarma de, elimizde bu kaldı de ne dersen de.
DÜNYAMIZ AYNI DÜNYA
MAHALLEMİZ YERİNDE
GÜZEL OLAN HERŞEYİ
ACAİP NESİL ALDI
GÜNBE GÜN HAYRETTEYİZ
İNSANLIKTAN NE KALDI
HASİYET ONUR BİTTİ
ŞEREFSİZLİK NAM SALDI
meselci: Güncel bir suale gelmek istiyorum izninizle, Türkiye’nin gündeminde yer alan Demokratik Açılım için düşüncelerinizi alabilir miyiz? Neler yapsak, kardeşçe bir arada yaşayabilir Türkiye Halkları olarak?
Tacettin YILDIRIM:
--- Bulunduğumuz bu muhteşem cografya herkesin iştahını kabartmıştır... güzelin düşmanı çoktur. silah sanayi vurur, ilaç sanayi iyileştirmeğe başlar. Büyük beyin oyunlarında kendini bile yönetemeyen küçük beyinler, av olmaya mahkumdur.
Dünyanın jandarması USA(Amerika Birleşik Devletleri) yazdığı senaryoyu platosunda film olarak çekmeye başlamış... tarihi hep katliamlarla bilinen sarı çıyan Coniler bizi birbirimize kırdırmaya başlamışlardır.
Kız aldı, kız verdik. Sevdik, sevildik. Ne vardı da ayrı olan bölüşmedik. Sadece orası değil hepimiz kötü yönetildik... hangimiz zengindik, çoğumuz fakirdik. Haklısın oraya ağa, jandarma karakol... batıya fabrika otoyol...
Oy sandığı... ağalık, aşiret, töreler işlerine geldiği gibi.... görüyorsak bunları hissedersek oyunlarını bozarsak her zaman olduğu gibi avuçlarını yalarlar... Kısa olan şu ömürde hayat bu güzel sayfalardaki gibi hoşgörü kardeşçe olmaz mı şimdiye kadar beraber yaşamadık mı...
Ben bu sayfalarda seni kutbo’yu(Kutbettin TOPRAK) aspendos’u( Faik DANIŞMAN), Barış ALTUNEL... beyaz sayfalarda tanıdım... türkünün güzelini, halayın çoşkusunu, zılgıtın en yükseğini, yemeklerin en lezzetlisini... şivenin en hoşa gidenini o güzel cografyada gördüm... Ve hala gel beraber güneşe bakalım diyorum...
meselci: Aşağıdaki kavramlar(önünde soru işareti olanlar) sizin için ne gibi çağrışımlar karşılık gelmekte-ler?
Tacettin YILDIRIM:
Aşk?
--- Hayatın anlamı.
Sevdiğiniz gün adı ve nedeni?
--- Güzel geçtiyse günün adı önemli değildir.
Yalnız kalmaktan hoşlanır mısınız?
--- Hem de çok, şiir ve yazı yazmak için.
Mavi denizler?
--- Hürriyeti çağrıştırır...
Korkularınızı sıralayan ilk dört madde?
a- Sevilmemek.
b- Yalnız kalmak.
c- Ele avuca düşmek.
d- Sevdiklerini kaybetmek.
Dinlerken mutlu olduğunuz bir şarkı ismi ve sebebi?
--- Eski dostlar.
Yaşadığınız şehir(Sivas)?
--- Aşık VEYSEL’lerin, Pir SULTAN’ların, Ali İZZET’lerin, ruhsatinin, yiğiDin harman olduğu yiğidoların yetiştiği Sivasım, şer odaklarının, yobaz gürüh takımının oyununu çözememiş otuz yedi canın yandığında ateşin bile utandığı bir günde karalarda kalmıştır.
Ve çocukken unutmadığınız bir anınızı kısa bir anlatımla bizimle paylaşır mısınız desem?
--- Altı yaşında babam dini konuları yerinde öğreneyim diye camide hocadan ders almaya göndermişti beni.
Sıra sıra rahle arkasında kafamızda takke, elif cüzümüz önümüzde, hepimiz hoca ne derse bağırarak tekrar ediyorduk. Bazen de Hoca tek tek sözlü yapıyordu. Bir gün bana besmele çek dedi, ben de hemen yerine getirdim. Beğenmedi. Tekrar tekrar yeniletti. İstediği gibi olmadı ki, bana bir tokat attı. Ağlayarak eve geldim.
Gölgesinden bile korktuğumuz babam tarafından sorgudayım... baba adam beni allahın evinde dövdü... besmeleyi istediği gibi çekemeyebilirim farzet ki kekemeyim... dedim ağlamaya başladım. O ne benden başka herkes gülüyordu... o günden sonra da bir daha camiye gitmedim.
meselci: Sevgili Tacettin Bey, bu şahane muhbabet için sağol, varol diyorum kişiliğinize...
Tacettin YILDIRIM:
--- Ben de sana çok çok teşekkür ediyorum. Siteye yenilik getirdin. bu sayede duygudaşlarımızı daha iyi tanıdık... zor görevi üstlendin. Çünkü herkes benimle de yapsa diyecek hem şiir hem yazı hem söyleyişi... Allah kolaylık versin. Ben bu siteyi kuranları.... bu sitede yazanları... çok, hem de pek çok seviyorum. Saygılar herkese.
15.01.2010
......................................BİTTİ................................