Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Turgay COŞKUN
Turgay COŞKUN

AN

Yorum

AN

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1053

Okunma

AN

AN

An


Düşündüm az önce günümüz dünyasındaki hayat şeklini, yaşam mücadelesini, koşuşturmayı… Düşündüm gelecek kaygılarını, gelecek kaygılarının getirisini ve götürüsünü, anlık çıkar hesaplarını, geçmişin zarafetindeki huzurlu hayatı…

An… Yani içinde bulunduğum zaman. Neler sıkıştırmalıyım neler?

Görsellikleri kaçırmamalıyım ki bana sanatsever desinler. İşitsel her şeyden haberim olmalı ki; toplum içinde, sevmesem de, nefret de etsem bir müzikten, “Harika bir eser! Ruhum dinleniyor…” gibi bir yuvarlak lafla kültür sembolü olduğumu anlasınlar.

Bu arada çok da para kazanmalıyım hak ederek ya da etmeyerek ki; zenginliğimle beni üst mevkilere alsınlar.

Ciddi ve vakarlı maskelerimle, bir önceki cümlemi unutturacak kadar tane tane ve aralıklı bilimsel edalarla her konuda konuşmalıyım ki, beni tüm konuların aksakallısı, çok bileni sansınlar.

İşin garibi bunları ben mi istiyorum? İçimdeki, kendini bir şey sanan, başka bir ben mi istiyor? İçimi bu şekle toplum mu yönlendiriyor? Hiç bir şeyim de, çok şey mi görünmek istiyorum? Ya da çok şeyim, ama yorgun muyum?

Fırtına esiyor işte ruhumda. Nedenler birbiri ile restleşip duruyor.

“An” denen sözcük aslında çok mu dar bir alan içeriyor yoksa? Neden insan ruhu bazen henüz yaşamadığı geleceğine yol alıyor? Ya da, neden belki de dedelerinin yaşadığı zamanlara özlemli bir yolculuğa çıkıyor sık sık iç dünyasıyla? Sevgiye, aşka, işe, yemeğe, gezmeye, görmeye, spora, heyecana, hayallere neden yetmiyor anlar? 24 saat günü gün yapmaya yetiyor da, neden insan yaşamının gün olgusuna kâfi gelmiyor artık?

Bir büyük yemek masası geldi şimdi gözümün önüne. Kebaplar, çorbalar, zeytinyağlılar, sebzeler, meyveler, tatlılar, mezeler, etliler her şey mevcut ve o kadar çok ki. Masanın çevresinde lüks sandalyelerde oturanlar, plastik taburelerde yer bulanlar, ayakta duranlar, geride bir sıra daha olanlar, uzakta olup ulaşmaya çabalayanlar… Herkeste bir telaş...

Lüks sandalyelerde oturanlar, yemeklere çok yakın olduklarından ve oburlukla çok yemişler ve şişkinlik yapmış, mayışmışlar. Mutsuzlar…

Plastik taburelerde yer bulanlar ulaşabiliyorlar ve yiyorlar da… Ama lüks sandalyelerdekiler kadar yiyemediklerinden kıskançlar ve onlara kin dolular. Mutsuzlar…

Ayakta duranlarsa uzanabildikleri kadar yiyebilmişler; ama yetmemiş yarı açlar. Mutsuzlar…

Bir sıra geride olanlar doymak için öndekilerin kalkmasını beklemekteler ama kalkan yok; elleri ulaşabildiğince yiyebilmişler ve aç kalmışlar. Mutsuzlar…

Uzakta olup ulaşmaya çabalayanların gözleri kararmış, engelleri aşabilme uğruna önlerine geleni yok etme çabasındalar. Mutsuzlar…

İşte günümüzdeki “An”!

Sahi; kim mutlu? Kalabalıktaki yalnız başım mı?

Uzaktan bir şarkı geliyor. Çoook eskilerden…

“Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan… Ah Kalamış’tan…”

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
An Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz An yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
susaraközlüyorum
susaraközlüyorum, @susarakozluyorum
18.3.2010 23:43:36
insan fıtratı hem kendisi için fazlasını istemektedir.
bu fazlalık onu mutsuz etse bile edeçeğini bilse bile
hep ister.
gerek maddi gerekse manevi konuda
kanaatkar olmayı kendimize öğretirsek
ançak o zaman mutlu olabiliriz.
ama dediğim azla yetinmek değil,
ayarın da yetinmekten bahsediyorum.
bu öyle birşey ki,sihir gibi
farkettiğinizde bile sizi mutlu kılar.
güzel bir konuya değinmişsiniz
ayrıça uzunça bir masa anlatımı fevkaladeydi
tebrikler:)))
Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
8.1.2010 20:06:16
10 puan verdi
Huzur...

Yazilisi bile özgün.
efsun dalya
efsun dalya, @efsundalya
8.1.2010 15:51:11
bardağın dolu tarafını gördüğümüzde mutlu olmak o kadar da zor olmamalı...
yaşanan ya da yaşanacak olan her ne varsa bizde mutlaka güzellikler bırakır. iş sadece yaşadıklarımıza olumlu bakabilmede gizli...


yüreğinize sağlık...
Serap Baycan
Serap Baycan, @serapbaycan
8.1.2010 15:44:31
10 puan verdi
An; bir göz açıp kapama anı mı? Yoksa daha mı kısa?
Mutluluk gerçekte nedir?
Sanırım gerçek mutluluk; nefes aldığın sürece değerini bilerek ve bulursan şükrederek, bulamazsan belki bir gün bulma umudunu taşıyarak yaşamak.
Anlatımınız her zaman ki gibi mükemmel.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
8.1.2010 15:08:49
5 puan verdi
Lüks sandalyelerde oturanlar, yemeklere çok yakın olduklarından ve oburlukla çok yemişler ve şişkinlik yapmış, mayışmışlar. Mutsuzlar…

Plastik taburelerde yer bulanlar ulaşabiliyorlar ve yiyorlar da… Ama lüks sandalyelerdekiler kadar yiyemediklerinden kıskançlar ve onlara kin dolular. Mutsuzlar…

Ayakta duranlarsa uzanabildikleri kadar yiyebilmişler; ama yetmemiş yarı açlar. Mutsuzlar…

Bir sıra geride olanlar doymak için öndekilerin kalkmasını beklemekteler ama kalkan yok; elleri ulaşabildiğince yiyebilmişler ve aç kalmışlar. Mutsuzlar…

Uzakta olup ulaşmaya çabalayanların gözleri kararmış, engelleri aşabilme uğruna önlerine geleni yok etme çabasındalar. Mutsuzlar…

İşte günümüzdeki “An”!

Vallahi bugünü bundan daha iyi anlatacak söz olur mu bilmem...Çok beğendim bu kısmı...Tebrik ediyorum. Tam puanı hakketti yazınız.
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
8.1.2010 13:39:04
10 puan verdi
Yaşamımızı, mütevazi isteklerle kurgulamalayız. Ulaşabileceğimiz, beklentilerimiz olmalı. Ki, elde ettiğimiz zaman mutlu olalım. Daha çoğunu elde edersek, daha çok mutlu olalım.

Herşey olmaya çalışmak yerine, olabileceğimiz tek şeyin iyisi olmaya çalışmalıyız. Haddimizi bilmeli, kendimizi tanımalıyız. Masaya en uzak mesafede duruyorsak, aç kalmamız, yemeklere ulaşamamamız doğaldır. Yerimize rağmen, yemek yiyebileceğimiz beklentisine girmek, sonu aç kalmakla biten bir mutsuzluğa sürükler, bizi. Bir daha ki davette, "Daha ön sırada nasıl olurum?" ya da " O neden ön sırada? Farkımız ne?" diye düşünmemiz lazım.

Güzel bir yazıydı. Akıcı ve anlaşılır. Kutluyorum, kaleminizi, yüreğinizi.

Eser Aslanlı tarafından 1/8/2010 1:40:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
ilknur doganay
ilknur doganay, @ilknurdoganay
8.1.2010 10:10:01
Sanıyorum biraz, hazm ede bilmeyi öğrenmekle alakalı.

Konuşmaya başlamadan önce, durup düşünmek gibi.

Yemeğe başlamadan önce, gözleri doyurmak gibi.

Fazlalıklardan arınıp ,öze inmek gibi.

Vücuda, yük olabilecek hiç bir yiyecek, içeçek yüklememek gibi.
Yaşam tastaki suya benzer, amaç susuzluğu gidermekse bir seferde, amaç tadını almaksa yudum yudum içip şükredebilmeyi bilmektir ,anı önemli kılan bence. Kısaca şartlar ne olursa olsun ,kalpte umut taşımak, inanmaktır yaşamı anlamlı kılan...

Güzel ,düşünmeyi gerektiren bir paylaşımdı...
Saygılarım ve selamlarımla
nertenn
nertenn, @nertenn
8.1.2010 09:40:43
sanırım an
bulduğunun ,bulunduğunun ,değerinin farkına varmak
farkındalık yani.
şu yazıları okuyabilecek aklımızın olması,bir bilgisayarımızın olması,gözümüzün görmesi ,elimizin işlemesi.....
öyle çok ki farkedebileceğimiz zenginlikler.
an mutlu olmak için yeter
sizler gibi arkadaşlarım old için mutluyum.
an a teşekkürler ,bunu bize hatırlatan arkadaşa teşekkürler
nazan erten
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
8.1.2010 09:28:48
6 puan verdi
gÜZEL HESAPLAŞMA. lAKİN KENDİNE HAKSIZLIK YAPMA. Müşterisiz meta zayidir. Biliyorsan paylaşmayı istemenden doğal ne olabilir.

Yazı bütünü içinde çok güzel. Anlaşılır ve akıcı.

Tebrikler. Selamlar.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
8.1.2010 09:20:09
10 puan verdi
Etkili ve düşündürücü. Sorgulamak gerektiğini hatırlatıyor kendimizi ve çevremizi..
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
8.1.2010 08:10:21
Günlük anlarımızı doya doya istediğimiz gibi yaşamak dileklerimle...

Sevgiler...Selamlar...
arnavut kızı
arnavut kızı, @arnavutkizi
8.1.2010 01:50:27
10 puan verdi
Yaşamın gerçekleri tam anlamıyla yansıtılmış;mutluluk içimizde başlar ve yol alırız.MUTLULUK sadece güzel şeyler yaşandığında duyulaN bir his olmamalı.Bir insan her halinde mutlu olmayı bilmeli.yoksa mutlu olduğumuz anlar kısıtlı kalır.Asıl mutluluk başına ne gelirse gelsin allah u tealanın bir hikmetini görüp rahmetine sığınmaktır....

SEVGİ VE SAYGILAR....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
8.1.2010 01:16:11
10 puan verdi
su_misali ne aynen katılıyorum.

Anı yaşayabilen ve elindekiyle yetinmesini bilen. Başkasının çoğunda gözü olmayan.

Geleceğe umutla bakabilen. Bir de insan, sadece kendi olmalı, başkasına hep özenti duyan insan hiç bir zaman kendi olamaz.

Yapması gerekeni, falanca yapmış, ben de yapayım değil de, yapmak istediği için yapmalı. Nefsinin esiri olmamalı.

Her zaman ki gibi, akıcı bir üslupla anlatılmış güzel bir yazı.

Kutluyorum... saygı ve sevgilerimle...

su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
8.1.2010 00:59:11
10 puan verdi

kim mi mutlu

anı yaşayabilen yürek mutlu

ister bir simit ve çayla, ister pasta börekle

yüreği güzel olan mutlu

güzeldi her zaman ki gibi

saygılarımla


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL