Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
zu
zubeyd

GÜLLERİN HÜZNÜ

Yorum

GÜLLERİN HÜZNÜ

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

894

Okunma

GÜLLERİN HÜZNÜ

GÜLLERİN HÜZNÜ

GÜLLERİN HÜZNÜ


SADECE ŞEHİR
“Bir zamanlar sizin olan şehir, artık sizin olmaktan çıkmışsa onunla dertleşmek, bir işaret, bir sihirli sözcük beklemek neye yarar…”
Cezmi ERSÖZ


Kebap ve kokoreç kokan akşamın kızıllığında yaşamak… Geceleri kurt seslerine karışmış uğultuyla dağ başının çekilmezliğinde yaşamak… Dört yıla sığdırılmış, kara kilitli bir dolapla küçük bir odada sabah ederek yaşamak… Zordu…
Ayakları kirden ve soğuktan nasır tutmuş çocuk, dört yıldır aynı yerde. Ama bir adam, almayı umduğu beş kuruşu hak etmek istercesine türkü söylüyor. Giydiklerinin içinde kaybolmuş, hayatın ağırlığından ezilmiş, mendil satan küçük bir çocuk… Nokta nokta, den den, vs…
Canı çekilmiş bir beden gibi uzanıp şehrin orta yerine, feryad u figan koparıp dünyayı ayağa kaldırmak ve unuttuğunuz insanlığınızla hüzün satıp ekmek parası kazanan yüreklerle aydınlık günlere uyanmak istiyorsunuz… Nafile! Şehrin orta yerinde hırpalanmaları unutup “Allı Turnam” türküsüyle geldiğim bu şehirden aynı türküyle gidiyorum. Serzeniş yüklü sözlerim ve kaldırım taşlarında ayak izlerim var hatırlanacak. Muştular getiren bütün güvercinlerimi Kızılırmak’ ın akışı, toprak yüzlü insanların bakışı için azat ediyorum.

Bardaktan boşanırcasına yağmak yakışıyordu bu şehre…

SADECE BİZ
Biz, zamanı dokumaya çalışıyorduk tezgâhlarımızda. Oysa zaman ne de çabuk sökülüp gidiyordu. Zamansız ayrılıklardı kapıdaki. Önceleri zamanı gelmiş ayrılıkların eşiğinde bir gurbet türküsüydü yaşamak. Sonraları onun adı hasret türküsü olmuştu. Artık hangi türküde hasretten, özlemden bahsedilse biz olacaktık. Biz olacaktık, geceleri bu şehrin görünmez bekçisi…
Bütün kırılganlıklarımız şehrin adına yansımış; havasına karışmıştı. Boşuna değildi bu şehre “kırık şehir” dememiz. Güllerimiz vardı dallarında yeşermemiş; vazolarda can bulan. Bu şehrin bağları yoktu; olanları da bülbüller çoktan terk etmişti.
Gül yüzlü sevgililerin beli bükülmüştü divan şairlerine inat… Platonik aşklar peşinde, kendi ütopyamızda, günahı yar dediklerimizin dudaklarında unutarak yaşamıştık. Yine de aşkın en koyusuydu bizdeki. Biraz melankoli, biraz sevinç sattık bu sokaklarda. Geride, dört duvarın soğukluğunda üşümüş, söylenmemiş türkülerimiz var…

Kara tren durdu; biz gidiyoruz…


SADECE O
“Dostun bahçesine yâd eller girmiş
Gülünü koklarken fidanın kırmış
Şurda bir kötünün koynuna girmiş
Benim sevmelere kıyamadığım”
KARACAOĞLAN
Dört yılın sorgusuna gizlenmiş bir renkti yüzümdeki. Hangi fotoğrafın negatifiydi hayat? Bilmiyordum. Şimdi bütün fotoğraflarımı bir eskiciye sattım. Tüm yaşanmışlıklarımı, ellerimi, sözlerimi… Artık sevda üstüne mim’li yazılar yazamayacak mıydım?
Elleri başka, sözleri başka, başkasının olan yar! Hangi ben’ in sevdiğiydin sen? Hangi güzellik uykusunun belalı mahmurluğuydu gözlerindeki? Kelimeleri giydirmekse şiir, benim de senin için giydirdiğim kelimeler vardı, okunmamış… Adresi belli şiirler sızıyordu gözlerimden.
Artık ne doğan günden medet ne de yüreği kelepçeli bu şehrin insanlarından merhamet umuyorum. Tütün sarısı hüznün ve bir türküye mısra olmuş gözlerinle sen kalıyorsun. Bundan böyle isimsiz istasyonlarda, adressiz insanlar, o malum türküyle beni bekleyecekler. Benim seni o türküyle sevdiğimi bilecekler; sen bilmeyeceksin.
Sen kalıyorsun…
Bense o türküyü bir daha söyleyemeden gidiyorum…

SADECE
Acıyı kucaklamış fotoğraflar ve gazel olmuş güllerin hüznü.



























Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Güllerin hüznü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Güllerin hüznü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÜLLERİN HÜZNÜ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
5.1.2010 22:37:24
Beğeni:
0
Okunma:
894
Yorum:
0
BEĞENENLER
SON YAZILARI
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL