Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
şahan çoker
şahan çoker

Martı,Serçe ve Bürokrat (5. hayal)

Yorum

Martı,Serçe ve Bürokrat (5. hayal)

17

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

3185

Okunma

Okuduğunuz yazı 5.1.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Martı,Serçe ve Bürokrat (5. hayal)

Martı,Serçe ve Bürokrat (5. hayal)

Çok değerli Beyefendiler, Hanımefendiler

……..Haç ve Hilal dinsel semboller olarak algılansa da bir başka bakış açısından Bizans ve Osmanlı olarak değerlendirilebilir. Bu gün dünyanın her yerinde zulüm ve adaletsizlik kol geziyor.Ortadoğu’yu ateşe verdiler. Hepimizi yakmak istiyorlar. Bizler dengeler adına susuyoruz. Televizyonlarımızın başında içimiz burkularak ve çaresizce seyrediyoruz olanı biteni..Oysa yapacak bir şeyiniz var..
Türk Kızılay’ı bu bölgelere uluslar arası hukuk korumasında girebilen,250 bin kişilik lojistik desteği sürdürülebilir bir yapıyla muhafaza edebilen tek kuruluşumuzdur. Ve bize Osmanlı’dan miras kalmış,bir dünya markasıdır.Lübnan’da, Bosna’da, Irak’ta biz vardık.. Savaş alanlarında tek kurşun sıkılmayan kuruluş Türk Kızılay’ıdır. Onun için Türk Kızılay’ı önemlidir. Yalnızca ülkemiz için değil Dünya içinde…Burada bulunan herkesi , verdiği destekten dolayı yürekten kutluyorum……………………………………………………………

Kızılay derneğinin kurban kampanyasıyla ilgili hayırseverlere kavurma dağıtma töreninde böyle bir konuşmayı benden başka kim yapardı ki ? Konuşurken gözüm saatteydi.Aklım bekleyendeydi.. Kendimi dışarı attım. Çocukları seyretmek için.Balonları seyretmek için.Nefes almak için.Beklemek için.Tanımadığım yolculara mendil sallamak için.Konak iskelesi hiç bu kadar kalabalık bir adam görmemişti.Elleri bu kadar büyük ve sıcak bir adamı görmemişti..Karşımda tanıdık iki kişi görünce, utandım ellerimi cebime soktum. Zaten ne zaman bir dostun boynuna sarılmak istesem, omzunda ağlamak, elini tutmak ya da seni seviyorum diye bağırmak istesem, utanır ellerimi cebime sokarım..
Kapıdan çıkanlarla tokalaşıp vedalaşıyorum.Çoğu yaşça benden çok büyük insanlar.Rozet dağıtıyorum.Bir adam Yedi’sinde ne ise Kırk’ında da o…Çocukken de bu rozet, pul işlerine ben bakardım. Pencerede martılar var. Salonda bir minik kız çocuğu.Yalnızca ikimiz farkındayız martıların…Bir de bacasından kara dumanlar salarak iskeleye yanaşmaya çalışan kocamış vapur…Çocuk ve ben, vapura binmek istiyoruz. Onca kalabalık , onca koşuşturan ve aşka geciken insanın arasından bir serçe de sessizce biniyor yorgun vapura. … Çocuk denize yakın olmak istiyor ben serçeye..Birbirimize bakıp muzipçe gülüyoruz..

-Biliyor musun ben aslında bir martıyım

-Sahi mi ? Ciddi misin?


Çocuk her şeyin farkında. Bir sürü zaten cevabını bildiği soruyu tekrar tekrar soruyor.. Büyüyüp de küçüldüğünü çakmasınlar diye. Hayat aslında kim 500 milyar ister oyunundan başka bir şey değildir, hep birileri bir şey sorar, birileri de cevaplar…Büyümek dediğin cevapladığın soru sayısıyla ilgili bir şeydir. Tüm soruları doğru cevaplamaya başladığında ise yaşlanmış olursun ve bütün joker haklarını kullanmışsındır. Artık soru soran da kalmaz Zira yarışma bitmiştir.

-Gelin martılar,bakın burada sizden biri var

Duyduklarıma inanamadım. Çocuk martılara simit atarken,beni göstererek böyle söylüyordu. Umarım bizden başka kimse duymamıştır ufaklık….Bütün sırrımı ifşa ediyorsun. Özellikle de annene söyleme olur mu?.O beni çalıştığı dairede müdür sanıyor.
Sanki bu minik kız çocuğunu yıllardır tanıyorum. Yıllar önce yazmıştım bir gün geleceğini;

“ Oysa bu günlerde adını bilmediğim bir kız çocuğu rüyalarıma giriyor ve onun sonbahar rüzgarlarını hatırlatan, kestane rengi saçları, saçlarıma dolanıp uzak denizlerden umut devşirmeye çıkıyor. Böğrümden bir deniz ,küçük bir dereye akıyor.
Bu güne kadar üretip de tükettiremediğim bütün yazmışlıklarımı, karanlığın elleriyle oynadığından habersiz bütün çocuklara, ninni tadında okuyorum....Bütün avutulmamışlara… Ve tükeniyorum, öylece tükeniyorum bir kenarda...Çocukların çalıntı rüyalarıyla kavga ediyorum sessiz, sessiz… Çocuk uyuyup büyüyor. Ben uyuyamıyor, küçülüyorum...”

(Devrilmiş Devrimci’den / 1998)

Kalabalıklara karışıyoruz. çocuk ve ben. İkimizde masumuz. Kıpır kıpırız her şeye ve hiçbir şeye karşıyız..Postamızı koyuyoruz her şeye ve hiçbir şeye..Kimsenin haberi yok. İkimizde annemize serçelerden hiç bahsetmedik. Vapurda olduğunu da yalnızca biz biliyorduk. Ta ki ben oyun bozanlık yapana kadar;

-Bu kadar martı ne arıyor burada ?

-Vapurda bir serçe var


Elimle köşedeki serçeyi gösterdim. Karşıdan karşıya denizi vapurla geçen serçeyi…Ne kadar gururlu ve cesur duruyordu..Açlığını onuruyla bastırıyordu, bir lokma simidin peşinden her türlü yalakalığı yapan yüzlerce martıya bakarken..

-Karşıdan karşıya vapurla mı geçiyor?

Sorular devam ediyor. Bir cevap daha öğreniyorduk. Bir sır daha belki..Belki de serçe bizimle olmak istemişti. Belki de yüzyıllardır bir serçe ilk kez vapurla Konak’tan Karşıyaka’ya gidiyordu. Belki de bu çocuğun tertemiz yüreğinin peşindeydi büyük bilge…Belki de ben öyle düşünüyordum. İnsanların haberi olmadan bütün serçeler denizi uçarak değil, vapurla geçiyorlardı..

Bir kadın martılara dalmıştı. Bir kadın martılarla gülüşüyordu. Bir kadın martılarla konuşuyordu. Belki günlerdir ilk kez hiçbir şey düşünmüyordu. Vapurdaki herkes onu seyrediyordu. O martıları…
Ve uzunca bir süredir kıpırdamadan duran serçe kıskanmış olacak ki, küçük bedeninde ki bütün tüyleri yolacakmış gibi esen sert rüzgara karşı deli gibi mücadele ederek kadının kulağının dibine geldi. Hemen saçlarına değecek kadar yakınında çırpındı durdu. Bir şey anlatmak istiyordu.Kadın onu görmedi bile. Ben gördüm, martılar gördü…
…………………………………

Yaşlı adam Telgraf gazetesi satıyor. Gazetenin sahibesiyle Gazeteciler Cemiyetinde tanışmıştık. Uzun uzun gazetenin tarihinden bahsetmişti. Gazeteyi akşamları vapur iskelesinde dağıttıklarından bahsetmişti. Konuşurken gözlerinin içinde pırıltılar çakıyordu. O bir gazeteyi seviyordu.İşini aşkı yapmıştı.Öyle düşünmüştüm.Çünkü; gazeteden bir efsane gibi bahsediyordu. Telgraf gazetesini ne zaman görsem o hanımın suratı gelip benimle konuşur.Adını unuttum ama yüzü yanımda kalmış.

-Gelen Vapur konak, Alsancak 15 dakika sonra kalkacak

Yaşlı adam yüksek sesle bağırarak bu anonsları yapıyor.Böylece iskeledeki herkes sesin sahibine dikkat kesilmiş oluyordu

- Telgraf,Telgraf

diye ardından reklamı patlatıyordu..Dahiceydi. Belli ki yaptığı işi önemsiyordu.Çok ciddiydi. Üzerinde ütüsüz ve kirlide olsa siyah takım elbisesi,sert ama samimi bakışları vardı. Bunların hatırına gazete almak istedim…

Kız çocuğunun eli elimdeydi. Sıcacıktı. Serçenin yüreği gibiydi.Bırakmak istemedim. Affet beni, gazeteci amca, ben gazeteyi o yüzden alamadım…Kimse bilmiyor, kimse görmedi ..elimi yanağına götürdü, çocuk yanağını elime bastırdığında yüreğim ellerimden aktı gitti. Ellerim yandı gitti..Ben gazeteyi o yüzden alamadım.. Ellerim çok uzaktaki başka bir kız çocuğuna, yüreği üşüyüp de ellerimi arayan çocuğa ulaşmak için buhar oldu uçtu..Ellerim yoktu..Ben gazeteyi o yüzden alamadım..


………………………………………
Ve Martı Kendisiyle konuşmaya başladı;Gece yarısı saat 2;30

Birazdan bütün kuşlar uyanır.Sabaha çok az kaldı. Kanatlarımı açmak istemiyorum. Uçamamaktan korkuyorum.Gün geçtikçe umutlarım tükeniyor. Aşk özgürlüğün düşmanı mı? Diye düşünüyorum. Serçe bir görünüp,bir kayboluyor. Kaybolduğunda ondan hiç haber alamıyorum.Ne bir ses, ne bir nefes…Sanki başka bir dünyaya gidiyor..sanki boyut ve kişilik değiştiriyor.Bu durumu hiç sevmiyorum.
Son bir gayret havalanmam gerek. Küçük kız çocuğuna söz verdim.Penceresine geleceğim diye.Bana inandı. Bana inanan çocukları mahçup etmemeliyim.Hantal ve yaşlı bedenimi, kirli kanatlarımı gecenin katranından sıyırıp ona ulaşmalıyım..İşte şu balkon..şurası da o oda…

- Ben sözümü tuttum küçük kız çocuğu..Ama sen uyuyordun. Pencerenin camında görünmez bir yazı var. Martıların elleri ve kalemleri olmadığı için , gagalarından üfleyerek camlara yazı yazabilirler. Onu ancak çocuklar okuyabilir. Yani sen istersen görebilirsin. Orada; “Şair amca seni çok sevdi ve sana inandı” yazıyor. Oku ve bütün serçelere söyle…


…………………………………………………………….

Serçe ne yapıyor acaba şimdi?

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Martı,serçe ve bürokrat (5. hayal) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Martı,serçe ve bürokrat (5. hayal) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Martı,Serçe ve Bürokrat (5. hayal) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hacı ali
hacı ali, @haciali
6.1.2010 23:15:40
Yazı kendini okutuyor..bu yeter mi arkadaşım...kutlarım..devam..
gülenaz
gülenaz, @gulenaz
6.1.2010 17:54:24
serçenin telaşıyla
yazının sonuna kanat çırptık...

öyle güzeldi ki kaleminizden dökülenler
bitmeseydi keşke ...

kutlarım emeğinizi ,yüreğinizi
saygıyla...

Suskunyolcu
Suskunyolcu, @suskunyolcu
6.1.2010 17:20:11
Yazıyı zevkle okurken, adalar vapurundan gençlerin attığı simit parçalarını kapmak için yarışan martıları seyreder gibi oldum.Elinize sağlık.
müget
müget, @muget
6.1.2010 15:30:08
çocuk ve martılarların yasalarıyla işlese dünya..

kutlarım güün yazısını...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
6.1.2010 15:04:59
nerde kuşlar ve martılar var ben ordayım.. kutlarım şair
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.1.2010 13:19:29
Ayrıca her fırsatta aramama rağmen hala kitabınızı bulamadım. Nerden bulabileceğime dair bir tiyo da vermiyorsunuz...Ama durmak yok arayacağım.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.1.2010 13:13:37
Sevgili şairim, her satırınızda, her mısranızda kendi hayatımı ve hayallerimi görüyorum.Çok yazar ve şair okudum. Bir necip fazılı, bir Reşat Nuriyi bir de sizi bilirim edebiyatta.Ayrıca sizi yazı bölümünde gördüğümden dolayı çok mutluyum.Umarım devamı gelir.Bana da öğretsenize, ben de sizin gibi cümleler kurabilir miyim? Şiirlerinizi okuduğumdan beri şiir yazamıyorum. Yazılarınızdan sonra da korkarım yazı da yazamayacağım...
Yüreğinize sağlık....Sonsuz sevgi ve selam size...
Denizce
Denizce, @denizce
6.1.2010 12:37:14


keyif ve hüzünle karışık okudum...:)

kutlarım...

dostluğumla...
onurumsun
onurumsun, @onurumsun
6.1.2010 12:30:41
Maertıları ve serçeleri neden bu kadar çok sevdiğimi ve neden onların kanatlarında ve gagalarında hep sevgiyi ve güveni gördüğümü yazınızı okuduğumda çok daha iyi anladım Şahan bey.

Çok özel bir yazı idi ve anlamlı idi her bir satırı. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Funda SAĞLAM
Funda SAĞLAM, @fundasaglam
6.1.2010 08:13:01
güçlü bir kalemin;ahenkli yazısını okumak güzeldi..kutlarım
dr.funda saglam
Yeşim Deren
Yeşim Deren, @yesimderen
6.1.2010 07:52:27
günün yazısını ve yazarını yürekten kutluyorum.

saygımla.
Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
6.1.2010 01:02:19
10 puan verdi
(5. hayal)..
KutluYorum usta/m tekrardan..Güne ne cok yakismis yüreginiz...
hayrettin şahin(haysah)
hayrettin şahin(haysah), @hayrettin-sahin-haysah
5.1.2010 19:39:27
kızılay çalışanı olduğunuz belliki rüyalarınızı süslemiş
sn hocam unutmayın sizinkileride savaş bölgelerine IHH İNSANİ YARDIM VAKFI SOKUYOR onların hakkınıda verin gerçi kızılayda son zamanlarda sizler sayesinde güzel imaj yapmaya başladı yoksa yakın geçmişteki sicili pekte temiz değil
ama olsun biyerden başlamak gerek demi
insan bazen içlenince böyle barışve sevgi rüyalarına dalıyor helede gönlünde besliyorsa bunca serçeyi
çok güzeldi.....................................saygımla
tebrikler
Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
5.1.2010 18:29:15
10 puan verdi
Hafizami kaybetmeye sanirim ramak kaldi..

Muhtesemsiniz usta/m..

saygimla

Nar-ı Çiçek tarafından 1/5/2010 6:30:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
bezm-i cihan
bezm-i cihan, @bezm-icihan
5.1.2010 10:49:01
10 puan verdi
mükemmeldi hocam,

kaleminize hep yakışan gibi,

tebrik ve selamlar hocam...
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
5.1.2010 07:59:19
10 puan verdi
Mükemmel...En zengin sabah kahvaltısı. Bizim gibilerin ömürlerinde çok nadir yapabilecekleri bir kahvaltı.
Böylesine haz veriyor bu güzel yazı. Tebrikler.
Selma Özeşer
Selma Özeşer, @selmaozeser
5.1.2010 01:01:37
10 puan verdi


Dün sabah bir serçe sürüsü geçtü çatımın üstünden sanırım sevginin ölmediğini anlatıyorlardı dört bir yana .

Kış kıyamet demeden...

saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL