11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1006
Okunma
DÜNYA’NIN EN BARIŞÇI BAŞKANI
Gecesini gündüzüne katan çalışkan bir başkandı Push. Ciddi ve cesurdu. Ülke ve dünya meselelerine çok kafa yorardı. Dostlarına müşfik, karşıtlarına kindar ve içten pazarlıklıydı. Dünya barışı ve terörizme duyarlı olan başkan hayırseverdi. Resmi çalışma saatlerinin dışındaki vaktini çok dikkatli değerlendirirdi. Sosyal adalet için çalışan dernek ve sivil toplum örgütlerini kabul ve ziyaret ederdi. Bolca yardımlar yapardı. Sokak çocuklarının meselelerinden, afet zedelere kadar her şeyle ilgilenir, her yerde boy gösterirdi. Hayır, işlerine önayak olur, şirinlikler yapardı.
Bu başkanın ülkesi, Dünya’nın jandarmasıydı. O nedenle başkan da kendisini adaletin kılıcı sanıyordu. Basın da, sömürgeci devletlerde arkasındaydı.
Bir gün daha bitmişti. Başkan iyice yorulmuştu. Yuvarlak ofisinde dört kişiyle çok gizli konuşuyordu. Birisi çok karanlık bir isimdi. Diğeri ordu komutanıydı. Komutan başkan’a hitaben söze girdi; “ Başkanım, bütün planlarımız ve enerji öncelikli politikalarımız başarı ile yürütülüyor. Önemli bir aksama yok. Irak ya da orta doğuda barış ortamı doğarsa silah sanayimiz darbe yer. Kitleler için tasarlanan ( Mükemmel Vatandaşlık Çip’i ) deneyleri de başarı ile gerçekleşti. Yakında, seri üretime geçeriz. Yeryüzünde kime takarsak kulumuz, kölemiz olacak istisnasız ve itirazsız.”
Komutan’ın sözü biter bitmez başkan, istihbarat şefine döndü. Anlayıp söze başladı şef: “Görevimiz suyu bulandırıp öyle kalmasını sağlamak. Çünkü bulanık suda balık tutulur. Yeni, eski silahlar satılır, üst’ler kurulur, devletçikler menfaatimize hizmet ettirilir kolayca. Yönetip, kontrol edemediğimiz güç düşman sayılır. Ne kadar bahane, o kadar müdahale kapısı demektir.” Başkan müdahale etti: “ Beyler, Ülkemizin yüksek menfaatleri bazen insani değerler ve dünya menfaatleriyle çelişebilir. Öndeyiz zaten. Orada kalabilmek için her yolu kullanmak hakkımızdır. Asıl olan bizim menfaatimizdir. Ozon delinse, buzullar erise, denizler ölse, türler yok olsa bile evvele ülke menfaatleri gözetilecek. İyi izlenim bırakmak için çizdiğim karakter sizi de gevşetip aldatmasın. Yumuşaklık, gevşeklik ve korku yok. Dünya denen tiyatro sahnesinin yeni aktörleri biziz. Dekoru da değiştiririz oyunu da. Haklının değil, güçlünün sözü geçer. O zaman kural biziz. Bize ırgatta lazım. O yüzden köleler düzeninin başlangıcı olan “Mikro Çip” projesini milli dava olarak her başkana anlatan ve şartlayan bir birim oluşturmalıyız. Var mı sorusu olan?”
Başkan’ın pek çok defa hatalarını kapatmış olan mülayim karateli yardımcısı başkan’a ; “ Başkanın, bir de B planımız olmalıydı. Tiyatroda yangın çıkarsa biz de yanarız ve azdan az, çoktan çok gider. Değişik düşünce kuruluşları ülkemizin de dünya ile birlikte felaketlere maruz kalabileceğini rapor ediyorlar. Size bu ve farklı bir takım görüş ve araştırmaların çok kısa özetini sunsam ilgilenir misiniz?”
Başkan bu aklıselim sözler karşısında biraz duraladı. Sonra; “ boş verin miş ile muş’ ları. Bizlerin on yılı ancak var. Öteki başkanlar Dünya’nın boş işlerine kafa patlatsın birazda.” Der ve yatmaya gider. Bir vicdanı olmadığı için huzur içinde uyuyabilecektir.
Herkesin ayrı bir planı vardı. Allah’ın da ayrı bir planı vardı. Bu dünya sahnesinden ne Nöron’lar, Hitler’ler, Stalin’ler, Şaron’lar gelip geçmişti. Ama insanlık baki kalmıştı. Voyvoda’lar, Arkan’lar, Push’lar da geçip gidecekti. Fakat yiğit namı ile kasap kanı ile anılacaktı. Çünkü el yıkamakla kan temizlenmiyordu.
İnananlara kölelik çipinizi de takamayacaktınız bay, zulmün başkanı. Kraker yemeden aciz, karakter fakiri. Hangi maskeyi takarsanız takın inananlar sizi tanıyacak, ifşa ve mücadele edecektir.