8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
712
Okunma

..............................
Yaramaz, bir baltaya sap olmaz, bir köşeyi doldurmaz, bir yaşlının elinde tutmaz çaresizliklerimiz çok...
Öyle umarsız, öyle vurdumduymaz, öyle kafaya takmaz yapılarımız diz boyu. Baştan sona çamurlara saplanmak umrumuzda değilmiş gibi, yürüyoruz...
Dengede kalmayı beceremiyoruz insanlık olarak...
insanlık olarak, hedeflerimize kolay yollardan ve/veya beleş kollardan ulaşmak, sanki kanımızda var...
Kurtulamıyoruz doğrusal olmayan çizgilerimizden...
Çok çalkalantılı, fazla sallantılı yaşıyoruz, hayata tutunurken...
Bir dilim ekmeği, ellerle ayırmaya üşeniyoruz çok zaman...
İstiyoruz lokmalar bile ağzımıza birileri atsın... Birileri doyursun bizi, birileri yardımcı olsun, birileri işlerimizi yürütsün, hatta utanmazsak birileri bizim yerimize nefes alsın bile isteriz gibi vahim hallerimiz mevcut, maalesef diyorum...
Öyle diyorum, zira öylelerimizin, böylelerimizin, şöylelerimizin ağırlıkları; normal ağırlıklarımızı bir at boyu kadar geçiyor...
Anlayacağınız, ya da anlayacağımız biz insanlar güdümlü, bağımlı davranmaya, isteklerimizi çoğaltmaya tam gaz ilerliyoruz...
Kendimizi toparlama gayretini, kendimize gelme cesaretini göster(e)miyoruz...
Yanlışlar üstüne yanlışlar, hatalar ardına hatalar yapıyoruz...
Kapıyoruz ruhumuza ve bedenimize nerede varsa bir virüs...
Nerede varsa bir bozukluk, oraya adım atmaktan kıvançlar duyuyoruz adeta...
Doymuyoruz kıyılarımıza olumsuz yüklemler eklemeyi. Doymuyoruz rahat rahat dolaşmaktan...
Dünyamızı kirli bir halde bırakmaktan, sıkıntı çek(e)miyoruz... Bir şey olmamış gibi, kalabalıklara karışmaya devam ediyoruz...
Ve aynı sakatlıklara imza atmaktan yorulmuyoruz...
Dahası kendimize dert etmiyoruz kırık fay hatlarımızı...
Topladıkça topluyoruz hanemize acıları, kederleri ve gözyaşlarını; hayata istediğimiz şekilde/istediğimiz telde tutunmaya ç-alışırken...
...................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
5 Aralık 2009,,,14.23
Mardin