Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Onur BİLGE
Onur BİLGE

230 - ÜM İT YAŞAR OĞUZCAN

Yorum

230 - ÜM İT YAŞAR OĞUZCAN

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1710

Okunma

230 - ÜM İT YAŞAR OĞUZCAN

230 - ÜM İT YAŞAR OĞUZCAN

Onur BİLGE

Dağ evinin küçük kitaplığındaki tozlu raflarında, babama ait dini ve siyasi eserlerin arasında, ilk gençliğimde defalarca okuduğum bir kitap, yıllar öncesine götürüverdi beni. Hayatımın en güzel bölümünü, korumacı zihniyet nedeniyle dört duvar arasında geçirdiğim o en güzel çağıma... O, aşkı şiirlerinden öğrendiğim, adına ve üslubuna hayran olduğum insan, Ümit Yaşar Oğuzcan... Acılar Denizi adlı kitabı... Üzerinde; kalın siyah çerçeveli kocaman gözlüklerinin gölgelediği, kaşlarının gizlemeye çalıştığı, yorgun, derin, zeki bakışları; acı ve zoraki bir tebessümle ruhumun derinlerine bakan bir resmi var. Resmi ve şiirleri var, cismi yok.

Aşkı hissetmeye, hayatı tanımaya, her türlü duyguyu ve duygusuzluğu tanımaya, Türk Edebiyatını öğrenmeye başladığım zamanlarda, her şiirinde yüreğimi kapıveren, kanatlandıran, uçuran, gezdirip gezdirip getiren can yoldaşım, en deneyimli arkadaşım... Ümitten bahseden, umudu öğreten: “Ümit, Yaşar!” derken, içimde umudu yaşatmamı telkin eden, efsanevi aşk kahramanı, yaşamak ve sevmek öğretmenim...

Ümit Yaşar demek; durup dinlenmek bilmeden yazan bir bilek ve sevdiğini, ölümüne seven bir yürek demek. Ben, aşkı ondan öğrendiğim için iflah olmam! Yarım yamalak ilgiler, azıcık ve yalan sevgiler bana göre değil. Öyle temiz hisler, öyle el değmemiş sevgiler, kapağı açılmamış kutsal aşklar var ki at kalbi gibi kuvvetle ve heyecanla atan gencecik yüreğimin içinde, ben de saygıyla eğileyim önünde, ruhumun tüm düğmelerini ilikleyip, sen de eğil!

Sanki ondan başka kimse sevgiyi, aşkı ve tutkuyu bilmiyor. Yeryüzünün tek ihtiraslı âşığı o! Aşkı; yüreğine yatırmış, tomografisini çekiyor ve seri resimler halinde sunuyor. Yüreğini; enine kesiyor, dilim dilim, boyuna diliyor, biteviye; verev kesitler alıyor, simetrik; eviriyor çeviriyor, her görüntüsüne giriyor; aşkı, en iyi o biliyor! Kare kare seyrediyorum, kalbinin girdaplarını. İnci avına iniyorum, Acılar Denizi’nin diplerine. En güzel, en kıvrak balıklar kaçıveriyor avuçlarımın arasından, hüsranı anlıyorum. Hayal kırıklığını tanıyorum; vefasızlığı, acımasızlığı... Yanıyorum! Ben aşkı, sevdayı; kısaca, hayatı onunla tanıyorum.

O, Kaf Dağının ardındaki efsanevi erkek güzeli! Güçlü, sert ve mert tok bir sesle, son derece kendinden emin söylem biçimiyle ulaşılmazlığını haykırıyor, aşkın! Öyle çağıldayarak geliyor ki duyguları, Torosları aşıp, kıvrım kıvrım, öylesine deli çavlan olarak çarpıyor ki çeperlerine; derinden sarsıyor, yerinden oynatıyor, küçücük yüreğimi! O kadar kuvvetli ki o aşk ırmağındaki tarifi imkânsız debi; o zamanlardaki sanımca, ancak bu kadar güzel yazılabilir, şiir ve ancak bu kadar edebi!

Günümüzün en popüler şairi... Lütfi Bey’le Güzide Hanım’nın oğlu olduğunu, 22 Ağustos 1926 tarihinde, Tarsus’ta doğduğunu, Eskişehir Ticaret Lisesi’nde okuduğunu, Ankara’da, İncesu Lisesi’nden 1946 yılında mezun olduğunu, Osmanlı Bankası’nda ve Türkiye İş Bankası’nın Adana, Ankara ve İstanbul’daki şubelerinde çalıştığını, Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısıyken, otuz yıllık bir memuriyet hayatını, 1977 yılının altıncı ayında emeklilikle nihayetlendirdiğini; İstanbul’da, kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurduğunu, bir süre yayıncılık yaptığını ve Akbank Genel Müdürlüğü Krediler Servisi’nde çalıştığını, Çarşaf adlı mizah dergisinde şiirler yazmakta olduğunu biliyorum ve onu çok seviyorum.

1940’da Yedigün şairleri arasında şiire başlamış, ilk şiiri 1942’de Eskişehir’de çıkan Kocatepe Gazetesi’nde yayınlanmış. Yedigün, Varlık, Büyük Doğu gibi dergilerde yayınlanan şiirleriyle tanınmış. İlk şiir kitabı ‘İnsanoğlu’ 1947 yılında çıkmış. 1975’te otuz üç şiir, dört düzyazı kitabı, on üç antoloji ve biyografik eser olmak üzere tam elli kitap çıkarmış. Bazı şiirleri, çağdaş popüler sanat müziği bestecileri tarafından bestelenmiş. Böylece, şarkı sözleri ile şiirlerinin ulaşmadığı kimse kalmamış. Şiir plaklarıyla ve yergileriyle tanınmış.

Faruk Nafiz Çamlıbel kadar hassas ve duyarlı şiirler yazmış. Aşk, ayrılık, özlem temalarını işlemiş. Şiirleri, zamanla geniş kitlelere ulaşmış. Hayranlık duyulan bir aşk ve ölüm şairi olarak tanınmış.

Ankara’dayken, arkadaşları, komşuları, tanıdıkları evine gelerek, içki şişeleri geririrler, üzerine şiir yazıp imzalamasını rica ederlermiş. Çok kişiye böyle hatıra yazılar bırakmış, el yazısıyla.

İstanbul’da, nihayet istediği gibi bir eve taşınmış. Son zamanlarında, etrafı açıklık bir eve. O evde daha farklı bir huzur içinde olduğu sezilmekte...

Büyük oğlu bunalımdaymış. Zaman zaman kriz geçirmekte ve intihar edeceğinden bahsetmekteymiş. Bir gün, önce birkaç kadeh içki içmiş. Sonra o kulenin bulunduğu yere gitmiş. Orada oturup bir kahve içerek bir süre düşünmüş ve sonra da kalkıp; kendisini, Galata Kulesi’nden aşağıya bırakmış! Vedat’ın, 1973 yılındaki intiharı, şairin ruh dünyasında tamiri mümkün olmayan hasara yol açmış ve o zamandan sonra kendini, ’Acılar Denizi’ olarak tasvir etmiş.

Vedat’ın intiharıyla yıkılmış. Ölümü, daha yakından görmüş ve hayatın boş olduğunun idraki içinde kaleme almış. Yüreğindeki acıların en dayanılmazı olan evlat acısıyla, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yönelerek ruhunun derinliklerinden unutulmaz dizeler getirmiş.

Allah taksiratını affetsin! Kolay değil, evlat acısı! Defalarca intihar teşebbüsünde bulunduktan sonra nihayet, oğlu gibi başarıya ulaşmış.

Ruhuma huzur veren şiirler bıraktığı için sevgiye verdiği değer hürmetine Allah’ım onu affetsin, cennetine kabul etsin, İnşallah!

Şair ve yazarlarda intihar çok görülüyor. Doğru değil. Fakat sebebi; iç dünyalarının derinlerine çok fazla inmeleri... Vurgun yiyorlar! Çıkamıyorlar. Akıl hastalığı diyoruz. Sebebini sormuyoruz.

Hayatı boyunca, bazı kaynaklara göre yirmi, bazılarına göre yirmi dört, bazısına göre de sadece üç kez intihara kalkışmış. 4 Kasım 1984’te İstanbul’da yaşamını yitirmiş.

Ankaralı şairler, kendilerini elit bir zümreye mensup görür, onu dışlarlarmış. Yazdıklarına burun kıvırırlar, yanlarına geldiği zaman rahatları kaçmış gibi bir tavır takınırlar, aralarına almak istemezler, büyüklük taslarlarmış. Şiirlerinde kusur ararlar, öyle yazmamasını, yazdıklarının iyi ve kalıcı şiir olmadığını söylerlermiş. O, bildiğini yapmaya, en duyarlı ve yoğun aşk şiirleri yazmaya devam eder:

"Beğenmezlerse beğenmesinler! Ben halk şairiyim. Beni halk seviyor. Halk beğeniyor. O bana yeter!" dermiş.

Aruzla yazdığı rubailerinde gösterdiği şairlik başarısına, onların arasında kaç kişi ulaşabilmiş? Kaç kişi onun gibi rubai yazabilmiş? İmalesiz zihafsız. Türkçe üstelik. Geçim derdine düşmüş, halkın beğenisine göre şiirler yazmış. Sanat yapmayı değil, popüler olmayı tercih etmiş. Belki de sanatı sonraya saklamış. Çoğu yetenek gibi öyle bir yetenek de körelmiş gitmiş ya da o zaman gelmemiş, gelememiş. Aksi halde şimdi:

“Ömer Hayyam da kim? Ümit Yaşar, kıyamete kadar yaşar!” diyebilecektik.

Mimar Sinan, Selimiye Camisi’ni yaptığı zaman, halkı toplayıp:

"Bakın bakalım, neresinde bir hatası var? " diye herkesin fikrini sormuş. Bir çocuk çıkmış:

"Amca, şu minare eğri!" demiş.

"Hangi tarafa doğru eğri?" diye sormuş, Koca Mimar. Çocuk, ne tarafa doğru eğri olduğunu söyleyince, o minareye adam çıkarttırmış, ucuna ip bağlatmış, çocuk:

"Tamam, düzeldi!" diyinceye kadar çektirtmiş.

Minare düzeleceğinden değil tabi... Bir çocuğun görüşüne dahi değer vermiş olduğunu göstermek, hataymış gibi kabul etmek, mimarlığıyla öğünerek kibir gibi, iyi amel ve ibadetleri yok eden canavardan kurtulmak, büyüklenme ağına düşmemek için...

Ümit Yaşar Oğuzcan da şiirlerine birer ip bağlamalı, onu şairden saymayan ve aralarına almak istemeyen şairler:

“Tamam, düzeldi!” diyinceye kadar, tarif ettikleri tarafa doğru çekmeliymiş.

Kekeme olduğu halde, şiir okurken asla kekelemezmiş. Onlara, yazdıkları şiirleri okuduğunda hep eleştiri alır, sanırım yine kekeleyerek:

"Önemli değil, arkadaşlar. Sizin beğenmeniz gerekmiyor. Ben halk şiiri yazıyorum. Halk şairiyim. Halk için yazıyorum. Beni halk beğeniyor. Çok da seviyor." der, geçermiş.

Zamanın şuara tabakası Ümit Yaşar’ı beğenmiyordu diye kitapları mı satılmadı? Hayranları mı azaldı? Ne eksildi?

Bir de işin ideolojik boyutu var. Zamanın en iyisi olarak adlandırılan Necip Fazıl Kısakürek, tasavvufi şiirler yazmaya başlayınca ona da arkadaşları:

"Sabık şair!" demeye başlamışlar.

Kendi taraftarları tarafından göklere çıkarılırken, eski arkadaşları tarafından şiddetle kınanmış:

"Ne çabuk unuttu, kadınlar için yazmış olduğu o açık saçık şiirleri? Sorun bakalım!" diye haber yollamışlar. O da hazırcevaptır. Şöyle demiş:

"Ben mazimi ve o şiirleri, çöpe attım. Çöplüğü, köpekler karıştırır!.."

*

Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ -230

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
230 - üm it yaşar oğuzcan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 230 - üm it yaşar oğuzcan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
230 - ÜM İT YAŞAR OĞUZCAN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
guler birsozu
guler birsozu, @gulerbirsozu
16.1.2010 05:12:47
Ben mazimi ve şiirlerimi, çöplüğe attım.Çöplüğü köpekler karıştırır.
Adam gibi şair.
Ruhu şad olsun
Çok saygılar Onur Bilge
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
24.11.2009 22:10:44


Ben senin en çok sesini sevdim

Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi

Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren

Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim

Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak

Nice güzellikler gördüm yeryüzünde

En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim

Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil

Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar

Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim

Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran

Unutturur bana birden acıları, güçlükleri

Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim

Güçsüze merhametini, zalime direnişini

Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında

Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim

Tüm çocuklara kanat geren anneliğini

Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada

Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim

Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni

Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim

Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Ümit Yaşar Oğuzcan............duamla.............

Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 11/24/2009 10:11:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
bezm-i cihan
bezm-i cihan, @bezm-icihan
24.11.2009 21:06:17
BEN BİR EYLÜL SEN HAZİRAN



Bir eylüldü başlayan içimde

Ağaçlar dökmüştü yapraklarını

Çimenler sararmıştı

Rengi solmuştu tüm çiçeklerin

Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı

Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara

Deli deli esiyordu rüzgar

Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa

Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

Neydi o bir zamanlar

Sevmişliğim, sevilmişliğim

O heyheyler, o delişmenlikler neydi

Ne bu kadere boyun eğmişliğim

Ne bu acıdan korlaşan yürek

Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım

Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne

Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım

Beni kötü yakaladın haziran

Gamlı, yıkık eylül sonuma

Bir ilkyaz tazeliği getirdin

Masmavi göğünle

Cana can katan güneşinle

Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime

Çiçekler açtı dokunduğun

Çimler büyüdü yürüdüğün

Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde

Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi

Oldurduğun yemişlerin ağırlığından

Dallarım yere değiyor

Güneşi batmadan saçlarının

Bir dolunay doğuyor bakışlarından

Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma

Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık

Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan

Ölebilirim artık

Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse

Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma

Baksana; parmak uçlarım ateş

Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden

Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan

Benimle meydan oku her çaresizliğe

Benimle uyu, benimle uyan

Birlikte varalım onüçüncü aylara

Ben bir eylül, sen haziran.
.....................................

o muhteşem şiirleriyle anmak ne güzel büyük ustayı,

lise1 de bu şiirini arkadaşımla düet şeklinde okumuştuk,

bu şiirle başladı şiir ve edebitayat aşkım.

çok güzeldi yazınız onur hanım,

ustanın bilmediğim yönlerini de öğrendim.

tebrik ederim...

ancan merak ettim neden isminin arasına nokta koyma gereği duydunuz? (ÜMİT.YAŞAR.OĞUZCAN şeklinde...)








bezm-i cihan tarafından 11/24/2009 9:07:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Recep Akıl
Recep Akıl, @recepakil
24.11.2009 13:44:12
1 puan verdi
Ümit Yaşar'ı aşağılayanların hangisinin bugün esamisi okunuyor? Oysa ustanın şiirleri hâlâ dillerde...
Haticcay
Haticcay, @haticcay
24.11.2009 12:15:20
1 puan verdi
Zamanın en iyisi olarak adlandırılan Necip Fazıl Kısakürek, tasavvufi şiirler yazmaya başlayınca ona da arkadaşları:

_ "Sabık şair!" denmeye başlamışlar.

Kendi taraftarları tarafından göklere çıkarılırken, eski arkadaşları tarafından şiddetle kınanmış:

_ "Ne çabuk unuttu, kadınlar için yazmış olduğu o açık saçık şiirleri? Sorun bakalım!" diye haber yollamışlar. O da hazırcevaptır. Şöyle demiş:

_ "Ben mazimi ve o şiirleri, çöpe attım. Çöplüğü, köpekler karıştırır!.."
MÜKEMMELDİ! RUHU ŞAD OLSUN. ALLAH RAZI OLSUN.
Haticcay
Haticcay, @haticcay
24.11.2009 12:06:43
1 puan verdi
Ü.Yaşar Oğuzcan'ın, acı dolu, hayat hikayesini ayrıntılı olarak ilk defa okudum. Mağfiret sahibi Rabbim gani gani rahmet eylesin. Kibir ve hasedlik dolu insanların, Şair'in sıkıntılarına sıkıntılar katması çok üzücüydü.
Yorumlara göz atarken, M.Ceylan gülümsetti. Yazıyı acele atlayarak okumuş; Bu niye yok diye sitem ediyor:))
Sevgili Onur Bilge, yüreğiniz, kaleminiz var olsun.
Saygılar


ilknur doganay
ilknur doganay, @ilknurdoganay
24.11.2009 09:36:14
Sizi okumaya başlayalı ,bir onbeş gün oldu sanırım , büyük mutluluk duyuyrum okumaktan .Bugünkü yazınızıda keyifle okudum.ü.Y. OĞUZCAN ın yaşam hikayesi anca bu kadar güzel anlatılabilirdi. Sevgiler
feyzi kanra
feyzi kanra, @feyzikanra
24.11.2009 09:07:13
Çöplüğü, köpekler karıştırır!.."

Final de final di hani.

Kutlarım efendim.
guler birsozu
guler birsozu, @gulerbirsozu
24.11.2009 03:56:29
Okumaya başladığım ilk anda yüzüm gülüyordu.Ama şimdi yanağımdan süzülen göz yaşını durduramıyorum.Bu yazıyıda hıçkırarak yazıyorum.Ümit Yaşar Oğuzcan .Bana şiiri sevdiren ilk şair.Fakat beni üzen onu hiç tanımamış olmam.Sadece çocukluğumda ,tarlanın ortasında gazeteyi açıp ,onun şiirlerini okuduğumu hatırlıyorum aynı senin gibi gizlice.Aşk şiirlerinden etkilenip yazmaya başladığım dönemler o günlere rastlar
Ama bu gün onu bana sen tanıttın aynı çok şey öğrettiğin gibi..bu ğ ler gibi
Can arkadaşım Onur
Çok etkilendim ruhu şad olsun .Her mısrası canımı çok acıttı,çok fazla
Yaşadıkları isyan ettirecek kadar kanıma dokundu
Sen varol...Ben en çok Özdemir Asaf ı seviyorum...Ve inan onuda sadece şiir lerinden tanıyorum
Hayatını şimdi çok merak ettim
çok sagol var ol çok yaşa ...Allah seni korusun,bütün kötülüklerden birtanesin sen Onur Bilge
Kutlarım canı gönülden
Onur BİLGE
Onur BİLGE, @onurbilge
24.11.2009 02:46:07
Yazdım ya... A!? Nasıl okuyorsun? Hayret!..

Kekeme olduğunu ve şiir söylerken kekelemediğini yazdım ya... Diğer taraflarını bilmem. Bilmediğimi de yazmam. Etraflıca bilgi edinmem lazım o son iki konuda. O zaman ilave ederim.

Teşekkürler...

Onur BİLGE tarafından 11/24/2009 3:34:42 AM zamanında düzenlenmiştir.

Onur BİLGE tarafından 11/24/2009 3:36:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
MustafaCeylan
MustafaCeylan, @mustafaceylan
24.11.2009 02:31:25
1 puan verdi
kekeme olduğunu da yazsaydınız keşke,(şiir okurken kekeme değil ama)
ve
Ankara' da üç kekeme şairin TRT spikerliği için müracaat edişini,
sonracıma
Halil Soyuerle dostluklarını da...
neyse...
Güzel bir çalışmaydı,
tebrikler...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
24.11.2009 01:43:00
1 puan verdi
Yarım yamalak ilgiler, azıcık ve yalan sevgiler bana göre değil...

Aynen...

cok güzel bir yaziydi okumak güzel sey ama seni okumak cok daha güzel sey ONUR BILGE.
yüregine saglik iyiki varsin.hep ol.
sevgim sonsuz
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL