15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1880
Okunma

Yıl 1989 . İzmir Evka-1 Semtinde, yeni açılacak bir okulda ,görev yapıp yapmayacağı sorulmuştu öğretmene. Bir Anadolu lisesiydi. Yaptığı çalışmaların ödüllendirilmesi olarak yapılıyordu bu teklif, Milli eğitim Müdürlüğünden. Öğretmen , çok mutlanmıştı. yeni açılacak bir okulda çalışmak düşüncesi, heyecanlandırmıştı o küçücük yüreği , meslek aşkıyla dolu olan.
Bir Lisenin Alt katında, geçici olarak , açılmıştı Eğitim -Öğretime okul. 2 İngilizce, 1 Fransızca şubesi vardı. Toplam üç sınıf, otuz altışar öğrencilik. Heyecan doruktaydı. Altı öğretmen ve Okul Müdürü , başlamışlardı göreve. Müdür odasında bir kırık masa ve altı tane tahta sandalye, sınıflarda da diğer okullarda kullanılmayan ,depolardaki sıralar konmuştu. Sınıf tahtaları bile yoktu.İktidarın, reklam amaçlı açtığı bir Okulda çalışmak.....Yoktan var edebilmek adına, umutla bakıyordu Öğretmen, geleceğe , azimliydi.. .Düşlerinde görüyordu, okulunu , İzmir’in , sayılı başarılı okulları arasında olacaktı.Ne cumartesi ne pazar evinde değildi. Gönüllü Öğretmenler, okulu boyuyor, eski sıraları zımparalıyor ,sınıfları temizliyorlardı. Pazartesi, öğrencilerini temiz sınıflarla karşılıyordu. Milli Eğt. hizmetli kadrosu vermemişti. İlk öğretim sonrası, öğrenci ve öğretmenler, tüm gün beraberlerdi. Yoruluyorlardı öğrenciler, okul temposuna dayanamıyorlar, naz yapıyorlardı. Yabancı dil öğrenmekte zorluk çekenler de ağlıyordu zaman zaman. Avutandı öğretmenler, yemek yediren, yemek servisi yapan, sırayla, masaları toplayan ve derslere giren özverili öğretmenler.. Ek branşları Türkçe olan öğretmenler, bu dersteki açığı doldurdukları gibi, matematik ve Din dersi, Sosyal bilgiler derslerinin de açığını kapatıyorlardı. Haftada 42- 45 saat arası çalışıyorlardı..
Eşine ve çocuklarına zaman ayırmakta zorlanıyordu Öğretmen.Ancak , bu geçici durumu kabul ettirmişti ailesine.Tüm öğrenciler ve öğretmenler iyice kaynaşmışlardı, Öğretim yılı süresince. Ailelerle de. Günler, mutlu geçiyordu. Tempo hızlıydı.İyisi, doğrusu, güzeli ve eksiğiyle bir Eğitim-Öğretim yılı bitmişti.
O yaz , Ülkemizde Aids hastalığı ve bulaşıcılığı yayılmış, ürkütmüştü toplumu. Domuz gribi gibi. Endişe içindeydik hepimiz...
______Okul açıldığı gün, bahçede bir karmaşa gördü Öğretmen. Aids sözü dolaşıyordu ortada ve sıraya girmek istemiyordu öğrenciler. Orta 1-A sınıfından bir öğrencinin aids olduğu halde , okula geldiğini ve ailesine alması için telefon edildiğini duymuş, çok üzülmüştü. Bilinçsiz davranış sergiliyorlardı, yeni öğrenci velileri ve öğretmenlerin bir kısmı.Öğretmen, Fatma Malya’nın aids olduğunu duydu , onun yanına gitti. Anne ve Babası da öğretmendi Fatma’nın.Bir önceki öğretim yılında, kilolu olduğu için pek yalnız kalmış, arkadaşlarından uzaklaşmıştı Fatma. İçe dönüktü, utanıyordu kilolu olduğu için.Arkadaşları da aralarına almıyorlardı fatma’yı Sadece , o Öğretmenine yakındı. her konuda sorununu paylaşıyordu çok sevdiği Öğretmeniyle..Anneden daha yakındı Öğretmeni onunla. Öğretmen , konuşunca onunla, öğrendi gerçeği. Aslında, arkadaşlarının kilosu yüzünden, kendisiyle alay etmesi sonucu , ölüm diyetine girmiş ve Ege Üniversitesi Hastahanesinde yaz boyunca tedavi görmüştü. İlgilendi Öğretmen, sohbete daldı Fatma’sıyla. Başarılı, zeki bir öğrenciydi de. Saygılı. Yemek yiyemez olmuş,
ayakta zor duruyordu, yaşama direniyordu. Doktorların izni olmamasına karşın, koşmuş, gelmişti okuluna. Öğretmeni ,sevgiyle sardı onu. Fatma ile daha bir ilgilendi. Fatma ,onun dersiydi sanki. Başarmalıydı , geçmeliydi bu sınavı. Doktorlarla ,telefon irtibatı ile, Fatma ile dialoğunu daha da arttırdı.Fatma, yemek yemezse, öğretmeni de yemiyordu, teneffüs ve öğlen yemeği saatlerinde Fatma’nın yanındaydı hep. Bazen, bir çikolota alıp, paylaşıyordu Fatma’sıyla. Akşamları da evlerine telefon edip, Fatma’nın ne yediğini soruyor, kendisi de Fatma ile , gerekirse ölüme gideceğini hissettirmişti.Fatma da duyuyordu bu sözleri.Öğretmeninin hatırı için, bir-iki kaşık yemeğe başlamıştı.Öğretmen de zayıflıyordu günden güne. Direnci kırılmıştı,ama yılmıyordu.
Fatma, bilinç dışı kantinden gizlice kola alıyor ve bir avuç limon tuzunu yutuyordu. Rejime öyle devam ediyordu. Öğretmeni, zil çalar çalmaz hep onun yanındaydı.Günden güne öğretmeninin erimesine dayanamayan Fatma, yemek yemeğe söz verdi. Öğretmeni hiç yalnız bırakmadı onu. Aile, doktor ve kendi işbirliğiyle yaşama döndü Fatma.
Doktorlar, başaramadıklarını bir öğretmenin başarmasına şaşıyorlardı. Başarmıştı işte Öğretmen. Mesleğindeki sınavı geçmişti . Fatma, her yıl okul birincisi oldu ve Genetik bölümünü seçerek, GENETİK üzerine çalışmalar yaptı. Öğretmeni onur duydu onunla ve diğer öğrencileriyle. Unutamayacağı bir anısıydı artık Fatma ,öğretmeninin.
---------Aslında Fatma ile öğretmeni arasında onulmaz SEVGİ çok güçlenmişti , ömür boyu sürecek olan. Ama şimdilerde öğretmeni çok üzgün . Mezun ettiği birçok öğrencisi kendisini arıyordu da Fatma’ sı hiç aramamıştı mezun olduktan sonra. Düşlerinde görüyor bazen Fatma’sını...Özlemle....
Öğrencisini , ölümü bile göze alarak yaşama döndüren , Nur Öğretmenin yüce sevgisiydi bu . Bir insanı , yaşama döndürebilmenin mutluluğunu , huzurunu hiç atamadı üzerinden. Şimdi , gözleri yaşlı , Fatma’sını özlediğini ve onun, kendisini bir kez olsun aramasını beklemekte belki gönlü, bir cep telefonu uzaklığından ...
Nur Benlioğlu / Anılarımdan