Başkası Seviyorum, Ömer Özgüner’in ilk kitabı. Özgüner, NTV yayın yönetmeni. Erkeklerin neden aldattıklarını anlamak isteyenler için yazmış.

Oya Baydar dan sonra " Hadi " dedim " Şöyle kafa dinlendirici bir şeyler okuyayım ". Ve tercihimi bu kitaptan yana kullandım. İyi de yapmışım 2 günde bitti.

Kitap hakkında çok farklı eleştiriler okuyabilirsiniz, nette bir sürü var. Kendisi de kabul ediyor “ Çok basit, okunabilir bir dille anlatmaya çalıştım “ diyor. Bana göre, fazlaca basit olmuş.

Günümüzde kitap bile bir trend haline geldi. Birazcık kitap evlerine girip, çıkıyorsanız, yazılı basının güncel kitaplar bölümünü takip ediyorsanız, isimlere aşina olursunuz. Ve dikkat edin, okur olduklarını iddia eden gruplar arasında, sohbet hep o isimlere dayalıdır. “ Okudun mu? “ “ A okumadın mı? Chık chık chık “.

Kitabı anlatmadan önce, “ Günün sözü “ olabilecek bir alıntı yazmak istiyorum. Tabi ki kitaptan.

" Vücudun en zayıf olduğu anlarda ortaya başka enstrümanlar giriyor, yani üçüncü kişiler "

Tamam, şimdi can alıcı soru ile kitaba girebiliriz:
Erkekler neden aldatırmış?
Kitaptan benim çıkarttığım:
Aç gözlü oldukları için ( hepsi benim mantığı )
Sıkıldıkları için
Gözüme daha hoş görüneni varken niye bu? Dedikleri için.
Erkek olduklarının bilincinde oldukları için ( her şeyi hak görme mantığı )

Ömer Özgüner’e göre sorunun açıklamasına gelince:
Kitaptan bir bölümü aktaracağım. Sanıyorum bana " Doğru anlamışsın " diyeceksiniz.

Ama siz “ Doğru anlamışsın “ demeden önce biraz kahramanımızı tanıyalım.

Kahramanımız, orta yaşına gelmiş, Yavuz Erden, mütevazı bir subay ailesinin oğludur. İyi okur, akıllıdır da; genç yaşında bir prodüksiyon şirketinde mevki sahibi olur; marka kol saatleri, ev bark ve —kendi tabiriyle– bir Bi-em-dabılyu da... Kadınları sever ama en sonunda bir denge tutturabildiği Hande’yle evlenmekte karar kılar.
Ancak yapımcısı olduğu popüler dizinin güzel yıldızı Aylin Duru’yla yakınlaşması, bu dengeyi altüst eder. Bir yandan da kendini ve geçmişini sorgulayan Yavuz’u zor günler beklemektedir…

Kitap, günümüz yozlaşmış ilişkileri içinde aile, eş, sevgi, cinsellik kavramlarını işliyor.
Karakter olarak seçilen kişi, geçmişinde, çok da bastırılmış bir erkeklik yaşamamış. Masum olanları elemiş. Biraz bunun vicdani yükünü taşıyor. Cinsel yönü ağır basan ilişkilere yönelmiş, çokça da bunun farkındalığı altında eziliyor ama değişiyor mu? Hayır. Biraz ıssız adam gibi.

Yavuz, karar aşamasında iki kadını karşılaştırıyor:

SEVGİLİ :
Bağımsızlığına düşkün. Onu her an kaybetme korkum var.
Evine gittiğimde yüzüme gülüyor.
Surat asmayı hiç sevmiyor.
Ona tam olarak sahip olduğumu hissedemiyorum.
Hep doğal.
En önemlisi, hiçbir şey umurunda değil. Öfkesi saniyeler sonra bitiveriyor.
Hippiler gibi giyiniyor.

EŞ:
Bana göbekten bağlı. Yokluğumda yaşaması imkansız.
Her an kavga çıkartacak gibi.
Dışarıda neşeli, evde suratı asık.
Ona tam olarak sahibim.
Hep güzel olmakla uğraşıyor. Güzel de halbuki.
Her şeyi kafasına takıyor. Adımıza planlar yapıyor. Seneye çocuk istiyor.
Çoğu zaman döpiyes giyiyor.

Karşılaştırmanın ve seçimi sevgili den yana kullanmanın mantığındaki basitliğe bakarmısınız?
Ele gelir ne var şu maddeler arasında, şımarıklıktan başka?
Eğer erkekler bu yüzden aldatıyorlarsa, aman bir saniye durmasınlar. Hiç değilse basit bir hayatı yaşamaktan kurtarmış olurlar kadınları.

Ve kitap bittiğinde öyle bir kahkaha attım ki, kızım şaşkınlıkla yüzüme baktı. " Senin kadar okuduğu kitabın içine giren birini görmedim " dedi. " Neydi şimdi bu kahkaha? " diye sordu.
" Anlatayım da sen de gül " dedim. " Kahraman Yavuz kadınları karşılaştırıyor. Eşi için "Bana göbekten bağlı. Yokluğumda yaşaması imkansız " diyor. Ama ne oluyor, biliyor musun? "
Kızıma söyledim ama size söylemem.(Kitabın zaten en hoş bölümü onu da mahvetmeyeyim. )
Kızımla aynı anda " Salakkkkkk " diyerek ( Yavuz için tabi ki…) gülmeye beraber ettik.
Ay ! çok keyifliydi çoookkkkkkkkk…………

Okuyun. Özellikle beyler, siz okuyun da daha mantıklı gerekçeler hazırlayın kendinize. Komik durumlara düşmekten koruyun kendinizi. Zaten aldatarak yeteri kadar değerinizden kaybediyorsunuz. Hiç değilse " Salak " diye gülünmesin arkanızdan.

Eser Aslanlı
İzmir