Şizofrenik yazılanlar–4 (günlük)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
pilav yemicem!
Oturup bütün gün bekledim.
Mekan yine ağırlığından yıkıldı yıkılacak kitaplığın önü. Odam yani.
Tam karşımdaki rafta yine o yuvarlak makyaj aynası arada kaşını kaldırıp göz ucuyla bana bakan içindeki ben…
(ıyyy sinir)
Elimde bir kitap. Adı; hayat anlamına doğarken.* _ şu 0.7 beni sinir ediyor. Dokuza terfi edeceğim nerdeyse ucu kırılmasın diye. Rengini beğenmesem, nerdeyse… neyse. Bastırmayayım, bari o kadar. _
Ama benim gözüm telefonda.
Saf saf bakıyorum. Sanki çalsa anlamayacağım. Bir de mesaj var mı diye ikide bir kaldırıp kapağı bakıp durmuyor muyum?
Yani yine sinir bozuyorum. Ha, bu arada tam göğsümde, hani göğüs tahtası denen tıbben bilmem nere olan yerde_ üç adet kırmızı nokta oluştu az önce.
Bunun ne olduğunu bilen var mı acaba.
Bana kalırsa artık bir şeytan üçgenim var. Kalbim de içinde atıyor.
Cam kapanıyor, yanıyorum. Suyu kafamdan boca edip devam etmek geliyor içimden. Sağ elimi sol elim engelliyor.
Sinirlerim ve ben harp ediyoruz, kısa alanda.
Birde radyonun dibine koydum telefonu çalmadan önce ötsün diye. Radyo ötüyor ötüyor da sadece beni heyecanlandırdığıyla kalıyor. Uyarmak değil bu.
Arada sinyaller artıyor belli ki. Ama benim pek işime yaramıyor. Sadece kalbim hızla atıyor birden. Ve özellikle de şuan kalemi tutan sol kolumda derman merman kalmıyor.
Aman kimse kendini önemli sanmasın, benim oyalanacak bir şeyim yok. Üç gün gazetecilik yapıp üç ay yattığım için! Neyse bu başka bir özeleştiri mevzusu.
Gece ceset resimlerine baktım nette yine.
Kafası kesilen adamın hiçbir farkı yoktu kurban edilen koyundan.
Hz. İbrahim tuvalette kesmeye kalkışmamıştı ki hayvanı. Neden ürpermedim diye kendimi irdeledim durdum. Sonra da ‘taş değilim ya’ diye avuttum yine kendimi. Kesin bilinçaltıma işlenmiştir bu kafası oturan bedeninin yanındaki klozetin içinde duran adam manzarası nasılsa.
Ben farkında olmasam da.
Ama uzun süre takılmadım her bir resme.
Neden? Çok mu olağan geldi sanki?
Sanırım annemi dinlemeli ve tamamen ‘ruha’ dönüşmeden hemen bir ‘psikoloğun’ yolunu tutmalıyım. Hemde ruhsuz bir ruh!
Yok yok önce ‘guatr’ testi mi yaptırsaymışım.. acaba! :)
Eşyalarla bile konuşuyorum bu arada. Bazen!!!
Bu asabi hal ile bir alakası olabilirmiş.
Hıh…
Birde yazdıklarımı okusa.
Şişşt… aman ha!
Bir annem bilmesin içimdekileri. Gerçi yakında göğsümdeki şeytan! üçgenimden ışıklar saçacağım ama…
Neyse…
Arada abim gelip enseme patlatmasa bedenimin varlığını bile hissetmeyeceğim.
- Yüzünü görende cennetlik hani. Ablandan geldin mi gelmedin mi belli değil şizofrenik deli! Al işte, deli dedi bana. Şizofren olmak umurumda değil.
Dönüp yüzüne baktım bir saat, korktu. Laf aramızda bunları bilerek yapıyorum. Komiğime gidiyor.
- Bakim de hiç değilse cennete git. Bundan başka da hayrım olmaz nasılsa sana.
- ……….
- Abi, okul açılınca bana bir ‘laptop’ alsana..
- Alacağım ‘lan!’ söz.
‘Lan’ı da erteleyelim.
Yani biraz daha kabuğuma çekiliyorum. Allah şu ‘neti’ bulandan razı olsun. Zararları bana da dokunsa da!..
Anneme göre ise ‘Allah bildiği gibi yapsın onu.’
Aşağıya bakıyorum, sahada maç yapan çocukların hepsi çiçekli şortlar giymiş. Havai gömlekleri gibi. Şu turuncu şortluyu hiç sevmedim. Kıvırcık saçlı, şişman bir oğlan çocuğunu andırıyor, ukala! Çok terlemiş, ama golü yemedi.. kardeşim ona sarıldı (aman Allah’ım) gelince banyoya atacağım onu. _bazen saçmalıyorum işte, idare edilmeliyim_
Kızlar ise resmi, pas vermiyor. Havuz boş, park gıcırdıyor. Salıncaklar boş… güvenlik uyukluyor, kapıcı boyu beş santimi geçen otları biçiyor (gıcık). Kafedeki uçan sineklerin sesi kulaklarımı tırmalıyor. Deli miyim neyim, dokuzuncu kattayım. Buradan onları nasıl duyuyorum.
Ve alttaki cadı camdan bağırıyor;
- Mustafaaaaa, Eraaaaaayy… Tehdit eden bir parmak işareti ve; yavaş sallaaaaan…Yine kıracağız anlaşılan.
Aaaa, tahtırevanlar yaptırılmış. Oley be, şimdi Zeynep’i oynatma bahanesiyle babamla parka gidebilirim!
Balkon mermerlerinde ayakkabıların işi ne? Onları giyip üzerinde yürümek dururken..
Birileri aşağıda yaşamaya devam ediyor ve ben üzerlerinde ‘uçuyorum’
… ve yazıyorum.
‘duble bardak’ üçüncü defadır boşalıyor. Boş bardaklar ardımdan havada uçuşuyor. Su sarhoşuyum. Akşam oluyor..
- güldeeen, pilav yesene!
- Çç, yemicem.
Kısaca günün özeti CANIM SIKILIYOR!
_____ _ _____
Sayısınıunuttuğumeviterkedişleriminvedöndürülüşümünüçüncügündönümünde
24temmuz’07-bedenidargelenfani…
(damgalıparmaklıbilmemkaçmilyoninsandanbiri)
- Kalk artık şu bilgisayardan.
- İyi, tamam.
____SON___
* Hayat Anlamına Doğarken- Mustafa Serhat Durmuş
YORUMLAR
İnsanın ilgisini çekebilen bir anlatım tarzı ve çevre tasviri ile yazıya çekebiliyorsunuz okuru. Zaten Delilik ile alakalı büün yazılanları oldum olası severim. İsyandır bana göre delilik. Normal olana karşı, normal olmayan. Normal rolüne bürünmüş deliliklere karşı, normal olmayıp da deliliğini neşe içinde yaşayan.
Karşıtlıkları veren bu yazar arkadaşımın yukarıda söylendiği gibi ilerde iyi bir 21. yüzyıl yazarı olacağına inanıyorum (ilk yazısını okuduğumdandır inandığım gibi). Umarım kitabını en kısa zamanda bitirir, bizler de hem zevkle okur, hem deliririz...
Tebrikler.
aydın tarafından 7/25/2007 4:24:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
çok çok çoook teşekkür ederim ilginize tek tek.
birde firari.. arkadaşıma ama bekliyorum dediğin diğer sana anlattırdıklarını da bir ara yorum şart değil mesajda kabulümdür:))
..ve evet biz deliyiz.. doktorsuz deli (oleyy) hiç umrumda değil ne düşünüleceği..
kulübüme hoş geldiniz..
yalnız notu okuyunuz!
zaten akıllı oldukta ne halt yedik ki bu dünyada...
DİKKAT!!
DELİ OLMAYAN GİREMEZ..
salina tarafından 7/25/2007 2:34:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
hepimizin içinde mininminnacık adımlarla küçük bir şeytan geziniyor...ve kişinin kendini en iyi ifade yolu ve deşarjı yazım ile oluyor...içimdeki şeytanın bu konuda bana epey yararı olmuştur...
böylesine yazabilmek birikim, gözlem, anlam ve anlatım gücü maharet gerektiriyor...
evet diğer yazımlarını kaçırdığım için hayıflanabilirim lakin, zaman buldukça ziyaret edeceğim...
teşekkürlerimle, tebriklerim,,,
lı baxê min bu zibistan...ey dîlberê li gulîstan... diye bir şarkı çalıyor... başka bir dilde...(kış oldu bağımda...dilber ki gülistanımda) çevirince eksiliyor ama böyle bir şarkı... dinlerken okuyorum pilava yazdığın inadını...
aynadaki yüz seni dışarda tutuyor sen onu içeri haps ediyorrsun..arada ayna tutsak kalıyor belki sorsan ayna bir tebbesüm isteyecek/çalmışsın tebesümünü aynanın.... ve aynada durdurmuş kendi damarındaki kanı donup ikiniz(in) (olan sen) aranızdaki kaçamak iğretiye mekanlığını kabulleniyor...
ayna olmak istermiydi kimse yada ayna kadar sukunetle hikayeni dinleyip susacak kim bulunabilirdiki...
iyiside bu değilmiydi...yoksa ben yanlış anlaycağım seni bak..
yoksa hepimiz yanlış anlayacağız seni...
susmazsak...susmazsak doktorlar tavsiye edeceğis sana susmazsak merhamet bağışlayıcısı olacağız..
sokak ortasında üşüyen bir yavru kedi muamelesi göreceksin bizden... hikayeni dinlerken içten içe acıyacağız sana..
acımamızı istermisin... yardım etmemizi hatta bildiğimiz iyi doktorların numaralarınıda ekleyelim yarından tezi yok var git
iyileş... hıııh...
ben yapabilecekmiyim bilmiyorum.. birde hani o kesilmiş cesetler karşısında nasıl soğukkanlıydın bende kesilmiş bütün telefon çağrılarına gelmeyen mesajlara olmayan ümitlerine öyle soğuk kanlılıkla bakıyorum.. fazlada üzerinde durmadan...
ama sen bekle yinede bakarsın biri kurtuluşun için çaldırır o cebini... sende tamamen kurtulur ( mu) sun artık beklerken kendini yemekten... kendini pilav yerine yemekten...
bencede delisin sen... hata belki birazcık fazlası
insan hiç insan hiç üç gün çalışıp üç ay yatarmı...
hergün yatmak varken...
ne diyecektim kimin hayatını yaşıyoruz kimin hesabına sabahlıyoruz geceleri... kim kalkıp uyu diyebilir bize kim çalışmasan aç kalırsın diyebilirki...
diyenler çıkacak ama bilmelidrlerki...
onlar verselerde sadakalarına bizim ihityacımız yok...
bende bir tavsiyede bulunmak istiyorum...
şu tavsiyede bulunanlara hadi gidin doktorlarınızla oturun konuşun üzerinizdeki korku zırhını çıkarın çıplak kalın... hanginiz her gece başını yastığa koyduğunda otomatik makina gibi uyuyo.... hanginizin üzerine karabasanlar doluşmuyor
eee kanımca siznkiler bizimkilerden daha fazla...
niyemi çünkü biz hep uykudayız siz ise uykuda kalmaktan korkucaksınız...
eminim birileride bu yazının altına tavsiye notu die gerçek hayat zırvasını ekleceyek..
kendi esriliklerini yatıştırmak için bizim yoldan çıkmışlığımıza değdirmeeyceğiz elinizi size iyi resmi tatiller efendiler hanımlar
neyse...
ya salina bende taktım şu 0.7 e. kırlıyor mübarek biraz şaha kalkınca kelimeler ama senin gibi 0.9 a terfi etmeyi düşünmedim hiç... hep o tek terfi hakkımı erteledim..
gerekiyor bazen işte birşeyleri ertlemeklazım yoksa yaşamak için hiç sebebimizmi kalmayacak..
:))
kalmazsa ne olurmuş peki
gitiğimizde ki hepinizi bekler olucağız biz giderken acımıştınız bize ama
siz gelirken güleceğiz...
ee güleceğiz son haklarımızı böyle kullanmak istiyoruz itirazı olanmı vardı...
diğer yadan anneler kardeşler komşular sokakta resmi pas vermeyen kızlar.. hepsinin...
çokmu uzattım...
peki
belki hepimiz türkçe konuşuyoruz ama çok azımız türkçe anlaşıyoruz...
iki düya..
kişisel ruh hali
bir de düş şehirleri...
ama insan sadece doğmak için doğmaz burda yanılttınız beni..
bazılarının kalbi kaleme piskopat işleyebilir..
şair doktorluk olsa hepimiz bir kafeste olurduk imgeli şiirlerimizde..
mahrem yazanlarda bakırköyde alırdı soluğu...
bu da onun kadar doğaldı...
hayata bakış penceresi sizi daraltmadığı sürece, gördüklerinizi çok renkli ya da sadece koyu boyalarla tuvallere işleyebilirsiniz.. biraz fazla koyu gibi...
boğuk ama değil...
makalenizden başka her şeyi yorumladım... bir şiir borcum var size... bunu diğerinde kapatacağım efendim...
çok beğendim...
tekerrürü yakın bir tarih olmalı...
mesela dolunay'ın 15 i
nice filmlere..
ferhat biçer tarafından 7/25/2007 2:55:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
(Gözlerinin içi Kocaman minik Gözler, Matlikta Kaybolmu$ Parildak Gözler, hevesi kursaginda degil gözlerinde küçük bir çocuk karşinda sana)
Salina! Tebrikler!.
(Der...)
(:Teberikler!. yazmi$:)
Ersoy tarafından 7/25/2007 2:06:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ersoy tarafından 7/25/2007 2:07:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili salina yazını okudum çok güzel aktarmışsın duygularını..
biliyormusun kendimi okuyormuşum hissine kapıldım biran yazını okurken..
benim de bir ara psikolojik rahatsızlıklarım olmuştu ve sana tavsiyem bence git görün bir dr.a derim..
iyi olur=)
biliyormusun sen ve senin gibi insanların sayısı azınlıkta..
kendini koru..
tebrikler iyi çalışmalar..
...........çok çabuk içine çekti ve bırkmadı.devam etseydin edecektim.tükçe de iyiydi.ama neden bir kadın anlatıyor dedim de sonunda erkek ismiyle karşılaştım.yoksa imza yanlış mı.ya da tuhaflık ben de mi.şizofreninin bulaşıcı olup olmadığını araştırmam lazım.eğer bulaşıc ise haber veririm.dotora gidersiniz.sahi gider misiniz.cevabınız hayırsa mutlaka gimelisiniz.
..................kutlarım.
pardon imzada yanıldığımı fark ettim.
hacı ali tarafından 7/25/2007 12:46:33 AM zamanında düzenlenmiştir.