Gönlümüzün eline sopa vermeliyiz...Nedir o sopa ;"la ilahe illallah" zikridir...onu korur...Ve gönlümüzün de antibiyotikleri var,vitaminleri var...unutmayalım.

Gönlü yakan ateşler var...söndüren sular var...Namaz nehirlerine dalmazsanız gönlünüz yanar. gönlün de çölleri var,yaylaları var...Gönül fideleri yaylalara ekilirse o gönül ardıç ağaçları gibi boy verir...

Gönlün de gözü kulağı var...Onu örterseniz o görmez olur.Onu tıkarsanız duymaz olur...Göz görür vazifenizi yapın ;Kulak duyar vazifenizi yapın...

Gönlünüzün de bilgisayar gibi proğramları var ,onu kullanma bilgisine sahip olun...Gönlün de kanatları var...Onu kırmayın

Gönlün de reçeteleri var...O reçeteler onu sıhhate kavuşturur...Gönli yönden gelişmenin de formülleri var...
Gönlünüzü hiçlik ile geliştiriniz(Allah karşısında hiçlik)Onu teslimiyetle güçlü kılınız...Onu Allah’a satarak kıymetli kılınız...
Gönül de bir şehir gibi.Günah depremleri yıkar onu...Bir şiirimde bu konuya değinmişim.

Adı Gönül Olan Şehrim Viransın

Zamanın eskittiği şehir gibisin
Ah
Adı gönül olan şehrim viransın
Yarden ayrılıkların eskittiği gönlüm

Ağlatıyorsun
Seni hangi el imar eder
Nerede o ışıklı el gönlüm
Var mı o ışıklı el gönlüm

Yıktı o yarden ayrılık
Yedi depremle yıkılmış şehir gibisin
O kara tarihten beri
Adı gönül olan şehrim Viransın
Hamdi Oruç