Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
NURTEN ATICI
NURTEN ATICI

GECE HOCALARI;tuvaletin tarihçesi

Yorum

GECE HOCALARI;tuvaletin tarihçesi

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

931

Okunma

GECE HOCALARI;tuvaletin tarihçesi

TUVALET HAKKINDA
—Önce tuvalettin geçmişini anlatmak istiyorum. Bunu bir dergide okumuştum. Galiba Ahmet Sarbay adlı bir yazarın araştırması idi. İslam öncesi cahilliye toplumu tuvaleti bilmediği için, ihtiyacı gelen def-i hacet etmek için dağ bayır gezermiş. Onları bu sıkıntıdan İslamiyet kurtarmıştır. 1388 yılında İngiltere kralı, göl ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklamış, ama nereye yapılacağını söylemeyi unutunca, zavallı Edinburgh halkı ne yapsın? Evinde ürettiği büyük, küçük her türlü pisliği camından aşağıya salarmış. Artık herkes aynı şeyi yaptığı için, gece sokağa çıkma gafletinde bulunan insanlar, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için, sürekli olarak “beed your hande” (elindekine dikkat et) diye bağırmak zorunda kalırmış.
Fransa da o yıllarda pekiyi durumda değilmiş. “Güneş Kral” denilen XIV. Louis’nin Paris’inde de gece gündüz demeden, pencereden lazımlıklar boşaltılıyormuş. Ancak Fransızlar daha nazik oldukları için lazımlığı boşaltmadan önce, pencereden başlarını uzatıp “suya dikkat et” diye bağırıp, sonra boşaltırlarmış. Daha sonra her şeyi Devletten beklemek olmaz sloganı ile yola çıkan özel sektör, bu işe el atmış. Ortaya seyyar umumi helâlar çıkmış. Ellerinde pelerinlerle dolaşanlar, ihtiyacı olanları pelerinlerin altına alarak işlerini görmelerini sağlarlarmış. Bu sayede çok para kazananlar olmuş. O dönemin Paris’inde, çevrede insan olup olmadığı hiç önemsenmeden, her yerde rahatlama serbestliği varmış. Hatta Louvre Saray’ının merdivenlerinde bile, ihtiyaç giderilirmiş. Bu sebeple, birçok saray leş gibi kokarmış. Versay Sarayı kaynaklı “tüy dikme” metodu ise; şöyle uygulanırmış: Koridor köşelerinde, hacetlerin büyüğü giderildiğinde uşaklar, bunları dışarı atmadan önce, bir kaz tüyünü içine sokarlarmış. Birkaç gün sonra da tüyden tutarak, sertleşmiş olan haceti, pencereden dışarı fırlattıklarında, o anki şanslı kişi kim ise, onun kafasında patlarmış.
Kadınlar hem gülüyorlar, hem de mideleri bulanmış, öğürüyorlardı. Nuray Hanım konuşmasına kaldığı yerden devam etti:
—İslamiyet temizliğe çok önem verir. Hatta temizliği imanın şartlarından sayar. Hz. Peygamberimizin de bütün hayatında, temizliğin her türlüsüne çok dikkat ettiği bilinir. Müslüman maddi manevi temizliğine dikkat eder. Bildiğimiz gibi, her tür hastalıktan korunmanın ilk şartı, temiz olmak ve temiz ortamlarda yaşamaktır. Bakara suresinin 222. ayetinde de “Allah daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri sever” buyurmuştur. Allah birçok ayetinde; ruh ve beden temizliğinden bahseder. Ayrıca hadislerde de, temizlik hakkında birçok bahis vardır.
Ben size önce tuvalet adabından bahsetmek istiyorum. Tuvalete girmeden önce her işimizde olduğu gibi önce besmele çekip sol ayakla girmemiz sünnettir. Çıkarken ise sağ ayakla çıkmamız gerekiyor. Peki, neden bu şekilde giriyoruz diye soracak olursanız? Tuvalete girme esnasında tansiyon bayılma gibi vesaire durumlar olduğu zaman bir bayılma söz konusu olursa tuvaletin içine değil de dışına düşmemiz açısından yararlıdır. Ama ev ve mescitlere girerken tam tersi uygulanmalıdır, yani sağ ayakla girip, sol ayakla çıkmamız gerekiyor. Burada da durum aynıdır. Peygamberimiz; temiz işlerde sağ elimizi, pis işlerde de sol elimizi kullanmamızı, sağlığımız açısından tavsiye ediyor. Def-i hacet yaparken oturarak yapmamız ve asla üzerimize sıçratmamamız gerekiyor. Sıçrayan def-i hacetin, namaza mani olduğunu hatta kabir azabına neden olduğunu Peygamberimiz söylüyor. Oturarak def-i hacet yapmanın sağlık açısından faydalı olduğunu, doktorlar kabul ediyor. Ayakta yapılan idrar, böbreklere ve mesaneye zarar veriyor. Oturarak yapıldığı zaman, böbreklerden gelen taş, kum, bakteri ve üre; oturmanın verdiği baskı ile kolayca dışarı atılır. Taharet ise; içinde birçok şifa ile birlikte gelir.
Vücudumuz sistemli bir makine gibidir, yediğimiz gıdaların yaralı olanını alırız yaramayanını, yâda fazlalıklarının posasını bağırsak yolu ile sıvı olanını ise mesane yolu ile dışarı atarız. Yani def-i hacette, mide, bağırsak, böbrek, mesane birbirine bağlı olarak çalışır. Bu atıkların atılmasından sonra, taharet dediğimiz temizlik çok önemlidir. Taharette mutlaka su kullanmak gerekiyor ve en önemlisi taharetlenirken önden arkaya doğru temizlenmek gerekiyor. Taharetin sağlığımıza ne gibi faydası var derseniz? Su ile temizlikte def-i hacetten sonra gevşeyen kalın bağırsağın toparlanmasına, ıkınma ile bağırsağa hücum eden kanın geri çekilmesine, makatta oluşan küçük kurtçukların giderilmesine, yoksa oluşumunu engellemeye, basur oluşmasını önlemeye, varsa ilerleyip müzminleşmesini, iltihap oluşmasını engellemeye yardımcı olur. Kabızlığı önler, bazı kadın hastalıklarını önler, prostat hastalığını önler, varsa ilerlemesini önler, tenasül uzuvlarına kuvvet verir. Taharette birçok şifa vardır unutmayın! Su ile yıkadıktan sonra, mutlaka temiz bir bez ile veya tuvalet kâğıdı ile kurulamak gerekiyor. Kurulamadığımız takdirde ise, mantar hastalığı için zemin hazırlamış oluştururuz. Ayrıca iç çamaşırımızı da sık sık değiştirerek, temiz olmasını sağlamalıyız. Ayrıca tuvalette çok kalmayalım, her ne kadar orası, hayal kurma ve düşünme yeri ise de, tuvaletten çıkan gazların saçları döküp kelliğe neden olduğu söyleniyor.
.Özel ve genel temizlik; İslamiyet ile hayat buldu.Türkler ise, Akşemsettin sayesinde, mikropların nasıl bulaştığını çok iyi bildiği gibi, hastalıklara karşı aşı bile bulmuştu…
Nuray Hanımın anlattıklarını kadınlar pür dikkat dinliyorlardı. Bu durum Nuray Hanımın çok hoşuna gitmişti. Bir konuyu anlatacağı zaman, önce o konuya cemaatin iyice ilgisini çekmesi gerekiyordu, böylelikle anlatacağı konuyu daha iyi anlayıp uygulayacaklarını düşünüyordu.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gece hocaları;tuvaletin tarihçesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gece hocaları;tuvaletin tarihçesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GECE HOCALARI;tuvaletin tarihçesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
E.şahan
E.şahan, @e-sahan
17.9.2009 02:01:15
tebrikler güzel bir yazı okudum. selamlar.
Ümid Harun
Ümid Harun , @umidharun
14.9.2009 13:20:11

güzel yazıydı. tebrikler.
inci7469
inci7469, @inci7469
14.9.2009 05:51:23
Sevgili yeşilyeşil
Allah senden bu yazından dolayı binlerce kere razı olsun.ne güzel bir konu seçmişsiniz.tuvalet adabını biliyordum.ama tıbben ve normalde faydalarını tam bilmiyordum.aklınıza rabbim binlerce kere en güzel fikirleri getirsinde sizde kaleme alırsınız inşallah.daha nice bilgii yazılarınızda buluşmak dileğiyle.sevgilerimle.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL